Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1549 E. 2023/1082 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1549 Esas
KARAR NO: 2023/1082 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2017/706 E. – 2019/372 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; … Hotel’in hikayesinin …’li yıllardan itibaren başladığını, yapıldığı tarih itibariyle dönemin en önemli ve lüks oteli olduğunu, dünyaca ünlü çok sayıda kişiyi ağırladığını, … başvuru nolu “Otel … ’den beri hizmetinizde” ibareli 43 ve 44.sınıf hizmet sınıflarında tescilli, … başvuru nolu “… hotel …” ibareli 43 ve 44.sınıf hizmet sınıflarında tescilli, … başvuru nolu “…” ibareli 43.sınıf hizmet sınıflarında tescilli markaların müvekkili Vakıf adına tescilli olduğunu, davalının ise “…” markasını kendi adına tescil ettirdiğini, bir dönem müvekkili vakıf adına yapılan marka müracaatları takip edilmek suretiyle tescil müracaatlarına itiraz edilmiş ise de işlemin maliyetli olması ve fiziki takibi mümkün olmaması nedeniyle tüm müracaatlara itiraz edilemediğini, davalı gibi çok sayıda kişi/şirketin … ibaresini haksız olarak tescil ettirmesi nedeniyle marka hükümsüzlüğü davası açmak zorunda kaldıklarını, davalı markası ile müvekkili tescilli markaları arasındaki yazılım ve anlam benzerliğinin birbirlerine çok benzediğini, ayırt edilmesinin imkansız bir hal aldığını, markaların asli unsurun “…” ibaresi olduğundan ilave edilen başka bir kelimenin bir öneminin olmadığını, davalının müvekkili vakıf adına tescilli markanın aynısını, ayırt edilemeyecek şekilde benzerini kullanmasının iyi niyetli bir davranış olmadığını, davalının dava konusu markayı kullanmaya devam etmesinin davalı lehine haksız bir yarar sağlayacağı ve müvekkiline ait markaların itibarına zarar vereceğini iddia ederek, müvekkili markalarına olan haksız tecavüzün önlenmesine, davalı adına tescilli … tescil nolu “…” ibareli markanın 43.emtia sınıfı bakınından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin taleplerinin saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 17/09/2019 tarihli 2017/706E. – 2019/372 K. sayılı kararıyla; “… her ne kadar davacı davalıya ait markanın karıştırılma ihtimali, benzerlik, eskiye dayalı kullanım, kötü niyetli tescil iddialarına dayalı olarak hükümsüzlüğü ve maddi ve manevi tazminat talebiyle iş bu davayı açmış ise de davacıya ait markanın zayıf marka niteliğinde olduğu, marka tescilinde yer alan … ibaresinin belli bir bölgeye verilen isim olduğu dikkate alındığında davacının marka tesciline dayalı olarak bu ibarenin başka ayırt edici unsurlar ile birlikte kullanılmasına engel olmayacağı, davalı markasının her ne kadar sınıfsal benzerlik mevcut ise de markaların benzerliği yönünden davacı markalarından ayırt edilmeyi yeterince sağladığı, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığı, davalının tescilde kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, hükümsüzlük ve markaya tecavüz şartlarının oluşmadığı” gerekçesiyle; Davacının hükümsüzlük ve markaya tecavüze yönelik açmış olduğu davanın REDDİNE, -Davacının maddi ve manevi tazminata yönelik açmış olduğu davanın REDDİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararında … ibaresinin semt/bölge ismi olduğu açıklanmışsa da, “…” kelimesinin, Yunanca bir kelime olup Tünel ve Taksim arasındaki bölgeyi ifade etmek için şehrin eski hakimi Bizanslılar tarafından konulmuş bir ad olduğunu, İstanbul halkının halihazırda anılan bölgeyi “İstiklal/Tünel/Beyoğlu” olarak adlandırdığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun … kelimesine İstanbul, Ankara gibi bilinirlik atfetmişse de, …’nın bölgeyi ifade etmesinin tarihi bir olgudan ibaret olduğunu, örnek olarak çiğköfte markası olan … adının, … aldığını ancak … firmasının tescille korunan isim hakkından istifade ettiğini, bir diğer örnekte Bomonti’nin bira markası olup, aynı zamanda İstanbul Şişli’de bir semt adı olduğunu, bu örneklerden yola çıkıldığında … kelimesinin bir bölgeyi ifade etmesinin müvekkilinin tescille korunan haklarına halel getirmeyeceğini. -Davalı markasındaki … ibaresinin ayırt edicilik vasfı bulunmadığını, ortalama tüketici nezdinde … şubesi olarak değerlendirilme ihtimali bulunduğunu. -Kararda “…” ibaresinin bir bölgeyi ifade ettiği belirtilmişse de, davalının sahibi olduğu işletmenin İzmir’in Çeşme ilçesinde bulunduğunu, aksine durumun davalı otelinin müvekkilinin meşhur otelinin şubesi olarak algılanmasına neden olduğunu, müvekkilinin tanınmışlığından istifade etmeye çalıştığını.-İltibas riski değerlendirilirken ortalama tüketici kitlesinin dikkate alınması gerekirken, bilirkişi raporunda uzman bakışının esas alındığını, somut olayda eğitim ve kültür seviyesi yüksek bir kesim tarafından tercih edilen … bölgesinde faaliyet gösteren otelin isminin “…” olmasının, tüketici zihninde otomatik olarak İstanbul ve … Oteli ile bağlantı kurulmasına ve … şubesi imiş gibi yanılsama ve karıştırılmaya yol açacağını.-Mahkemece dava konusu markalar arasında işitsel ve sınıfsal anlamda benzerlik olduğu tespit edilmesine rağmen davanın reddinin isabetsiz olduğunu. -… ve … … ibarelerinin otelcilik/konaklama sınıfında başlı başına ayırt edici ve bağımsız kimlik kazandığını, …’li yıllardan itibaren döneminin en önemli ve lüks oteli olduğunu, …, … , …. gibi dünyaca ünlü çok sayıda kişinin ağırlandığı ve polisiye romanların unutulmaz yazarı …’nin ünlü “…” romanını da …’ta yazdığını, otelin Osmanlı sarayları dışında … yerlerden biri olup, … Oteli’nde kullanıldığını otel hakkında yayınlanmış sayısız kitap ve makale bulunduğunu, otelin ağırladığı yabancı sanatçı ve yazarlar sayesinde tanınmışlık seviyesinin de uluslararası boyutta olduğunu,Müvekkil vakfın ve dolayısıyla … OTELİ’nin toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle “…” ibaresinin tescilli olduğu emtialar yönünden davalı adına tescili marka ile iltibas yarattığı, kamuoyu yönünde markalar arasında bağlantı olduğu izlenmi uyandıracağı ve bu izlenimin davalı lehine haksız bir yararın sağlayabileceğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelenmesinde; …başvuru nolu 43.sınıfta tescilli “…+şekil” ibareli markanın davalı adına, … başvuru numaralı “…” ibareli 43 ve 44.sınıfta tescilli marka ile … başvuru nolu “Otel … ‘den beri hizmetinizde+şekil” ibareli 43 ve 44.sınıf emtialarda, … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 43.sınıf emtialarında davacı adına tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece marka vekili bilirkişi ile turizm ve otel işletmeciliği konusunda uzman bulunan bilirkişiden alınan 10/07/2019 tarihli raporda; bilirkişilerce sektörel incelemede davalının Alaçatı’da Butik Otel Konsepti ile hizmet verdiğinin ilgili tanıtım sitelerinde açıklandığını, markaların görsel olarak karşılaştırılmasında taraf markalarının farklı olduğu ve iltibasa sebebiyet vermeyeceği, işitsel olarak benzerlik bulunsa da görsel benzerliğe nazaran işitsel benzerliğin çok ön plana çıktığından bahsedilemeyeceği, markalar arasında kavramsal benzerlik kurulamayacağı, Marka hakkına tecavüz için gerekli iltibasın söz konusu olmadığı, davalı eyleminin SMK uyarınca marka hakkına tecavüz oluşturmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin şartların oluşmadığı beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü ve markaya tecavüzün tespiti, meni ref’i ile tazminat talepli davada, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, … ibaresinin semt adı olmasının tarihi bir olgu olduğunu, müvekkilinin marka haklarına halel getirmeyeceğini, … ve … ibaresinin otelcilik/konaklama sınıfında ayırt edicilik ve tanınmışlığının bulunduğunu, davalı markasının ve otel isminin müvekkilinin şubesi gibi algılanacağını ileri sürmüştür. Taraf markalarının 43. Sınıfta otelcilik ve konaklama hizmetlerinde tescilli olduğu ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundan, davalı tarafça butik otel ismi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili, davalının müvekkilinin markasının ve otelinin tanınmışlığından yararlandığını ileri sürmüşse de, davalı markasının bütünsel olarak değerlendirilmesinde, “…+şekil” markasında … ibaresinin ön plana çıkarılmadığı, “…” ibaresi markanın ilk hecesini oluşturuyorsa da, “…” ibaresindeki “..” harfi ve devamının büyük yazılarak “…” ibaresinin baskın olarak kullanılarak ön plana çıkarıldığı, davalının markasal kullanımının da tescil edildiği şekilde olup, davacı markası ile iltibas yaratmayacağı ve davacı otelinin şubesi gibi algılanma ihtimalinin bulunmadığı, ilk derece mahkemesince marka hükümsüzlüğü davası ile markaya tecavüzden kaynaklanan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.