Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1494 E. 2021/1979 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1494 Esas
KARAR NO: 2021/1979
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2019/31E. 2020/647 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan …’nin, söz konusu İngilizce kurslarının sahibi olup, …’nin Türkiye’deki haklarını davalılardan …’na verdiğini, davalılardan …’nın …’da kurulu olan …’nın Türkiye’deki franchise haklarını üçüncü şahıslara verme hakkına sahip kişi olduğunu, müvekkillerinden …’in, …’nın Adana’daki franchise haklarını almak için davalılardan … ile görüşmelere başladığını, bu doğrultuda müvekkili ile söz konusu davalı arasında 14/11/2007 tarihinde konuya ilişkin olarak Gizlilik Sözleşmesi imzalandığını ve müvekkilinin aynı gün davalıya 10.000 USD ödeme yaptığını, ödeme protokolü uyarınca toplam franchise ücretinin 80.000 USD olduğunu ve bu ücretin 10.000 USD’sinin Gizlilik Sözleşmesi imzalandığında, 35.000 USD’sinin Franchise Sözleşmesi imzalandığında USD karşılığı 41.000,00 TL olarak ödendiğini ve geriye kalan 35.000 USD’nin de … Adana açılışını takip eden hafta içerisinde ödeneceğini, ancak franchise sözleşmesinde ve ödeme protokolünde, 80.000 USD tutarındaki franchise bedeline KDV dahil olmasına rağmen, davalıların bir kez daha KDV tahakkuk ederek 109.963,00 TL tutarında 31/12/2007 tarihli makbuzu düzenlediğini ve davalıların işin bırakılması ve sözleşmenin feshi halinde, ödenen bedelleri iade etmeyeceklerine dair korkutmalarından ötürü, müvekkillerinin mükerrer olarak tahakkuk ettirilen KDV’yi ödemek zorunda kaldıklarını, müvekkili …’in diğer müvekkili …ni kurduğunu, franchise sözleşmesi imzalanmadan önce, davalılar tarafından 17/11/2007 tarihli e-mail ile kurulum ücreti ve franchise bedeli için toplam 240.00,00 TL olarak gönderilen bütçeye davalılar tarafından riayet edilmediğini ve anılan tutarın çok üzerinde bir tutara müvekkillerine kurulum yaptıklarını, davalıların yükümlülüklerini yerine getirmeyerek müvekkillerinin kar kaybına uğramalarına sebep olduklarını, davalıların 161.024,00 TL kurulum bedeli ile franchise kurulum yapılabildiğini bildirerek, kişilerin bu bedellere itibar ederek sözleşmeler imzalamalarına ve yükümlülükler altına girmelerine sebep olduklarını, ancak sözleşmenin 7.1 maddesi gereği işin işleyişini finanse etmek için sermaye ve kaynak sunmadıklarını, söz konusu kurulum ücreti ile kurulumu gerçekleştirecek kişileri veya adresleri dahi bildirmediklerini ve hiçbir destekte bulunmadıklarını iddia ederek, taraflar arasında imzalanan franchise sözleşmesinin davalılar tarafından haksız feshedildiğinin tespitini, franchise sözleşmesinin haksız feshedilmesi ve davalıların yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle, müvekkillerinin uğradıkları maddi zararlar için HMK’nın 107. maddesine göre belirlenecek maddi tazminatın (şimdilik 95.000.00 TL) haksız fesih tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini, HMK’nın 107. maddesine göre belirlenecek manevi tazminatın (şimdilik 5.000,00 TL) zarar tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini, işbu dava konusu somut olay göze alınmak suretiyle, davalıların müvekkillerinin iradesini sakatlamak suretiyle, elde ettikleri senet ve protokollerin iptalini, bu suretle davalıların müvekkilleri aleyhine başlattıkları her türlü takibin iptalini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili sunmuş olduğu 27/11/2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda taleplerini 834.222,61 TL’ye arttırdıklarını bildirmiş, tamamlama harcını yatırmıştır.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu, davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin zaman aşımına uğradığını, davacıların sözleşmesel edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacıların sözleşmesel edimlerini yerine getirmediği gibi, 2008 yılının son ayında kayıt ettiği öğrencilere eğitim hizmeti vermeyi sonlandırdığını, davacıların bu şekilde müvekkilinin eğitim markası olan “…” markasına çok ciddi maddi ve manevi zarar verdiğini, davacılardan …’in haksız eylem ve işlemleri nedeniyle müvekkiline karşı dava açılmasına sebebiyet verdiğini ve davacıların tüm iddialarının gerçek dışı, haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.11.2020 tarih 2019/31 Esas – 2020/647 Karar sayılı kararıyla; “…Davalı … A.Ş. tarafından franchise bedeline KDV ilave edilmesinin alt imtiyaz sözleşmesinin 5.4 maddesine uygun olduğu kabul edilmiştir. Alt imtiyaz sözleşmesisin 5.1 maddesinin “a” fıkrasında 100.000,00 USD olarak belirtilen ve yine taraflar arasında akdedilmiş olan ödeme protokolü ile 80.000,00 USD’ye düşürülmüş olan franchise bedeli için davalı … A.Ş. Tarafından tanzim edilen 31/12/2007 tarih ve … nolu faturada KDV hariç 80.000,00 USD franchise bedeline %18 KDV ilave edilmiş olmasının doğru olduğu hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşılmıştır. Davalı … A.Ş. ile davacı … arasında franchise sözleşmesi düzenlenmeden önce davalı … ile davacı … arasında 14/11/2007 tarihli gizlilik sözleşmesi imzalanmış, ileride akdedilecek franchise sözlemesinden doğacak franchise bedeline mahsuben 10.000,00 USD’nin davacı tarafça davalıya ödendiği, akabinde davalının 17/11/2007 tarihinde davacıdan kurulum ücreti ve franchise bedeli olarak 240.000,00 TL bütçe ayrılmasının talep edildiği, 28/12/2017 tarihinde franchise bedeli olarak sözleşmenin imzalamasından bütçe ayrılmasının talep edildiği, 28/12/2007 tarihli franchise sözleşmesinin imzalanmasından sonra ise 04/01/2008 tarihinde 35.000,00 USD karşılığı 41.000,00 TL’nin davacı tarafça davalıya ödendiği, sözleşmenin eki niteliğindeki ödeme protokolü kapsamında toplam franchise bedelinin 80.000,00 USD olarak düzenlendiği, kalan 35.000,00 USD’nin de Adana Merkezinin açılışını takiben 1 hafta içinde davacı tarafça davalıya ödeneceğinin taahhüt edildiğini, davacının sözleme ile yükümlendiği edimlerini yerine getirmesindeki doğan aksaklıklar sebebiyle 22/01/2009 tarihli ek sözleşmenin akdedildiği, bu sözleşme uyarınca davacının asıl sözleşme edimlerini ve gerekse muhtelif tarihli taahhütnamelerde yazılı edim ve yükümlülüklerini gerektiği gibi yerine getirmediği, alt imtiyaz alan davacının, alt imtiyaz sözleşmesinde belirtilen … markası ve sisteminin eğitim teknik ve standartlarını bütünüyle lafız ve ruhu ile sorunsuz ve kesintisiz biçimde ve en geç 7 gün içinde noksansız olarak yerine getirmek kayıt ve şartı ile asıl sözleşmeyi derhal fesih hak ve yetkisini kazanmış olan esas imtiyaz alan davalı … tarafından alt imtiyaz alan davacıya ek sözleşme ile belirlenen esas ve şartlarda ve son kez yükümlülüklerinin ifası için 7 günlük ek imkan ve süre tanındığı, ek protokolün 3. maddesinde alt imtiyaz alan davacının ek protokol ve 28/12/2007 tarihili … A.Ş. Alt İmtiyaz Sözleşmesi ile belirlenen nakdi yahut gayrinakdi her türlü yükümlülüklerini sözleşmeler ile tayin olunan vadelerinde ve ihtarnameler ile alt imtiyaz alınan ihale ettiği yükümlülüğü ifa etmesi için 10 gün süre vereceği, alt imtiyaz alanın işbu 10 günlük süre içerisinde kendisine ihtar edilen edimi hiç yahut gerektiği gibi yerine getirmemesi durumunda gerek 28/12/2007 tarihli … A.Ş. alt imtiyaz sözleşmesi ve gerekse bu sözleşmeye ek diğer sözleşmelerinde başkaca ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın ihtarnamenin imtiyaz alana tebliğini takip eden 11. günde kendiliğinden feshedilmiş olacağının kararlaştırıldığını, davacı tarafından ek sözleşmenin irade sakatlığı nedeniyle iptal edilmesi gerektiği, sözleşmenin mutlak butlan ile sakatlanmış olduğu iddia edilmiş ise de davacının sözleşmeyi serbest iradesi ile imzaladığı, ek sözleşmenin imzalanmasından itibaren sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan BK’nun 31.maddesinde yer alan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ek sözleşmenin iptali için herhangi bir girişimde bulunmadığı, sözleşmenin iptalini isteme konusunda hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, bu nedenle bu sözleşme ile bağlı bulunduğu, sözleşmede herhangi bir ifa imkansızlığı olmadığı, davacının basiretli bir tacir gibi davranarak sözleşme imzalarken gerekli özeni göstermesi gerektiği dikkate alınarak davacının 22/01/2009 tarihli ek sözleşmeden de sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Davacı tarafından 24/09/2008 tarihinde düzenlene taahhütnamede öğrenci kabinleri arasında pleksi seperasyonlarının talep edildiği şekilde yapılmadığı, ana dili İngilizce olan bir öğretmenin merkez şubede tam gün ve sürekli olarak bulundurulmadığı kabul edildiği gibi 22/01/2009 tarihli ek sözleşme ile de ana sözleşmedeki yükümlülüklerin yerine getirilmediği kabul edilmiştir. Davacının sözleşmesel eksikliklerini ve aykırılıkların neler olduğu dosyaya delil olarak ibraz edilen e-posta yazışmalarının içeriklerinde de yer aldığı, bazı kursiyerler tarafından tüketici mahkemelerine davalar açıldığı, Adana Tüketici Mahkemesinin 2009/224 E. Sayılı 2011/618 Karar sayılı gerekçeli kararının buna örnek teşkil ettiği, davacının ödemelerinde geciktiği ana dilde eğitimci istihdam etme yükümlülüğünü ihtar edilmesine rağmen yerine getirmediği, 22/01/2009 tarihli ek sözleşme kapsamında sözleşmenin eksikliklerinin yerine getirilmesi ve sözleşmenin sorunsuz olarak devamı için verilen 7 günlük süre içerisinde sorunların giderilemediği, bu sebeple davacıya Beyoğlu … Noterliğinin 02/02/2009 tarihli ihtarnamesinin gönderildiği, davalının bu ihtarname ile haklı sebeple sözleşmeyi fesih ettiği, davacının ek sözleşmede belirlenen 7 günlük süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde davalıya sözleşmeyi fesih yetkisinin verildiği, davalı tarafından sözleşmenin fesih sürelerine uygun şekilde sonlandırıldığı, davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, haklı fesih nedeniyle davacının maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği, davalının franchise sözleşmesini ve 22/01/2009 tarihli ek sözleşmeyi ve senetleri serbest iradesi ile imzaladığı, ek sözleşmenin ve senetlerin baskı ile iradesi sakatlanmak suret ile imzalatıldığının ispat edilemediği anlaşıldığından, davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin ‘Sözleşmeye aykırılığın ilk olarak davacı müvekkil tarafından gerçekleştirildiği, davalı tarafından yapılan tahsilatın sözleşmeye uygun olduğu’ hususunun kabulünün hukuka aykırı olduğunu, sözleşmeye aykırılığın haksız tahakkuklar nedeniyle davalı tarafından gerçekleştirildiğini, Mahkemenin kabulünün aksine sözleşmede KDV konusunda açıklık bulunmadığını, doktrinde bu durumda sözleşme bedelinin KDV dahil olarak değerlendirilmesi konusunda görüş olduğunu, Yargıtay’ın da bu görüşte olduğunu, Mahkemenin 24.09.2008 tarihli taahhütname uyarınca müvekkilin ifasını gerçekleştiremediğini ikrar ettiği yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu; öncelikle davalının sözleşmesel yükümlülüklerine uymadığı hususunun gözardı edilerek sözleşmeye aykırılığın başlangıcının mükerrer KDV tahsilatı ve davacıya taahhüt ettiği desteği vermemesi nedeniyle davalıda olduğunun gözden kaçırıldığını, kaldı ki müvekkilinin iddia edildiği şekilde ikrar anlamına gelecek bir beyanının bulunmadığını, Hükme esas alınan e-posta yazışmalarının, kim tarafından oluşturulduğu ve muhataplarının kim olduğu belirlenmeden tek başına delil olarak kullanılamayacağını, Müvekkil tarafından istihdam edilecek ana dilde eğitimcinin kılavuzlara göre davalı tarafından tayin edileceğinin ve davalının kılavuzlara göre ana dilde eğitimci tayin etme yükümlülüğünü yerine getirmediği hususunun mahkemece göz önünde bulundurulmadığını, Alt lisans sözleşmesinde belirtilen ve davalının vermekle yükümlü olduğu kılavuzların müvekkile verilmediği beyanlarının mahkemece dikkate alınmadığını; alt lisans sözleşmesinde personel ile ilgili konularda açıkça kılavuzlara atıfta bulunulmasına rağmen, dosya muhteviyatında olmayan kılavuzları incelediğinden bahisle mahkemenin karar verdiğini, Mahkemenin franchise sözleşmesinin ruhuna ve özüne uygun şekilde tarafların haklarını ve borçlarını sorgulamayarak, sözleşmenin ilk olarak hangi tarafça edildiği hususunu yanlış tespit etmesi neticesinde tüm hukuki süreci hatalı şekilde davalı lehine yorumladığını, Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bozulmasının temel nedeninin, davalının aydınlatma yükümlülüğünü ihlal edip, müvekkilden mükerrer olarak KDV talep edilmesi, bütçe ve kurulum ücreti ile bağlı kalınmaması, proje ilerleme takvimine göre hareket edilmemesi ve teklif alma süreçlerinde gecikmeye sebebiyet verilmesi olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * 01/06/2015 tarihli bilirkişi raporu. (Davacı …’in sözleşme ile üstlendiği yükümlülükleri, davalı … A.Ş.’nin ihtarlarına rağmen tam olarak yerine getirmediği, bu nedenle davalının sözleşmeyi haklı nedenle fesih ettiği, davacının tazminat talep edemeyeceğini bildirir.) * 31/01/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu. (Davacılar tarafından davalılara 101.395,82 TL ödeme yapıldığı, davalılar tarafından davacılar adına KDV dahil olmak üzere tanzim edilen faturaların 134.482,10 TL olduğu, davacıların davalı tarafa ödediği 101.395,82 TL yatırım harcamalarından dolayı zararının ne kadar olduğunun hesap edilebilmesi için sözleşmenin fesih tarihine kadar olan ticari faaliyeti ile ilgili gelir gider hesaplarının incelenmesi gerektiği, ancak buna ilişkin verilerin dosyada bulunmadığı 31/12/2007 tarih, … nolu davalı … A.Ş. tarafından düzenlenen KDV hariç 80.000,00 USD’li franchise bedeline ilişkin faturada %18 KDV alınmış olmasının alt imtiyaz sözleşmesinin 5.4 maddesine uygun olduğu, davalı tarafın Beyoğlu … Noterliğinin 02/02/2009 tarihli ihtarnamesi ile 22/01/2009 tarihli ek sözleşme hükümlerine dayanarak davacının davalı ile olan 28/12/2017 tarihli … A.Ş. alt imtiyaz sözleşmesini feshedildiğini, ek sözleşmenin 22/01/2009 tarihinde düzenlendiğini, ihtarnamenin davalıya gönderildiği tarihin 02/02/2009 tarihi olduğu, ihtarnamede alt imtiyaz sözleşmesinde belirlenen … markası ve sisteminin teknik ve standartlarına uygun şekilde sorunsuz ve kesintisiz biçimde en geç 7 gün içerisinde noksansız olarak yerine getirilmesinin istendiği, ek sözleşmede belirlenen esas ve şartlarda ve son kez ifası için 7 gün ek süre tanındığının bildirildiği, ek sözleşmenin düzenlendiği tarih ile ihtarnamenin davacıya tebliğ edildiği 02/02/2009 tarihi dikkate alındığında ek sözleşmenin düzenlenme tarihi üzerinden 10 gün dahi geçmeden ek sözleşmedeki fesih yetkisinin kullanılmasının çelişkili davranış yasağının ihlali olgusunu oluşturduğu, davalının tavrının dürüstlük kuralını ihlal eder nitelikte olabileceğini bildirir.) * 03/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu. (Kök raporda vardıkları sonuçları yinelemekle beraber, alt imtiyaz sözleşmesinde … sistemi öğretim amaçlı ticari ve idari metodolojileri içeren telif hakları ve eğitim materyalleri kullanan ve hali hazırda mevcut benzersiz bir sistem olup kılavuzlar ve yazılı metinler yolu ile imtiyaz veren tarafından zaman zaman değiştirilebilir denilerek franchise sözleşmesinin konusunu oluştan imtiyazın kapsamının tayinin uyuşmazlığın çözümü noktasında zorunlu olduğunun yinelendiği, edim yükümlülüğünün kapsamının somut bir şekilde tayin edilmesi gerektiği, bunun yapılmaması halinde ihlalin tespitinin mümkün olamayacağı davacı tarafın ödemelerinde gecikmiş olması ve ana dilde eğitimci istihdam etme yükümlülüğünü ihtar edilmiş olmasına rağmen yerine getirmemiş olduğu olgularının kanıtlanması için dosyaya sunulan delillerin kesin nitelikte olmadığı, e-posta yazışmalarından ibaret bulunduğu, e-posta yazışmalarınında yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, davacı tarafın edim yükümlülüğünü ihlal ettiği ve bu açıdan feshin haklı sebebe dayandığı sonucuna varılabileceğinin ifade edilmesi gerektiği, bunun ile birlikte davacının edimlerini yerine getirmediğini kabul ve ikrar ettiği bir belge olarak dosyaya ibraz edilen 24/09/2008 tarihli taahhütnamenin önemli olduğu, davacı kendi imzasını taşıyan bir belge düzenleyerek kendi aleyhine kesin delil yarattığını, anılan taahhütnamede davacının kusurlarını kabul ettiği ve eksikliklerini tamamlama taahhüdünde bulunduğu, davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarname içeriklerinde de davacının yerine getirmediği edimlerin neler olduğunun bildirildiği, bu ihtarnameleri tebellüğ ettiğine dair imzasının bulunduğu, ancak ihtarnameleri tebellüğ etmesinin ihtarname içeriğini aynen kabul ettiğini ve açıkça ihtarnameye konu fiiller bakımından kusurunu kabul ettiğine dair bir beyanın bulunmadığı, bu ihtarnamelerin davacı tarafından kabul edilmesinin davacı aleyhine kesin delil oluşturmayacağını bildirir.)
GEREKÇE: Dava, franchise sözleşmesinin haksız feshedildiğinin tespiti, haksız fesih nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile sözleşme nedeniyle davalı tarafın irade sakatlığı yoluyla elde ettiği tüm senet ve protokollerin iptali istemine ilişkindir. Davacılar, davalıların sözleşmeyi haksız şekilde feshetmeleri nedeniyle, tespit, tazminat ve menfi tespit isteminde bulunmuş; davalılar ise sözleşmenin haklı nedenler ile fesih edildiğini, davacıların taleplerinin haksız olduğu beyanıyla davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davalının ihtarname ile haklı sebeple sözleşmeyi fesih ettiği, davacının ek sözleşmede belirlenen 7 günlük süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde davalıya sözleşmeyi fesih yetkisinin verildiği, davalı tarafından sözleşmenin fesih sürelerine uygun şekilde sonlandırıldığı, davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, haklı fesih nedeniyle davacının maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği, davalının franchise sözleşmesini ve 22/01/2009 tarihli ek sözleşmeyi ve senetleri serbest iradesi ile imzaladığı, ek sözleşmenin ve senetlerin baskı ile iradesi sakatlanmak suret ile imzalatıldığının ispat edilemediği anlaşıldığından, davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacıların, franchise sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği iddiasıyla, öncelikle feshin haksız olduğunun tespitiyle, haksız fesih nedeniyle oluşan zararların tahsilinin ve iradesini sakatlamak suretiyle davalıların elde ettikleri senet ve protokollerin iptalini talep ettiği; davacılar vekilinin 16.11.2015 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinin ıslah edildiği, 27.11.2019 tarihli dilekçe ile de bedel artırımı yoluna gidildiği, davanın HMK.107.maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeniyle dava değeri belirlendiği anda bedeli artırma hakkına sahip olmaları nedeniyle dilekçenin usule uygun olduğu, mahkemece toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile “Davacıların sözleşmeye aykırı davranışlarının e-posta yazışmaları, davacı tarafından düzenlenen ve davacı kabulündeki 24/09/2008 tarihli taahhütname ile ihtarname içerikleri ile sabit olduğu” kabul edilerek, davalı tarafça yapılan feshin haklı olduğuna, feshin sözleşmede belirtilen süre ve yönteme uygun olarak gerçekleştirildiğine ve buna göre davanın tümüyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacıların istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/11/2021