Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1560 E. 2023/1094 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1560 Esas
KARAR NO: 2023/1094 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/01/2021
NUMARASI: 2016/77 E. – 2021/6 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin reklamcılık sektöründe uzun yıllardır çalıştığını, reklam yönetmenliği metin yazarlığı konularında uzmanlaştığını, creatif ürünler ortaya koyduğunu, müvekkilinin davalı şirkete ürettiği eserlerin uygulaması için davalı şirketin ayırdığı ve harcadığı bütçenin 8 Milyon TL’ye yakın olduğunu, müvekkilinin ilk iş olarak davalı şirketin logo tasarımını gerçekleştirdiğini, 2013-2015 yılları arasında, daha sonra kadroya alınma sözü karşılığında davalı şirket için haricen iki yıl kesintisiz iş yaptığını, bu süreçte davalı şirkete yüzlerce iş yaptığını ancak bunun için müvekkiline cüzzi ücretler ödendiğini, müvekkilinin ısrarları üzerine davalı şirketin 2015 yılı Mayıs ayı itibariyle müvekkili kadrosuna aldığını ancak bazı anlaşmazlıklar sonucu 04/02/2016 tarihli ihtarname ile davalı şirketçe işten çıkarıldığını, davalı şirketin müvekkilinin eserlerini ve emeğini kullandığını belirterek 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminat bedelinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 07/12/2017 tarihli bilirkişi raporuna beyan ve ıslah dilekçesinde; bilirkişi raporunda eksik değerlendirme ve %50 oranındaki indirime itiraz etmekle birlikte yargılamanın uzamaması için maddi tazminata ilişkin dava değerini 5.000 TL’dan, 195.000 TL arttırarak 200.000 TL’ya yükselttiklerini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu olayın iş ilişkisi ve sözleşmesi olduğunu görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu, davanın TBK m.72 uyarınca zaman aşımına uğradığını, manevi tazminat davasının belirsiz alacak olarak açılamayacağını, davacının hiçbir maddi hak talebinde bulunamayacağını, kötü niyetli olarak işbu davayı açtığını, yaptığı çalışmalara karşılık olarak ücret almadığı iddiasının yerinde olmadığını, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının 2013 yılında başlayan çalışma süresi içerisinde, kadrolu olarak çalışmamasına rağmen yaptığı işlerin karşılığını aldığını, davacının taleplerinin birbirleri ile çeliştiğini ve açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirterek, davanın görev, zamanaşımı yönünden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/01/2021 tarihli 2016/77 E. – 2021/6 K. sayılı kararıyla; “Eser vasfına ilişkin değerlendirmede;…Yapılan çalışmaların üretim süreci göz önünde tutulduğunda dava konusu olan grafik tasarım, logo tasarımı, kurumsal kimlik tasarımı ve sair çalışmalarının müşterinin talepleri alınarak oluşturulmuş ve şekillendirilerek nihai sonuca ulaştırılmış ticari ürünler niteliğindedir.FSEK de vurgulandığı üzere bir çalışmanın eser niteliği kazanması için “Sahibinin hususiyetini taşımasının” önemli olduğu, çalışmaların davacının bu süreçte davalı şirketin talepleri ve onayı doğrultusunda ticari, ürünleri şekillendirdiğinden yapılan çalışma davacı grafikerin hususiyetini yansıtamayacağı, sonuç olarak dava konusu ticari ürünlerin davacının eserleri oluşturması aşamasında masaüstü yayıncılık programlarının sağladığı olanakların etkilerinin çalışmalarda mevcut olması ve bedii vasıfları olmaması ile güzel sanat eseri vasfında olmadıkları kanaatine ulaşıldığı….Eser sahipliğine ilişkin değerlendirmede;Dava dosyası incelendiğinde davacının grafik tasarım çalışmalarını davalı tarafın istek ve talepleri doğrultusunda ürettiği ve üretim sürecinde davalı taraf ile irtibat kurarak çalışmaları onay alarak şekillendirdiği ve bunun karşılığı olarak 28.03.2016 tarihli davacı vekilinin vermiş olduğu dava dilekçesinde davalı şirkete yüzlerce iş yapıldığını, ve bu yapılan işlere ilişkin müvekkiline cüzi ücretler ödenmiş olduğunu belirttiğinin görüldüğü, kaldı ki davacı tarafından gönderilmiş olan e-posta yazışmaların eklerinde “ Bu çalışmaların basılması/baskıya gönderilmesi için davacı tarafından davalı tarafa onaylar sorulduğu, davalı onay alındıktan sonra ancak baskı dokümanının gönderildiği görüldüğü….Davaya konu olayda, davacı ile davalının iddia olunan freelance çalışma döneminde taraflarca projeye veya döneme özgü yapılmış bir yazılı akte dosya içerisinde rastlanmadığı, davacının davalı tarafından örgün istihdam edildiği dönemde yapılan ve çalışma şartlarına özgü sözleşmelerin bu tanımın dışında tutulduğu, bu nedenle ; davacının freelance çalışmış olduğu sürede bireysel olarak yapmış olduğu işlere ilişkin dava dosyasında herhangi bir faturaya rastlanmadığı, bu sebeple davacı grafikerin dava konusu emsal işlere ilişkin olarak ne kadarlık bir ücret talep ettiğinin belirsiz olduğu…Telif alacağı talebi yönünden değerlendirmede;… davacının 16.05.2015 ila 04.02.2016 tarihleri arası hizmet akdi ile çalıştığı, 16.05.2015 tarihli sözleşmenin 3.1.13 maddesine göre de “İşçi, işveren bünyesinde çalıştığı sürede işini ifa ederken meydana getirdiği eserler üzerindeki bütün hakların işverene ait olduğunu kabul, beyan ve taahhüt etmektedir. İşçi tarafından işveren bünyesinde çalıştığı dönemde ortaya çıkarılan , yazılım, tasarım, program, görsel, faydalı model ve diğer Fikri Mülkiyete konu eserler üzerindeki bütün haklar işverene aittir. İşçi işten ayrıldığında mezkur eserlerle ilgili mülkiyet hakkı ileri süremeyecektir. İşçi işten ayrılsa dahi fikri mülkiyete konu eserlerin işveren tarafından bedelsiz ve süresiz olarak kullanımına muvafakat etmektedir” denmekte olduğundan, davacının gerek 2013-2015 yılında gerekse 2015 yılında SGK’lı olduğu tarihte davalıya bağımlı olarak bir ücret karşılığında faaliyette bulunduğu, her ay düzenli olarak kendisine ödeme yapıldığı, 2013-2015 yılında kendisine elden ödeme yapıldığını beyan ettiği, dosyada mübrez belgelerden 2015 yılında SGK’lı olduktan sonra banka hesabına maaşının ödendiği, her iki dönem için de davalıya evden iş ürettiği dolayısıyla davacı ile davalı arasındaki 2013-2015 yılı arasındaki hukuki ilişkinin de hizmet akdi ilişkisi olduğu bu nedenle de davacını SGK lı olmaksızın iş yaptığı 2013-2015 dönemi içinde üretip davalıya teslim ettiğini iddia ettiği yaratımların mali hak sahibinin davalı şirket olduğu ve davacının bu döneme ilişkin de olmak kaydıyla FSEK 18/2 gereğince telif bedeli talebinde bulunmayacağı kanaatine varıldığı… dosya içerisinde bulunan tüm deliller, tanık beyanları, iş sözleşmesi, 20/11/2019 tarihli bilirkişi Heyet Raporunun çoğunluk görüşü ve uzman mütalaası birlikte değerlendirildiğinde; 15/11/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile 21/12/2018 tarihli rapor arasındaki çelişkiyi giderir mahiyette olduğu” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının yasal dayanağının bulunmadığını, kullanıma izin verilmiş olmasının telif bedelini isteme hakkını ortadan kaldırmayacağını, mahkemenin haksız ve yanlış değerlendirme ile müvekkilini davalının işçisi sayarak davanın reddine karar verdiğini, dava konusu olayda üç ayrı bilirkişi raporu alındığını, birinci raporun tamamen davacı lehine, ikinci raporun davalının haksız ve gerekçesiz olarak bağlı çalışanı olduğu görüşü ile davalı lehine düzenlendiğini, üçüncü raporda bilirkişilerin yarısının davacı lehine, bir diğer yarısının da davalı lehine rapor hazırladıklarını ancak 3.raporda da davacı lehine tazminat ödenmesi gerekliliğinin belirtildiğini, mahkemenin raporlar arasındaki çelişkiyi gidermeden ve davayı aydınlatmadan karar verdiğini, mahkemenin kararının gerekçesinin garabet içerdiğini, neye dayanarak müvekkilinin davalının işçisi sayıldığını ve FSEK 18/2 hükmüne dayanarak davayı reddettiğinin anlaşılamadığını. -Taraflar arasında hizmet akdi değil, istisna akdi ilişkisi bulunup, davacının ücret aldığına ilişkin kabulün tümden yanlış olduğunu, dosya kapsamında davalının davacıya Free lange olarak çalıştığı dönemde para ödediğine dair herhangi bir belge bulunmadığını, bahsi geçen dönemde müvekkilinin yaptığı işler ile ilgili zaman zaman harçlık babında ücret aldığını , esas vaadin kendisine şirkette kadrolu işe alınacağı ve yüksek maaş verilmesi olduğunu, müvekkilinin de bu dönemde esasen evinde sinema filmi senaryosu yazdığından bu biçimde bir ilişkiyi kabullendiğinin beyan edildiğini, dosyanın hiç bir yerinde müvekkilinin ücret maaş ya da telif bedeli aldığına ilişkin tek bir yazılı delil belge ,tanık anlatımı bulunmadığını, üretilen eserlerin davalı tarafından kullanımına izin verilmesinin bu eserlerin telif bedeli istenemeyeceği anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin 2013-2015 yılları arasında davalıya eser ürettiğini ve karşılığını da almadığını. -İş Kanunu anlamında işçi sayılabilmek için bağımlılık ilişkisi bulunması, işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi gerektiğini, işin iş verene ait iş yerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli konusunda anlaşılması gerektiğini, somut olayda bu koşulların bulunmadığını. -Davalı şirketin büyük bir menkul değerler şirketi olduğunu, müvekkilinin bu süre içinde davalının ihtiyaçları doğrultusunda reklam fiilmleri radyo cıngılları , spotlar ve gerekli reklamlar ürettiğini, burada önemli olan bir ayrıntının da, yaratıcı fikir gerektiren, müşterinin talebi üzerinde ancak kendi özgür iradesi ve yaratıcılığı ile eser üretmiş olması olduğunu, yani müvekkilinin ihtiyaca binaen herhangi bir emir ve talimat almadan, işverene bağlı olmaksızın davalı için eser üretmiş, davalının da eserleri beğenip kullanmış olması olup, bunun seri halde yapılıyor olmasının müvekkilini işçi yapmayacağını, mahkemece zorlama bir yorumla müvekkili davacının işçisi olarak nitelendirince ,davacıya adeta ödül verildiğini, maaş ödemediği ,telif bedeli ödemediği onlarca esere bedavadan sahip olmasına hukuki kılıfı bulunduğunu, birinci kök raporda tek tek ayrıntılı incelme ile yapılan değerlendirme ile belirlendiği üzere bu eserleri meydana getirmenin o günkü rayiç bedel değerinin 400.000 TL olduğunu, bu işlerin gerçek bir sanatçı tarafından yapılabileceğini, müvekkilinin yalnız grafik eser değil , dosyada mevcut onlarca reklam filmi radyo sprıoları slogan senaryo vs de ürettiğini, ilk raporda üretimlerin ayrıntılı dökümü ve piyasa rayiç bedellerinin mevcut olduğunu, diğer raporların baştan savma yazıldığını, 3. Bilirkişi raporunda bir kısım heyet üyesinin grafik tasarımların eser olmadığı yönündeki beyanının hiçbir dayanağı bulunmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden rapor alınarak çelişkilerin giderilerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; dosyada yer alan Prof. Dr. …, FSEK uzmanı … , … ve … imzalı 20.11.2019 tarihli raporda; davacının eser kaynaklı herhangi bir hakkına tecavüzün bulunmadığı, davacının hizmet akdi ile çalıştığı davaya konu olmayan dönemde geriye dönük olarak haklarından da açıkça feragat ettiğinin kabul edildiğini, eser sahibinin haklarına tecavüz bulunmadığını, izinsiz bir kullanım da bulunmadığın ifade edildiğini, bunların dışında dosyaya sunulan 04.12.2017 tarihli Prof. Dr. … imzalı hukuki mütalaa ile de davacı yanın davada dayandığı iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunun ispatlandığını, davacıya free-lance çalıştığı ve daha sonra hizmet akdi ile çalıştığı dönemde aylık ücretlerinin eksiksiz olarak ödendiğinin dosyada mübrez deliller ile ispatlandığını, dosyadaki hükme esas alınan bilirkişi raporunun hukuka uygun olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinin ikinci sayfasında 2013 Mart-2015 tarihleri arasında, davalının ödeme karşılığı fatura istememesi nedeniyle makbuzsuz da olsa ödeme aldığını beyan etmesinin açıkça ikrar teşkil ettiğini, davacının 26 aylık döneme ilişkin kendisine ödeme yapılmadığı ve işini yapmaya devam ettiği iddiasında bulunmasının, Yargıtay’ın müstekar içtihatlarına göre “hayatın olağan akışına aykırı” olduğunu, davacının 2 yıl boyunca maddi talepte bulunmayarak, aynı işletmede sigortalı işe girmesi ve hizmet akdinin işverence feshinden sonra işe iade ve alacak davası açmaması, geriye dönük ücret talebinde bulunmasının açıkça hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, 16.05.2015 tarihli İş Sözleşmesinin 3.1.13 hükmü ve sözleşmenin diğer hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki geçmiş ilişkiyi de göz önünde bulundurularak ve o süreci de kapsayacak şekilde düzenlendiği, davacının dava konusu edilen geçmiş döneme ilişkin bir alacak ve hakkı bulunmadığı sonucuna ulaşılacağını, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili ile arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi ilişkisi olduğunu ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının yaptığı işlere ilişkin CD sunduğunu, CD’deki işlerin hangi tarihte yapıldıklarının belli olmadığını, müvekkili için yapılıp teslim edildiğinin ispat yükünün davacıda olduğunu beyanla, istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince hukukçu bilirkişi …, İş Hukuku Uzmanı … ve Reklamcı …’dan alınan 15/11/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının davalı için yarattığı (davalının inkarının mevcut olmadığı) Logo çalışmaları ve uygulamalarının FSEK 4. Maddesi gereğince güzel sanat eseri olduğu, CD içerisinde yer alan reklam filmlerinin konsepti, içerdiği fikir, bu fikrin izleyiciye yansıtılma biçimi ve ana öğeleri açısından sahibinin hususiyetini taşıdığı ve FSEK anlamında eser olduğu, davacı tarafından hazırlanan … (…) incelendiğinde bu görsellerin de Güzel Sanat Eserleri içerisinde sayılan “fotoğrafik ve grafik eserlerden” olduğu, davalıya ait www…com.tr adlı web sitesinde, logolar, grafik tasarımlar ve key visulların halen yayında olduğu ve kullanıldığı,… 2013 yılı mart ayından 16/05/2015 tarihine kadar davalı şirket için yapılan logo tasarımları, KeyVisual’lar, radyo spotları, reklam filmleri vb. çalışmaları yaptığı, bu çalışmalar için ücrete hak kazandığı, yapılan işler için tek tek ücretlendirme esası kabul edildiğinde 400.535,00 TL ücret alacağının tespit edildiği, ancak sektörde genelde %50 indirimli çalışma olduğu göz önüne alındığında 200.267,00 TL alacağın olduğu, davacı tarafından üretilen ve FSEK kapsamında eser olduğu tespit edilen logo, grafik tasarımları, televizyon reklam filmleri, web tasarımları ve uygulaması içinde davacı eser sahibinin ismine yer verilmediği ve belirtilmediği görüş ve kanaati bildirilmiştir. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği, 13/12/2017 havale tarihli dilekçesinde; dosyaya sunulan CD delil kabiliyetinin bulunmadığı, içerisindeki çalışmaların hangi tarihte yapıldığının belli olmadığı, web sitesinden iki adet görsele yer verilerek tüm çalışmaların davalı için yapıldığını kabul etmenin mümkün olmadığını, CD içerisinde dökümü yapılan TC Reklamı, Radyo Spot ve görsel videoların tamamının dış yapım prodüksiyon tarafından yapıldığını bu işlere ilişkin faturaların dilekçe ekinde sunulduğunu, fatura bedelinin 184.941,00 TL olduğunu, bunların davacının sigortalı olduğu döneme ilişkin bulunduğunu, rapordaki hesaplamanın tek tek yapılmasının hatalı olduğunu, piyasada paket hizmet ve fiyatlandırmanın kabul edildiğini, CD içeriği kabul edilmemekle birlikte rapordaki”davalının inkarı mevcut değildir” beyanının yerinde olmadığını, davacı iddiaları hiçbir şekilde kabul edilmemekle birlikte, taraflar arasındaki o tarihteki iş ilişkisinin FSEK 18/2 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, 26 ay süre boyunca hiç ödeme yapılmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, geriye dönük ücret talebinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde bulunduğunu beyan etmiştir. Mahkemece Hukukçu bilirkişi …, …, Halkla İlişkiler uzmanı … ve Bilgisayar Mühendisi …’den alınan 21/12/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Davacının dava dilekçesindeki beyanları dikkate alındığında, gerek 2013-2015 yıllarında gerekse 2015 yılından sonra davalıya bağımlı olarak bir ücret karşılığında faaliyette bulunduğu, her ay düzenli olarak kendisine ödeme yapıldığı, 2013-2015 yılında elden ödeme yapıldığını beyan ettiği, 2015 yılından sonra SGK’lı olduğu, maaşının bankadan ödendiği, her iki dönem için de evden iş ürettiği, 2013-2015 dönemindeki iş ilişkisinin de hizmet akdi ilişkisi olduğu, bu dönemde üretip davalıya teslim ettiğini iddia ettiği yatırımların mali hak sahibinin davalı olduğu, taleplerinin Fsek m.18/2 hükmü dikkate alındığında telif bedeli talep edemeyeceği kanaati bildirilmiştir. Mahkemece üçüncü bilirkişi heyetinden rapor alındığı, Grafik Tasarımcı Bilirkişi … ile Grafik Tasarımcı Bilirkişi …’nın 08/11/2019 tarihli raporda; davacı tarafından davalı şirkete yapılan reklam filminin, FSEK m.5 anlamında, sinema eseri sayılmaları gerektiği, davacı …’ın 01.03.2013-15.05.2015 tarihleri arasındaki dönemde kadrosuz, dışarıdan davalıya hizmet verdiği ve işler yaptığı, yani uygulama deyimi ile “freelance” olarak ve ne davalı şirkete ve ne de başkaca hiçbir işveren firmada sigortalı, tarafların deyimi ile kadrolu işçi olarak çalışmadığı, 15.05.2015-28.01.2016 tarihleri arasındaki dönemde ise kadrolu, sigortalı resmi işçi olarak, davalı …Ş. ile iş ilişkisi içinde olarak çalıştığı, davacının anılan her iki dönemde de, yapmış olduğu işleri ve yaptığı ürünlerin kendi isteği ve rızası ile davalı şirkete ve kullanımına teslim ettiği ve izin verdiği, bu işlerin karşılığında 01.03.2013-15.05.2015 tarihleri arasındaki dönemde taraflarca belirtilmeyen miktarlarda (davacının deyimiyle, ileride işe alınacağı vaadiyle ve cüz’i olarak, davalının deyimiyle tam karşılığı olarak, davalı tanıklarının beyanlarıyla sonraki dönemle aynı şekilde 9.000,00TLolarak) ve kadrolu, resmi işçi olarak çalıştığı dönemlerde ise 9,000TL olarak ücretler aldığı konusunda taraflar arasında, bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacının çalışmalarının grafik tasarım Sanatı Ürünü olduğu, sahibinin hususiyetini taşıdığı, basit olmayan özgün grafik eserler olduğu, grafik reklam eserleri olarak davalı tarafça kabul edilerek halka sunularak davalı şirketin reklamları olarak kullanıldığını, davacının grafik sanat eserlerinin FSEK anlamında güzel sanat eseri olduğunu, davalı şirket tarafından düzenlenen ve ayrıntıları bu raporda belirtilen ” Teknik Raporda” eserlerin teslim edilmediği yada davacı tarafça üretilmediği iddiasının, davalının cevap ve diğer dilekçelerdeki beyanları ile çeliştiğini ve heyetçe kabul görmediğini, davacının freelance olarak eserleri ürettiği ve teslim ettiğinin açık olduğunu, davacı ile davalı arasında 01,03.2013-15.05.2015 tarihleri arasındaki dönemde davacı tarafından, davalının talepleri ve siparişleri üzerine çeşitli eserler üretildiği ve oluşturulduğu, bunların davacı tarafından kendi rızasıyla davalıya teslim edildiği ve davalı tarafından kullanıldığı, çalışmaların devamlılık arz ettiğinin anlaşıldığını, Birinci Bilirkişi Raporunda yapıldığı gibi, davacı tarafından davalıya yapılan faaliyetlerde, her bir grafik eserin ya da çalışmanın ayrı ayrı fiyat değerlemelerinin yapılması, her bir eser çalışmasında gösterilen faaliyetlerin bölümlere ayrılması ve her bölümün ayrı ayrı fiyatlandırılması, bir eserin farklı yerlerde kullanımları için mükerrer uygulama fiyatlamalarının yapılması ve fiyatlama için muteber reklam ajanslarının fiyat listelerinin esas alınmasının yanlış ve tarafların ortak iradelerine aykırı olduğu ve bulunan (400.000TL) ve 96 50’si olan (200.000TL) değerlerinin fahiş yükseklikte abartılı değerler olduğu kanaatinde bulunduklarını, davalı Şirket tarafından yapılan ve birinci bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunulan Teknik Rapor çalışmasında ulaşılan (59.258,00TL) toplam bedel ve bunun % 50 indirimiyle ortaya konulan (29.629,00TL)’nın da çok düşük olduğu kanaatinde bulunduklarını, uygulamada, bu davada yer alan çalışma özellikleri türünden, uzun süreli ve devamlılık arz eden çok sayıda eser siparişinden oluşan grafik tasarım ve reklamcılık çalışmalarında bireysel iş olarak, yani, tek tek fiyat değerlemesi yapılmadığını, paket çalışma, grup çalışması ya da götürü olarak fiyatlama yapılmakta, üretilen şeyler ve fiyatlamalarının toplu dikkate alındığını, ancak, taraflar arasında fiyat pazarlıkları yapılırken uyulması zorunlu % 50 gibi bir indirim oranı bulunmadığını, Reklamcıların, reklam ajansları veya serbest grafik tasarımcıların kendilerine çok fazla iş veren ve yoğun çalışma gerektiren işlerde müşterileriyle aylık belirli bir ücret karşılığında çalıştıklarını, bu bedele sektörde “fee bedeli” de denildiğini, fee bedeli altında alacağı ücretle bir reklamcı veya grafik tasarımcı müşterisinin aylık bütün reklam işlerini toptan götürü usulü ile yapabildiğini, bu bedelin maaş ile karıştırılmaması gerektiğini, fee bedelinin danışmanlık ücreti gibi olup, bir ajans veya tasarımcının fee bedeli çalışma esasına göre aylık pek çok müşteriyle farklı ücretlere aynı anda çalışabileceğini, bütün bu hususlar dikkate alınarak, 01.03.2013-15.05.2015 tarihleri arasındaki 26,5 aylık dönem için, davacının çalışmaları için aylık götürü ve sabit bir miktarla hesaplama yapılmasının, bunun hesaplamasında sonraki dönemdeki aylık ücret miktarı olarak tarafların anlaştıkları (9.000TL)’nun esas alınmasının, böylece, tarafların daha sonraki yazılı iş sözleşmesiyle çalışılan ve üzerinde aylık olarak anlaştıkları (9.000TL)’nın % 30’u olan (2.700TL) üzerinden aylık hesaplama ve indirim yapılmasının uygun olacağının düşünüldüğü, davacının davalıya yaptığı ilk dönemdeki işlerin kalan bedellerinin (26,5 Ay X 2.700TL-71.550,00TL) olmasının tarafların iradelerine ve hakkaniyete uygun olacağı kanaatine ulaşıldığını, davalı şirketin, davacının yapmış olduğu çalışmaların bireysel olarak fiyatlayarak, tek taraflı düzenledikleri ve yukarıda belirtilen Teknik Rapor çalışmasında (59.258,00TL) toplam bedel olabileceğini kabul ettiğini, davalı tarafın kabul ettiği bu bedele nazaran toplamda (12.292,00TL) ortaya çıkan fazlalıkla (71.550,00TL) bedelin uygun olacağının düşünüldüğü beyan edilmiştir. Aynı bilirkişi heyetinde bulunan bilirkişiler Hukukçu Bilirkişi …, FSEK uzmanı …, Grafik Tasarımcı … ve Adli Görüntü İnceleme uzmanı … tarafından düzenlenen 20/11/2019 tarihli raporda; davaya konu ticari ürünlerin, davacının eserleri oluşturması aşamasında masaüstü yayıncılık programının sağladığı olanakların etkilerinin çalışmalarda mevcut olması ve bedii vasıflarının olmaması ile, güzel sanat eseri vasfında olmadıklarını, davaya konu eserlerin FSEK 50. Madde kapsamında “vücuda getirilecek sipariş eser” kapsamında olduğunu, grafik eser ısmarlayıcısı ile grafik tasarımcı arasındaki sözleşmenin, ağırlığı itibarıyla eser teslimi mahiyetinde istisna akdi olduğunu, dava dosyası incelendiğinde davacının grafik tasarım çalışmalarını davalı tarafın istek ve talepleri doğrultusunda ürettiği ve üretim sürecinde davalı taraf ile irtibat kurarak çalışmalara onay alarak şekillendirmiş olduğu ve bunun karşılığı olarak 28.03.2016 tarihli davacı vekilinin vermiş olduğu dava dilekçesinde davalı şirkete yüzlerce iş yapıldığını ve bu yapılan işlere ilişkin müvekkiline cüzzi ücretler ödenmiş olduğunu belirttiğinin görüldüğünü, ayrıca belirli bir sürede davalı şirketin çalışanı olarak bulunduğunun dava dosyasına eklenmiş iş sözleşmesinden ve beyanlardan anlaşıldığını, hizmet akdi öncesi kullanıma ilişkin görüşlerinde; davacının kendisine sipariş edilen işleri belli bir zaman içinde yapmak zorunda olması, yapmamayı tercih edememesi, bu işleri yaptıktan sonra bedele hak kazanacak olmasının da işverenin hiyerarşisi içinde yer aldığını, onun emir ve talimatları altında çalıştığını gösterdiğini, mali haklar açısından izinsiz bir kullanım söz konusu olmadığından işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, kiralama hakkı ve kamuya ödünç verme hakkı, temsil hakkı, işaret, ses veya görüntü nakline yarayan iletim hakkı; Manevi haklardan eserin umuma arz yetkisi, adın belirtilme yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını men etme yetkisi, eser sahibinin zilyet ve malike karşı haklarına tecavüz bulunmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.Davacı tanığı … yeminli ifadesinde; 1 Nisan 2015 ile 31 Ağustos 2015 tarihleri arasında … firmasında davacı ile birlikte çalıştığını, bu süre zarfında …’in evde olduğunu, kendisinin işlerle ilgili ona özetler yapıp şahsi yahut şirket mailine gönderdiğini, kendisiyle birlikte bir animasyon filmi hazırladıklarını, filmin sonuna kadar şirketten ayrıldığını, bunun dışındaki tüm sosyal medyaya ilişkin dijital yahut baskılı işlerin iletişimlerini de … bey’in yaptığını, örnek olarak … için bir sponsorluk çalışması yaptıklarını, loca giydirme tasarımlarını yaptığını, 2015 yaz aylarında kendisine günde en az 5-6 kez iş geçtiğini beyan etmiştir. Davacı Tanığı … ; 2015 yılı Ağustos ayında davalı firmada işe başladığını, işe alım safhasında da … beyle görüştüğünü, …’in kendisinin firmada dışarıdan çalışan olduğunu, evden çalışmalarını yaptığını, belli günlerde toplantılar olduğu zaman geldiğini, sürekli mail ve telefon trafiği bulunduğunu, davacının ödemeleri ne şekilde aldığını bilmediğini beyan etmiştir. Davalı tanığı …’in ifadesinde; …’in 2013 yılından itibaren kendileriyle çalışmaya başladığını, kendisinin şirkette muhasebe departmanında çalıştığını, … bey’in ilk başlarda dışarıdan hizmet verdiğini, parça başı iş yaptığını, kendisinin isteği üzerine vergi mükellefi olmaması ve vergi ödemek istememesi nedeniyle ve ricasıyla her ay 9.000 TL elden ödediklerini, daha sonra 2015 yılından sonra çalışan olduğunu, kendisine çalışan ücreti olarak 9.000 TL aylık ödeme yaptıklarını beyan etmiştir. Davalı tanığı … ifadesinde; davalı şirkette İnsan Kaynakları Müdür Yardımcısı olduğunu, davacının Mart 2013 ile 2015 Mayıs ayları arasında parça başı iş şeklinde dışarıdan destek vererek çalıştığını, kendisi vergi mükellefi olmadığından elden para aldığını, departmanın yapılanması sonucunda Mayıs 2015’ten sonra kendisini işe aldıklarını, bu süreçten sonra da kendisinin yine grafiker şeklinde çalıştığını, 2013 yılından itibaren sürekli 9.000 TL net maaş aldığını, sürekli devamsızlıkları olduğundan işe gelmediğini, bu nedenle iş akdinin feshedildiğini, kendisine Osmanbey’de ki varolan ofiste bir oda ayırdığını, tüm teçhizatları da oraya kurduklarını, bir süre oraya geldiğini, devamsızlıkları olunca işler aksadığında işine son verildiğini, 2013-2015 arasında hiç ücret ödemesi almadığı olmadığını söylemiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; 2013-2015 yılları arasında, daha sonra kadroya alınma sözü karşılığında davalı şirket için haricen iki yıl logolar, grafik tasarımlar, reklam filmi senaryosu ve key visullar yaptığını, 2015 yılı Mayıs ayında kadroya geçtiğini, bu tarihten sonra kendisine ücret ödendiğini beyanla, kadroya girmeden önce, davalı taraf için yapmış olduğu eser vasfındaki ürünlerin bedelinin tazminini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İlk derece mahkemesince; ” davacının gerek 2013-2015 yılında gerekse 2015 yılında SGK’lı olduğu tarihte davalıya bağımlı olarak bir ücret karşılığında faaliyette bulunduğu, her ay düzenli olarak kendisine ödeme yapıldığı, 2013-2015 yılında kendisine elden ödeme yapıldığını beyan ettiği, FSEK 18/2 gereğince telif bedeli talebinde bulunmayacağı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; ” davacının 2013 yılında başlayan çalışma süresi içerisinde, kadrolu olarak çalışmamasına rağmen yaptığı işlerin karşılığını aldığını” aldığını savunduğu, davacı tanıklarının davacının, sigortalı olarak işe başlamadan önce davalı şirkete dışarıdan iş yaptığını beyan ettikleri, davalı tanığı …’in ifadesinde “… bey’in ilk başlarda dışarıdan hizmet verdiğini, parça başı iş yaptığını” söylediği, davalı tanığı … ifadesinde; “davacının Mart 2013 ile 2015 Mayıs ayları arasında parça başı iş şeklinde dışarıdan destek vererek çalıştığını” beyan ettikleri göz önüne alındığında, ilk derece mahkemesince davacının, 15.05.2015 tarihine kadar davalı işyerinde hizmet akdi ile çalıştığından bahisle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında bu dönemde bağımlı bir hizmet ilişkisi bulunmadığı, sipariş üzerine iş yapıldığı ve dışarıdan destek verildiğinin anlaşıldığı, ücret yahut iş ürün bedelinin ödendiğine yönelik davalı tarafça delil sunulamadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça, dava dilekçesinde yapılan iş ürün listesinin sunulduğu, yapılan işlere ilişkin CD ibraz edildiği, bilirkişilerce CD içeriğinin incelendiği ancak düzenlenen bilirkişi raporuna davalı tarafça itiraz edildiği, rapor içeriğinde bir kısım iş ürünlerinin halen davalı web sitesinde yayınlandığının tespit edildiği, davacı tarafça kendisi tarafından hazırlanan logonun halen davalı tarafça kullanıldığının ileri sürüldüğü göz önüne alınarak mahkemece ilk olarak yapıldığı ileri sürülen iş ürünleri ile bunların eser vasfında olup olmadığının tespiti ile kullanımın şifahi sözleşme kapsamında bulunduğu dikkate alınarak, yapılan işin niteliğine göre rayiç bedelinin tespiti gerekmektedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarındaki tespitler ve tazminat hesabı konusunda çelişki bulunduğu gibi, çelişkinin giderilmesi için alınan son raporda da bilirkişilerin ayrık rapor vererek farklı görüşler ileri sürdükleri anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince yeni bir heyet oluşturularak, taraf itirazlarının ve raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 13/01/2021 tarihli 2016/77 E. – 2021/6 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 61,80 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.