Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1531 E. 2023/979 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1531 Esas
KARAR NO: 2023/979
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2020
NUMARASI: 2019/71 2020/407
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kozmetik alanında faaliyet gösterdiğini, diğer müvekkili şirketin de kurucu ve temsile yetkilisi olduğunu, davalının da kozmetik alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin … marka saç jölesinin tanıtımı için Bakırköy Fuar merkezinde düzenlenen kozmetik fuarında henüz üretim ve satışını yapmadığı saç jölelerinin tanıtımı maksadıyla stand kiraladığını, tanıtımı yapılan … marka saç jölesinin ambalajında ise ürünü tanımlamak, ürünün niteliği, türü ve kalitesini tasvir etmek amacıyla jölenin ambalajında … ve … ibarelerine yer verildiğini, bunun üzerine davalı şirketin “…” kelimesinin … numara, “…” kelimesinin … numara, ” …” kelimesinin ise … numara ile TPMK nezdinde tescilli olduğu ve bu kullanımların marka hakkına tecavüz teşkil ettiği iddiası ile Bakırköy C.Savcılığına şikayette bulunduğunu, müvekkilleri hakkında soruşturma başlatıldığını ve Bakırköy 2. FSHC Mahkemesinde 2018/554 E. sayılı davanın açıldığını, davanın devam ettiğini, “…”, “…” ve ” …” ibarelerinin SMK.nun 5/1-c maddesi uyarınca marka olarak tescil edilse de kullanılma imkanının nümkün olmadığını, … kelimesinin ingilizce bir kelime olup türkçe anlamının “…, …” olduğunu, ilgili sektörde anonim olduğunu, ayırt edici niteliğe haiz olmadığını, Türkiye’de …, …, …, …, …, … gibi markaların olduğunu, davalının bu ibareyi marka olarak tescil ettirip kullanması ve tekeline almasının haksız rekabet teşkil ettiğini, bu nedenle … numaralı “…”, … numaralı ” …” ve … numaralı ” …” markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hükümsüzlük davasının yasal 5 yıllık süre içinde açılmaması nedeni ile süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının … kelimesinin ingilizce bir kelime olup Türkçe anlamının “…, …, … ” gibi anlamlarının olduğunu, ayırt edici niteliğe haiz olmadığı iddialarının yerinde olmadığını, buna dair pek çok yargı kararları olduğunu, markalarının ayırt edici niteliğe sahip olduğunu, zaten TPMK tarafından başvurunun incelendiğini, red kararı verilmediğini, itiraza uğramadığını, aleyhlerine hükümsüzlük davalarının açılmadığını, davalı adına tescilli … markalarının kullanım ile ayırt edici nitelik kazanarak, tanınmış marka haline geldiğini, İstanbul Anadolu FSHHM’ nin 2017/611 E. sayılı davasında düzenlenen bilirkişi raporlarında da bu konuda ayrıntılı tespitlerin mevcut olduğunu, .. firmasına da Kartal … Noterliğinden ihtarname gönderilerek marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerinin sona erdirilmesinin talep edildiğini, davacının iddialarının yerinde olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: “…Hükümsüzlüğü talep edilen markaların tescil tarihlerinden itibaren davanın açıldığı tarihe kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, hükümsüzlüğü talep edilen markaların dava tarihi itibariyle Türkiye pazarında tanınmış marka statüsünde olmadığı, TPMK nezdinde davalı adına tescilli … numaralı ” … …” markasının; ve … esas unsurlarından oluştuğu ve kendisine özgü kompozisyona haiz olduğu, … ibaresinin anlamsız, … ibaresinin ise İngilizce bir kelime olup Türkçe karşılığının “…,…, ..” anlamına geldiği, marka bir bütün olarak ele alındığında, tescil kapsamındaki 03. ve 08. sınıflarında yer alan emtialar açısından ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret olmadığı gibi 03. ve 08. sınıflarda yer alan emtialar açısından ayırt ediciliği yüksek olduğu, bu emtialar için kullanılan jenerik ve sektörde anonim bir ibare olmadığı bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının; Kelime markası olduğu ve … kelimesinin markanın tek esaslı unsuru olup, İngilizce bir kelime olduğu, Türkçe karşılığının “…, …, …” anlamına geldiği, Ülkemizde anlamının herkes tarafından çok bilinmemekle birlikte … kelimesinin İngilizce bilenler için ilk olarak … anlamına geldiği, … ürününü çağrıştırıp işaret ettiği, tescil kapsamındaki 03. ve 05. sınıfta yer alan emtialar açısından ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret olmadığı gibi, 03 ve 05. sınıfta yer alan emtialar açısından ayırt ediciliği yüksek olduğu , bu emtialar için kullanılan jenerik oluşmadığı ve sektörde anonim bir ibare olmadığı bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının; Kelime markası olduğu ve … kelimesinin markanın tek esaslı unsuru olup, ingilizce bir kelime olduğu, Türkçe karşılığının “…, …, …” anlamına geldiği, Ülkemizde anlamının herkes tarafından çok bilinmemekle birlikte … kelimesinin ingilizce bilenler için ilk olarak … anlamına geldiği, … ürününü çağrıştırıp işaret ettiği, tescil kapsamındaki 11. sınıfta yer alan emtialar açısından ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret olmadığı gibi, 11. sınıfta yer alan emtialar açısından ayırt ediciliği yüksek olduğu, bu emtialar için kullanılan jenerik ve sektörde anonim bir ibare olmadığı bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin bilirkişilerin hukuki değerlendirmesini alarak karar verdiğini, ret kararının hangi gerekçeye dayandırıldığının anlaşılamadığını, hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda dosyaya sunulan beyanların değerlendirilmediğini, gerekçeli kararın hukuka uygun olmadığını, raporlarda, hukuka aykırı olarak teknik yorum yapmaktan uzaklaşıldığı ve hukuki meselelerde değerlendirmeler yapıldığını, hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini, Yargıtay ve doktrin görüşünün bu yönde olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 tarihli, 2014/11-696 Esas ve 2016/778 Karar sayılı kararında: “…556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olduğundan bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulamayacağı, aksine davranışın yukarıda açıklanan yasal mevzuata aykırılık oluşturacağı, diğer bir deyişle hâkimin yerine bilirkişinin konulması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenlerle; yerel mahkemenin direnme gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, yerindedir…” şeklinde karar verildiğini, Dava konusu bakımından hak düşürücü süre belirlenmediğinden süre yönünden red kararının yerinde olmadığını, 6769 sayılı SMK’da , 556 sayılı MarKHK’da hükümsüzlük davası ile doğrudan doğruya ilgili herhangi bir hak düşürücü veya zaman aşımına uğratıcı süre öngörülmediği gibi Paris Sözleşmesi’nde AT Yönergesinde genel bir hak düşürücü süre öngörülmediğini, tek istisnanın önceki marka hakkına dayanarak, sonraki markanın hükümsüz sayılması için açılan davada, sonraki marka hakkı sahibi tarafından ileri sürülen sessiz kalma yoluyla hak kaybı itirazı olup SMK madde 25/6’da düzenlendiğini, 5 yıllık hak düşürücü sürenin huzurdaki dava konusu gibi önceki tarihlerde tescil edilmiş markalar bakımından düzenlenmediğini, “Yasa koyucu tarafından, markanın hükümsüzlüğü bilinçli bir şekilde istisnai hal dışında süreye bağlanmadığını, Kıyas veya yorum yoluyla markanın hükümsüzlüğüne yönelik her davanın süreye bağlanması hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açabileceğini, Bu bakımdan bir genellemeye gidilmesi doğruolmadığını (Hamdi Yasaman, Marka Hukuku, İstanbul 2004, s. 854, 855)” “…” kelimesi herkesçe bilinen ve kullanıma açık bir ibare olup, gerek cins, çeşit gerekse vasıf ve kalite bakımından saç jölesinin karakteristik özelliklerini belirttiğini, İngilizce dilinde … gibi, yapışkanlı anlamlarına gelen “…” kelimesinin davaya konu ürün olan saç jölesinin niteliğini gösterdiğinin açık olduğunu Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar da tescil olunamayacağını, Tanımlayıcı işaretin çoğu zaman İngilizce ifadeler de olabileceğini, Özellikle, ülkemizde yaygın olarak bilinen bir yabancı dildeki işaret ve ifadeler marka olarak tescil edilmediğini, Doktrin ve Yargıtay özellikle ticaret alanında cins, çeşit ya da karakteristik özellik belirten bir kelime ya da işaretin yabancı dildeki karşılığının da marka olarak tescilinin mümkün olmadığı görüşünde olduğunu, Yargıtay’ın … kararında; “…’nin Suudi Arabistan:’da bir … manasına geldiği ve tescil edilmiş olsa dahi başka teşebbüslerce kullanılabileceğine” hükmettiğini, bu yüzden, … kelimesini ilk defa … ettirmiş olmasına rağmen piyasada; …, …, … gibi birçok marka bulunduğunu, Yabancı kelimenin ilgili sektörde yaygın olarak bilinip bilinmediğine bakılması gerektiğini, Yargıtay ‘ın da; …, …, … kararlarında anılan tasviri kelimelerin ülkemizde ilgili sektörlerce bilinip yaygın kullanılmaları gerekçesiyle tescilinin mümkün olmadığına hükmettiğini, “…” kelimesinin piyasadaki diğer ürünlerden ayırt edilme ve bu ürünlerin kaynağına işaret etme fonksiyonuna sahip olmadığından, tüketiciler nezdinde marka algısı yaratma niteliğinden yoksun olduğunu, “…” kelimesi de dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğumuz ürün görsellerinden de anlaşılacağı üzere Türkiye’de satışa sunulan birçok ürün bakımından yaygın şekilde kullanıldığından ve İngilizce ülkemizde yaygın olarak bilinen bir dil olduğundan marka olarak alınması mümkün olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2000/236, K. 2000/1141 sayılı kararında; “davacının ticari marka olarak tescil ettirmek istediği … sözcüğünün Fransızca’da … adı olduğu, Türkçe’de …, … anlamında kullanıldığı, gerek kelime anlamı gerekse Türkçe’de kullanılma şekli ile cins, çeşit ve vasıf ifade ettiğini” belirttiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20 Aralık 2000 tarih ve E.1804/K.1814 sayılı “…” kararında “tek başına tescili mümkün olmayan sözcüklerin yanına ayırt edici nitelikte sözcükler ilavesi ile ve genelde ya isim tamlaması veya sıfat tamlaması şeklinde ortaya çıkan ve yeni bir anlam ifade eden sözcükler grubunun marka olarak tescil edilebilmesinin, yasal düzenlemenin amacına daha uygun olacağı sonucunu varılmıştır.” demek suretiyle tasviri kelimelerin tek başına marka olarak tescil edilemeyeceğine karar vermiş olup, karşı oy yazısında da cins belirten söz konusu “…” kelimesinin “…, …, …, …” gibi sözcüklerle birlikte kullanılması onun cins niteliğini değiştirmeyeceği,. “…” ibaresinin ayırt edici nitelikte olmadığı ve böyle bir söz gurubunun esas unsurunun da “…” kelimesi olacağından marka tescilinin reddi gerektiği savunulmuş olduğunu, ülkemizde yaygın olarak bilinen İngilizce dilinde tasviri bir anlama sahip olan “…” kelimesinin marka olarak tescil edilebilmesi mümkün olmadığını, kaldı ki “…” kelimesi yalnızca … tarafından değil aynı zamanda ulusal ve uluslararası birçok saç jölesi markası da ürününü tanımlamak ve vasfını, kalitesini vurgulamak amacıyla kullanılmakta olduğunu, yalnızca saç jölesi değil; şekerlemeden bebek mamalarına, diş temizliği ürünlerinden sakızlara, oyun hamurlarına, ojelere ve hatta pizzalara kadar birçok ürün türünü tasvir etmek amacıyla ülkemizde ve dünyada yaygın olarak kullanılmakta olduğunu, … , … …, …., …, … …, …, …, …, …, … gibi kullanımların gösterilebileceğini belirterek kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME *Hükümsüzlüğü talep edilen markaların TPMK kayıtları incelendiğinde; – … numaralı ” … …” ibareli markanın davalı …LTD ŞTİ adına 03, 08 nolu emtia sınıfında 16.03.2009 Tarihli başvuruya istinaden24 02.2010 Tarihinde sicile tescil edidiği, … numaralı “…” markası ibareli markanın davalı …LTD ŞTİ adına 03,05 nolu emtia sınıfında , 03.04.2009 Tarihli başvuruya istinaden 15.09.2010 Tarihinde sicile tescil edildiği, … numaralı “…” ibareli markanın davalı …LTD ŞTİ adına 11 nolu emtia sınıfında , 03.11.2009 Tarihli başvuruya istinaden 18.10.2010 Tarihinde sicile tescil edildiği görülmektedir. *Dava, 04.03.2019 Tarihinde açılmıştır. *Mahkemece marka vekili … ile kozmetik sektörü bilirkişisi … dan alınan 16/03/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalı adına … numara ile tescil edilmiş ” … …” markasının; … ve … esas unsurlarından oluşmakta ve kendisine özgü kompozisyona haiz olduğu, … ibaresinin anlamsız, … ibaresinin ise İngilizce bir kelime olup Türkçe karşılığının “…,…, …” anlamına geldiği, markanın bir bütün olarak ele alındığında, tescil kapsamındaki 03 ve 08. sınıfta yer alan emtialar açısından ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret olmadığı gibi 03 ve 08. sınıfta yer alan emtialar açısından ayırt ediciliği yüksek olduğu , bu emtialar için kullanılan jenerik ve sektörde anonim bir ibare olmadığı, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı,davalı adına … numara ile tescil edilmiş olan “…” markasının; Kelime markası olduğu ve … kelimesinin markanın tek esaslı unsuru olup İngilizce bir kelime olduğu Türkçe karşılığının “…, …, …” anlamına geldiği, Türkiye coğrafyasında anlamı herkes tarafından çok bilinmemekle birlikte … kelimesinin İngilizce bilenler için ilk olarak … anlamına geldiği, … ürününü çağrıştırıp işaret ettiği, tescil kapsamındaki 03 ve 05. sınıfta yer alan emtialar açısından ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret olmadığı gibi 03 ve 05. sınıfta yer alan emtialar açısından ayırt ediciliği yüksek olduğu , bu emtialar için kullanılan jenerik oluşmadığı ve sektörde anonim bir ibare olmadığı, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalı adına … numara ile tescil edilmiş olan “…” markasının; Kelime markası oduğu ve … kelimesinin markanın tek esaslı unsuru olup, İngilizce bir kelime olduğu, Türkçe karşılığının “.., …, …” anlamına geldiği, Türkiye coğrafyasında anlamının herkes tarafından çok bilinmemekle birlikte … kelimesinin İngilizce bilenler için ilk olarak … anlamına geldiği, … ürününü çağrıştırıp işaret ettiği, tescil kapsamındaki 11. sınıfta yer alan emtialar açısından ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret olmadığı gibi 11. sınıfta yer alan emtialar açısından ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, bu emtialar için kullanılan jenerik ve sektörde anonim bir ibare olmadığı, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. 04/09/2020 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Hükümsüzlüğü talep edilmiş olan markaların tescil tarihlerinden itibaren dava açıldığı tarihe kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, hükümsüzlüğü talep edilmiş olan markaların dava tarihi itibariyle, Türkiye pazarında tanınmış marka statüsünde olmadığını belirterek önceki raporlarındaki görüşlerini yinelemişlerdir. *Dava dilekçesi ekindeki vekaletnmaeye göre davacı, Belçik uyruklu olup Belçika Lahey Sözleşmesine taraftır. *Davalı vekili bir kısım ilk derece mahkemesi kararları, bilirkişi raporları ile ” … markasının davalılarca tüketiciler tarafından ürünlerin karıştırılmasına sebebiyet verecek şekilde ayırt edilmeyecek derecede aynısının ürünler üzerinde markasal olarak kullanıldığı, … ibaresinin kozmetik sektöründe jenerik bir ad olmadığı, bu durumda marka hakkına yönelik tecavüzün oluştuğu,” gerekçesine dayalı olarak verilen ilk derece mahkemesi kararının onanmasına ilişkin Yargıtay 11.HD nin 2015/11520 2016/8333 k sayılı kararını sunmuştur.
GEREKÇE Davacılar, davalı adına tescilli … numaralı “…” ibareli, …numaralı “…” ibareli ve … numaralı ” … …” ibareli markalarının hükümsüzlüğünü talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı iddiasını 5/1.c md dayandırarak … kelimesinin Türkçe’de “…, …, … gibi” anlamlarına geldiğini cins, vasıf, çeşit kalite belirten ibarelerin tescili mümkün olmadığından mutlak ret nedenlerine göre hükümsüzlük kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece alınan raporda “…” ibaresinin İngilizce bir kelime olup “…, …, …” anlamına geldiği, yaygın olarak kullanılan bilinen bir kelime olmadığı, İngilizce bilenler için ilk olarak “…” anlamına geldiği, tescilli olduğu 3,5,8 ve 11 nolu emtia sınıfları yönünden jenerik olarak kullanılan anonim bir ibare olmadığı, tür vasıf, çeşit kalite belirten ibare olmadığı yerinde olarak tespit edilmiştir. Bununla birlikte Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararları uyarınca mutlak ve nispi ret nedenlerine dayalı hükümsüzlük davasının beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir, ancak tescilde kötü niyet varsa hükümsüzlük davası süreye tabi değildir. (Bakınız Y.11HD 2013/17900 E, 2014/7634 K 17/04/2014, 11.09.2000 gün, 5607/6604 sayılı ve 08.04.2002 gün ve 10860/3275 sayılı kararları ile 2014/14068 E, 2015/890 k., 22.01.2015 tarihli kararları) Davacı, hükümsüzlük talebinin SMK 5/1.c bendine dayandırmış olmakla bu yöndeki dava da hak düşürücü süreye tabi olduğundan mahkemenin davanın reddine karar vermesi yerinde olup davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.