Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1567 E. 2023/1087 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1567 Esas
KARAR NO: 2023/1087 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2018/240 E. – 2021/129 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin uzun yıllardır bayan giyim tekstili alanında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, tüm marka ve endüstriyel tasarımlarını mevzuatın öngördüğü şekilde TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, dava konusu markaların … tescil nolu “…” ibareli 25.sınıfta tescilli, … tescil nolu “…” ibareli 35.sınıfta tescilli, … tescil nolu “…” ibareli 25 ve 35.sınıfta tescilli markalar olduğunu, davalının müvekkili ile aynı sektörde müvekkilinin herhangi bir bilgisi ve izni olmaksızın tescilli ve seri marka statüsündeki 2 adet “…” ve 1 adet “…” unvanını ve logosunu kullanarak faaliyet gösterdiğini, bu kapsamda, davalılar aleyhine Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/10 D.iş sayılı dosyası ile bilirkişi vasıtasıyla tespit yapılarak rapor alındığını, alınan rapor ile birlikte ihlalin tespit edildiğini, müvekkiline ait 2 adet tescilli … markası karşısında davalılar tarafından “…” şeklindeki bir kullanımın birebir aynı kabul edilebilecek derecede benzer olduğunu, davalılar tarafından hanzade ibaresinin heceleri arasına (-) işaretinin konulmasının markalar arasındaki benzerliği kaldıran, markaların birbirinden ayırt edilmesine yarayan esaslı ve ayırt etmeye yarayan bir farklılık olmadığını, ortalama dikkatteki tüketicinin aklında kalacak ve yer edecek olan ibarenin hem sesçil olarak hem de duyumsal ve görsel olarak … ibaresi olacağının açık olduğunu, davalıların eylemlerinin marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturduğunu iddia ederek, davalıların marka tecavüzü eylemlerinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, 5.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili …’ın adi ortaklığın ortaklarından sadece birisi olduğunu, konusu paradan başka olan taleplerde adi ortaklıkta sadece tek ortağa husumet yöneltilemeyeceğini, … ve … Ortaklığının adi ortaklık olup adi ortaklığın tüzel kişilik olmadığını ve ortaklığa husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle davanın pasif husumetten reddi gerektiğini, söz konusu davanın açılabilmesi için 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek esasa ilişkin olarak, davacının taleplerinin yersiz ve haksız olduğunu, müvekkilinin 5 yılın üstünde aktif kullanımı olan … başvuru nolu 40.sınıf “Deri ve kürk işleme hizmetleri. Kumaş işleme hizmetleri, yün işleme hizmetleri. Terzilik hizmetleri, nakış işleme hizmetleri. Gelinlik, nişanlık, abiye dikim hizmetleri” emtialarını içeren tescilli “hanzade” markasını görmezden gelerek bu davayı açtığını, müvekkili markasının 2008 yılından itibaren yani 10 yıldır kullanılan 2011 yılından itibaren ise tescil koruması altına alınmış yani çok uzun süredir tescilli ve aktif olarak kullanılan bir marka olduğunu, delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporunun eksik ve sadece davacı tarafın verileri baz alınarak hazırlandığını, müvekkilinin tespit isteyenin tescilinden 7 yıl önce tescillenmiş markası olduğunu, marka hukukunda tescilde önceliğin esas olduğunu, esasen iltibas yapanın sonradan tescil alan tespit isteyen olduğunu, her iki markanın kullanım alanlarının ve sınıflarının farklı olduğunu, müvekkilinin 40.sınıfta kendi fason ürettirdiği ürünlerde hanzade markasını kullandığını, bunun dışında alıp sattığı ürünlerde ise birebir aldığı yerin markasını kullandığını, ancak kendisinin de abiye ürünlerde terzi dikim denilen müşteriye birebir ölçü alınarak yapılan ürünlerde haklı bir ünü bulduğunu, tespit isteyenin kötü niyetli olduğunu, müvekkili markasının sektöründe maruf bir marka olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarihli 2018/240 E. – 2021/129 K. sayılı kararıyla; “…davalının davaya konu marka tescillerinde esas unsur olarak yer alan “…” ibaresini davacının marka tescilleri öncesi kullandığı, ibare üzerinde üstün hak sahibi olduğu, davacının sonraki tarihli marka tescillerine dayalı markaya tecavüz iddiasının dinlenilemeyeceği, üstün hak sahipliğine dayalı kullanımların haksız rekabet olarak kabulünün mümkün olmadığı, davalının üstün hak sahipliği dikkate alındığında uzun süreli sessiz kalmaya dayalı hak kaybı iddiasının değerlendirilmesini gerektirir bir hususun bulunmadığı” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin gerekçeli kararında, “@…” adlı facebook hesabı kontrol edildiğinde hesabın/sayfanın 8 Mart 2008 tarihinde kurulduğunun görüldüğü bu sebeple davalı tarafın üstün hak sahibi olduğu belirtilmişse de, hesabın kuruluş tarihinin önce olmasının markanın daha önce kullanıldığını göstermediğini, facebook hesabının ayarlar bölümünden hesap üzerinde değişiklik yapma imkanı mevcut olduğunu, davalı hesabının belirtilen tarihle başka bir isimle kurulduğunu, 22 Kasım 2012 ve 24 Kasım 2012 tarihli “sayfanız hayırlı olsun” şeklindeki paylaşımlardan 2012 yılında “…” ismini aldığının anlaşıldığını. -Davalı tarafın … ismini 2008 tarihinde kullanmadığının davalının vergi levhası ve işyeri açma ruhsatından da anlaşıldığını, … ve … ortaklığının 04/03/2015 tarihinde açıldığını, işyeri açma ve çalışma ruhsatının 26/11/2015 tarihi olduğunu, 2008 tarihinde markayı kullanma ihtimallerinin bulunmadığını, -Kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalının … isimini 2008 yılında kullanmaya başlamasının marka üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğunu göstermeyeceğini, markanın kullanımının temel ve önemli bir sebebinin bulunması ve markanın belirli bir yer, bölge ve piyasada bilinir hale gelmesi gerektiğini, davalının bu hususları ispatlayamadığını, müvekkilinin 2007 yılından önce kurulduğunu, önce şirket unvanında, daha sonra da piyasaya sunduğu her türlü giysi üzerinde “…” markasını kullandığını ve piyasada ilk kullanım tarihinden itibaren bilinir hale getirdiğini. -Mevcut durum tespitinin bilirkişilerce yapılmasına rağmen mahkemece tanık anlatımı ile ispatlanacak bir durum bulunmamasına rağmen, tanık anlatımlarını dikkate aldığını. -Müvekkili şirketin 2007 yılında kurulduğunu ve vergi levhasından dış giyim perakende satışı hizmet sınıfında faaliyet gösterdiğini, 2010 yılında başvurusu yapılan markasının 35. Sınıfta tescilli olduğunu, davalıların 2011 başvuru tarihli 40. Sınıfta tescilli markasının, davalıların tescili aşar şekilde müvekkilinin markasına tecavüz eylemlerini gerçekleştirdiklerinin ispatı olduğunu. -Müvekkilinin çok geniş kitlelere ulaştığını, davalının marka üzerinde hak iddia etmek için dava açıldıktan sonra kötüniyetle marka başvurusu yaptığını, amacının birçok sınıfta uzun süre kullandığı, markalaştığı izlenimi yaratmak olup, kötüniyetli olduğunu. -Bilirkişi raporunda davalı markasının, müvekkilinin tescilli markası ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğunu ve davalının müvekkilinin izni olmaksızın ayırt edilemeyecek derecede benzeri olan “…” ibaresini kullandığını, markanın tescilli olduğuna yönelik savunmanın SMK 155. Madde gereğince müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğinin tespit edildiğini, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; dosyaya 2008’den beri faturalar üzerinde dahi “…” ibaresi kullanıldığına dair deliller sunduklarını, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere vergi yoklama fişinde dahi kullandıklarının tespit edildiğini, medya üzerindeki kullanımların dosyaya ibraz edildiğini, müvekkilinin 03/03/2008 tarihinde de adi ortaklık şeklinde kurduğu işletmesinde … ismini markasal olarak kullandığının salt tanık beyanlarında değil tüm dosya kapsamıyla sabit olduğunu, davacının sosyal medya mesajlarındaki “hayırlı olsun” mesajlarına yönelik itirazlarının yerinde olmadığını, 2012 yılında müvekkilinin sosyal medya sayfasında profesyonel düzenlemeler yaptığını, istinaf dilekçesindeki ruhsatın yeni işyerine taşınıldığında adres değişikliğinde alındığını, davacının müvekkilinin 2012 yılından itibaren kullanımının bulunduğunu kabul ettiğini, sessiz kalma koşullarının gerçekleştiğini, davacının neticeten müvekkilinin kullanımlarına 5 yıl sessiz kaldığını, SMK’da tecavüz halinde sessiz kalma ilkesine yer vermemişse de, KHK döneminde Yargıtay kararlarında yasal hüküm bulunmamasına rağmen sessiz kalma ilkesine yer verildiğini, müvekkilinin markasını etkin kullanmadığının ileri sürülmesinin iddianın genişletilmesi yasağına tabi olup yargılama sırasında ileri sürülmediğini, marka davalarında tanık deliline dayanılabileceğini, davacı ile müvekkillerinin tescil sınıflarının farklı olduğunu, müvekkilinin butik çalıştığını, … yani yüksek kalite terzilik yaptığını, abiye ürünler sattığını ve tabelasında markasını kullandığını, markaların yazılışının farklı olduğunu, farklı müşteri kitlesine hitap ettiğini, müvekkilinin markayı çok uzun süredir kullandığını, aynı ibarenin TPMK’da 98 farklı tescilinin bulunduğunu, farklı sınıflarda hepsinin birlikte kullanıldığını belirterek istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; … tescil nolu “…” ibareli markanın 35.sınıf emtialarında, 09/02/2018 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 25 ve 35.sınıf emtialarında 07/03/2017 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 25.sınıf emtialarında 01/12/2011 tarihinde tescil edildiği ve … adına, … tescil nolu “…” ibareli markanın 40.sınıf emtialarında 10/01/2013 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın” 35.sınıf emtialarında ve 23/10/2018 tarihinde tescil edildiği ve … ile … adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/10 D.iş sayılı dosyasından alınan raporda; talep edenin dilekçesinde yer alan söz konusu markaların tespit tarihi itibariyle talep eden adına tescilli olduğu, talep sahibi ile karşı taraf arasındaki hukuki irtibatın/ilişkinin dosya içeriğindeki bilgiler ışığında tespit edilemediği, karşı tarafa ait iş yerinde tespit edilen han-za-de ibareli kullanımların talep sahibi olan marka hakkı sahibinin haklarını ihlal eden bir kullanım olduğu, hususunda tespit ve görüşlerini bildirdikleri anlaşılmıştır. Davalılar tanığı …’ün Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/59 talimat sayılı dosyasında 26/06/2019 tarihli oturumda alınan beyanında; davalıları mağaza olarak 2008 yılından beri tanıdığını, terzilik işlemlerini, abiyelerini, işlemelerini 2008 yılından beri onlara yaptırdığını, tanınmış bilinmiş bir firma olduğunu, hala bu işlerle ilgili faaliyet gösterdiklerini, davacı vekilinin talebi ile sorulması üzerine, piyasada … ismiyle tanındıklarını, şehir dışında da bu isimle tanındıklarına şahit olduğunu, 2008 yılından beri hiçbir problem olmadığını, itiraz olmadan markayı kullandıklarnı, kendilerinin bu şekilde tanındığını, kendisine …’ye gidelim denildiğinde o kişiyi … Cad’ne götüreceğini ve bilgisinin bundan ibaret olduğunu ifade etmiştir. Davalılar tanığı M… Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/59 talimat sayılı dosyasında 26/06/2019 tarihli oturumda alınan beyanında; davalıları 2009 yılından beri tanıdığını, kendileri ile iş yaptığını, abiye kıyafetleri, terzilik hizmetleri yaptıklarını, onların yetişemediği yerde onlara yardımcı olduklarını, hanzade olarak tanındıklarını, bu şekilde bilindiklerini, kendisinin de özel dikim işi yapan biri olduğunu, onların yetişemediği durumlarda kendileri adına hanzade olarak üretim yaptığını, davacı vekilinin talebi sorulması üzerine, uzun süredir Bursa’da davalıları … olarak tanığını, hatta İstanbul’da kumaş aldığı yerlerde …’i biliyor musunuz diye sorduklarını, kendisinin de cevap verdiğini, … ismini uzun süredir kullandıklarını, kendisinin tanığından beri bu şekilde kullanımlarına itiraz etmiş ya da problem çıkartmış kimsenin olmadığını beyan etmiştir.Mahkemece bilişim uzmanı , marka patent vekili ve Tekstil ve Giyim Tekstil Yüksek Mühendisi bilirkişilerden oluşan üç kişilik heyetten alınan 22/01/2020 tarihli kök raporda; SMK md. 29/1 anlamında davalının, marka sahibi olan davacının izni olmaksızın “…” ibareli tescilli markaların ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan “…” ibaresini kullandığı, bu kullanımın halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali yarattığı, davalının … … sayılı … markasının tescilli olduğu yönündeki savunmasının, davacının … tescil sayılı markasından sonraki tarihli olması sebebi ile SMK md. 155 karşısında dinlenebilir olmadığı, davacının Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybına uğranılıp uğranılmadığı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, www… alan adı sahibi/yetkilisi bilgilerinden, alan adının 16/11/2015 tarihinde alındığı, alan adı kayıt iletişim kısmında … yazdığı görüldüğü, www… alan adı 02/11/2019 tarihinde kontrol edildiğinde ‘Bu siteye ulaşılamıyor’ uyarısının/hatasının olduğu görüldüğü, www… geçmişe yönelik web site ekran görüntülerinin dosyaya sunulması amacıyla web archive yedekleme sistemi üzerinde kontrol sağlandığında ise alan adı ile ilgili … sistemi üzerinde yedek olmadığı, @… instagram hesabında ilk paylaşım kontrol edildiğinde 24 Temmuz 2014 tarihinde paylaşımın yapıldığı açıklama kısmında #… hashtag’inin olduğu, @… Facebook hesabı kontrol edildiğinde hesabın/sayfanın 8 Mart 2008 tarihinde kurulduğunun görüldüğü, @… Facebook hesabında 30 Kasım 2014 tarihinde yapılan paylaşımda, görsel içerisinde … ibaresinin olduğu, @… Facebook hesabında 22 Mayıs 2014 tarihinde yapılan paylaşımda … ibaresinin olduğu davetiye/görsel görüldüğü, @… Facebook hesabında 2012, 2013, 2014 yıllarında paylaşımlar yapıldığı, Google arama motorunda “…” ve “…” ibareleri ile yapılan arama sonucunda çıkan haritalar üzerine tıklandığında haritalarda 1. sırada … Giyim Adres: … Sk. … 34363 Şişli/İstanbul Telefon: … yazdığının görüldüğü, 2.sırada … Butik Adres: … Cad. 16110 Nilüfer/Bursa yazdığının görüldüğü, hanzade ibaresi yazıldığında Google Arama sonucunda çıkan Haritalar üzerine tıklandığında Haritalarda 1. sırada … Giyim Adres: … Sk. … Şişli/İstanbul Telefon: … yazdığının görüldüğü, beyan edilmiştir. Mahkemece bilirkişi heyetine Öğretim Görevlisi …’in dahil edilmek suretiyle alınan 19/08/2020 tarihli ek raporda; her iki taraf markalarında kullanılan “…” ibaresinin ana gösterge (asıl unsuru) olduğu, tarafların ürünlerin, üretim şekilleri tamamen farklı olmasına karşın ortalama tüketicinin, giyim sektöründe giysi satan bu iki markanın birbirinin devamı olan ancak ürün skalasında farklı nitelikte giysilerin satışının olduğu izlenimine kapılabileceği (büyük beden ya da abiye gibi), taraf markaların, bir bütün olarak ortalama tüketici üzerinde bıraktığı etki ve izlenimlerinde, davalı markasının davacının tescilli markası ile ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma olasılığının yüksek olduğu, dolayısıyla SMK md. 29/1 anlamında davalının, marka sahibi olan davacının izni olmaksızın “…” ibareli tescilli markaların ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan “…” ibaresini kullandığı, bu kullanımın halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali yarattığı, davalının … sayılı … markasının tescilli olduğu yönündeki savunmasının, davacının … tescil sayılı markasından sonraki tarihli olması sebebi ile SMK md. 155 karşısında dinlenebilir olmadığı, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı savunmasına ilişkin, davacının, davalıların markasal kullanımından haberdar olduğunun ve haberdar olma tarihinin üzerinden en az 5 yıl geçtiğinin ispatına yönelik bir delile dosya kapsamında rastlanılamadığını beyan etmişlerdir.Davalı tarafça dosyaya faturalar ibraz edildiği, ibraz edilen faturalardan en eskisinin 31/03/2008 tarihli olup, … Ltd. Şti. Tarafından, “… ve Ort” na düzenlenen 3.319,00TL bedelli irsaliyeli faturada; “bluz, gömlek, ceket, bolero, trençkot, yağmurluk, çanta, elbise” açıklamalarının bulunduğu, …Ltd. Şti. Tarafından “…-… Ort” adına düzenlenen 23/05/2008 tarihli 562,73 TL bedelli faturada, “kapüşonlu tığ işi tual Tünik ve Aksesuarlı Krep Ceket” açıklamasının bulunduğu, 2008 yılına ait farklı firmalar tarafından “…” adına “bluz, ceket, elbise vs” açıklamalı birçak fatura sunulduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan Maliye Bakanlığı Vergi dairesi başkanlığı’nın 09/03/2008 tarihli yoklama fişinden, 03/03/2008 tarihinde “…” ismiyle davalı tarafın işe başladığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin, dava dilekçesinde; tescilli markalarından kaynaklanan haklarına dayanarak, davalı tarafın “…” ibaresi kullanımının, davacı markasına tecavüz ettiğinin tespiti, meni, refi ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince, davalının marka üzerinde kullanımdan kaynaklanan öncelik hakkının bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, mahkemece davalının facebook hesabının açılış tarihinin 8 Mart 2008 tarihi olduğundan hareketle davanın reddine karar verilmişse de, davalının bu tarihte “@…” ismini kullanmadığını, bu hesap üzerinde değişiklik yapıldığının mesajlardan anlaşıldığını, kaldi ki kullanmış dahi olsa marka üzerinde hak sahipliği kazandığını göstermeyeceğini ileri sürmüştür. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde 2007 yılında tescil edildiğini ileri sürdüğü tescilli ticaret unvanına da dayandığı anlaşılmışsa da, bu iddianın yargılama sırasında ileri sürülmediğinden HMK 357. Madde gereğince dikkate alınamayacağı ayrıca, marka tescil tarihlerinden önce bu ibarenin markasal kullanıldığını gösterir somut delilin de dosya kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, davacı tarafın hak sahipliğinin başlangıcı yönünden, marka tescil başvuru tarihlerinin dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacı adına, 21/09/2010 başvuru tarihli … başvuru numaralı “…” markasının 25. Sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri” emtialarında tescil edildiği,02/11/2016 başvuru tarihli … markasının 35. Sınıfta, 08/09/2016 başvuru tarihli … markasının 25/35. Sınıflarda tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalıların 27/09/2011 başvuru tarihli … markasının 40. Sınıfta “Deri ve kürk işleme hizmetleri, yün işleme hizmetleri, nakış işleme hizmetleri. Gelinlik, nişanlık, abiye dikim hizmetleri” sınıfında tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/10 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundan; davalının işyeri tabelalarında ve karton torbada “…” ibaresinin yer aldığı, satışa sunulan ürünler üzerinde markanın kullanılmadığı anlaşılmıştır. Davalının markasal kullanımının 35. Sınıfta mağazacılık hizmetleri sınıfında olduğu, davalı tanık beyanları ve dosya kapsamına sunulan faturalar ve işyeri açılış yoklama fişinden, davalı ortaklığın Bursa’da 03/03/2008 tarihinde “…” ismiyle açılarak aynı isimle faaliyette bulunduğu, işyerinde davalı markasının tescilli olduğu sınıfta terzilik hizmetleri de verildiği aynı zamanda farklı firmalardan alınan dış giyim eşyaları ve çanta gibi ürünlerin de satışa sunulduğu ve markasal kullanımın 40. Sınıf ve 35. Sınıfta olduğu, davalının bu marka üzerindeki kullanımının ve kullanıma dayalı gerçek hak sahipliğinin davacı markalarının tescil tarihinden önceye ait olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.