Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1516 E. 2021/1613 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1516 Esas
KARAR NO: 2021/1613 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2021
NUMARASI: 2019/86 E. – 2021/258 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Merhum …’in “…” adlı Almanca orijinal eserin Türkçeye çevirisinin müvekkili Prof. Dr. … tarafından yapıldığını, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ile yapılan sözleşme kapsamında eserin basımı, çoğaltması bunu esas alarak görsel ve işitsel yayınlar yapması bu eseri işleyerek çoğaltması, ücretli ya da bedelsiz dağıtmı konusundaki mali hakların TÜBA’ya devredildiğini, TÜBA’ nın eser üzerindeki işleme, çoğaltma, işitsel, görsel vs. araçlarla yayma gibi haklarına karşı ileri sürmeyeceğine dair tercüme bedelinin belirlendiği bir çeviri sözleşmesi yapıldığını, sözleşme ile eseri, basım, çoğaltım, yayım, ve dağıtımı hususunda müvekkilinin muvafakatının söz konusu olduğunu, TÜBA’nın bu hakları devredemeyeceğini, ancak davalı şirketin bu eseri adına yayına hazırladığını ve 11.000 adet basımını yaparak kendi yayınları içerisinde yayınladığını, Eserin TÜBA adına değil … AŞ yayını olarak basılıp ve piyasaya sunulduğunu, davalı şirkete telif bedelinin ödenmesi talebinde bulunduklarını ancak davalı şirket cevabi yazısında 11.000. adet olarak basılan eserin talep edildiği miktarda telif bedelini kabul etmediğini, davalının, TÜBA ile aralarında yaptıkları sözleşmeye istinaden eseri basıp çoğalttığını bildirdiğini, müvekkili ile herhangi bir telif sözleşmesi yapmadığını ve bu eserleri basarken kendisinin izin ve muvafakatının almadığını, müvekkilinin teliften doğan mali haklarını ihlal etmesinden dolayı 5846 sayılı yasanın 68 maddesi hükümlerine göre müvekkili için hakkettiği telif bedelinin 3 kat fazlası olan 1.056.000,TL (birmilyonellialtıbintürklirası)nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmeye göre davacının tüm mali haklarını TÜBA’ya devrettiğini, dolayısıyla davacının eser üzerinde herhangi bir mali hakkı kalmadığını, bu nedenle davacının taleplerinin reddi gerektiğini, davacının eser üzerinde herhangi bir hakkı olduğunun kabulü halinde dahi davacının 10 yıl sonra talepte bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin söz konusu eserin baskısından önce çeviri eser üzerinde mali hak sahibi sıfatıyla TÜBA ile bir sözleşme akdederek eserin baskısını yaptığını, … A.Ş tarafından 2008 yılında eserin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık 10 yıl geçmiş olmasından sonra çevirmenin, işleme eserin baskısından bunca zamandır haberdar olmadığını ileri sürmesinin hayatın olağan akışına ve hüsnüniyet kaidelerine uygun olmadığını, davacının akademisyen ve eğitimci olması, kendi alanıyla ilgili yazılan eserleri sürekli takip etmesi nedeniyle eserin baskı ve satışının yapılmasından 10 yıl sonra haberdar olduğunu iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve ayrıca yetki itirazında bulunarak dosyanın yetkili Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerine gönderilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/06/2021 tarihli 2019/86 E- 2021/258 K sayılı kararıyla; “..Sunulu delillere göre davacının işleme eser sahibi olarak huzurdaki davadaki talepleri ileri sürebilmesi için tercüme eseri üzerindeki mali hakları başkasına devretmemesi gerektiği, mali hakları başkasına devrederse artık mali hakların ihlaline dayalı telif bedeli talebinde bulunamayacağı, FSEK 48, 49, 52 hükümleri gereği mali hakkın devri ile bu hakların eser sahibinin malvarlığından çıkıp devralana geçeceği, davaya konu … isimli eserin orijinali Almanca olan ve Prof.Dr. … tarafından yazılan kitabın Türkçe’ye tercüme edilmiş hali olduğu, orijinal eserden Türkçeye çeviri konusunda davacı ile Türkiye Bilimler Akademisi(TÜBA) arasında imzalanmış 27.11.2005 tarihli sözleşmenin dosyada mübrez olup, sözleşmenin 6 ıncı maddesine göre; “Özgün eser sahibinden Türkçeye çeviri yapılması konusunda işlenme hakkı TÜBA tarafından devir alınmış olup; iş bu sözleşme bu hakkın çevirmene devrini içermez. Eserin işlenme hakkı TÜBA’ya aittir. Sözleşmenin 2. maddede künyesi verilen eserin çevirmen tarafından yapılacak Türkçe çevirisi üzerindeki işlenme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı ile işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı olmak üzere tüm mali hakları süresiz olarak TÜBA’ya aittir. Dolayısıyla Çevirmen yaptığı çeviriyi hiçbir şekilde kısmen veya tamamen çoğaltamaz, yayınlayamaz ve umuma arz edemez”. Bu hüküm dikkate alındığında davacının davaya konu orijinal eseri sipariş sözleşmesi başka bir deyişle istisna akdi ile Türkçe’ye çevirttiği ve tercümesi üzerindeki tüm mali hakları da TÜBA’ya devrettiği görüldüğanden, mali hakların ihlali sebebiyle talepte bulunma hakkının davacıya değil Türkiye Bilimler Akademisi’ne ait olacağı , davacının davayı açma hakkının olmadığı” gerekçesiyle, aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin “Çevirmen” olduğundan işlenme eser sahibi olarak, telif hakkına sahip olduğunu, davada müvekkiline ait bu hakka 3.bir kişinin izinsiz ve haksız bir tecavüzünden kaynaklanan FSEK 5846′ nın 68. madde hükümlerine göre tazminat talep edildiğini, dosya içerisinde bulunun sözleşmede, müvekkilinin çeviriye ilişkin mali haklarını TÜBA’ya basit ruhsat ile devrettiğini, TÜBA’nın çoğaltma ve yayma hakkı varsa da, üçüncü kişilere sözleşmeye dayalı olarak basım yayım hakkını devredemeyeceğini, mahkemenin bilirkişi raporuna dayanarak ve bilirkişilere sözleşmeyi hukuki yorumlama yetkisi tanıyarak karar verdiğini, bilirkişilerden mali hak devrinin tam ruhsat mı yoksa basit ruhsat mı olduğu konusunda rapor alınmasını talep etmelerine rağmen ek rapor alınmadığını, mahkemenin Yargıtay içtihatlarına vurgu yapsa da somut olayla örtüşen bir karara dayanak yapmadığını, olayın çözümünde müvekkili ile TÜBA arasında yapılan 27/11/2005 tarihli sözleşmenin yorumunun önemli olduğunu, TÜBA’nın sahip olduğu basit ruhsat ile bu mali hakları bir başkasına devredemeyeceğini, sözleşmenin üzerinden 15 yıl geçtiğini, TÜBA ve… Vakfı tarafından on binlerce baskı yapılıp satıldığını, ….n’in ölümü ile bu kitap ve diğerleri gündeme geldiğinde Kültür Bakanlığından bandrolleri sorduğunda izinsiz basanlardan haberdar olunduğunu, müvekkilinin sözleşmeyle TÜBA’nın bir başkasına bu hakkına devrine muvafakat etmediğini, 3. Kişilere mali hak devrini içermediğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; davacının TÜBA ile yaptığı sözleşmede, TÜBA tarafından davacıya tüm haklarının devrine karşılık bir ücret kararlaştırıldığını ve davacıya bir bedel ödendiğini, davacının fikri mülkiyet hukuku bakımından, 2008 yılında basılmış olan esere ilişkin 10 yılı aşkın süre sonrasında hak talep etmesinin de istinafa başvurmasının da iyi niyetten yoksun olduğunun bir göstergesi olduğunu, Yargıtayın da yerleşik içtihatlarında uzun süre sessiz kalınmasını zımnen icazet anlamında kabul ettiğini beyanla, istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; Mahkemece bilirkişiler …, … ve …’den alınan 20/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu … isimli eserin Almanca’dan Türkçeye orijinal dilin cümle yapısına uygun olarak naklini içeren, aynı ahenk, aynı üslup ile Türkçeye aktaran bu nitelikleri gereği hususiyet taşıyan FSEK 6/1 anlamında işlenme eser olduğunu ve FSEK korumasına mazhar olacağını, davacının davaya konu kitabın FSEK 11’deki karine çerçevesinde tercüme eden sıfatıyla işleme eser sahibi olduğunu, bununla birlikte davacı ile Türkiye Bilimler Akademisi(TÜBA) arasında imzalanmış 27.11.2005 tarihli sözleşmenin 6.maddesi gereğince davacının davaya konu orijinal eseri sipariş sözleşmesi başka bir deyişle istisna akdi ile Türkçe’ye çevirttiği ve tercümesi üzerindeki tüm mali hakları da TÜBA’ya devrettiği görülmekte olduğundan Takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla tercümeye ilişkin mali hakların ihlali sebebiyle talepte bulunma hakkının davacıya değil Türkiye Bilimler Akademisi’ne ait olacağını, davacının davayı açma hakkının olmadığı kanaatine varılmış ise de Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde; talep edilebilecek telif bedelinin 46.387,50-TL olabileceğini beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; Prof. Dr. …’in “…” adlı Almanca orijinal eserin Türkçeye çevirisinin müvekkili tarafından yapılarak, çeviri eser üzerinde eser sahibi olduğu ve müvekkilinden izin alınmadan davalı tarafça çoğaltılarak, satış ve dağıtımının yapıldığı telif haklarının ihlal edildiğinden bahisle, 5846 Sayılı Yasa 68. maddesi kapsamında 3 kat tazminat talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince, davacının sözleşme ile işleme eserden kaynaklanan mali haklarını, TÜBA’ya devrettiğinden, bu davayı açamayacağı, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 5846 sayılı FSEK 68. maddesine dayalı dava açma hakkı, ancak dava tarihinde eser üzerinde geçerli hak sahibi olan gerçek ve tüzel kişilere tanınmıştır. FSEK’nun 48.maddesi uyarınca eser sahibinin kendisine tanınan mali hakları süre,yer ve muhteva itibarıyla sınırlı veya sınırsız, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebileceği öngörülmüştür. Dosya kapsamında bulunan ve davacı ile dava dışı Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) arasında yapılan 25/11/2005 tarihli sözleşme 6. Maddesinde; “Çevirmenin, metin ve çeviri üzerinde herhangi bir yasal hakkı yoktur. Özgün eser sahibinden eserin Türkçe’ye çeviri yapılması konusunda işlenme hakkı TÜBA tarafından devir alınmış olup; işbu sözleşme bu hakkın çevirmene devrini içermez. Eserin işlenme hakkı, TÜBA’ya aittir. Sözleşmenin 2. Maddede künyesi verilen eserin çevirmen tarafından yapılacak Türkçe çevirisi üzerindeki işlenme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı ile işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı olmak üzere tüm mali hakları süresiz olarak TÜBA’ya aittir. Çevirmen yaptığı çeviriyi hiçbir şekilde kısmen veya tamamen çoğaltamaz, yayınlayamaz ve umuma arz edemez.” hükmü düzenlenmiştir. “Devren İktisap” başlıklı, 5846 Sayılı FSEK 49. Madde de; “Eser sahibi veya mirasçılarından mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap etmiş olan bir kimse, ancak bunların yazılı muvafakatiyle bu hakkı veya kullanma ruhsatını diğer birine devredebilir. İşleme hakkının devrinde, devren iktisap eden kimse hakkında da eser sahibi veya mirasçılarının aynı suretle muvafakatı şarttır.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde, dava dışı TÜBA ile müvekkili arasında yapılan sözleşmenin “basit ruhsat” verilmesine ilişkin olduğunu ve basit ruhsatın üçüncü kişilere devir yetkisi vermediğini, sadece TÜBA’ya süresiz olarak basıp, çoğaltma ve yayma hakkı verildiğini ileri sürmüştür. 5846 Sayılı FSEK 56. Madde de; “Ruhsat; mali hak sahibinin başkalarına da aynı ruhsatı vermesine mani değilse (basit ruhsat), yalnız bir kimseye ait olduğu taktirde (tam ruhsattır)” hükmü düzenlenmiştir. Davacı ile dava dışı TÜBA arasındaki sözleşme ile mali hakların mı devredildiği (FSEK 48/1), yoksa ruhsat devri mi yapıldığı (FSEK 48/2), davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespitinde önem arz etmektedir. Sözleşmede, davacı çevirmenin, TÜBA’ya eser üzerindeki mali hakları devrettiği ancak üçüncü kişilere devir yetkisini verdiğine dair hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı ile dava dışı TÜBA arasında protokol imzalandığı, davalının protokole dayanarak kitabın baskısını yaptığı anlaşılmaktadır. Davacının çevirmen sıfatıyla, işleme eser sahibi olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır, ancak yukarıda alıntı yapılan sözleşme 6. Maddesi kapsamından, davacı tarafça çeviri eser üzerindeki mali hakları süresiz olarak dava dışı TÜBA’ya devredildiği, TÜBA’nın eser üzerindeki mali hakları FSEK 48/1. Madde kapsamında aslen iktisap ettiği, mali hakların halen TÜBA’ya ait bulunduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı eser sahibinden yazılı izin alınmaksızın, dava dışı TÜBA tarafından çoğaltma hakkının kullanımının belli şartlarla sınırlı olarak davalıya devredildiği ( ruhsat) anlaşılıyor ve FSEK 49. Madde gereğince bu devrin de izne tabi anlaşılıyorsa da, bu durumda mali haklara dayanarak dava açılamayacağından, ancak somut olayda davacının davasını mali haklara dayalı olarak FSEK 68/1 maddesine dayanarak açtığı ve mali hak sahibi bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemenin davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddi kararı yerinde olmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harç, peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 24/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.