Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1534 E. 2023/1218 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1534 Esas
KARAR NO: 2023/1218
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2021
NUMARASI: 2017/692 Esas – 2021/197 Karar
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 19/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı-karşı davalı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” markasını TPE’ye 08.08.2016 tarihinde … ve … numaraları ile tescil ettirdiğini, davalının ise … bulunan inşaat projesinde “…” ibaresini kullandığını, mevsim ibaresinin kendi markalarının ana unsuru olduğunu, davalının markasının kendi markaları olan “…“ markasına çok benzediğini, markalarının esas unsurunun mevsim kelimesi ve yaprak logosu olduğunu, davalının projenin tanıtımı için www…..com adresli bir internet sitesi açmış olduğunu bu internet sitesinde de aynı amblemi kullandığını, davalının “…” markasını kartvizit, tanıtım kataloğu, reklam panoları, tabelalar üzerinde kullandığını, davalının mevsim kelimesi ve yaprak amblemini markasının esas unsuru olarak kullandığını, bunun markaları benzer kıldığını aynı sektörde yer almalarının tüketici nezdinde karıştırmaya sebep olabileceğini, davalının kullanmış olduğu markanın kendi markalarına iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu bu durumun davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, bu nedenlerle tecavüze sebep olan eylemlerinin tespit edilmesini ve önlenmesini, “…” ibaresi bulunan reklam içeren ürünlere tedbiren el konulmasını, davalı tarafın internet adresi olan www….com adresine erişimin tedbiren engellenmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaygıyla elde ettiği kazanca göre maddi tazminata hükmedilmesine ve ayrıca 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP ve KARŞI DAVA:Davalı-karşı davacı vekili dilekçesinde özetle; dava konusu olan “…+şekil+…” markasının müvekkili şirketlerinin değil, aynı sermaye grubunda bulundukları … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.’nin kullandığını ve markanın bu şirket adına tescil edildiğini, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, “…” markasının ilk defa müvekkilleri tarafından kullanıldığını reklam faaliyetleri kapsamında 1.500.000,00 TL ‘nin üzerinde masraf yapıldığını, markanın kullanımının davacıdan çok daha önce başladığını, müvekkillerinin internet sitelerinde 16.03.2016 tarihinden itibaren kullanım ve tanıtım faaliyetlerinin devam ettiğini, bu internet sitesini davacının marka başvurusundan 5 ay öncesinden itibaren kullandıklarını, tanıtım ajansının tescil konusunda ihmalkar davranışı sebebiyle davacının markasının daha önce tescil edilmiş olmasının davacıya hak kazandırmayacağını, “…+şekil+…”,” …+şekil+…” ve ” …” markaları için müvekkillerinin TPE nezdinde 14.06.2017 tarihinde başvuru yaptığını, sadece internet sitelerinde “…+şekil+…” ibaresini kullandıklarını, dosyaya sunulan belgelere göre ulusal kanallarda, radyolarda, yerel kapsamda, broşür ve tanıtım materyalleriyle markalarının tanıtımım yaptıklarını, davacının markasında bulunan mevsim kelimesinin koruma kapsamında olmadığını, İstanbul kelimesinin ise marka olmasının yasak olduğunu, müvekkillerinin markasının esaslı unsurunun … ifadesi olduğunu, mevsim kelimesinin esaslı unsur olmadığını, mevsim kelimesinin tek kişiye ait olamayacağını, müvekkillerinin markasında bulunan yaprak tasarımında her mevsimin ayrı renk ile ifade edildiğini, özel bir tasarım olduğunu ancak davacının markasında bulunan yaprak tasarımının özel bir çalışma olmadığını doğal nitelikli bir yaprak olduğunu, markaların karıştırılma ihtimalinin sektör bilirkişisi ve tüketici nezdinde yapılması gerektiğini, markalarda kullanılan renklerin yazım karakterleri ve dizilimin bariz farklı olduğunu ve konut alıcısı bilinçli tüketici bakımından iltibas yaratmadığını, müvekkillerinin markalarını davacının tescilinden önce kullandıklarının bilirkişi raporuna göre sabit olduğunu, davacı- karşı davalıya ait olan …, …, … tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/04/2021 tarih ve 2017/692 Esas – 2021/197 Karar sayılı kararıyla; “… her iki markada da … ibaresinin jenerik ad olduğu, zayıf marka niteliğinde bulunduğu, her iki markada yaprak figürü şekil unsuru olarak yer almaktaysa da; figürlerin farklı yaprak şeklinde ve farklı renk unsurları ile oluşturulduğu, davalı markasının esaslı unsurunun, ticaret unvanı da olan, ayırt edicilik sağlayan “…” ibaresi olduğu ve bu hususun markaların farklı olmasını ve algılanmasını sağlamaya yeterli olduğu, her iki markada da jenerik isim olan “…” ibaresinin ortak olmasının ve her iki markanın da iki kelime arasında konumlanmış yaprak şeklinden oluşuyor olmasının markaları benzer kılmayacağı, zira baskın unsurlar çerçevesinde markalara bütünsel bakılması gerektiği, kaldı ki taraf markalarında yer alan şekil unsurunun da farklı yapraklar olduğu, kullanılan renklerin farklılık arz ettiği, bu kapsamda davacı markasında bir çınar yaprağı formunda bir yaprak şekli mevcut iken, davalı markasının şekil unsurunda yer alan şans çağrışımı yapan dört yapraklı yonca şekil unsurunun … esas unsurunun hemen ardından konumlandırıldığı ve dört yapraığında yeşil, mavi, turuncu ve sarı renk ile oluşturulduğu, bu renklerin davacının şekil ibareli çınar yaprağında olmadığı, bu bakımdan markalarda yer alan şekil ve yazı unsurlarının yani farklılıkların çok daha fazla ve belirgin olduğu, markalarının işaretsel yönden benzer olmadığı, alınan üç heyet raporunda da markaların karıştırılma ihtimaline sebebiyet vermeyeceğinin de sektör bilirkişilerinin de içinde bulunduğu heyetler ile tespit edilmiş olduğu, dolayısıyla benzer olmayan ve tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline sebep olmayan markaların arasında ise hem marka hakkına tecavüz fiilinin hem haksız rekabetin bulunmadığı, markalardan birinin hükümsüz kılınmasını gerektirecek iltibasın söz konusu olamayacağı hususu sabit görüldüğünden asıl ve karşı davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Davalının kullandığı ‘… şekil’ markasının müvekkil markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğunun TPE tarafından, savcılık tarafından ve tespit dosyası kapsamında hazırlanan bilirkişi raporu ile ayrı ayrı tespit edildiğini, mahkemece bu bilirkişi raporlarını yok sayarak karar verildiğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/18291Sor. Sayılı soruşturma kapsamında düzenlenen bilirkişi raporu ve neticesinde düzenlenen iddianame ile davalı kullanımının müvekkil markasına tecavüz olduğunun tespit edildiğini, TPE, itirazlarımız üzerine benzerlik araştırması yaparak davalının tescil için başvurduğu ‘… şekil’ markasının ve diğer seri markalarının reddine karar verildiğini, İstanbul Anadolu 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince 2017/66 D.İş sayılı dosyası kapsamında hazırlanan bilirkişi raporları ile davalının marka kullanımının müvekkil markasına tecavüz oluşturduğunun tespit edildiğini, Müvekkil şirket inşaat sektöründe Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden olup TPE nezdinde kendi lehine tescil ettirdiği ‘…’ markasını kısa sürede sektöründe yüksek bir tanınırlığa ulaştırdığını, ‘…’ kelimesinin ayırt ediciliği bulunmadığından mevsim ve istanbul’ kelimelerinin birleşiminden oluşan müvekkil markasının esas unsurunun ‘…’ kelimesi ve sarı tonlu bir yaprak logosu olduğunu,Davalının kullandığı ‘…’ markasında da ‘mevsim’ kelimesinin kalın puntolarla yazılmak sureti ile öne çıkarıldığını ve yaprak logosunun yazı boyutlarının da neredeyse iki katı olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu ibarenin ayır edici unsurunun da ‘..’ kelimesi ve sarı tonlu bir yaprak logosu olduğunu, iki markada da kullanılan yaprakların markayı oluşturan kelimelerin ortasında konumlandırıldığını, özel olarak davalı markasının müvekkil markasına benzetilmeye çalışıldığını,İki markanın da inşaat sektöründe yer almakta olup, tüketicisinin halk olduğunu, yani burada tüketicinin alanında uzman kişiler olmadığını,Müvekkil markası ile davalının kullandığı marka incelendiğinde ilk kelime hariç aynı kelimelerle aynı nizamla sıralandığını, bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere davalının haksız olarak kullandığı markanın, inşaat sektöründe faaliyet gösteren müvekkil ile aynı sektörde kullanıldığını,Netice olarak; marka hukukunun en temel prensiplerinden olan bütünsellik ilkesiyle bağdaşmayacak şekilde dava konusu markalardaki unsurların tek tek detaylı bir şekilde incelenerek karıştırma tehlikesi bulunmadığı sonucuna varılarak asıl davanın reddine dair verilen kararının usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Asıl davanın reddine dair kararın isabetli olduğunu, ancak karşı davamızın kabulü gerekerken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu,Müvekkilin davaya konu markayı kullanımının ve tüketicilere tanıtma faaliyetlerinin, davacının marka tescilinden çok öncesine dayanmakta olup, “…” esas unsurlu marka üzerinde hak sahibinin müvekkil olduğunu,Davacı-karşı davalı yan, marka hakkını kullanımımızın yeni olduğunu iddia etmekteyse de davacının tescilinden 5 ay önceki 16.3.2016 tarihli internet sitesi yayınımız ile markayı kullanmaya ve reklamına başladığımızın ortada olduğunu,Davaya konu mevsim esas unsurlu marka için müvekkil ilk kullanımı ile “gerçek hak sahibi” olup, davacı-karşı davalının tescili müvekkilin hakkını kullanımına engel olamayacak, aksine müvekkil davacı-karşı davalının tescilinin hükümsüzlüğünü isteyebileceğini, Bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere davacı-karşı davalının markası “zayıf marka” niteliğinde olup, bu markada geçen “…” ifadesi jenerik unsur olmasına karşılık, müvekkilin markasında müvekkil firmanın isminin bulunması nedeniyle haklı davamızın kabulü gerekeceğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının karşı dava yönünden kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i ile maddi -manevi tazminat; karşı dava ise markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı-karşı davalı adına … şekil markasının 2016/64021 no ile 8.8.2016 tarihinde, … nolu markanın ise 2.8.2016 tarihinde tescil edildiği, … nolu … markasının ise 15.7.2017 tarihide tescil edildiği; davalının bağlı grup şirketi adına … nolu … şekil markası için 14.6.2017 tarihli olarak kuruma başvurulduğu, tescil edildiğine dair kurum tarafından bilgi verilmediği, … nolu … şekil markasının ve … nolu hayatmevsimindegüzel … markasının 14.6.2017 tarihinde marka başvurularının yapıldığı ancak müddet olduğu, … nolu … markasının 8.1.2018 tarihli başvuru ile 25.12.2018 tarihinde tescil edildiği, … nolu ary şekil markasının 20.5.2018 tarihinde koruma altında olduğu markanın 3.8.2009 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı – karşı davalı, davalının inşaat projesinde “…” ibaresini kullandığını, mevsim ibaresinin kendi markalarının ana unsuru olduğunu, davalının markasının kendi markaları olan “…“ markasına çok benzediğini, markalarının esas unsurunun mevsim kelimesi ve yaprak logosu olduğunu, davalının projenin tanıtımı için www…com adresli bir internet sitesi açmış olduğunu bu internet sitesinde de aynı amblemi kullandığını, bunun markaları benzer kıldığını, aynı sektörde yer almalarının tüketici nezdinde karıştırmaya sebep olabileceğini beyanla davalının tecavüzünün tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, davalının elde ettiği kazanca göre maddi tazminata ve ayrıca 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini dava etmiştir. Davalı-karşı davacı ise; dava konusu olan “…+şekil+…” markasının müvekkili şirketlerinin değil, aynı sermaye grubunda bulundukları …SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.’nin kullandığını ve markanın bu şirket adına tescil edildiğini, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, “… ” markasının kullanımının davacıdan çok daha önce başladığını, davacının markasında bulunan mevsim kelimesinin koruma kapsamında olmadığını, müvekkillerinin markasının esaslı unsurunun … ifadesi olduğunu, markalarındaki yaprak tasarımının özel bir tasarım olduğunu, davacının markasında bulunan yaprak tasarımından farklı olduğunu, markalar arasında iltibas ve karışıklık bulunmadığını, davacı- karşı davalıya ait olan …, …, … tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Her iki taraf markasında … ibaresinin jenerik ad olduğu, zayıf marka niteliğinde bulunduğu, her iki markada yaprak figürü şekil unsuru olarak yer almaktaysa da; figürlerin farklı yaprak şeklinde ve farklı renk unsurları ile oluşturulduğu, davalı markasının esaslı unsurunun, ticaret unvanı da olan, ayırt edicilik sağlayan “…” ibaresi olduğu, bu hususun markaların farklı olmasını ve algılanmasını sağladığı, markaların logo, yazım biçimleri ve kullanım şekilleri de dikkate alındığında markalar arasında iltibas ve karışıklığın bulunmadığı, bu durumun mahkemece aldırılan üç ayrı bilirkişi kurulu raporunda da tespit edildiği anlaşıldığından; mahkemece asıl davanın ve markaların hükümsüz kılınmasını gerektirecek iltibasın bulunmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmesi isabetli olduğundan, taraf vekillerinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı-karşı davalıdan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı-karşı davacıdan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/09/2023