Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1539 E. 2023/715 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1539 Esas
KARAR NO: 2023/715 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2021
NUMARASI: 2020/382 E. – 2021/393 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından müvekkilleri aleyhine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapıldığını, takip konusu senetten dolayı müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiklerini, davaya konu düzenleme tarihi 21.05.2014 olan bono düzenlendiğinde vade tarihi olmadığından, 1 yıl içinde yani en geç 21.05.2015 tarihine kadar ibraz edilmesi gerektiğini, bu süreden sonra lehtar ve/veya hamilin müracaat hakkı kalmayacağını, somut olayda süre dolduktan sonra bono üzerine vade tarihi 20.04.2017 yazılarak sahtecilik fiili işlendiğini, senede sonradan atılan vade tarihinin keşideci muris … ile lehtar arasındaki anlaşmaya uygun olmadığının açıkça anlaşıldığını, bu durumun vade tarihinin yaş incelemesiyle ispatlanacağını, keşidecinin 21.03.2019 tarihinde vefat ettiği dikkate alındığında bu tespitin önemli olduğunu, keşide tarihinin yaşının tespiti yönünden Adli Tıp Kurumu Fizik ve Grafoloji bölümünden rapor alınması gerektiğini, senetteki sahtecilik fiili sebebiyle senetteki hakkın ciro yoluyla devrinin de mümkün olmadığını, senedin adi senet niteliğinde olduğundan, alacağın temliki hükümlerine göre işlem yapılması gerekeceğini, senedin vadesinin 1 yıldan hatta keşideci murisin vefatından da sonra murisin gerçek iradesine de aykırı bir şekilde yazılmış olması sebebi ile sahtecilik suçu işlenmiş olduğu gibi senette yapılan sahtecilik sebebi ile senedin geçersiz hale gelmiş olması, taraflar arasında murisin mirasının paylaşımı hususunda ihtilaf olması ve bu amaçla davalar açılmış olması, bono ile ilgili takibin murisin banka hesabında bulunan paranın paylaşımını mümkün kılan kararın tesisinden hemen sonra senet lehdarı … hariç tutularak ihtiyati haciz işleminin başlatılmış olduğunu ve akabinde de icra takibine geçilerek doğrudan murisin paylaşımı yapılacak banka hesaplarına haciz konulmuş olması, senet lehdarı … ile icra takibi yapan görünürdeki hamil … arasında yakın arkadaşlık ilişkisi bulunması vs. hususlar birlikte değerlendirildiğinde davaya konu senedin sahte kabul edilmediği takdirde de bedelsiz olan senetten dolayı müvekkillerinin borçlu olmadıklarının aşikar olduğunu beyan ederek, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına konu senetten dolayı müvekkillerin borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, haksız ve kötü niyetli takip sebebiyle müvekkiller lehine takip konusu senedin %20’sinden aşağı olmamak üzere haksız takip tazminatına hükmedilmesine, murisin banka hesabındaki paranın icra müdürlüğü dosyasında tahsil edilmesi halinde paranın, ticari/reeskont faizi ile birlikte müvekkillerin miras hissesi oranında istirdatına, karar verilmesini talep ile dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacıların miras bırakanı …’ın, 21/05/2014 düzenleme, 20/04/2017 vade tarihli 88.500 TL bedelli bir adet bonoyu düzenleyerek dava dışı lehdar …’a imzalayarak teslim ettiğini, …’un da bonoyu ciro ve teslim yolu ile müvekkiline verdiğini, senedin vadesinde ödenmemesi üzerine taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçildiğini, takibin kesinleşmesini müteakip, dosyadan haciz işlemleri başlatıldığını, bir kısım tahsilatların da icra dosyasından sağlandığını, itiraz süresi içerisinde İcra Mahkemesi’ne itiraz ve şikayet haklarını kullanmayan davacıların, tahsilatların yapılmasını müteakip kötü niyetli olarak huzurdaki davayı ikame ettiklerini, dava dilekçesinde öne sürülen tüm hususların hukuka ve gerçeğe aykırı olup, huzurdaki davanın da haksız ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, davacıların, dava dilekçesinde harca esas değeri eksik bildirdiklerini, icra dosyasının takip çıkışı 127.628,49-TL olmakla, davacıların netice ve talep kısmında icra takibinin de iptalini istediği göz önüne alınarak, eksik harcın bu rakam üzerinden tamamlattırılması için davacıya süre verilmesi gerektiğini, bir bononun vadesinin düzenlendiği esnada yazılmamış olmasının, onu vadesi gösterilmemiş bono haline getirmeyeceğini, takibe ve davaya konu bono, müvekkiline geldiğinde vade tarihinin mevcut olduğunu, kaldı ki bir an için vadenin olmadığı düşünülse dahi vade tarihinin kambiyo senedi için zorunlu unsurlardan olmayıp sonradan da doldurulabileceğini ve bu durumun senedin geçerliliğine etki etmeyeceğini beyan ederek, davacı tarafa 127.628,49-TL üzerinden eksik harcın tamamlattırılarak yargılamaya devam olunmasını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, kötü niyetli davacılar aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
HARÇ TAMAMLAMA: Mahkemece davacı tarafa noksan harç tamamlatılmış, davacı vekili 08/04/2021 tarihinde 668,21 TL tamamlama harcı yatırmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2021 tarihli 2020/382 E. – 2021/393 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, incelenen icra ve savcılık dosyaları ve tüm deliller değerlendirildiğinde, davacılar, dava konusu senetten dolayı, davalıya borçlu olmadıklarını tespitini talep etmişler ise de, davacıların, murisleri olan, senet borçlusu müteveffa …’ın imzasının murise ait olmadığına ve senet borcunun ödendiğine ilişkin bir iddiaları bulunmadığı, ödeme tarihinin, senet borçlusu müteveffa … ile lehdar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddialarını yazılı delille ispatlayamadıkları anlaşıldığından, davacıların davasının reddine, davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dosyada mevcut senet fotokopisinden anlaşıldığı üzere takip dayanağı bononun açık bono değil vadesi gösterilmemiş bono olduğunu, bononun taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, yazılı delil ile ispatı gerektiği kuralının vadesi gösterilmemiş bonoda uygulanamayacağını, vadesi gösterilmemiş bononun görüldüğünde ödenmesi şartı olan bono sayılacağını ( TTK 772/2) bu bononun düzenlenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde ödenmesi için ibrazı gerektiğini, bonoda vade tarihinin 20/04/2017 olarak yazıldığını, bononun 1 yıl içerisinde ibraz edilmediğini, sonradan atılan vade ile icra-i işleme konu edildiğini, sonradan atılan vade tarihinin muris … ile lehdar arasındaki anlaşmaya uygun olmadığını, vade tarihinin yaş incelemesinin mahkemece yapılmadığını, ATK’dan rapor alınmadığını. -Sahtecilik fiili nedeniyle senetteki hakkın ciro yoluyla devrinin mümkün olmadığını, menfi tespit davasında davacının senede karşı iddialarını kesin delil ile ispat yükümlülüğü bulunmadığını, şahit ile ispat edilebileceğini, HGK’nın 18/02/2021 tarih ve 2018/19-1013, 2021/105 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere mirasçıların sadece kendi haklarına dayanarak dava açmaları halinde senede karşı iddialarını, senet( kesin delil) ile ispat etmek zorunda olmayıp, tanık ile ispat edebileceklerini. -Takibe konu bononun dava dışı lehdar … (murisin ikinci eşinden olma oğlu) tarafından elde edilişi, yakın arkadaşı olan davalıyı ciro edilerek icraya konu edilmesi, dava dışı lehdar ve annesi … (murisin ikinci eşi) ile müvekkilleri arasında murisin vefatı döneminde yaşanılanlar, muris vefat etmeden hastanede yoğun bakımda şuuru kapalı iken murisin eşi tarafından banka hesabından para transferleri yapılmış olması, müvekkilleri ve lehdar ile annesi arasında devam eden davaların bulunması muris tarafından açılan banka hesabında senet bedelinin çok üzerinde parası bulunuyorken ikinci eşinden olma oğluna senetten dolayı gerçekte borçlu ise bunun ödenmemiş olmasının hayatın olağan akışına uygun düşen bir durum olmaması gibi iddialar ile ilgili delillerin toplanarak, tanık beyanları, banka kayıtları, dava dosyaları toplandıktan sonra karar verilmesi gerekirken delil toplanmadan karar verilmesi nedeniyle mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan İstanbul …İcra Müd. … E. sayılı dosyası incelenmesinde; davalı (alacaklı) tarafından, borçlusu …, lehdarı … olan, 20/04/2017 ödeme, 21/05/2014 düzenleme tarihli, 88.500-TL. bedelli senetten dolayı, 127.628,89-TL. üzerinden, davacılar (borçlular) aleyhine (…’ın mirasçıları sıfatı ile)) kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe geçildiği görülmüştür. Beyoğlu …Noterliğinin 05/04/2019 tarihli … Yev.nolu Mirasçılık Belgesinden; muris …’ın 21/03/2019 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak, …, … ve …’ı bıraktığı anlaşılmıştır. Dosya arasında bulunan İstanbul CBS 2020/94638 nolu soruşturma dosyası incelendiğinde; davacılar tarafından davalı … ve dava dışı … aleyhine özel belgede sahtecilik ve bedelsiz senedi tahsile koymak suçlarından suç duyurusunda bulunulduğu, 07/08/2020 tarihli, … karar nolu karar ile, savcılık tarafından “… müştekinin senede attığı imzayı inkâr etmediği, belgelerin anlaşma amacına aykırı düzenlendiğinin yada bedelsiz kaldığının ancak yazılı belge ile ispatının gerektiği, dosya arasında bu şekilde delil bulunmadığından, atılı her iki suçun da unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle şüpheliler hakkında üzerine atılı suç nedeniyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Şüpheli …’un emniyette alınan ifadesinde; 2014 yılında üvey babası …’a 88.500 TL elden borç verdiği, babasının kendisine el yazısı ile düzenlediği senedi borcuna karşılık olarak verdiğini, ilk verildiğinden üzerinde vade tarihi bulunmadığını, bir süre sonra borcuna karşılık …’a vermek istediğinde babasının bilgisi doğrultusunda vade tarihi yazıldığını söylediği anlaşılmıştır. Dosya arasında bulunan Bodrum 1.AHM’nin 2019/289 E.sayılı dosya örneğinin incelenmesinde; davacılar … ile …’ın davalı … aleyhine muris …’dan kalan taşınmazların davalıya murisin ölümünden önce satış yolu ile devredildiğinden bahisle tapu iptali, tescil, tenkis talep edildiği anlaşılmıştır. Dosya arasında bulunan Bodrum 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1021 E. – 2020/152 K.sayılı dosya örneğinin incelenmesinde; davacılar … ile …’ın davalı … aleyhine muris …’dan kalan nakit para üzerindeki el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi talepli davada davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.Mahkemece, murisin banka hesaplarının celp edildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Bonoya dayalı menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde; icra takibine konu edilen, borçlusu …, lehdarı … olan, 20/04/2017 ödeme, 21/05/2014 düzenleme tarihli, 88.500-TL. bedelli senedin düzenlendiği tarihte vade tarihinin bulunmadığını, vade tarihinin sonradan doldurulduğunu, vadesi düzenlenmeyen bononun görüldüğünde ödenmesi şart olan bono sayılacağı ve bir yıl içerisinde ödenmek üzere ibrazı gerektiğini, bir yıl içerisinde ibraz edilmediğinden adi senet olup alacağın temliki hükümlerinin geçerli olacağını ve hamilin tasarruf yetkisi bulunmadığını ileri sürmüştür. Dosya kapsamında bulunan bono örneğinden, zorunlu unsurlarının tam ve kambiyo vasfında bulunduğu, kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği, vade tarihi zorunlu unsur olmamakla birlikte senette vade tarihinin 20/04/2017 olarak yazıldığı, davacı tarafça vade tarihinin sonradan, davacıların murisi olan keşideci …’ın rızası hilafına doldurulduğunu, vade tarihinin hangi tarihte atıldığının Adli Tıp Kurumundan mürekkep yaşı tespiti suretiyle tespiti gerektiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Vade tarihi zorunlu unsur olmadığından, vade tarihinin boş olarak bırakılması, daha sonra doldurulması mümkündür. Davacı tarafın vade tarihinin murisin iradesine aykırı olarak doldurulduğunu yazılı delille ispatı gerekmektedir. Uygulamada teknik inceleme ile mürekkep yaşı konusunda tam bir bilimsel değerlendirmenin yapılamadığı, benzer davalarda Adli Tıp Kurumunca, mürekkep yaşı tayinine yarayan bilimsel metod bulunmadığının bildirildiği dikkate alındığında, davacı vekilinin mürekkep yaşının tespiti yönünden rapor alınması gerektiğine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Davacılar vekili, senet lehtarı …’un murisin ikinci eşi …’ın önceki evliliğinden olma çocuğu olduğunu, murisin şuuru kayıp bir şekilde hastanede yatarken miras paylaşımı konusunun gündeme getirildiğini, murisin eşinin teklifini kabul etmemeleri üzerine bankadaki paraların bir kısmının transfer edildiğini ve taşınmaz hisselerinin devredildiğini öğrendiklerini, bankadaki paranın paylaşılması aşamasında bu senedin takibe konularak tahsil edilmeye çalışıldığını, murisin bankada parası varken eşinin çocuğundan aldığı borcu ödememiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürdüğü ve mirasçılar arasında görülen dava dosyalarına dayanıldığı, dosya örneklerinin celp edildiği anlaşılmıştır. Davacılar vekili, sundukları delillerin değerlendirilmediğini ve tanıklarının dinlenmediğini ileri sürmüştür. Maddi vakıaları ileri sürmek taraflara, hukuki değerlendirme mahkeme hakimine ait olmakla, davacı iddialarından, davaya konu senedin murisin hasta olduğu dönemde, mirasçılarından mal kaçırmak için senedin muvazaalı düzenlendiğinin iddia edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu uyuşmazlık kambiyo senedine dayandığından taşınmazlara ilişkin uygulanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında yer bulan muris mavazasının uygulanması imkanı yoktur. Davacıların murisin mirasçıları olduğu, senedin keşidecisinin mirasçılarının (küllü halefiyet nedeniyle) kural olarak taraf kavramına dahil olduğu, mirasçının mirasbırakanın taraf bulunduğu bir senede karşı ileri sürdüğü iddiayı tanıkla ispat edemeyeceği, HMK 200/1 maddesi gereğince ancak senet ile ispat edebileceği (Yargıtay 3.HD 2015/12261 2015/19517 ilamı) kanaatine varılmakla, davacılar vekilinin tanık dinletilmesi talebinin yerinde olmadığı, senetteki muris imzasının inkar edilmediği, boş olarak düzenlenen senedin murisin iradesine aykırı olarak düzenlendiğine dair yazılı delil de sunulmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacılar tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/04/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.