Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1512 E. 2021/1958 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1512 Esas
KARAR NO: 2021/1958 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021
NUMARASI: 2017/180 E. – 2021/276 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “İzolasyonlu Sandviç Blok” buluş başlığı ile … sayılı ve “İzolasyonlu Sandviç Bloklarda Yenilik” buluş başlığı ile … sayılı buluşların TPE nezdinde müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkili ile davalı arasında imza edilen 18/01/2010 tarihli inhisari patent lisans sözleşmesi ve bu sözleşmeye ek olarak imza edilen yine 18/01/2010 tarihli ek sözleşme ile söz konusu buluşların lisans haklarının mutabık kalınan şekli ile davalıya verildiğini, lisans sözleşmesinde mutabık kalındığı üzere davalı tarafından 02/02/2010 tarihinde … Ltd. Şti.’nin kurulduğunu ve yine müvekkilinin lisans sözleşmesi ve ekleri uyarınca davalı yan ile mutabık kalındığı şekle uygun olarak, şirketin kurulduğu andan itibaren şirketin danışmanlığına başladığını, bu hususta şirketin Eskişehir’de bulunan üretim tesislerinin kurulumu dahil tecrübe, bilgi, birikim ve uzman görüşleri ile üretimin her safhasında sözleşmede belirtilen şartlara uygun hareket ettiğini, başlarda müvekkiline kısmi ödemeler yapılmış iken, sonraki tarihlerde geçerli bir sebebe dayanılmaksızın müvekkilinin danışmanlık maaşlarının ödenmemeye başlandığını davalı tarafından müvekkiline şimdiye kadar 33.112,07 TL ödendiğini, ancak Şubat 2010 Aralık 2011 dönemi arasında toplamda müvekkiline 115.000,00 TL ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin davalıdan bu tutardan ödenen tutar düşüldükten sonra kalan 81.887,93 TL alacaklı olduğunu iddia ederek, Lisans Sözleşmesi 4.3 maddesi, 4.11 maddesi ile Ek Lisans Sözleşmesi 1.a.iii maddesi uyarınca, müvekkilinin aylık 5.000 TL olarak Şubat 2010 tarihinden itibaren Aralık 2011 tarihine kadarki maaş alacaklarından yapılan ödemeler düşüldükten sonra ödenmeyen 81.887,93 TL bedelin, her ay için ayrı ayrı olmak üzere tahsil tarihine kadar aylık hesap edilecek bankalar arasında mevduata uygulanan en yüksek faiz üzerinden ödenmesini, sözleşmenin imzasından sonra davalı ve 3. Kişiler tarafından yapılan toplam üretimin Alt Lisans Sözleşmeleri dikkate alınarak tespiti ile Lisans Sözleşmesinin 1.a.ii maddesi uyarınca müvekkiline üretimi yapılan her bir m2 ürün başına üretim miktarı üzerinden ödemesi yapılmamış 83.468,99 TL lisans bedelinin, doğmuş olduğu üretimi yapılmış aylardan itibaren olmak üzere ve bunun tespitinin yapılamaması durumunda en geç noter ihtar tebliğ tarihi olan 19/08/2011 tarihinden itibaren hesap edilecek ticari faizi üzerinden tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH:Davacı vekili 17.4.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle danışmanlık ücreti talebini 82.732.92 TL’ya, üretim miktarı yönünden talebini 83.469.99 TL’ya yükseltmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın ve taleplerin niteliğine göre, huzurdaki dava bakımından Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin görevsiz olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, kabul ve muvafakat anlamına gelmemek kaydıyla, en azından maaş ve ücret alacağına ilişkin talepler yönünden İş Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacının talep ettiği aylık maaş/ücret alacağının dava dışı … Ltd.Şti.’nde yaptığı çalışmalardan kaynaklandığını, ücret alacakları yönünden müvekkilinin taraf ehliyetinin bulunmadığını, davacının müvekkili tarafından istihdam edilmediğini, belirsiz alacak ve tespit davası açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının sözleşmenin 1.a.iii maddesine dayalı olarak 1,00 TL/m2 üzerinden kararlaştırılan ve dava dilekçesinde şimdilik 83.468,99 TL olarak talep edilen alacağın davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğundan belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının taraflar arasındaki “İnhisari Patent Lisans Sözleşmesi” ve Ek Sözleşmeye konu patentler ile ilgili olarak dolandırıldığından davacının herhangi bir alacak ve talep hakkının bulunmadığını, hakikatte patent niteliği bulunmayan bir adet patent başvurusunu patent olarak göstererek ve diğer patentin 7 yıl olan koruma süresini 20 yıl olarak göstermek suretiyle müvekkiline gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak sözleşme imzalattığını, patentin hükümsüzlüğü için üçüncü kişiler tarafından açılan iptal davasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, kabul ve muvafakat anlamına gelmemek üzere davacının dava dışı şirketin fabrikasında Nisan 2010 tarihinden Temmuz 2011 tarihine kadar görevlendirildiğini, 16 aylık ücret hakkının söz konusu olduğunu, Şubat 2010’dan Aralık 2011 tarihine kadar ücret talebinin mesnetsiz olduğunu, davacının danışmanlık görevini de yerine getirmediğini, davacının aylık ücretinin 1.500,00 TL olduğunu, 16 aylık ücretin 24.000 TL olup 23.192,22 TL ödendiğini, …, …, … ve … isimli kişiler tarafından davacı hesabına gönderilen tüm ödemelerin lisans sözleşmesi ve ek sözleşme gereği 1,00 TL/m2 üzerinden davacı lehine tahakkuk eden alacaklarla ilgili olmak üzere müvekkili adına ve talimatıyla yapılan ödemeler olduğunu, …’un ücret borçlarına mahsubuna muvafakatlarının bulunmadığını, aylık ücretin 5.000 TL olduğuna dair İZODUO antetli ve İLGİLİ MAKAMA başlıklı 30.09.2010 başlıklı belgeyi kabul etmediklerini, …’nin böyle bir belgeyi düzenleme yetkisinin bulunmadığını, bankaya sunmak için kurnazlıkla ve rica ile alındığını, Ek Sözleşme 1.a.iii maddesine dayalı 1.00 TL/m2 üzerinden tahakkuk edecek alacaklarla ilgili 83.468,99 TL’nın tahsil istemine ve miktarına itiraz ettiklerini, müvekkiline yöneltilecek alacak bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere sözleşmenin başlangıcından 2011 yılı Aralık ayına kadar toplam üretim miktarının 119.163 m2 olup bu duruma göre (koşulları varsa) davacı lehine oluşacak alacak miktarının 119.163,00 TL olduğunu, müvekkilinin talimatı ile …, … ve … isimli kişiler tarafından davacı hesabına toplamda 46.500,00 TL ödendiğini, bu duruma göre davacının baki alacağının 72.663,00 TL olduğunu, bu miktarın üzerindeki davacı taleplerine tümüyle itiraz ettiklerini ve bu hususun davacıya ait banka hesapları ve bildirilecek diğer banka hesapları ile de ispatlanacağını savunarak, davanın görev ve husumet yönünden, olmazsa esastan reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 15.06.2021 tarihli 2017/180 E. – 2021/276 K. sayılı kararıyla; “551 sayılı KHK’nin 131/2-b hükmü uyarınca davacının kötüniyetine ilişkin bir hükümsüzlük sebebi bulunmadığı ve sözleşmenin uygulanıp davalıya ticari kazanç sağlandığı dikkate alındığında sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin iadesinin hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığından davalının tazminat ve istirdat davası açması için kendilerine süre verilmesi yönündeki istemlerinin mahkemenin 15.6.2021 tarihli oturumunda reddedildiği….Huzurdaki davada davalının davacı yanca aldatıldığını ileri sürdüğünü, ancak aldatmayı (hileyi) ispat yükünün, aldatılan tarafa ait olduğunru, ancak taraflar arasındaki sözleşme henüz hükümsüzlük davası açılmadan ve patentin hükümsüzlüğüne karar verilmeyen bir tarihte, yani imzalandığı sırada geçerli bir buluşa ilişkin olarak yapıldığından keza sözleşmenin taraflarca karşılıklı olarak uygulandığı, sunulu delillere göre buluş çerçevesinde davalı yanca üretim yapılıp kazanç da sağlandığı gözetildiğinde buluşla ilgili üçüncü kişi tarafından açılan hükümsüzlük davası sebebiyle davalının kandırıldığı/aldandığı yönündeki beyanının taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiyi etkileyemeyeceği…Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 551 sayılı KHK’nın 131/1 maddesine göre patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçlarının geçmişe etkili doğacağı, bu nedenle, patent başvurusu veya tesciline hukuki bakımdan bu kanunla sağlanan korumanın, hükümsüzlük kapsamında doğmamış sayılacağı, ancak patentin hükümsüz kılınmasının yapılmış sözlemeleri, bu yönde verilmiş mahkeme ilamlarının geçerliliğini etkilemediğini….Davacının patent hakkı iptal edilmeden önceki bir dönemde tescilli hakkına dayalı olarak sözleşme imzalamış olup, patentin iptal edileceğini bilerek yani kötüniyetli olduğu ve davalıya zarar vermek kastı ile hareket ettiği hususunun ise davalı yanca ispat edilemediğini( benzer yönde,Yargıtay 11.HD’nin 2015/10857 esas, 2016/5915 karar ve 30.6.2016 tarihli ilamı)… taraflar arasındaki sözleşme ve ek sözleşme çerçevesinde davacının haklarının; Lisans bedeli olan 100.000 TL ye karşılık davacıya yeni kurulacak şirkette % 10 hisse vermek, davacıya danışmanlık ücreti vermek, davacıya tüm üretim süresince üretilen her bir metrekare ürün karşılığında bir Türk Lirası (1,00TL) net ücret verilmesi (1,00 TL/m2) şeklinde olduğunu,…Her ne kadar davalı taraf davacının taleplerinden davacıyı çalıştıran dava dışı … şirketinin sorumlu olduğunu belirtmiş ise de bu şirket henüz kurulmadan sözleşmeyi imzalayan davalının, davacıya sözleşmede belirlenen hakları sağlayacağı konusunda taahhüt altına girmiş olması dolayısıyla davaya konu taleplerden sorumlu olacağını … kesinleşen mahkeme ilamı ile buluşların hükümsüzlüğüne karar verildiği ancak KHK 131/2-b hükmü gereğince patentin hükümsüzlüğü kararının kötüniyet söz konusu olmadığı müddetçe patentin hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeleri etkilemeyeceğine dair açık yasal düzenleme hükmü bulunduğu, davalının basiretli bir tacir olarak lisans aldığı patentin hükümsüz kılınması halinde ne gibi bir yaptırım öngörüleceğini sözleşme ile düzenlemesi gerektiği, sözleşmede bu yönde bir madde bulunmadığı, kaldı ki sözleşmenin uygulanıp davalıya ticari kazanç sağlandığı gerçeği gözetildiğinde sonradan hükümsüz kılınan patent dolayısıyla sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyeceği….sözleşmenin başlangıcının 18.01.2010 tarihi olması karşısında davacının danışmanlık ücretini almaya hak kazandığı tarihin Şubat 2010 tarihi olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin davalının 17.10.2011 tarihi itibariyle sona erdirdiğini bildirmesi dikkate alındığında 21 aylık bir süreyi kapsadığı bilirkişi heyetince de isabetli bir şekilde tespit edildiği,…gerek 30.10. 2010 tarihli maaş belgesinde davacının ücretinin 5.000-TL olarak gösterilmesi gerekse sözleşme kapsamı dikkate alındığında davacının vereceği danışmanlık hizmetinin asgari ücrete yakın bir rakama yakınlığının hayatın olağan akışına aykırı olması dikkate alındığında davacının aylık danışmanlık ücretinin 5.000-TL olacağı bilirkişi heyetince belirlendiği… davalının davacıya ücret bağlamında ödediği tutarın … Hesabına 15.112,07-TL, … bankası hesabına 7.164,01-TL olmak üzere toplamda 22.276,08-TL’nın, 105000-TL’den düşülmesi ile davacının bakiye ödenmeyen danışmanlık ücreti alacağının 82.723,92-TL olduğu, davacının ayrıca tüm üretim süresince üretilen her bir metrekare ürün karşılığında bir Türk Lirası (1,00TL) net ücret üzerinden davalıya gönderilen ihtarnameye davalının verdiği cevapta bildirdiği 119.163.m2 üzerinden 111.551,00-TL ödenmesi olup davacı bu kapsamda kendisine yapılan 28.052,01-TL düşüldüğünde bakiye 83.468,99-TL’yi talep ettiği, davalının davaya cevabında üretim miktarının 119.163 m2 olarak bildirdiğinden hesaplamanın 119.163,00-TL üzerinden yapılacağından hareket ile davacının … ve … kayıtlarına göre davacının bu iki hesabına gönderilen toplam miktar 46.500-TL olup , bu bedel 119.163.TL den düştükten sonra( 119.163-46500= 72.663 TL ) nin sözleşme hükümlerine göre üretim miktarı üzerinden talep edebileceği bakiye alacağı olduğu” gerekçesiyle; “Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ile davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 551 sayılı KHK 131 (Yeni Yasadaki karşılığı; 6769 sayılı SMK 139/2-B) maddesi hükümleri gözetilerek: davacının danışmanlık ücreti olan 82.723.92 TL nin her ay için ayrı ayrı hesaplanmak üzere tahsil tarihine kadar aylık hesap edilecek bankalar arasında mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Üretim miktarı üzerinden hesaplanan lisans bedeli olan 72.663. TL nin 19.8.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faiz ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU:Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Usule yönelik istinaf sebeplerinde; mahkeme kararının Anayasanın 141. maddesi ve HMK m. 297 hükümlerine aykırı ve gerekçeden yoksun olduğunu, gerekçeli kararda sadece görev ve husumet itirazında bulunduklarının belirtildiğini, cevap dilekçesindeki iddia ve savunmalarına yer verilmediğini, dinlenen tanıklarının beyanlarından bahsedilmediğini, delillerinin tartışılmadığını,değerlendirilmediğini,dava bakımından önemle dikkate alınması gereken 551 sayılı KHK m.131/2-b-son ve Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 139. Maddesi kapsamında “Patentin hükümsüzlüğünün etkisinin” göz önünde tutulmadığını. -Danışmanlık ücreti istemi yönünden husumet itirazının reddedilmesinin usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, lisans sözleşmesinde davacının, taraflarca kurulacak şirkette danışman olarak görev alacağının düzenlendiğini, kurulan şirkette, davacının danışman olarak görev aldığını ve aylık ücretlerinin şirket tarafından üstlenildiğini ve ödendiği hususunun SGK kayıtları ve ücret bordroları ile ispatlandığını, ücret miktarına ilişkin bankaya sunulmak üzere davacı tarafından dava dışı şirketten belge alınarak bankaya sunulduğunu, danışmanlık ücretine mahsup edilen ödemelerin de tümüyle şirket hesaplarından davacı hesaplarına gönderildiğinin celp edilen banka kayıtları ile ispatlandığını, davacının davadışı … şirketinden talepte bulunması ve şirkete karşı dava açması gerektiğini, müvekkilinin pasif dava ehliyetinin bulunmadığını. – 551 sayılı KHK 131/2 maddesi hükmü gereğince lisans veren davacının kötüniyetli olması sebebiyle tazminat davası açarak bu dava ile birleştirilmesini sağlamak üzere süre verilmesini talep etmelerine rağmen, talebin reddedilmesinin de usule aykırı olduğunu. -Esasa yönelik istinaf sebeplerinde; davacı taleplerinin kabulü kararının 551 Sayılı KHK 131/2-b-son maddesi hükmüne aykırı olduğunu, madde de birinci olarak patent sahibinden tazminat isteyebilmek için patent sahibinin kötü niyetli olarak hareket etmesi şartı bulunduğunu, ikinci olarak hal ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesinin mümkün olduğunun düzenlendiğini, Lisans Sözleşmesinin 6.1-g maddesinde; “LİSANS VEREN, sözleşmeye konu patentin 21.12.2026 tarihine kadar geçerli olduğunu GARANTİ EDER” şeklinde koşul yazıldığını, garanti koşuluna güvenerek müvekkilinin, oldukça yüksek maliyetler gerektiren yatırımlarda bulunduğunu, 26.08.2011 tarihinde üçüncü kişi … Şti tarafında, bilahare kendileri tarafından lisans sözleşmesine konu patent ile ilgili hükümsüzlük davası açıldığını,Temmuz 2011 tarihinde davacının danışmanlık görevi sona erdirildiğini ve yine Temmuz 2011 tarihinde davacının müvekkiline ihtarname göndererek lisans sözleşmesini feshettiğini bildirdiğini ve müvekkilinden önce aynı patent ile ilgili üçüncü kişi … Şti unvanlı bir şirket ile aralarındaki lisans sözleşmesinin halen geçerli olduğunu bildirmesi ve sair sebeplerle bir yıldan kısa süre içerisinde üretim faaliyetlerinin sekteye uğradığını ve müvekkilinin fahiş zararlara uğradığını, belirtilen olayların, 551 sayılı KHK’nın 131/2-b hükmü gereğince müvekkilimin davacıya ödemiş olduğu lisans bedelinin iadesi isteme yahut ödenmemiş ise lisans bedelini ödemekten kaçınma hakkı olacağını gösteren ve ortaya koyan sebepler olduğunu, hükümsüzlüğün geriye etkili olmayacağına dair hükmün istinasının “hal ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesi mümkündür.” şeklinde düzenlendiğini, mahkemenin yalnızca kötü niyet yönünden hukuki değerlendirme yaptığını, hakkaniyet yönünden bir değerlendirme yapılmadığını, mahkemece alınan 26.02.2015 tarihli Bilirkişi raporunun 7. Sayfasında”Ancak eğer lisans veren patentin alınacağı garantisini vermişse bu durumda Patent HKHKHK m. 131/2b uygulanarak lisans alanın lisans bedeli ödememesi hakkaniyete uygun olacaktır. Gerçekten de bazı patent lisansı sözleşmelerinde sözleşmeye konu edilmiş patentin geçerliliği sözleşme ile üstlenilen edimin içeriğinde dahil edilmiş olabilir. Bu durumda patentin geçersiz olması sözleşmenin yerine getirilmemesinden doğan zarar tazminine yol açacaktır. Böyle bir garanti yoksa ve imkansızlık lisans verene yüklenemeyen bir nedenden ileri gelmişse, lisans veren sorumlu olmayacaktır. (HKHKHK m. 131/2) “şeklindeki değerlendirmenin dikkate alınmayarak, sözleşmedeki garantiye ilişkin koşulun gözardı edildiğini. -Davacının kötüniyetli olduğunu. -551 Sayılı KHK 131/2-b maddesinde “yapılmış ve uygulanmış” sözleşmelerden bahsedildiğinden, ödenmeyen sözleşme bedeli yönünden davanın reddi gerektiğini. -Müvekkilinin patenti kullanarak kazanç elde etmediğini, aksine zarara uğrayarak battığını. -Danışmanlık ücretinin müvekkilinden değil … şirketinden talep edilmesi gerektiğini. -Kabul anlamına gelmemek üzere danışmanlık ücretinin 2010-2011 yıllarında 5.000 TL olduğuna dair davacı iddiasının kabul edilerek hesaplama yapılmasının da hatalı olduğunu, bir taraftan davacıyı işçi sayarak şirketten aldığı belgeyi geçerli saymak, bir taraftan da çalıştığı işyerinden hakettiği ücretini Lisans Bedeli anlamında müvekkiline yüklenilmesinin çelişki oluşturduğunu, ücret bordrolarındaki 1.500 TL’lık ücretlerin şirket tarafından davacı hesaplarına yatırıldığını. -11 Şubat 2010 – 17.10.2011 arası 21 aylık ücret üzerinden hesaplama yapılarak karar verilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu. -Bankalar Arasında Mevduata Uygulanan en yüksek Faiz” şeklinde faize hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, yasal faiz dışında faize hükmedilemeyeceğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Taraflar arasında 18.11.2010 tarihli 02021 yevmiye numarası ile tasdikli İnhisarı Patent Lisans Sözleşmesi ve bu sözleşmeye ek olarak imza edilen 18.01.2010 tarihli Ek Sözleşme bulunduğu, sözleşmeyi Lisans Veren sıfatıyla …, Lisans Alan sıfatıyla …’nin imzaladığı anlaşılmış, sözleşmenin 2 inci maddesinde sözleşmenin konusunu; “LİSANS VEREN adına Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli … başvuru numaralı, … Tescil numaralı ve 23.11.2009 tescil tarihli ‘İZOLASYONLU SANDVİÇ BLOKLARDA YENİLİK isimli patentten doğan haklar ile aynı zamanda … başvuru numaralı ve 21.12.2006 başvuru tarihli ‘İZOLASYONLU SANDVİÇ BLOK” isimli patent hakkının oluşturduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki Sözleşmenin 4.3 maddesine göre; ‘LİSANS VEREN ‘in LİSANS ALAN’ın üretim tesislerinde danışman olarak görev alacağı taraflarca kabul ve taahhüt edilmiştir. Taraflar arasındaki Sözleşmenin “Sözleşmenin Bedeli” başlıklı 5. maddesine göre; “21.12.2026 tarihine kadar geçerli olan işbu Lisans Sözleşmesinin toplam bedeli 100.000 TL’dır. Kararlaştırılan işbu sözleşme bedelinin ne şekilde ödeneceği taraflar arasında bilahare yapılacak anlaşma ile bilahare belirlenecektir.” Taraflar arasındaki Sözleşmenin “Lisans verenin Tekeffülü/Garantisi” başlıklı 6/g maddesine göre;”Lisans veren, sözleşmeye konu patentin 21.12.2026 tarihine kadar geçerli olduğunu garanti eder.” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki Sözleşmenin 8. maddesine göre; “Sözleşme, Patent koruma süresi olan 21.12.2026 tarihine kadar geçerli olacaktır.” hükümleri düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki 18/01/2010 tarihli Ek Sözleşmenin 1/a maddesinde; “18.01.2010 tarih ve 02021 yevmiye nosu ile onaylanan “İnsihari Patent Lisans Sözleşmesi’nin” 5. Maddesinde kararlaştırılan 100.000 TL (yüzbin türk lirası) “lik lisans bedelinin, lisans alan tarafından lisans veren ‘e nakit olarak ödenmeyeceği, bu bedele karşılık olmak üzere; i) lisans’ın lisansa konu ürünlerin üretim ve pazarlaması ile ilgili kuracağı şirketten, lisans veren’e %10 oranında hisse vereceği, lisan veren ‘e verilecek olan söz konusu %10 oranında hissedarlık tüm sermaye artırımı durumları da dahil herhangi bir bedel talep edilmeksizin sürekli korunarak sabit kalacak ayrıca sermaye artırımı sebebiyle lisan veren’den herhangi bir bedel tahsil edilmeyeceği, ii) Lisans alan, lisan veren’e tüm üretim süresince üretilen her bir metrekare ürün karşılığında bir Türk Lirası (1,00TL) net Ücret verileceğini (1,00 TL/m2) taahhüt eder. iii)Taraflar Lisans alan’ın kuracağı üretim tesislerinde, lisans veren’in danışmanlık yapmak üzere görev alacağını ve ayrıca Lisans Veren’in yapacağı danışmanlık hizmeti ile ilgili iş sözleşmesi yapılacağını, danışmanlık ücret miktarının daha sonra belirleneceğini, kabul ve taahhüt etmektedirler, hükmü düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesince, bilirkişiler …, …, …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan 26/02/2015 tarihli raporda; davacıya ait 2007/ 03056 numaralı incelemeli sistemde belgelenmiş ulusal patent belgesi dolayısıyla taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 30 Temmuz 2011 tarihine kadar geçerli olup, bu süre zarfında davacının tam yapılmayan ödemeler ile başkaca ve fazlaca hesapları da dâhil olacak biçimde alacak hakkına sahip olduğunu, Lisans bedelinin 100.000-TL olduğu ve davadan elde edilen bilgiler ışığında danışmanlık maaşı olarak danışmanlık yapılan firma yetkili kişisinin hazırladığı belge üzerinde danışmanlık ücretinin 5.000 TL (beşbin) olduğunu, 18 Ocak 2011 de noterde onaylanan ve 27 Ocak 2011 tarihinde resmi olarak TPE’ye kayıt edilen patent ve 30 Temmuz 2011 tarihinde feshedilen sözleşme ve mevcut belgeler ışığında sözleşmeye konu olan patentin geçerliliği sürerken davacının sözleşmeye aykırı bir davranışına rastlanılmadığından, davalı tarafından sözleşmede öngörülen bedel ile üretilmiş (satılmış ve depolanmış) ürünler için KHK Madde 136 a, b ve c bendleri gereğince tazminat ödemesi ve ilgili ürünün üretimini sonlandırılması gerektiğini, tazminat hesaplanması için üretimin sonlandırılacağı tarihe kadar mevcut üretimin ilgili kayıtlarının temini sonrasında hesaplanabileceğini, Hesaplama için emsal olarak taraflar arası yapılan inhisari olmayan sözleşmenin ilgili maddeleri dikkate alınabileceği gibi inhisarı lisans sözleşmenin parça bazlı maddesi (her bir ürün m2 si başına 1 TL) üzerinden hareket edilebileceğini, şayet Mahkeme davacının davalıdan alacaklı olduğunu kabul ederse: Davacının davalıdan talep edebileceği alacak tutarları lisans sözleşmesine göre 72.663,00 TL, maaş/danışma ücreti olarak muhasip bilirkişiye göre 11.019,42 TL, hukukçu bilirkişiye göre 82.723,92 TL olmak üzere toplam 83,682,42 (72,663,00+11.019,42) TL veya (76.663,00+82,723,92) TL olarak hesaplanmış olup, buna 10.09.2011 tarihinden itibaren T C. Merkez Bankası avans oranında faiz hesaplanması gerektiğini bildirmiştir. Rapora itiraz edilmesi üzerine mahkemece heyete fikri mülkiyet uzmanı … eklenerek Bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen 25/11/2016 tarihli raporda; Davalının 17.10.2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde davacının çalıştığı tarihin Şubat 2010- Temmuz 2011 arası olduğu şeklindeki ikrar ve taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıcının 18.01.2010 tarihi olması karşısında davacının danışmalık ücretini almaya hak kazandığı tarihin Şubat 2010 tarihi olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin davalının 17.10.2011 tarihi itibariyle sona erdirdiğini bildirmesi dikkate alındığında 21 aylık bir süreyi kapsadığı, her ne kadar davalı taraf ücret bordroları ve davacıya maaş ödemesi altında gönderilen paraların davacının aylık danışmanlık ücretini gösterdiğini iddia etmiş ise de gerek 30.09.2010 tarihli maaş belgesinde davacının ücretinin 5.000-TL olarak gösterilmesi gerekse sözleşme kapsamı dikkate alındığında davacının vereceği danışmanlık hizmetinin asgari ücrete yakın bir rakama yakınlığının hayatın olağan akışına aykırı olması dikkate alındığında davacının aylık danışmanlık ücretinin 5.000-TL olacağı kanaatine varıldığını, Davacının 21 ay için aylık 5.000-TL’den talep edebileceği danışmanlık ücretinin 105.000-TL olacağını, Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davalının davacıya ücret bağlamında ödediği tutar … Hesabına 15.112,07-TL, … bankası hesabına 7.164,01-TL olmak üzere toplamda 22.276,08-TL olup, Bu çerçevede 105000-TL’den bu rakam düşüldüğünde davacının bakiye atacağının 105.000-TL – 22.276,08-71= 82.723,92-TL olabileceğini, Davacının İkinci talep olarak; tüm üretim süresince üretilen her bir metrekare ürün karşılığında bir Türk Lirası (1,00TL) net ücret üzerinden davalıya gönderilen ihtarnameye davalının verdiği cevapta bildirdiği 11l.551,00-m2 üzerinden 111.551,00-TL ödenmesi olup davacı bu kapsamda kendisine yapılan 28.052,01-TL düşüldüğünde bakiye 83.468,99-TL’yi talep etmekte olduğunu, Davalı davaya cevabında üretim miktarı 119.163 m2 olarak bildirdiğinden hesaplama 119.163,00-TL üzerinden yapılacağını, Dosyada mübrez davacının … ve … kayıtlarına göre davacının bu iki hesabına gönderilen toplam miktar 46.500-TL olup bu kapsamda davacının bakiye alacağının 72.663,00-TL olabileceğini, Davacının davalıdan talep edebileceği danışmanlık ücretinin 82.723,92-TL; üretim miktarı üzerinden talep edebileceği miktarın 72.663,00-TL olabileceğini bildirmişlerdir. Mali Bilirkişi … tarafından düzenlenen 22/03/2018 tarihli ek raporda; Mevcut delil durumuna göre kök raporda herhangi bir revizyon yapılamadığını, kök rapordaki görüş ve kanaatinin değişmediğini bildirmiştir. Davalı Tanığı … yeminli ifadesinde; ” ben 1992 yılından 2010 yılına kadar … Ltd. Şti’nde genel müdür olarak çalıştım, o dönemde şirketin sahibi … idi, beni … ile tanıştırdı, 2010 yılının Mart-Nisan ayları gibiydi, o tarihte icradan bir fabrika satın alınmıştı, tuğla üretimi yapılacaktı, … ve … ortaklık kurmuşlar bana da şirketin müdürlüğü için teklif sunuldu, kabul ettim ve 2010 yılının Nisan ayından 2013 yılının 31 Mart tarihine kadar görev yaptım, görev yaptığım sürece …’in sürekli fabrikada olduğunu ve patron havasında olduğunu görüyordum, … ayrıca teknik danışman olduğunu söylüyordu, ben şirket kurulduğu sırada yanlarında olmadığımdan ortaklık durumunu bilmem ancak ticari sicil gazetesi ilanından %10 ortak olduğu gözüküyordu, … de arada bir geliyordu, fabrika çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra patentle ilgili sorun çıkmıştı, … bu patentin Uluslar arası kuruluşlardan onanmadığını ve sorun çıktığını dolayısıyla geçerli olmadığını söylüyordu, … ise “farzet ki öyle olsa” gibi cevaplar veriyordu, davacı bordrolu olarak maaş alıyordu ancak şimdi hangi pozisyona karşı maaş aldığını hatırlamıyorum, tüm ödemeler banka hesabı üzerinden yapılıyordu, tarafıma gösterilen 30/09/2010 tarihli yapılan akıltaşı başlıklı ve ilgili makama yazılan belgenin … İnş. Şirketinin kaşesi üzerindeki imza tarafıma aittir, genel müdür sıfatıyla imzaladım, belgenin içeriği de doğrudur, zira …’e az önce belirttiğim 1500 TL si maaş olarak ödenmekte idi, bu bilgiyi istediği gün bankadan kredi alacağını söylemişti ve bankaya sunulmak üzere böyle bir yazı isteyince hazırlanan bu belgeyi sırf bankaya sunulmak üzere hazırlamıştık, …’e 5000 TL ödenmiyordu ancak %10 hissedar olduğu için bu kadar para kazanabilir diye imzalamakta bir sakınca görmedim amacım ilgili kişiye iyilik yapmaktı, sorduğunuz … ve … şirkette çalışan elemanlardı, bahsi geçen ödemeleri ben talebi üzerine …’e göndermiştim, bu miktarı ben …’den almak üzere göndermiştim, ben maaş ödemeleriyle ilgili SGK ya bildirim yapılmıştı” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı tanığı …talimatla alınan yeminli ifadesinde; “… 52 ortağı Markası … olan 26 Yapi Elemanları şirketini kurmuşlar ancak iş üretim safhasına geldiğinde ellerindeki malzemelerle üretim yapamamışlar ve batmışlardır. Daha sonra bildiğim kadarıyla 2 sene kadar sonra dayım … şirketi ya devraldı ya satın aldı emin değilim, orayı işletmeye başladı, ben de orada kalıp kesim ve bakım işleri ile uğraşıyordum, şirkete girişim bu şekilde oldu, benim şirketimde … Ltd Şti olarak şirkete iş yapıyordum, şirkette herşey değişti, kalıplar malzemeler herşey değişti, ancak bu şekilde imalat yapılabildi. Davacı şirkette danışman olarak çalışıyordu fakat sürekli şirkette durmuyordu, şirkete gittiğimde her zaman orada olmuyordu, arasıra şirkette karşılaşıyorduk, Şirket tarafından aylık ücreti ödeniyordu, ödenmese zaten çalışmazdı.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Şirket Kaşesi üzerinde …’nin imzasının bulunduğu, 30/09/2010 tarihli “İlgili Makama” başlıklı belgede; “Şirketimizde Tasarım ve Geliştirme Müdürü olan … ‘in aylık gelirinin 5.000 TL olduğunu ve ücretinde herhangi bir kesinti yapılmadığını kabul ve beyan ederiz.” yazılı olduğu anlaşılmıştır. Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla) 28/02/2020 tarihli 2011/406 Esas 2020/82 Karar sayılı kararı ile; …A.Ş. Tarafından … (Devralan …A.Ş.) aleyhine açılan patent Hükümsüzlüğü ve Birleşen Mahkemenin 2015/899 Esas sayılı olup … tarafından … (Devralan …A.Ş.) aleyhine açılan patent Hükümsüzlüğü davalarında, asıl davanın kısmen kabulüne, … sayılı patentin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, … sayılı patente yönelik davanın ise TPMK tarafından yargılama devam ederken patent başvurusunun reddine karar verilmesi nedeniyle davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, … sayılı patentin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verildiği, kararın taraflarca istinaf yoluna başvurulmaksızın 27/11/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça; taraflar arasındaki 18.11.2010 tarihli 02021 yevmiye numarası ile tasdikli “İnhisarı Patent Lisans Sözleşmesi” ve bu sözleşmeye ek olarak imza edilen 18.01.2010 tarihli “Ek Sözleşme” hükümlerine dayanarak ve talebini yargılama sırasında ibraz ettiği ıslah dilekçesiyle arttırarak, sözleşme ve ek sözleşme hükümlerine göre ödenmeyen 82.732.92 TL danışmanlık ücreti ile, üretim miktarı üzerinden 83.469.99 TL’nın faiziyle ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili mahkemenin görevsiz olduğunu, danışmanlık ücreti yönünden İş Mahkemelerinin görevli olduğunu, diğer alacak talebi yönünden de Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu ileri sürmüştür. Davacı vekilinin davasını taraflar arasındaki “İnhisarı Patent Lisans Sözleşmesi” ve bu sözleşmeye ek olarak imza edilen 18.01.2010 tarihli “Ek Sözleşme” hükümlerine dayandırdığından, taraflar arasında da iş akdi bulunmadığından, 551 Sayılı KHK146. Maddesine göre yargılamanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin mahkemenin görevine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, danışmanlık ücretinin dava dışı … Şirketinden talep edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamında bulunan belgelerden, davacının dava dışı şirkette %10 ortak ve aynı zamanda sigortalı çalışan olarak kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde, iş akdi hükümleri çerçevesinde değil, taraflar arasında yapılan Patent Lisans Sözleşmesi ve Ek Sözleşme hükümleri çerçevesinde taleplerini ileri sürdüğü anlaşılmakla, sözleşmenin tarafı sıfatıyla davalıya husumet yöneltilebileceği, husumet itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, 551 sayılı KHK 131/2 maddesi hükmü gereğince lisans veren davacının kötüniyetli olması sebebiyle tazminat davası açarak bu dava ile birleştirilmesini sağlamak üzere süre verilmesini talep ettiği ancak mahkemenin süre talebinin reddine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu ileri sürmüşse de; davacının kötüniyetli olduğuna dair iddia davalı tarafça açılacak tazminat davasının konusu olduğu, bu dava tarihinin 25.01.2012 tarihli olduğu, kaldı ki davalının davacı tarafın kötüniyetli olduğuna yönelik savunmalarını cevap dilekçesinde bildirdiği, mahkemenin yargılamanın sürüncemede bırakılmaması ve usul ekonomisi yönünden süre talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmelere konu olan patent belgelerinin yargılama sırasında kesinleşmiş mahkeme kararları ile hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği ve hükümsüzlük kararının geriye yönelik olarak ve baştan itibaren sonuç doğuracağı anlaşılmakla, taraflar arasındaki sözleşme ve sonuçlarına yönelik etkisinin uyuşmazlık kapsamında tartışılması gerekmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararında, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 551 sayılı KHK’nın 131/1 maddesine göre patentin hükümsüz kılınmasının yapılmış sözleşmeleri, bu yönde verilmiş mahkeme ilamlarının geçerliliğini etkilemediğinin düzenlendiğini, davacının patent hakkı iptal edilmeden önceki bir dönemde tescilli hakkına dayalı olarak sözleşme imzaladığı, patentin iptal edileceğini bilerek yani kötüniyetli olduğu ve davalıya zarar vermek kastı ile hareket ettiği hususunun ise davalı yanca ispat edilemediğini açıkladığı, davalı vekilinin ise davacının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin zarara uğradığını, 551 sayılı KHK’nın 131/2-b hükmü gereğince müvekkilinin davacıya ödemiş olduğu lisans bedelinin iadesi isteme yahut ödenmemiş ise lisans bedelini ödemekten kaçınma hakkı olacağını gösteren ve ortaya koyan sebepler olduğunu ileri sürerek kendisinden lisans bedeli istenemeyeceğini ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki dava, patentin hükümsüzlüğü nedeniyle tazminat istemi ile açılan bir dava olmadığından, mahkemece bu hususta gerekçeye yer verilmesi ve davacının kötüniyetli olup olmadığının bu davada tartışılması gereksizdir. Ancak 551 Sayılı KHK 131/2-b maddesi gereğince “hal ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesinin mümkün” olduğu düzenlenmekle ve davalı tarafça bakiye bedelin davacı tarafça istenemeyeceği ileri sürülmekle, davacının sözleşmede kararlaştırılan Lisans bedelinin tamamını talep edip edemeyeceğinin tartışılması gerekmektedir. Dava tarihinde yürürlükte olan mülga 551 Sayılı KHK 131/2 maddesinde; “Hükümsüzlüğün etkisi” başlığı altında;” Patent sahibinin kötü niyetli olarak hareket etmesinden kaynaklanan, zararın giderilmesine ilişkin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün geriye dönük etkisi, aşağıdaki durumları etkilemez: a- Patentin hükümsüz sayılmasından önce, bir patente tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar. b – Patentin hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce, yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. Ancak, hal ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesi mümkündür.” hükmü düzenlenmiştir. Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla) 28/02/2020 tarihli 2011/406 Esas 2020/82 Karar sayılı kararından, sözleşmelere konu patent belgelerinin sözleşmenin imzası sırasında geçerli olduğu, daha sonra hükümsüzlük kararı verildiği, … sayılı patent belgesi incelemesiz patent belgesi olup 7 yıllık koruma süresine sahipken, daha sonra davacı tarafça incelemeli patent başvurusuna çevrilmesi için başvuruda bulunduğu ancak incelemeli patent başvurusunun TPMK tarafından reddine karar verildiği, … sayılı patentin ise buluş basamağı taşımadığından hükümsüzlük kararı verildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 18.11.2010 tarihli 02021 yevmiye numarası ile tasdikli “İnhisarı Patent Lisans Sözleşmesi” “Lisans verenin Tekeffülü/Garantisi” başlıklı 6/g maddesine göre;”Lisans veren, sözleşmeye konu patentin 21.12.2026 tarihine kadar geçerli olduğunu garanti eder.” Sözleşmenin 8. maddesine göre; “Sözleşme, Patent koruma süresi olan 21.12.2026 tarihine kadar geçerli olacaktır.” hükümleri düzenlenmişse de, sözleşmenin Temmuz 2011 tarihine kadar sürdüğü, sözleşmede lisans bedelinin 100.000 TL olduğu ve nakit ödenmeyeceği, davalı tarafça davacıya kurulacak şirkette %10 hisse verilmesi, danışmanlık yapmak üzere görev verilmesi ve üretim üzerinden ücret ödenmesi şeklinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacıya dava dışı şirkette %10 hisse verildiği ve sigortalı çalışan olarak iş akdi kurulduğu, bir kısım ödemeler yapıldığının her iki tarafın kabulünde bulunduğu, sözleşmenin uygulandığının ihtilafsız olduğu anlaşılmıştır. Patent belgelerinin hükümsüz kılınması, sözleşmenin geçersiz olması sonucunu doğurmayacaksa da, 16 yıl 11 ay 3 günlük süre için 100.000 TL lisans bedeli ödeneceği kararlaştırılan sözleşmenin 1 yıl 7 ay sürdüğü göz önüne alınarak, mahkemece 551 Sayılı KHK 131/2-b maddesi gereğince hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken indirim yapılmaması, ayrıca mahkemenin kabulüne göre de, taraflar arasındaki sözleşme ticari iş niteliğinde bulunmakla birlikte faizin türünün belirtilmeden (avans/reeskont), ticari faiz işletilmesine karar verilmesi yerinde olmamış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen, aynı zamanda davalı vekilinin cevap dilekçesinde beyan ve kabul ettiği 119.163 m2 üretim miktarı üzerinden ek sözleşme 1-a-ii bendine göre hesaplanan, 119.163,00-TL’dan, davacıya ödenen, 46.500-TL’nin mahsubundan sonra, 72.663 TL’nin tahsiline karar verildiği anlaşılıyorsa da, 551 Sayılı KHK 131/2-b maddesi gereğince, sözleşmenin sürdüğü süre dikkate alınarak, ödenecek lisans bedeli üzerinden %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 59.581,50 TL lisans bedeli ödenmesinin uygun olduğu, bunun 46.500 TL’lik kısmının ödendiği göz önüne alınarak bakiye 13.081,50 TL’nin, her iki taraf için ticari nitelikte bulunan sözleşmeden kaynaklanan alacak niteliğinde bulunduğundan avans faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Davalı vekilinin danışmanlık ücretinin müvekkilinden talep edilemeyeceğine yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde; Lisans Alanın (davalı), Lisans Verene lisans bedelini nakit olarak ödemeyeceği, ancak bu bedele karşılık olarak şirket hissesi, ürün karşılığı ödenecek 1,00 TL/m2 ve iş sözleşmesi ile danışmanlık görevi vereceği, ücret miktarının bilahare belirleneceğini kabul etmesi karşısında, davalının lisans alan sıfatıyla sözleşme kapsamında danışmanlık ücretinden de sorumlu olacağı, dava dışı şirket kayıtlarından davacı hesabına yatırılan ödemeler dikkate alındığında 2010 yılı 9. Aydan itibaren 1.582,61 TL ödeme yapılmaya başlandığı, son ödemenin Temmuz 2011’da yapıldığı, ödemelerin bir kısmında maaş açıklaması bulunduğu, bir kısmında bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı danışmanlık ücretinin net 5.000 TL olduğunu ileri sürmüş, bu hususta delil olarak, şirket genel müdürü … tarafından davalıya tanzim edilerek verilen 30/09/2010 tarihli belgeyi göstermiştir. Belgede davacının maaşının yada danışmanlık ücretinin değil, davacının şirketten aylık gelirinin 5.000 TL olduğunun yazıldığı, davacının şirketten üretimden kaynaklanan gelirinin de bulunduğu ve şirket ortağı olduğu, tanığın ifadesinde de davacının maaşının 1.500 TL olduğunu ancak, şirket ortağı olmakla aylık bu miktarda gelirinin olabileceğini düşündüğünü ve bankaya ibraz edilmek üzere belgeyi düzenlediğini beyan ettiği, davacı tarafça sözleşmenin feshine kadar, aylık 1.582,61 TL maaş ödemesi yapılmasına itiraz edilmediği, bu miktar dışında kalan kısmın kendisine elden ödendiğine dair beyanda bulunmadığı, 5.000 TL maaşının hiç ödenmemesinin ve buna sessiz kalınmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı ve bilirkişi raporunun aksine 2010 yılında asgari ücret brüt 760,50 TL, net 599,12 TL, 2011 yılında brüt 837,00 TL, net 658,95 TL olmakla davacıya ödenen danışmanlık ücretinin asgari ücrete yakın bir rakam olmadığı kanaatiyle, mahkemece davacının aylık danışmanlık ücretinin 5.000 TL üzerinden kabulü ile, hesaplama yapılmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, danışmanlık ücretinin Şubat 2010-Temmuz 2011 arası 21 aylık ücrete hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, fabrikanın açıldığı Nisan 2010 tarihinden başlatılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı tarafça keşide edilen 17/10/2011 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamede, davacının çalıştığı tarihin bu tarihler arasında olduğunun belirtilmesi karşısında, Şubat 2010-Temmuz 2011 tarihleri arasındaki 18 aylık süre için danışmanlık ücreti belirlenmesi gerekirken, 21 aylık ücret belirlenmesi ve mahkemenin hükmünde faizin başlangıç tarihini ve faiz oranını göstermemesi ve bankalar arasında mevduata uygulanan en yüksek faiz şeklinde belirsiz bir faiz oranına hükmedilmesi de yerinde görülmemiş, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Danışmanlık ücretinin de lisans bedeline karşılık olarak ödeneceği ek sözleşmede kabul edilmekle, davalı tarafça bu iş için ayrı bir emek sarf edildiği, davalı tanığı …’nin ifadesinden ve diğer davalı tanığı …’in ifadesinde de davacının şirkette bizzat bulunduğu ve teknik danışmanlık da yaptığı anlaşılmakla, 551 Sayılı SMK 131/2-b maddesi gereğince hakkaniyet indirimi yapılmasına yer olmadığı kanaatine varılmış, 18 aylık danışmanlık ücreti Dairemizce hesaplanarak (18×1.582,61=28.486,98 TL) toplam ücretten bilirkişi raporunda ödendiği tespit edilen (… Hesabına 15.112,07-TL, … Bankası hesabına 7.164,01-TL olmak üzere) toplamda 22.276,08-TL’nın mahsubundan sonra bakiye 6.210,90 TL’nın, davacı tarafça davalıdan talep edilebileceği, hükmedilen danışmanlık ücreti ve 13.081,50 TL lisans bedelinin davacı tarafça davalıya gönderilen 19/08/2011 tarihli ihtarnamenin 02/09/2011 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle, ihtarname ile verilen 7 günlük süre eklenerek 10/09/2011 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının avans faiz oranları ile tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 15/06/2021 tarihli 2017/180 E. – 2021/276 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2- Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, -Davacının ödenmeyen 6.210,90 TL danışmanlık ücretinin ve 13.081,50 TL lisans bedeli alacağının davacı tarafça davalıya gönderilen 19/08/2011 tarihli ihtarnamenin 02/09/2011 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle, ihtarname ile verilen 7 günlük süre eklenerek 10/09/2011 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının avans faiz oranları ile tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-İlk derece yargılaması yönünden; A) Alınması gereken 1.317,80 TL karar ve ilam harcından, peşin harç ve ıslah harcının mahsubu ile, fazla alınan bakiye 1.173,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya ödenmesine, B)Kabul edilen tutar üzerinden Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 5.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, C)Islah dilekçesinde gösterilen bedel gözetilerek lisans bedeli üzerinden hakkaniyet indirimi yapılmakla, lisans bedelinin reddedilen kısmı üzerinden davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, ancak reddedilen 63.441,52 TL Üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 9.047,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Ç)Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 1.317,80 TL peşin harç, 21,15 TL başvuru harcının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, D)Davacı tarafça yapılan 3.750 TL bilirkişi ücreti ve 411 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.161 TL giderden davanın kabul ve red oranına göre, 482,97 TL giderin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, E)Davalı tarafın yapmış olduğu 177 TL posta giderinden davanın kabul ve red oranına göre 156 TL giderin davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, F)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden; A)İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, B)İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 97,70 TL tehir-i icra karar harcı ile 68,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 328,30 TL’nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, C)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Ç)Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı yönünden kesin, davacı yönünden ise iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.