Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1562 E. 2023/1091 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1562 Esas
KARAR NO: 2023/1091 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2020
NUMARASI: 2019/8 E. – 2020/272 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; 06.11.2017 tarihli “…” ibareli marka başvurularının 25 ve 35. Sınıflarda tescili taleplerinin reddedildiğini, gerekçe olarak davalının … sayılı “…”, … sayılı “…” ve … sayılı “…” ibareli markalarla karıştırılma ihtimalinin gösterildiğini, müvekkilinin … no.lu “…” markasının 2013 yılından beri tescilli olduğunu, yoğun olarak kullanıldığını, bu nedenle müvekkilinin ibare üzerinde hak sahibi olduğunu, 2013 yılında karıştırılma ihtimalinin gerekçe olmayıp 2017 yılında redde gerekçe olarak gösterildiğini, … başvuru no.lu “…” markasının tescil edilmemesi halinde müvekkilinin haklarının sekteye uğrayacağını, yatırımlarının boşa gideceğini, bu nedenle TPE kararının iptali için Ankara 4. FSHHM E.2018/510 dosyasıyla dava açtıklarını, müvekkilinin “…” ibaresini uzun yıllardır çorap imalatında kullandığını, itiraz eden davalının ise iç çamaşır sektöründe yer aldığını, ortalama tüketicinin her ikisinin ayrımını yapabileceğini, müvekkilinin 2003 yılından bu yana hizmet verdiğini, müvekkillerinin önceki tarihlerden doğan kullanımdan doğan hakkı olduğunu, müvekkilinin markasının … olarak görülmesi gerektiğini, iki markanın esas unsurunun aynı olmadığını, aralarında iltibas olmadığını, markanın müvekkilinin ticaret unvanının aynısı olduğunu beyanla davalı adına kayıtlı olan … sayılı (dava dilekçesinde 2014 olarak gösterilmiştir) “…” ibareli, … sayılı “…” ve … sayılı “…” ibareli markaların hükümsüzlüğünü” talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili firmanın pek çok şehirde fabrikası olan tekstil sektöründe 1986 yılından beri faaliyet gösteren bir firma olduğunu, … sayı ile tescilli “tutku” markasını 13.05.2010 tarihinde benzerleriyle birlikte devralarak hak sahibi olduğunu, sonrasında diğer marka tescillerini yaptığını, yıllardır tutku markasıyla tüketiciye ulaşıldığını, markanın herkesçe bilinen bir marka haline geldiğini, müvekkilinin tutku ibareli seri markalarının bulunduğunu, TPMK tarafından davacının marka başvurusunda emtia listesinin düzenlendiğini, davacının bunu yeterli görmeyerek davayı açtığını, bunun sebebinin müvekkilinin markasına benzetilme çabasının olduğunu, davacının … sayılı … markası üzerinde hak sahibi olduğunu, ancak onu kullanırken de tutku ibaresini büyük ve öne çıkaran, plus kelimesini küçük puntolarla kullandığını, davacının markanın tanınmışlığından yaralanmak istediğini, tutku ibareli pek çok ticaret unvanının zaten var olduğunu, davacının kötü niyetle marka tescil numarasını 2004 değil 2014 gibi gösterdiğini, oysa markalarının … olduğunu, davacının sadece çorap değil 25. Sınıfın tümünde tescil almaya çalıştığını, davacının 2003-2012 yılları arasında ürün imal etmediğini, davacı tarafça yine müvekkiline karşı ikame edilen Ankara 3. FSHHM E.2018/348 dosyasında alınan bilirkişi raporunda “davalının markalarının hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı ve kullanımlarının haksız rekabet oluşturmadığı” sonucuna varıldığını belirtmiş davanın reddini savunmuştur.
MAHKEME KARARI; İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/09/2020 tarihli 2019/8 E- 2020/272 K sayılı kararıyla; “her ne kadar Ankara 3. FSHHM E.2018/344 dosyası dosyasında talep edilen ve sonrasında tefrik edilerek Ankara 3. FSHHM E.2018/348 esas sırasına kaydolunan davalı adına tescilli … numaralı “…” markası ile … numaralı “…” ibareleri markaların hükümsüzlüğü talebine ilişkin olarak mevcut davadaki talepler aynı ise de bahse konu dosyadaki hükümsüzlük sebeplerinin iltibasa dayalı olduğu mevcut dosyada ise iltibas dışında üstün hak sahipliğine dayalı hükümsüzlük taleplerinin de belirtildiği, dolayısıyla hükümsüzlüğe dayanak sebeplerin birbirinden farklı olduğu ve tartışılması gereken konularda ayrışma olduğu gözetilerek Ankara 3. FSHHM E.2018/348 esas sayılı dosyasının mevcut yargılamada bu tescilli markalar yönünden iltibas yönünden derdestlik tartışılabilir ise de üstün hak sahipliği yönünden derdestlik dava şartına takılmayacağı, davacının “…” ibaresi üzerindeki üstün hak sahipliğini ispatlayamadığı gibi kendisine ait markanın tescilli olduğu sınıflar yönünden dahi sunulan deliller ve kullanım durumu itibarı ile davalının üstün hak sahibi olduğu, … ibaresinin üstün hak sahibi davalıya ait marka tescilleri dikkate alındığında seri marka olgusu yaratacağı, bu noktada davacının almış olduğu markanın sonraki marka başvurularında doğrudan bir savunma sebebi olamayacağı, aksi yöndeki Ankara 3. FSHHM E.2018/348 esas sayılı dosyasındaki ” davalının hükümsüzlüğü talep edilen markalarının davacının markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, markalar arasında mal ve hizmet benzerliği bulunmadığı, taraf markalarının aynı veya devamı olduğu intıbaı uyandırmadığı, karıştırma tehlikesinin bulunmadığı, ticaret unvanından haksız yararlandığı, haksız rekabet iddia edilse de ispata yarar delilin bulunmadığı ve tescilli markasal kullanımların haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği kabulünün üstün hakka ilişkin değerlendirmeler ve tescilli sınıflar dikkate alındığında dosya ve uyuşmazlık kapsamı ile uyuşmadığı, davacının iltibas ve üstün hak sahipliğine dayalı hükümsüzlük talebinin subut bulmadığı” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; … başvuru numaralı “…” ibareli markanın müvekkili adına tescilli olduğunu ve yoğun şekilde kullanıldığını, tescilden önce dahi bu markanın kullanıldığını, hükümsüzlük koşulları değerlendirilirken markanın bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, markada esas unsur, tali unsur ayrımı yapılarak, işin uzmanı değil tüketici algısı göz önünde tutularak inceleme yapılması gerektiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise uzman kişi gözüyle değerlendirme yapıldığını, uyuşmazlığa konu markalar arasında şekil, renk, ifade, yazılış biçimi gibi farklılıklar bulunmakla birlikte markaların kullanım alanlarının benzer olmadığını, müvekkiline ait markanın parçalara ayrılarak ayırt edici özelliklerinin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, Ankara 3. FSHHM’nin E.2018/344, K:2019/120 sayılı dosyasında verilen kararda sırf … ibaresinin benzerliğinden hareket edilerek markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu söylemenin mümkün olmadığı açıklanarak davanın kabulüne karar verildiğini, mahkemeler arasında iltibas yönünden iki farklı hüküm kurulmasının dahi uyuşmazlık konusu markalar arasında tam anlamıyla benzerlik olmadığının kanıtı olduğunu, uyuşmazlığa konu markaların gerek görsel gerek işitsel olarak birbirlerinden farklı olduğunun çıplak gözle dahi görülebildiğini, müvekkiline ait markada kullanılan semboller, yazı sitili, renklerin tüketicide de diğer markalardan farklı bir algı çağrıştıracağını, hükme esas alınan 17/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda yapılan fonetik açıdan değerlendirmede de uzun yıllardır ”…” adı altında kullanılan markanın sadece ”…” ibaresinin benzer olması sebebiyle tüketici de aynı çağrışımı yapacağı belirtilmişse de bu hususun kabul edilmesinin mümkün olmadığını. – Markaların benzer sınıfta yer almalarının birebir aynı oldukları sonucunu doğurmayacağını, müvekkili firmanın faaliyeti, kuruluşu, ürünleri, tüketici portföyü ve algısının değerlendirmeye alınmadan uyuşmazlığa konu markalar arasında iltibas ihtimalinin oluşacağı kanaatinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin İTO’ya 12/06/2002 tarihinde kaydedildiğini, ticaret unvanının 27 Ekim 2003 tarihinde Sicilde ilan edildiğini, ticaret unvanını bu tarihten itibaren kullandığını, müşteri çevresinde “…” ismiyle anıldığını, piyasada bilinirlik kazandığını, askı, karton, poşet gibi ürünlere markasını bastırdığını, müvekkilinin çorap imalat ve satışı yaptığını, müvekkilinin önceki tarihlere dayanan kullanımdan doğan hakkının bulunduğunu, kullanıma dayalı müktesep hak bakımından mahkemenin delillerini toplamadan karar verdiğini. -Ankara 3.Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/348 E. Sayılı dosyasında davanın reddine karar verilmesi üzerine, kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi 2019/746 E. 2020/1143 K. 11/12/2020 Tarihli ilamı ile istinaf başvurularının kabul edilerek kaldırıldığını, Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/20 E. 2021/227 K. Sayılı dosyasından verilen 17/06/2021 Tarihli kararda; “…. Davacının sunmuş olduğu delillerden … ibareli çorap etiketi görsellerinden, ticaret unvanı olan ”…” ibaresinin yalnızca ”çorap” emtiası için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle; hükümsüzlüğü talep edilen davalı markalarından yalnızca … sayılı ”…” ibareli marka kapsamında yer alan 25. ve 35. Sınıflardaki ”çorap” emtiası bakımından hükümsüzlük koşullarının oluşacağı kanaatine varılmıştır.” şekilinde karar verildiğini, müvekkilinin … başvuru numaralı “…” ibareli markasının tescilli olup yoğun şekilde kullanıldığını, kullanıma dayalı hak yönünden delilleri toplanmadan karar verildiğini, bu markaya davacının itirazının bulunmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 17/02/2023 tarihli dilekçe ibrazı ile ekinde, Ankara 3. FSHHM’nin 2018/344 E-2019/120 K sayılı kararı, Ankara BAM 20. HD’nin kararı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararını ibraz etmiştir.
DELİLLER; Türk Patent Enstitüsü tarafından gönderilen sicil kayıtlarından davaya konu olan; … numaralı “…” markasının 11.06.2015 tarihi itibariyle 24.,25,35. sınıfta, davalı adına tescil edilmiş olduğu, … numaralı “…” markasının 13.04.2004 tarihi itibariyle 23, 24 ve 25. sınıfta, davalı adına tescil edilmiş olduğu, … numaralı “…” markasının 29.11.2011 tarihi itibariyle 35. sınıfta, davalı adına tescil edilmiş olduğu, her hangi bir devir kaydı olmadığı, … numaralı “…” markasının 06.10.2016 tarihi itibariyle 24. Ve 25. sınıfta, davalı adına tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır. TPMK kayıtlarından davalı adına 22/09/2004 başvuru tarihli 05/23/24/25/27. sınıflarda … başvuru numaralı … , … sayılı … ve … başvuru numaralı … markalarının tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davacı adına tescilli olduğu beyan edilen ve dosyaya tescil belge fotokopileri sunulan 18/25/35. Sınıflarda … sayılı … markası ve … başvuru numaralı 18/35. Sınıflarda tutku plus+şekil markasının tescil sınıflarını gösterir marka tescil kayıtlarının getirtilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece marka patent vekili bilirkişiler Dr. Öğr. Görevlisi … ile … ve Tekstil Mühendisi bilirkişi …’dan alınan 09/03/2020 tarihli raporda; davalının hükümsüzlüğü talep edilen … sayılı “…” markası ile, … sayılı … markası ile, davacının … sayılı … markası arasında karşılaştırma yapıldığı, davacının “…” ibareli markalar üzerinde üstün hak sahibi olmadığı, tescil tarihleri açısından 24/25/35. Sınıflarda davalının öncelik sahibi olduğu, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığının beyan edildiği, hükümsüzlüğü istenen … numaralı “…” markası yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Ankara 3. FSHHM’nin 21/03/2019 tarihli, E.2018/344, K:2019/120 sayılı ilamı ile dosyada bulunan bilirkişi raporundan, davacı … San. Tic. Ltd. Şti, davalıların TPMK ve … Tic. A.Ş. Olduğu, davacı tarafça … başvuru numaralı “… tic ltd. Şti+şekil” ibareli marka başvurusunun reddine ilişkin karara itirazın reddine ilişkin TPMK YİDK’nın 2018-M-5261 sayılı kararının iptali ile , davalı adına tescilli … numaralı “…” markası ile … numaralı “…” ibareleri markaların, davacının 2003 yılından beri sektörde tüketiciye hizmet vermesi, davacının … sayılı “… tic ltd. Şti+şekil” ibareli ticaret unvanı ile aynı olan markası bulunduğu ve davalının ticaret unvanından haksız olarak yararlandığından bahisle hükümsüzlüğünün talep edildiği, hükümsüzlük davasının sonrasında tefrik edilerek Ankara 3. FSHHM E.2018/348 esas sırasına kaydolunduğu, YİDK kararının iptali davasında ilk derece mahkemesince verilen davanın kabulü kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi’nin 12/02/2021 tarihli 2019/764 E, 2021/157 K sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı markasının SMK 5/1-ç maddesi gereğince ayırt ediciliği sağladığından bahisle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29/11/2020 tarihli 2021/4257 Esas-2022/8448 Karar sayılı kararıyla onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Ankara 3. FSHHM’nin E.2018/348 Esas-2019/126 Karar sayılı kararından; 2018/344 esastan tefrik edilen hükümsüzlük talebine ilişkin olduğu, tarafların aynı olduğu, talebin davalı adına tescilli … numaralı “…” markası ile … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ilişkin açıldığı, mahkemece davacının … sayılı “… tic ltd. Şti+şekil” ibareli 25/35. Sınıftaki marka başvurusunun reddine karar verilmesi nedeniyle incelemeye alınmadığı, davalının hükümsüzlüğü talep edilen markalarının davacının markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, markalar arasında mal ve hizmet benzerliği bulunmadığı, taraf markalarının aynı veya devamı olduğu intıbaı uyandırmadığı, karıştırma tehlikesinin bulunmadığı, ticaret unvanından haksız yararlandığı, haksız rekabet iddia edilse de ispata yarar delilin bulunmadığı ve tescilli markasal kullanımların haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceğinden bahisle reddedilmiş olduğu, kararın istinaf incelemesinde Ankara 20. Hukuk Dairesi tarafından HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince delillerin kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, yeni esasının 2021/120 Esas sayılı olduğu, 17/06/2021 tarihli 2021/227 Karar sayılı kararla davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği, kararın istinaf incelemesinde olduğu anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde, önceye dayalı kullanım ile ticaret unvanı ile davacı adına tescilli … başvuru numaralı … ibareli markasından kaynaklanan haklarına dayanarak, davalı adına tescilli … sayılı (dava dilekçesinde 2014 olarak gösterilmiştir) “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli ve … sayılı “…” ibareli markaların hükümsüzlüğünü talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK 355. Madde gereğince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince gerekçeli kararda, Ankara 3. FSHHM’nin dosyasındaki hükümsüzlük davasının bu dava yönünden derdestlik oluşturmayacağına karar verilmişse de; aynı taraflar arasında görülen, Ankara 3. FSHHM’nin E.2018/348 Esas-2019/126 Karar sayılı ilamından, davalı adına tescilli … numaralı “…” markası ile … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğünün talep edildiği anlaşılmakla, mahkemece dava dilekçesinde dayanılan maddi vakıaların incelenerek , … başvuru numaralı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin davanın açılış tarihi itibarıyla önceki tarihli olduğu da gözetilerek, bu marka yönünden açılan davanın derdestlik oluşturup oluşturmayacağının usulünce değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkemece davacı tarafça dayanılan marka tescil kayıtlarının getirtilmediği, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda sadece hükümsüzlüğü talep edilen … sayılı “…” markası ile, … sayılı … markası yönünden inceleme yapıldığı, hükümsüzlüğü istenen … numaralı “…” markası yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmediği gibi ilk derece mahkemesince de kararda sadece iki marka yönünden inceleme yapıldığı, … başvuru numaralı tutku markasının hükümsüzlük koşulları yönünden incelenmediği anlaşılmakla; bu marka yönünden olumlu olumsuz karar verilmemesinin, HMK 26. Madde ve HMK 297/son maddesine aykırılık teşkil ettiği, kamu düzeniyle ilgili bu hususun resen dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. Dairemizce HMK 355. Madde gereğince resen yapılan inceleme neticesinde, davacı vekilinin sair istinaf başvuruları bu aşamada incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesince Ankara 3. FSHHM’nin E.2018/348 Esas-2019/126 Karar sayılı (yeni esas 2021/20 Esas sayılı) davada dava dilekçesinde ileri sürülen maddi vakıaların değerlendirilerek hükümsüzlüğü istenen 2011/100648 numaralı “tutku” markasının hükümsüzlüğüne ilişkin derdestlik dava şartının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, davacı taraf marka tescil kayıtları getirtilerek … numaralı “…” markası yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi yönünden dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 17/09/2020 tarihli 2019/8 E. – 2020/272 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 49,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.