Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1498 E. 2023/649 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1498 Esas
KARAR NO: 2023/649
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
NUMARASI: 2017/1076E, 2021/258K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında İstanbul … alışveriş merkezindeki 35 numaralı işyeri ile ilgili olarak bir kira sözleşmesi ve… Sözleşmesi ile… Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirket uzun yıllardan bu yana kuyumculuk-gümüşçülük ticaret yaptığını, 2011 yılında da şüphelilerden …’in sahibi olduğu şirket ile İstanbul …alışveriş merkezindeki 35 numaralı işyeri ile ilgili olarak bir kira sözleşmesi ve … Satış Sözleşmesi ile … Franchise Sözleşmesi imzalamak konusunda görüşmelerde bulunduğunu, müvekkili şirket yetkilileri, davalı şirket ile kira sözleşmesi ve diğer sözleşmeler imzalanmadan önce vurgulanan güvenilirlik anlayışı ve şirketin sahip olduğu isim ve markaya iyi niyetle güvenerek ve inanarak verilen ciro bilgilerinin de doğruluğuna inanarak bu kira sözleşmesini imzaladığını, hatta bununla da yetinmeyerek İstanbul … ve Eskişehir … Mağazalarını da açtığını, ancak müvekkili şirket ticari faaliyetlerine başladıktan sonra davalı şirket yetkilileri tarafından iletilen aylık cirolara ulaşamadığını ve öncelikli olarak … ve … mağazalarını kapatmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin Kartal … Noterliği’nin 23/02/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 27/09/2011 tarihli Kira Sözleşmesini … Satış Sözleşmesini ve … Franchise Sözleşmesini 31/08/2017 tarihinden itibaren feshederek, bu tarih itibarı ile İstanbul …alış-veriş merkezindeki 35 numaralı işyerinin tahliye edileceğini, ayrıca fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak üzere müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak dekorasyon bedeli adı altında tahsil edilen 50.000-USD+KDV bedelin tahsil edildiği tarihten itibaren Reeskont avans faizi ile kendilerine ödenmesini ettiklerini, fazlaya ilişkin tüm talep ve hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000,00-TL’nin zararın doğduğu tarihten itibarı ile faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.Davacı vekili 24/12/2018 tarihli beyan dilekçesi ile dava değerinin 191.385,00 TL olduğu bildirerek , dava değeri üzerinden tamamlama harcı yatırmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … San. Ve Tic. Ltd.şti.’nin müvekkili şirket ile aralarında yaptıkları kira sözleşmesi uyarınca; … Mah. … Caddesi No:… … AVM Giriş Kat No: … ( … Mağazası) Kurtköy/Pendik/İstanbul adresindeki mecurda kiracı ve … sözleşmesiyle müvekkili şirketinin markasını kullanan bayisi olarak çalışmaktayken; taraflarının davacısı olduğu İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 28/09/2017 tarih 2017/274 Esas ve 2017/719 Karar sayılı kesinleşmiş itirazın kaldırılması ve tahliye ilamına dayanılarak; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasıyla tahliye kararı gereğince 11/10/2017 tarihinde tahliye edildiğini, davacı tarafça; müvekkili şirkete gönderilen Kartal … Noterliği’nin 23 Şubat 2017 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesinde ve iş bu dava dilekçesinde; davacı tarafın müvekkili şirket çalışanlarının , davacıya ; 2010 ve 2011 yılları ciroları hakkında yanıltıcı beyanda bulunduklarını iddia edildiğini, ilgili ihtarnamenin 8 numaralı bendinde ve iş bu davaya esas dava dilekçesinde aynen “ yine müvekkil şirket … Alış Veriş merkezindeki 35 numaralı işyeri ile ilgili olarak 2-3 ay önce yapmış olduğu araştırmada önceki yıllar aylık gerçek cirolara ulaşmış ve şirketiniz yetkilisinin mail yolu ile bildirmiş olduğu ciroların çok altında olduğunu tespit etmiştir” iddiasında bulunulduğunu, davacı tarafın tüm iddiaları soyut, mantık dışı, imzalı olmayan , hiçbir hukuki değeri olmayan kağıtlara sığınılarak kendilerine delil yaratılmaya çalışılan, kesinleşmiş icra dosyaları ve mahkeme kararlarındaki borçlarından kendilerini kurtarmaya çalıştıkları, hiçbir mesnedi olmayan iddialar olduğunu, bu nedenle davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “… davacı ile davalı arasında … Satış Sözleşmesi ile … Franchise Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmeler doğrultusunda taraflar arasındaki ticari ilişkinin kurulduğunun her iki tarafın da kabulünde olduğu, her ne kadar davacı tarafından, sözleşmenin sona ermesinden kaynaklı olarak zarar tazmini talep edilmişse de, mahkememizce hükme esas alınan kök ve ek raporda mali müşavir bilirkişice yapılan tespitlerde, davacı yanca taraflar arasındaki sözleşmenin mevcut durumuna göre feshini haklı kılan sebeplerin ortaya konulamadığı bu sebeple davacının feshinin haksız olduğu, davacının sözleşme döneminde gerçekleşen ciro rakamlarının vaadedilenin üstünde olduğu ve yine taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesi doğrultusunda davalının, davacıya ciro taahhüdü vermediği, kaldı ki basiretli tacir olarak davranmakla yükümlü olan davacının uzun yıllar geçtikten sonra böyle bir talepte bulunmasının da hayatın olağan akışına, dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davacının ciro dolayısıyla bir zararından söz edilemeyeceği, yine davacı tarafından portföy tazminatı ödenmesi talep edilmişse de, taraflar arasındaki sözleşmede davacıya her hangi bir tekel hakkı tanınmadığı, bu sebeple davacı lehine TTK 122/5 maddesi uyarınca portföy tazminatı koşullarının da oluşmadığı, yine davacı tarafından dekorasyon bedelinin iade edilmesi talep edilmişse de dekorasyon bedelinin 5 yıl süreli sözleşme için ödenmiş ve bu süre de dolmuş olduğundan iadesinin istenemeyeceği, davacı tarafça dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine..” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya sunulan Bilirkişi raporu eksik inceleme ve araştırma ile düzenlendiğini, dosya ile ilgili olarak Bilirkişi raporu alınması kararı üzerine Mahkemeye 08.01.2018 tarihinde şirketin tüm klasörlerinin üç koli halinde getirilmesine rağmen sadece bir defterin kasaya alındığını, daha sonra ise Mahkeme’ye sundukları 21.03.2019 tarihli dilekçe ile “ Ara kararı gereği, Bilirkişi incelemesine ve dosyanın bilirkişiye sevkine karar verilmiştir. Müvekkil şirkete ait muhasebe kayıtlarına ait defter ve belgeleri çok sayıda klasörden oluşmaktadır. Bu kayıt-belge ve defterler üzerinde incelemenin uzun sürebileceği kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle Dosyanın Bilirkişiye verilmesi halinde sayın bilirkişiler ile irtibata geçerek dosyaları Bilirkişilerin uygun göreceği mahale teslim edeceğimiz vekaleten saygılarımla arz ederim.” şeklindeki beyan ve açıklamaları nazara alınmayarak incelemeye esas alınacak kayıt ve belgelerin teslimi için tarafları ile irtibat kurulmadığını, dolayısı ile düzenlenen bilirkişi raporu eksik inceleme ile düzenlendiğinden gerçekleri yansıtmadığı gibi objektif olmasının da mümkün olmadığını, şirkete ait tüm muhasebe kayıtları çok sayıda klasörden oluştuğundan ve Uzmanlık alanı da Muhasebe –Ticari işletme olmadığından incelemenin hangi kayıt ve belgeler üzerinde yapılacağı sayın bilirkişiler tarafından taraflarına iletilmediğini ve bu kayıtları teslim etmelerinin istenmediğini, tüm bu nedenler ile verilen kararın eksik inceleme ve araştırma ile verildiğinden Hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tüm bu nedenler ile yeniden bilirkişi incelemesi kararı verilerek rapor istenmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Mali müşavir bilirkişi ve hukukçu bilirkişi kök raporun sonuç kısmında özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin her iki tarafın kabulünde olduğu, mahkemece portföy tazminatının kabulü halinde davalı verilerinden elde edilen rakamın davalının davacıya yapmış olduğu KDV’siz satışlar toplamı olduğu, davacının, davalıdan elde ettiği 5 yıllık net gelirini göstermediği, bu nedenle salt bu rakam üzerinden gidilerek hesaplama yapmanın mümkün olmadığı, davacının talebini net,somut ve rakamsal olarak ortaya koyması, gereken açıklamayı yapması ve bunun defter kayıt ve belgelerden de denetiminin yapılmasının gerektiği, bila yürürlük tarihli , 15/02/2013 başlangıç ve 14/08/2018 bitiş tarihli … AVM ALT KİRA SÖZLEŞMESİ dosyada mevcut olmakla birlikte , dava dilekçesinde zikredilen “.. … satış sözleşmesi ve … Franchise sözleşme… ” lerine dosyada rastlanmadığı, bu nedenle davacının talep ettiği tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise talep edilebilecek tazminat miktarı ile iadesi istenilen bedelin sözleşme kapsamında iadesinin mümkün olup olmadığı hususunda görüş bildirmenin bu aşamada mümkün olmadığı, dosyadaki “.. … satış sözleşmesi ve … Franchise sözleşmesi mevcut almamasına rağmen mali tespitlere göre davalı tarafından davacıdan tahsil edilen 50.000 USD nin dekorasyon bedeli olmadığını söylemenin mümkün olduğu, Franchise sözleşmesinin feshine bağlı tazminat ve portföy akçesi talepleri yönünden yapılan değerlendirmede, davacının yanlış bildirilen ciro oranları kapsamında hile sebebiyle iptal hakkının mevcut olduğu, ancak sürekli borç ilişkisi mevzu bahis olduğundan dönme değil ileri etkili fesih hakkının söz konusu olacağı , bu durumda davacının iptal hakkı dolayısıyla feshin söz konusu olacağı ve davalının iptal sebebiyle zararları tazmin etmesinin gerektiği ancak zarar yönünden mali bilirkişisinin gerçekleşen ciro rakamlarının vaadedilenin üstünde olduğu ve yine davalının ciro taahhüdü vermediğine ilişkin 8. madde çerçevesinde somut olayda artık davacının ciro dolayısıyla bir zararından söz edilemeyeceği, kaldı ki basiretli tacir olarak davranmakla yükümlü olan davacının uzun yıllar geçtikten sonra böyle bir talepte bulunmasının da hayatın olağan akışına, dürüstlük kuralı ve çelişkili davranış yasağına aykırı olduğundan davacının ciro sebebiyle aslen mevcut olmayan bu zarardan dolayı talepte bulunamayacağı, taraflar arasındaki 26/09/2011 tarihli franchise sözleşmesinin sunulmadığı, sadece kira kontratının sulunduğu, davacıya her hangi bir tekel hakkı tanınmış olmadığının dosya kapsamından anlaşılıyor olması nedeniyle davacı lehine TTK 122/5 maddesi uyarınca portföy tazminatı hükmedilmesinin de mümkün olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Franchise sözleşmesi doğrultusunda bilirkişi heyeti ek raporun sonuç kısmında özetle; davacı yanın feshinin haksız olduğu, dosyanın mevcut durumuna göre feshi haklı kılan sebeplerin ortaya konulamadığı ve bu sebeple davalıdan tazminat talebinde bulunamayacağı, dekorasyon bedelinin 5 yıl süreli sözleşme için ödenmiş ve bu süre de dolmuş olduğundan iadesinin istenemeyeceği, akdedilen ve yine yenilenen sözleşmede davacı franchise alana tekel hakkı da tanınmamış olduğundan davacının TTK 122/5 maddesi uyarınca portföy tazminatına da hak kazanamayacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE Davacı, franchise sözleşmesinin feshi nedeni ile portföy tazminatı ve maddi zararının tazmini talebi ile dava açmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı 23.02.2017 Tarihli fesih ihtarnamesinde; franchise veren tarafından vaad edilen ciroya ulaşılamadığını ileri sürmüş ise de; franchise verenin sözleşmede bu yönde bir taahhüdünün olmadığı gibi, 26.09.2011 tarihli 5 yıllık sözleşmenin sürenin sonunda taraflarca fesh edilmeyerek yenilendiği, bu durumda sözleşme ilişkisi yaklaşık 7 yıl boyunca sürdürüldükten sonra vaad edilen cirolara ulaşılamadığını ileri sürmenin fesih sebebi olarak kabul edilemeyeceği, yine dekorasyon bedeli adı altında toplam 50.000USD’ lik ödemenin alındığı ve fesih ile birlikte bu bedelin iadesi gerektiği iddia edilmiş ise de; sözleşmede bu yönde bir düzenleme bulunmadığı, sözleşme tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği de dikkate alındığında bu bedelin iadesi talebinin de kabul edilemeyeceği, davacıya tekel hakkı tanınmadığından portföy tazminatı isteminin reddinin de yerinde olduğu dikkate alınarak mahkemece neticeten davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Bununla birlikte somut uyuşmazlıkta iddia ve savunma, sözleşme içeriği, ihtarname dikkate alındığında başkaca ticari defterler incelenmesi de gerekli görülmediğinden davacının istinafının esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacının vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,-Davalının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 11-TL istinaf masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 07/04/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.