Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1532 E. 2023/1066 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1532 Esas
KARAR NO: 2023/1066
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2020/389 Esas – 2021/172 Karar
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait TPMK nezdinde 04.11.2002 tarih ve … no ile tescilli … ve 17.04.2014 tarih ve … no ile tescilli … ibareli markalarına vaki tecavüzünün tespitine, meni’ne, refine, davalı adına kayıtlı www….com.tr alan adlı internet sitesinin içeriğiyle birlikte erişiminin engellenmesi ve yayının kaldırılmasına, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla HMK 107. Madde kapsamında 556 Sayılı KHK’nın 66. maddesi gereğince şimdilik 2.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte, 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, davalı aleyhine karar verilecek mahkeme kararının, masrafları davalı yan tarafından karşılanmak suretiyle Türkiye çapında yayın yapan tirajı yüksek 3 gazeteden birinde ilan yoluyla yayınlanmasına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı şirkete tahmiline, HMK 396 ve 556 Sayılı KHK’nın 76. ve 77. maddeleri gereğince davanın etkinliğini temin etmek üzere, marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması, davalı şirketin “…” ibaresinin kullanımının durdurulması, ilgili ürün ve hizmetlerin reklam ve tanıtımının yapıldığı katalog, broşür ve diğer tanıtım vasıtalarının toplatılması ve/veya engellenmesi ile davalı adına kayıtlı www…com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Yetkili mahkemenin Kayseri Mahkemeleri olduğunu, davacıya ait marka ile davalının kullandığı işaretin farklı mal ve hizmetler grubunda bulunduğunu bu nedenle marka tecavüzünden bahsedilemeyeceğini,‘’…’ibaresinin tescilli ticaret unvanı olduğunu, Müvekkillerine ait internet alan adının kullanılmasının ilgili mevzuat gereği usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının talep ettiği maddi ve manevi tazminat talepleri için gerekli olan zararın ispat edilmediğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili ve ortağı olan … aleyhine ikame edilen davada; Davacı tarafın kendi adına TPMK nezdinde tescilli “…” markasının, adi ortaklığa ait “… Market” adlı ticaret ünvanındaki “…” ibaresini markasal anlamda kullandığını, bu durumun internet adresinden ve iş yerindeki çalışmalardan anlaşıldığını, müvekkillerinin “…” ibaresini kullanmaları sebebiyle kendi markalarına tecavüz edilmiş sayılacağını ve gerekli önlemlerin alınarak maddi ve manevi zararın tazminini talep ettiğini, davacı tarafın taleplerinin zaman aşımına uğradığını, müvekkillerinin ortağı olduğu “… Market – … ve …” ünvanlı adi ortaklık ile davacı arasında 2011 yılından itibaren ticaret yapıldığını, 2011 – 2012 yıllarında müvekkillerinin ortağı olduğu adi ortaklığın “…” ibaresini kullandığını öğrendiğini aradan 10 yıl geçtikten sonra bu davanın ikame edilmiş olması nedeniyle davacı tarafın sessiz kalarak davayı açmakta iyi niyeti ve hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilleri adına tescilli ticaret unvanının terkini talep edilmeden davanın açılmasında hukuki yarar olmadığını, davacı tarafın söz konusu markayı fiilen kullanmıyor olması sebebiyle haksız fiilde yer alan zarar unsurunun gerçekleşmemiş olması hususları bir arada değerlendirildiğinde davacı tarafın davayı ikame etmesinin açıkça haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, usule ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (… Esas) :İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/10/2017 tarih ve 2016/27 Esas – 2017/205 Karar sayılı kararıyla; “… davalının www…..com.tr şeklindeki kullanımının markasal kullanım olması nedeniyle davacının tescilli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, marka hakkını ihlal nedeniyle 2000-TL maddi, 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı adına kayıtlı www…..com.tr alan adı yönünden verilen erişim engellenmesine yönelik kararın devamına, yayın faaliyetinin sona endirilmesine, Mahkememizce verilen tedbir kararlarının karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğine 10.000-TL bedelli teminat mektubunun davacıya iadesine, Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Tirkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan alınmasına” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemiz 20/11/2020 tarih, 2017/6374 Esas – 2020/1985 Karar sayılı kararıyla; “…Davalı adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmadığı, ortaklığın, … tarafından temsil edileceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığı, aksine müşterek imza ile temsil edecekleri kararlaştırıldığından, yargılamanın ortaklardan birine karşı yürütülerek sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Dava takip yetkisi, HMK 114/1-d-e maddesi gereğince, dava şartıdır ve yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekir. Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde tek başına ortaklığı temsil yetkisinin bulunmadığını ileri sürmediği, başvuru süresi geçtikten sonra ibraz ettiği ek dilekçede ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da, Dairemizce resen yapılan incelemede bu husus dikkate alınmıştır. Davalı vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin, resen gözetilen sebeplerle, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 355. Madde ve 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakla, diğer ortak …’e (…) yöneltilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (… Esas): İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarih ve 2020/389 Esas – 2021/172 Karar sayılı kararıyla; “… Gerek bilirkişi raporları gerekse sunulu materyaller incelendiğinde davacının … ibareli markasının aynısının davalılara ait internet sitesinde www…..com.tr alan adında,ticari faaliyetleri kapsamında kullanıldığı anlaşılmıştır. Who’s kayıtlarından; Davalıların www…..com.tr alan adını 17.6.2009 tarihinde aldıkları aynı zamanda ürünlerini … ibareli tanıtım kataloğlarında da markasal olarak kullandıkları anlaşılmıştır. Davalılar vekili, müvekkillerinin davacı ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu ileri sürerek davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını iddia etmiş ise de ticari kayıtlardan sabit olduğu üzere ticaret unvanının sadece unvanı, ticari işlerde kullanma hakkı verdiği bunun dışında markasal kullanım hakkı vermediği bilinmektedir. Somut olayda marka üzerindeki gerçek hak sahibi tescilli markasını 2002 yılından beri kullanan davacıya aittir. Davalıların ticari unvan içinde … ibaresi geçmekte ise de tek başına unvan tescil edilmediğinden ticaret unvanı ise sunulu delillere göre tescil edildiği şekli ile kullanılmayıp, davalılar kullanımı tamamen markasal bir kullanım olduğundan davacının marka hakkının ihlal edildiği ve haksız rekabet yarattığı hususu sabittir zira ticaret hukukunda tacirin ve şirket ortağının ad/soyadı kullanımı, sınırsız sorumlu gerçek kişi tacirler ve ikinci dereceden sınırsız sorumlu şahıs şirketleri için getirilmiş bir zorunluluktur ve ad/soyadın birlikte kullanılması gerekir (TTK 41,42. madde). Şahıs şirketlerinde unvan ve ortakların (en azından birinin) ad/soyadı ile birlikte kullanılır. İsimlerde herhangi bir kısaltma yapılmaz. Somut olayda ise davalı ticaret unvanınınde yer alan ibareyi markasal olarak kullanamaz. Davalılar vekili, davacı şirket ile müvekkillerinin 2011 yılından beri iş yaptıklarını ve sessiz kalma nedeni ile davacı şirketin hak kaybına uğradığını iddia etmiş ise de, bu itiraz yerinde görülmemiştir zira dava açıldığı tarihte davalıların markaya tecavüz eylemleri devam ediyorsa davacının önleme ve tazminat taleplerinin zamanaşımına uğraması söz konusu değildir. Kaldi ki sunulu ticari evraklarda davacı ve davalıların tam ticaret unvanları ile iş yaptıkları öte yandan vergi dairesinden gelen tüm kayıtlarında … ve ORTAKLARI, …, … şeklinde ibarelerin mevcut olduğu, davalıların savunmasının aksine davacının markasal kullanıma göz yumduğuna dair somut delil bulunmadığı anlaşıldığından ve markasal kullanım var olduğu sürece bu duruma davacının katlanma külfetinin bulunmadığı da açık olduğundan bu yöndeki davalılar savunması yerinde görülmemiştir. Davacının tescilli markasını 2002 yılından beri ticari hayatta kullandığı davalıların ise 2009 yılında siteyi oluşturdukları, internet sitesi aracığıyla bir mal satın almak isteyen kimselerin, site sahibi firma ile davacı arasında bağlantı kuracakları, alışveriş yapacakları sitenin davacıya ait site olduğunu düşünecekleri, böylece davalıların eylemlerinin marka hakkına tecavüz oluşturduğu hususları sabittir. Mahkememizce itibar edilen teknik bilirkişi raporu, gerçek hak sahipliği ilkesi, davacı markasının tescil tarihi, TPE belgeleri, alan adı kaydı, ticaret sicil kayıtları, web sayfası görselleri, dergiler, davalıların markasal kullanımına dair deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davalıların www…..com.tr şeklindeki kullanımının markasal kullanım olması nedeniyle davacının tescilli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalıların davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, marka hakkını ihlal nedeniyle 2000-TL maddi tazminatın ve 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davalılar adına kayıtlı www…..com.tr alan adı yönünden verilen erişim engellenmesine dair kararın devamına, yayın faaliyetinin sona erdirilmesine, Mahkememizce verilen 16.6.2016 tarihli ve 13.3.2017 tarihli tedbir kararlarının, karar kesileşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde davacı tarafından ibraz edilen Kuveyttürk bankasına ait 20.6.2016 tarih ve 642384 sayılı ve 10.000-TL bedelli teminat mektubunun davacıya iadesine ve karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalılardan alınmak suretiyle Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; “Davacı taraf her ne kadar müvekkillerin “…” ibaresini marksal anlamda kullandığını iddia etse de; söz konusu ibare müvekkillerin markası olmayıp ortağı oldukları adi ortaklığın ticaret unvanı olduğunu, tescilli unvanlarının“… -… ve ….” olduğunu, Müvekkiller mağazalarının tabelalarında ticaret unvanına uygun şekilde bir kullanım mevcut olup, kataloglarında da görüleceği üzere birçok markaya ait ürünün “… Market” ticaret unvanı adı altında satışının yapıldığını, Müvekkillere ait “… Market” ibaresi kendisinin tescilli ticaret unvanının bir parçası olduğundan, davalı tarafın ilgili hükümlere dayanarak terkin hakkı bulunmadığını, Marka hakkı sahibinin sonradan tescil edilmiş bir ticaret unvanının terkinini talep edebileceği kanuni bir dayanak mevcut olmadığını, zaten tescilli bir ticaret unvanının yasal mevzuata uygun olarak kullanılmasının da marka hakkını ihlal etmeyeceğini ve haksız rekabet oluşturmayacağını, Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını; davacı tarafından 2011 yılında adi ortaklık adına düzenlenen faturada davacı tarafın müvekkillerin de ortağı olduğu adi ortaklığın “…” ibaresini kullandığını öğrendiğini, buna rağmen davacının yaklaşık 10 yıl geçtikten sonra işbu davayı ikame ederek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmasının olanaklı olmadığını, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 157. maddesinden atfen TBK. md.72 uyarınca tazminat isteminin zarar görenin zararı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıllık sürenin geçmesi ile zamanaşımına uğradığını, Davacının adi ortaklığın “…” ibaresini kullandığını öğrenmiş olması ve aradan 10 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra kendi marka haklarına tecavüz fiilinin gerçekleştiğinin iddia edilmesi TMK md.2’ye aykırılık teşkil etmekte olup; davacı tarafın uzun süre sessiz kalması sebebiyle işbu davayı açmak için hukuki menfaatini kalmadığını, Müvekkillerin Türk Marka ve Patent Kurumu nezdinde tescilli bir markasının bulunmaması ve yalnızca işbu davaya konu markanın müvekkil tarafından ticaret unvanı olarak kullanılması sebebiyle ticaret sicilinden terkin talep edilmeden işbu davanın bu haliyle ikame edilmesi açıkça haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Maddi ve manevi tazminat talepleri açısından davacı tarafın fiilen “…” markasını kullanmıyor olması sebebiyle TBK’da düzenlenen haksız fiilin unsuru olan zarar unsuru gerçekleşmediğinden davacı tarafın müvekkilden talep edebileceği herhangi bir maddi ve manevi tazminat alacağı bulunmadığını, Tescil tarihinden itibaren davacı taraf “…” markasına ilişkin olarak herhangi bir mağazacılık faaliyeti yapmadığı gibi, herhangi bir mal üretimi ve hizmetinde de ticari faaliyeti bulunmadığını, davacı tarafın müvekkile kaşı ikame ettiği işbu davada zararını ispat etmesi gerekirken dava dosyasına “…” markasını kullandığına dair herhangi bir belge sunamadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince alınan 04/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacıya ait Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli … ibareli markalar ile davalının … ibaresini kullanımına dair broşür,ilan, reklam vb incelendiğinde anlamlarının, kavramlarının fonetiklerin aynı olduğu, hitap ettiği kitlenin çocuk ürün grubu olduğu, davalının farklı çocuk ürünlerine ait bir çok ürün satışı yaptığı, incelenen yazı karakterlerinin farklı olmasına karşın aynı markanın devamı olarak algılanabileceği bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 18.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı tarafa ait olan www…..com.tr alan adının davacıya ait olan … ibaresinden oluştuğu, davalı yanın internet sitesinde yapılan kod incelemesinde title ve metatag içeriklerinde … ibaresinin tespit edildiğini, davalı tarafa ait www…..com.tr internet sitesinde site alan adı, logosu ve içerisinde … ibaresinin kullanıldığının tespit edildiği bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması ile maddi manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “DAVANIN KISMEN KABULÜNE; -Davalıların, davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet ettiklerinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, -Marka hakkını ihlal nedeniyle 2000-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 01/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, -Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, -Davalı adına kayıtlı www…..com.tr alan adı yönünden verilen erişim engellenmesine yönelik kararın devamına, yayın faaliyetinin sona erdirilmesine, -Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline.” karar verilmiştir. Hüküm davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, adına tescilli “…” ibareli markasının davalılar tarafından izinsiz ve marka hakkını ihlal ile haksız rekabet yaratacak şekilde kullanıldığını iddia ederek; markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ve maddi manevi tazminat isteminde bulunmuş; davalılar ise, davacı markasına tecavüz veya haksız rekabet sayılabilecek bir kullanımının olmadığını, ibarenin ticari unvanlarında olması nedeniyle kullanımlarının hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Dairemiz 20/11/2020 tarih, 2017/6374 Esas – 2020/1985 Karar sayılı kararıyla; “… dosyanın aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakla, diğer ortak …’e (…) yöneltilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiş; mahkemece bu doğrultuda taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edildiği ve bu hususta usule ilişkin eksikliğin bulunmadığı görülmüştür. Mahkemece toplanan tüm deliller ve aldırılan bilirkişi raporları uyarınca; davaya konu … ibareli markanın TPMK nezdinde 04.11.2002 tarih ve 2002 28200 no ile 25. ve 35. sınıflarda ve 17.04.2014 tarih ve 2014 31660 no ile 35.sınıfta davacı adına tescilli olduğu, anılan marka üzerindeki gerçek hak sahibinin tescilli markasını 2002 yılından beri kullanan davacı olduğu, davalıların ortağı olduğu adi ortaklığın unvanının ise “… Market-… ve Ortakları” olduğu, davalıların ticaret unvanlarını tescil edildiği haliyle kullanabilecekleri, ancak davalılara ait internet sitesinde www…..com.tr alan adında ve davalıların ticari faaliyetleri kapsamında “…” ibaresinin kullanılmasının ticari unvan kapsamında bir kullanım olmadığı ve markasal kullanım niteliğinde olduğu, davalıların sabit olan bu kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu anlaşıldığından; mahkemece marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına karar verilmesi yerindedir. Somut olayda sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olmadığı, davada zamanaşımı sorununun bulunmadığı, davacının maddi tazminat talebinin “Davacı şirketin yoksun kalınan kazancının 556 Sayılı KHK’nın 66. maddesi uyarınca hesaplanarak hüküm altına alınması” hükmüne dayalı olduğu; mahkemece aldırılan 17.07.2017 tarihli mali bilirkişi raporunda; davalıların Kayseri’de bulunan ticari evrakları incelenmiş ve davalıların 15.504.184,85 TL ciro ve 164.674.74 TL kar elde etmiş olduklarının bildirildiği, ancak raporda şirketin ürün bazında net kârının tespitinin olanaklı olmaması karşısında mahkemece somut olayın özeliği gözetilerek maddi tazminat isteminin Borçlar Kanunu hükümlerine göre değerlendirildiği; takdir edilen tazminat miktarının somut olayın özelliklerine uygun olduğu anlaşılmıştır. Davalı, “Davacının markasını kullanmadığı için davacının tazminat hakkının doğmayacağını” ileri sürmüş ise de; davacının markasını kullanmadığı hususunu ileri süren davalının bunu ispat etmesi gerektiği, dosyaya bu konuda ispata elverişli bir delilin sunulmadığı; kaldı ki dava tarihi itibariyle davaya 556 Sayılı KHK’nın uygulanması gerektiği, bu nedenle SMK 29/2.maddesinin somut olayda uygulanma imkanının da bulunmadığı anlaşıldığından, davalı savunması yerinde bulunmamıştır. Davacının manevi tazminat talebinin ise ihlalin niteliği, süresi, tarafların ekonomik durumu ve manevi tazminatın amacı dikkate alındığında (5.000,00 TL üzerinden) kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalılar vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 478,17 TL harçtan, peşin alınan 180,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 297,87 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/07/2023