Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1495 E. 2023/628 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1495 Esas
KARAR NO: 2023/628
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2021
NUMARASI: 2016/1058E, 2021/221K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin … Mah. … Sokak No:… Lüleburgaz Kırklareli adresindeki iş yerinde 22.09.2015 tarihinde saat 22:00 sularında kimliği belirsiz kişilerce silahlı soygun gerçekleştirildiğini, güvenlik görevlileri bağlanarak etkisiz hale getirildiğini, şirket merkezinde bulunan nakit para ve kıymetli evraklar, şirket kaşesi ve araçların yedek anahtarlarının çalındığını, iş bu suç sebebiyle Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayetin 2015/4084 Hazırlık sayılı dosya kapsamında soruşturulduğunu, müvekkili şirketin işyerinden bir kısmı müşteri çeki bir kısmı müvekkili şirket ve şirket yetkilisine ait boş ve dolu halde çek koçanı olmak üzere çok sayıda çek çalındığını, dava konusu çekin de dahil olduğu çalınan çekler ile ilgili olarak Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/621 esas sayılı dosyası ile çek iptali davasının açıldığını, mahkemesince verilen 30.09.2015 tarihli 68 nolu ara kararla çekleri ellerine geçirenlerin 3 ay içinde ilgili mahkemeye başvurmaları aksi halde çeklerin iptal edileceğinin ilanına karar verildiğini, işbu ilan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 06.11.2015 tarihli sayısının 279. Sayfasında 1. Defa; – 07.12.2015 tarihli sayısının 255. sayfasında 2. Defa; – 07.01.2016 tarihli sayısının 309. sayfasında 3. Defa yayınlandığını, yine aynı mahkeme’nin 30.09.2015 tarihli 70 nolu ara kararı uyarınca taraflarınca %5 oranında teminat yatırıldığını, mahkemesince ilgili çekler hakkında ihtiyati tedbir kararı verildiğini, nitekim dava konusu çeklerin ibraz edildiği bankalar tarafından da çek arkasına, çek hakkında Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/621 E sayılı dosyasınca ödeme yasağı kararı verildiğinden işlem yapılamadığına ilişkin şerh düşüldüğünün görüleceğini, iş bu çeklerden … Tic. Ltd. Şti. tarafından keşide edilen ve müvekkiline borçlusu olan … tarafından borca karşılık ciro yolu ile verilen … Tekirdağ Şubesinin … nolu 10.000,00 TL bedelli çekin, davalı … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini, yine müvekkiline borçlusu … Seyehat Ltd. Şti. tarafından borca karşılık keşide edilerek verilen … Lüleburgaz/Kırklareli Şubesinin … nolu 10.000,00 TL bedelli çekin, yine aynı şekilde davalı … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini, davaya konu olan çeklerden … Tekirdağ Şubesinin … nolu 10.000,00 TL bedelli çek müvekkilinin alacağına karşılık, müşterisi olan … tarafından müvekkiline ciro edildiğini, dava konusu olan … Lüleburgaz/Kırklareli Şubesinin … nolu 10.000,00 TL bedelli diğer çek ise müvekkilinin alacağına karşılık, müşterisi … Seyehat Ltd. Şti. tarafından borca karşılık keşide edilerek verildiğini, iş bu çekler müvekkilince işyeri kasasında muhafaza edilmekteyken çalındığını, müvekkilinin iş bu çeklerden dolayı ciro silsilesinde görünen herhangi bir şirkete ya da şahsa borcu bulunmadığını, daha bir kaç ay önce hırsızlık suçunun mağduru olan ve suç neticesinde 1.000.000,00TL’nin üzerinde müşteri çeki elinden rızası dışında çıkan, bu nedenle alacaklarını tahsil edemeyen; işyeri yağmalanıp tüm kayıt ve belgeleri zayi olan ve bu zor koşullar altında ticari faaliyetlerine devam edip gerek müşterilerini gerekse istihdam ettiği işçilere karşı basiretli bir tacir ve güçlü bir işveren olarak sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan müvekkili şirket; dava konusu çalıntı çeklerin icra takibine koyulması ile tekrar tekrar yeni mağduriyetler yaşadığını, ilk olarak … bankası Büyükçekmece İstanbul Şubesi … nolu 19.000,00 TL bedelli çek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, taraflarınca menfi tespit davasının açıldığını, davaya bakan İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/108 E sayılı dosyası ile verilen 03.02.2016 tarihli karar ile tedbir taleplerini kabul edilerek müvekkili şirket yönünden takip durdurulduğunu, benzer şekilde, çalıntı çeklere iştinaden başlatılan tüm icra takiplerine karşı müvekkili şirketçe menfi tespit davalarının açıldığını, tedbir taleplerinin kabul edilerek icra dosyasına müvekkilince haciz tehdidi ile yatırılan bedellerin dosya alacaklılarına ödenmemesine tedbiren karar verildiğini, silahlı soygun olayından bu yana çalıntı çeklere ilişkin olarak müvekkili aleyhine icra takipleri başlatıldığını, gelinen süreçte müvekkilinden sonra cirosu görünen tüm şirketler kaşelerinin taklit edildiğini ve imzaların sahte olduğu iddiasıyla itirazlarda bulunulduğunu, iş bu çeklerden; 10 tanesinde … inşaat San Tic. Ltd. Şti., 11 tanesinde …. müvekkili şirketten sonraki cirantalar olarak yer aldığını, ilginç bir şekilde kimi zaman çek … tarafından, … firmasına, kimi zaman ise … tarafından … firmasına ciro edildiğini, … inşaat San Tic. Ltd. Şti’nin vergi numarası ile çek arkasındaki kaşedeki vergi numarası birbirini tutmadığını, şirket ünvanı dahi gerçekte “…” olmasına rağmen “…” olarak kaşeye aktarıldığını, işbu şirketin yetkilisince ortaya çıkan çalıntı çeklerdeki cirolara ilişkin imza itirazlarında bulunulduğunu, savcılığa müracaat edildiğini, aynı şekilde İstabul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre “….” olarak çek üzerinde kaşesi görünen şirketin gerçek ünvanı “… Ltd Şti.” olduğunu, çekleri ele geçiren kişi/kişilerce bir kaç şirkete ait sahte olarak düzenlenen kaşeler gelişi güzel bir şekilde çekler arkasına basılarak uzun bir ciro silsilesi oluşturulmakta ve savcılık kanalıyla tespit edilmeden önce çek bedelleri tahsil edilmeye çalışıldığını, müvekkilince icra baskısı ile dosyaya ödeme yapılması halinde huzurdaki dava sonucunda ödenen paranın istirdadının fiilen mümkün olmayacağı kuvvetle muhtemel olduğunu, bu nedenle uygun bir teminat karşılığı icra kasasına yatan/yatacak paranın tedbiren dosya alacaklısına ödenmemesine karar verilmesini talep ettiklerini, dava konusu çeklerin müvekkilinin rızası dışında elinden çıktığını ve borç karşılığı olmayan bir çek olduğunu belirterek, İİK 72 maddesi uyarınca teminat karşılığında icra dosyasına yatan ve yatacak paraların dosya alacaklısına ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini, ihtiyati tedbir kararı verilerek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Ve … E. sayılı icra takiplerinin müvekkili yönünden durdurulmasını, müvekkili şirketin menkul ve gayrı menkul mal varlığı ile banka hesaplarına konulan haciz ve bloke varsa söz konusu haciz ve blokelerin hüküm kuruluncaya kadar tedbiren kaldırılmasını, … Tekirdağ Şubesinin … nolu 10.000,00 TL bedelli çeki ve bu çeke dayanılarak başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı ve … Lüleburgaz/Kırklareli Şubesinin … nolu 10.000,00-TL bedelli çeki ve bu çeke dayanılarak başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyaları yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, müvekkili aleyhinde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatan davalılardan …’nün takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere icre inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde: müvekkili ile dava konusu çekin cirantası ve davalılardan olan … San. Tic. Ltd. Şti. arasında ticari ilişkiden kaynaklı alacak-borç ilişkisinin mevcut olduğunu, müvekkilinin ticari faaliyetini basiretli tacir gibi sürdürdüğünü, davalı/borçlu … ile müvekkili şirket arasında değişik tarihlerde ticari ilişkiler yapıldığını ve yargılamaya konu çekler … tarafından borcuna karşılık ciro edilmek suretiyle müvekkiline teslim edildiğini, müvekkili şirket, cirantadan olan alacağını tahsil zımnında dava konusu çeki ciro yolu ile iktisap ettiğini, aksinin kabulü hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, haklı ve iyiniyetli hamil olan müvekkili kurumun diğer davalı … Tic. Ltd. Şti. den alacaklı olduğunu, bu alacağını da tahsil edemediğini, müvekkili şirket kayıtlarının uzman bilirkisilerce incelenmesinde tüm açıklığıyla ortaya çıkacağını, müvekkili şirketin çekten kaynaklanan mündemiç hakkını tahsil etmek için icra yoluna başvurduğunu, bu manada müvekkili aleyhinde açılan bu haksız ve mesnetsiz dava nedeni ile davacı yanın aleyhinde %20 icra inkâr / kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, müvekkilinin yargılamaya konu çeklerin meşru ve iyiniyetli hamili olduğunu, çek imzalanıp doldurulduğu andan itibaren vade tarihi itibariyle para yerine geçen bir ödeme vasıtası olup, çeki elinde bulunduran meşru hamilin kendi ticari ilişkisi dışında kalan ve cirosundan önce gelen kişiler arasındaki ticari ilişkiyi araştırma gibi bir yükümlülüğünün olmadığını, dava konusu kıymetli evrak müvekkiline cari hesap ekstresinde de görüldüğü üzere bankaya sunulma tarihinden yaklaşık iki ay önce teslim edildiğini, müvekkilinin elinden geldiğince çek sahibi olan firmayı sorgulattığını ve firmanın ödeme sıkıntısının olmadığını ve çeklerinin kullanılabileceğini teyit etmek suretiyle çeklerinin kabul ettiğini, lehtardan olan alacağından dolayı, dava konusu çeki ciro yolu ile teslim alan müvekkilinin, çekin çalıntı olup olmadığını araştırması veya bilmesi diğer bir ifade ile çekteki metninde bu anlamda herhangi bir kayıt olmaksızın aksini düşünmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, iyi niyetli meşru hamil sıfatına haiz bulunan müvekkili aleyhine açılan iş bu davanın haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğuna, davanın reddi ile birlikte davacı yan aleyhine %20 icra inkar/kötüniyet tazminatına karar verilerek, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Tüm dosya kapsamına göre, cironun davacı tarafça yapıldığı, sonrasında davalı taraflar arasında ticari ilişkinin tespit edildiği, davacı şirkette hırsızlık olduğu belirtilmiş ise de, bu konuda yapılan soruşturma incelendiğinde, herhangi bir kamera kaydına ve hırsızlığa dair herhangi bir ipucu elde edilemediği, soruşturmanın faili meçhul olarak beklediği anlaşılmakla, çekin illetten mücerret olduğu, yapılan soruşturmada herhangi bir sonuca ulaşılamadığı, buna göre 3.kişilerin kötü niyetinin tespit edilemediği, cironun şeklen geçerli olduğu anlaşılmakla, ispat edilemeyen davanın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu çeklerin rıza dışı elden çıktığının sabit olduğunu ve çek nedeni ile borçlu olunmadığının bu davadaki yargılama ile sabit hale geldiğini, mahkemenin hırsızlık olayına dair kamera kaydı olmadığından soruşturmanın faili meçhul kaldığı hırsızlığa dair ipucu elde edilemediğinin belirtildiğini, ancak hırsızlık yapıldığının sabit olduğunu, soruşturmada faillere ulaşılamamasının böyle bir olayın gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceğini, dava konu çeklerin de bulunduğu birçok kıymetli evrakın çalındığını, müvekkilinin karar nedeni ile mağduriyetinin arttığını, İstanbul ve LÜleburgaz adliyelerinde yapılacak araştırma ile tarafların büyük kısmı aynı olan müvekkili tarafından açılmış çok sayıda çek hakkında menfi tespit davası olduğunu, çalınan firmaların her nasılsa aynı kişiler tarafından piyasaya sürüldüğünü, UYAP’ta sorgulandığında … Ltd Şti ve … İNŞA SAN TİC LTD ŞTİ firmaları hakkında çok sayıda dava olduğunun görülebileceğini, Silahlı soygun olayından sonra müvekkili aleyhine pek çok takip başlatıldığını, gelinen süreçte müvekkilinden sonra cirosu görünen tüm şirketlerin kaşelerinin taklit edildiği ve imzalarının sahte olduğu iddiası ile itirazda bulunduklarını, dava açtıklarını, çeklerin 10 tanesinde …şti nin, 11 tanesinde ise … Şti nin müvekkilinden sonraki ciranta olarak yer aldıklarını, … şirketinin vergi numarası ile kaşedeki vergi numarasının birbirini tutmadığı, UNvanın gerçekte … olmasına rağmen … olarak aktarıldığını, öğrenildiği kadarı ile bu şirket yetkilisinin de imzasına itiraz ettiğini, diğer davalı …ŞTİ nin gerçekte kayıtlı unvanının …ŞTİ olduğunu, bu durumun çeki ele geçiren kişilerin birkaç şirkete ait sahte kaşe düzenleyip uzun ciro silsilesi oluşturduklarını ve savcılık tarafından tespit edilemeden çek bedelinin tahsil edilmeye çalışıldığını gösterdiğini, Çek hakkında Lüleburgaz 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/261 Esas sayılı dosyasında çek iptal davası açıldığını, davalının bu durumdan ve çekin rıza dışı elden çıktığından haberdar olduğunu, davalının bir kurum olması nedeni ile müvekkilinin de esasında imza örneklerinin kendinde bulunabilmesi sebebi ile çekler üzerindeki imzalar konusunda normal vatandaştan daha dikkatli ve bilgili olması gerektiğinin sabit olduğunu, basit bir inceleme ile çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını anlayabileceği gibi hırsızlık olayının da bilinen ve bildirilen bir husus olduğunu belirterek karraın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME: Dava konusu İstanbul … İcra md’nün … esas sayılı icra dosyasında konu çek incelendiğinde; … AŞ Tekirdağ Şubesine ait … numaralı hesaba ait … seri numaralı 20.11.2015 keşide tarihli 10.000,00 TL tutarlı olduğu, keşidecisinin … Ltd.Şti. olduğu, lehtarının … olduğu ve sırasıyla diğer cirantaların …, davacı … Şirketi, … şti, destek …LTD ŞTİ, …LTD ŞTİ, ve sın olarak davalı …-… olduğu, çekin süresinde ibraz edildiği ancak ödeme yasağı nednei ile işlem yapılmadığının şerh düşüldüğü görülmüştür. Dava konusu İstanbul … İcra dairesinin … esas sayılı dosyasında takibe konu … LÜleburgaz KIRKLARELİ ŞUbesine ait 10.000TL bedelli 30.11.2015 tarihli keşidecis …ŞTİ, lehtar cirantası davacı …ŞTİ, sırasıyla diğer cirantaların …ŞTİ, …ŞTİ, …ŞTİ ve son olarak hamilin davalı …-… TİC olduğu, çekin süresinde ibraz edildiği ancak ödeme yasağı nednei ile işlem yapılmadığının şerh düşüldüğü görülmüştür. Mahkemece ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
GEREKÇE Davacı, davaya konu 10.000’er Tl bedelli 2 adet çekin hırsızlık sonucu ele geçirildiğini, davalıların kötüniyetli olduklarını ileri sürerek İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit talebinde bulunmuştur.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında açıkça çeklerdeki imzaya itiraz etmemiş, boş ve dolu halde çek koçanlarının çalındığını belirtmiş, mahkemece de yerinde olarak imza yönünden herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Her ne kadar istinaf dilekçesinin son paragrafında “davalının bir kurum olması nedeni ile müvekkilinin de esasında imza örneklerinin kendinde bulunabilmesi sebebi ile çekler üzerindeki imzalar konusunda normal vatandaştan daha dikkatli ve bilgili olması gerektiğinin sabit olduğunu, basit bir inceleme ile çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını anlayabileceğialının kurum olduğunu” ileri sürmüş ise de süresi içerisinde yargılama aşamasında ileri sürülmeyen bu iddia HMK 357 maddesi gereğinc istinaf aşamasında dinlenemeyeceği gibi, somut dosyada davalılar kurum ya da banka da olmadığından bu yöndeki itiraz dikkate alınmamıştır. Davacının çeklerdeki imzasını inkar etmediği, imzaların istiklali ilkesi gereğince kendisinden sonraki ciroların sahte olup olmamasının davacının çeke dayalı sorumluluğunu etkilemeyeceği, çeklerde görünürde düzgün ciro silsilesi olduğu, hırsızlık suçuna ilişkin soruşturmanın faili meçhul kaldığı, davacının çek iptal davası açması yahut cirodaki kaşe unvan bilgilerindeki harf farklılıkların tek başına kötüniyet olarak yorumlanamayacağı da dikkate alındığında mevcut delil durumuna göre davanın reddine dair verilen karar yerinde olup davacı vekilinin istinafının esastan reddi gerekmiştir.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinafının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/04/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.