Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/149 E. 2021/401 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/149 Esas
KARAR NO: 2021/401 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2021
NUMARASI : 2020/361 E.,
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)İhtiyati tedbir talebi : İhtiyati tedbir talep eden vekili ibraz etmiş olduğu dava dilekçesi ile ; Müvekkilli …San.Tic.A.Ş. ile davalı … Ltd.Şti. arasında İstanbul Bakırköy Florya semtinde yer alan ve … adı altında faaliyet gösteren özel eğitim kurumunun külliyen devri hususunda 01.07.2019 tarihinde “Ruhsat Devir Mutabakat ve Sulh Sözleşmesi” adı altında bir sözleşme akdedildiğini, sözleşmeye göre özel okulu işleten davalı şirketin zarar etmesi nedeni ile mevcut giderleri karşılayamadığını, okul binasının kira borçları ile tüm tedarikçiler ile çalışanlarına borçlu olduğunu, borçlarını ödeyemez hale geldiğini bu nedenle davacı … Kurumlarına devredilmesinin ve bundan sonra bu sözleşme kapsamında okulun davacı Mil Özel Öğretim şirketince işletilmeye devam edilmesinin amaçlandığını, sözleşmeye göre devrin sağlanabilmesi için davalı tarafın yerine getirmesi gereken ruhsat ve diğer lisansların devir işlemlerinin öncelikli olarak yerine getirilmesi gerektiğini, devrin fiilen gerçekleşmesi ancak davalının resmi makamlar önünde devir işlemlerini gerçekleştirmesi sonrasında başlayabileceğini, aynı sözleşme mucibince davalı firmanın ağırlıklı borcu olan kira bedeli ,öğretmen ve eğitim giderleri ile 3. Şahıs tedarikçilere olan ödemeleri gerçekleştirememesi nedeni ile bu borçların büyük bölümünün müvekkili … tarafından üstlenildiğini, ayrıca sözleşmenin 4.4. maddesi gereği davalı tarafın piyasaya olan 2.300.000,00 TL çeklerinin ödenmesi de okulun işletmesinden ve bu arada yeni dönem öğrenci kayıtlarından elde edilen gelirle ödeneceğinin, davalı tarafın resmi işlemleri gerçekleştireceği ve sözleşmeye bağlı kalarak edimlerini yerine getireceği ümidi ile müvekkilinin edimlerini yerine getirmeye başladığını, bu kapsamda davalı tarafa davalının keşide etmiş olduğu çek borçlarının ödenememesi sonucu icra baskısı altında olmasını önlemek maksadı ile edimlerini de yerine getireceği düşüncesi ile davaya konu emre muharrer bonoları 09.07.2020 tarih 293.318,00 TL bedelli ( ödendi), 16.07.2020 tarihli 293.318,00 TL bedelli ( Ödenmedi), 23.07.2020 tarihli 293.318,00 TL bedelli, 30.07.2020 tarihli 293.318,00 TL bedelli, 06.08.2020 tarihli 293.318,00 TL bedelli, 13.08.2020 tarihli 293.318,00 TL bedelli, 20.08.2020 tarihli 293.318,00 TL bedelli, 27.08.2020 tarihli 293.323,00 TL bedelli, 03.09.2020 tarihli 110.000,00 TL bedelli, toplam 9 adet sıralı şekilde keşide ederek bono verdiğini, bu bonolar ile mezkur 2.300.000,00 TL meblağlı çek borçlarının kapatılmasının amaçlandığını, ancak davalı firma borçları kapatmadığını bunun yerine işbu senetleri vadelerinde tahsil edilmek üzere bankaya tahsil cirosu ile devrettiğini, senetlerin halihazırda … A.Ş. de tahsilde olduğunu, tahsile konan ve vadeleri gelen senetlerden ilk senedin bedeli olan 293.318,00 TL ödendiğini, ancak davalı tarafın sözleşmeye aykırı hareketlerinin bulunması nedeni ile bundan sonraki muaccel olan senet bedellerinin ödenmediğini, davalı tarafa edimlerini yerine getirmesi bildirildiğini, davalı taraf hala edimlerini yerine getirmediğini, davalı firma dava dışı … Tic. A.Ş. şirketi ile birleştiğini, sözleşme kapsamında müvekkili firma tarafından Zeytinburnu …. Noterliğinin 19.03. 2020 tarih ve … sayılı ihtarnamesi keşide edildiğini edimlerinin yerine getirilmesi ve ruhsat ve lisans devir işlemlerinin biran evvel tamamlanması gerektiğinin bildirildiğini, davalı tarafın edimlerini yerine getirmediğini, muaccel olup da ödenen senetin 09.07.2020 tarih 293.318,00 TL bedelli senet olduğunu, iadesinin gerektiği gibi muaccel olup da ödenmeyen 16.07.2020 tarihli 293.318,00 TL bedelli senet olduğunu, ve muaccel olmamış 7 adet senedin ödenmesinin müvekkiline zarar oluşturacağından, eğitim hizmeti verecek olan şirketin yeni eğitim dönemi başlamadan önce biran evvel devir işlemleri ile ruhsat ve lisans devirlerinin tamamlanması sonucu faaliyetine başlaması gerektiğini, ancak davalı tarafın kötü niyetli olarak devir işlemlerini tamamlamadığını, bonoları tahsile koyarak müvekkilinden haksız kazanç elde etmeye çalıştığının, vadesi gelen senet bedellerinin 3. Şahıslara devir ve temliki ile yine vadeleri henüz muaccel olmamasına rağmen bu bonoların protesto olması ve her an icra takibine konu edilmesi ve/veya 3. Şahıslara devir ve temilk edilmek sureti ile müvekkili firmadan tahsil edilmesinden bahisle icra takip/lerinin durdurulması ve bonoların 3. Şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
B-) Tedbire itiraz : Tedbire itiraz eden vekili dilekçesinde, taraflar arasında 01/07/2019 tarihli Ruhsat Devir Mutabakat ve sulh sözleşmesi ile yine aynı tarihli Marka Lisans Kullanım Sözleşmesi imzalandığını, Ruhsat Devir Mutabakat ve sulh sözleşmesi ile devreden müvekkili şirkete ait isimleri yazılı okulların eğitim ruhsatıyla birlikte okul binası, demirbaşları, Canada okullarına ilişkin isim hakkının bütün haliyle devralan ….A.Ş’ne devri ile ilgili olduğunu, sözleşmenin 1.1 maddesinin 2.bendi, 3.bendi ve 2.maddesine göre sözleşme ile devreden müvekkilinin eski kiraya vereni olan …r’e olan kira borçlarının devralanın, okulun gelirlerinden elde edilecek karının, devredenin hissesine düşen miktardan hesap edilerek, öğrenci kayıtlarından gelecek paralardan da peyderpey ödenerek mahsup edilmesi hususunda tarafların anlaştıklarını, sözleşmenin 4.4 maddesi ile müvekkiline ait ödenmesi gereken toplam 2.300.000,00 TL bedelli çeklerin devralan tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını akabinde eski borçların müvekkilinin kar payından mahsup edilmesi son olarakta müvekkilinin devir işlemi sırasında ücretini tahsil ettiği 19 adet öğrenci bedelinin mahsup edilmesi, tüm bu mahsup ve ödemelerin tamamlanmasından sonra ise devralanın, devrenden müvekkiline yıllık net karın %20’sini ödemesi gerektiğini, karşı tarafın bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini nakden ödeyemeyeceğini beyan ederek bu bedellere ilişkin davaya konu 9 adet senedi keşide ederek müvekkiline teslim ettiğini, sözleşmenin 3.maddesinde müvekkilinin 4.maddesinde ise devralanın yükümlüklerinin yer aldığını, karşı tarafın sözleşmenin 4.4 maddesi ile yükümlendiği 2.300.000,00 TL borcuna ilişkin keşide ettiği senetlerin ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı talep ettiği, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, işletmenin devrinin gerçekleştirilip devamında da Milli Eğitim Müdürlüğü nezdinde gerekli başvuruları yaptığını buna ilişkin İşletmenin Devri Sözleşmesini sunduklarını, karşı tarafın ruhsatın devralınmasına ilişkin gerekli işlerin yapmamış olmasının müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını bu nedenle verilen ihtiyati tedbir kararının haksız olduğunu belirterek ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “İİK 72/2 maddesine göre icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir denilmektedir. HMK 389. Maddesinde Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir denilmektedir. Dava dilekçesi, dava dilekçesine eklenen deliller, İİK 72/2 Maddesi, HMK 389/1 Maddesi ve yaklaşık ispat koşulları dikkate alınarak verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasay uygun olduğu” şeklinde gerekçe ile ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı yan istinafında “…..davacı yan , söz konusu sözleşmenin yukarıda açıklanan 2.2. Maddesi ve 4.maddesinde belirtilen taahhütlerinin hiçbirini yerine getirmemiştir. Aksine davacı tamamen haksız ve kötüniyetli olarak söz konusu maddeler kapsamında keşide etmiş olduğu senetlerin bedelsiz kaldığını iddia etmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin belirtilen 4.4. maddesinde devredenin 2019 yılı Temmuz ve Ağustos ayı içerisinde ödenmesi gereken 2.300.000,00 TL bedelli çeklerinin, devralan olarak davacı tarafından ödeneceği ve bu bedelin sözleşmenin akdinden sonra, gelecek kayıt bedellerinden karşılanacağı, buna karşılık bu bedelin sözleşmenin 2.1. maddesine göre DEVREDEN müvekkile tahakkuk edecek yıllık kardan mahsup edileceği kararlaştırılmıştır. Ancak, sözleşmenin akdinden hemen sonra, müvekkilim üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş, okula öğrenci kayıtları yapılmış, belirtilen ödemenin DEVRALAN DAVACI tarafından yapılması istendiğinde ise, devralan davacı bu bedel için nakit ödeme yapmayacağını, huzurdaki davaya konu 9 adet senedi keşide edip, vereceğini, bu şekilde belirtilen vadelerde taahhüt ettiği bedeli ödeyeceğini beyan etmiştir. Bu kapsamda da söz konusu senetler müvekkil tarafından tahsil amacıyla bankaya verilmiştir. Müvekkil, sözleşmenin 4.4. maddesi ile devralan davacının ödeyeceğini taahhüt ettiği 2019 yılı temmuz ve ağustos ayı içerisinde ödenmesi gereken 2.300.000,00 tl bedelli çeklere ilişkin ödemenin nakit yapılmayacağı hususunu kabul etmiş ve davacı tarafından keşide edilen ve huzurdaki davaya konu senetleri teslim almıştır. Bu senetler izah edildiği üzere, davacı yanın sözleşmesel yükümlülüklerinden kaynaklanmakta olup, davacı yan işbu senetleri sözleşmeye aykırı olarak ödemekten kaçınmaktadır. . Bugüne kadar hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacı taraf, ödemeyi taahhüt ettiği bu bedeller için verilmiş söz konusu bonoların vadeleri yaklaştığında ise, kötüniyetli olarak ve ödememe amacıyla huzurdaki davayı açmış ve tedbir talep etmiştir. Oysa ki, ilgili sözleşme gereğince devam eden eğitim hizmetleri sırasında alınması gereken bir kısım kararların DEVREDEN MÜVEKKİLİN onayıyla yapılması gerekirken, bu yapılmadığı gibi, müvekkilimin okulda bulunan bir kısım kitap kıyafet ve diğer malzemeleri de müvekkile iade edilmemiş ve hatta bu malzemelerin öğrencilere satıldığı öğrenilmiştir. Bu kapsamda Florya kampüste bulunan 266.889,06 TL’lik kitap ile 483.365,00 TL’lik kıyafet halen davacı yanın uhdesinde bulunmaktadır. Söz konusu kıyafet ve kitapların tamanının öğrencilere satılan satış bedeli üzerinden müvekkile ödenmesi gerekmektedir. Yine, DEVREDEN MÜVEKKİLE ait olacağı kararlaştırılan 200 öğrenciye ilişkin ödenen ve ödenecek olan 6.179.892,07 TL tutarındaki bedele ilişkin taraflar arasında olacağı 16.08.2019 tarihli Ek Sözleşme akdedilmiştir. Anılan Ek Sözleşme gereğince, müvekkilimiz şirket tarafından, davacı yana 31.07.2019 tarih,… numaralı, 6.179.892,07 TL’lık fatura tanzim edilerek, gönderilmiştir. Müvekkilim taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun şekilde belirtilen 200 öğrenciden tahsil edilen tüm bedeller muhasebe kaydında davacı yanın hesabından mahsup edilmiştir. Bu doğrultuda halihazırda müvekkilime ödenen bedellerin toplamı 4.676.798,12 TL olup, bakiyesi 1.503.093,95 TL müvekkile davacı yan tarafından ödenmemiş olup, müvekkil belirtilen tutar kadar davacı yandan alacaklıdır. İzah edildiği üzere, müvekkil şirketin davacı yana muaccel olmuş hiçbir borcu bulunmamakta, aksine davacı yan muaccel olan hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmiş değildir. Bu doğrultuda, davacı yana keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 10.06.2020 tarihli … yevmiyeli ihtarnamesi ile fazlaya ilişkin tüm talep, dava hakları saklı kalmak üzere müvekkilin, 07.2019 tarih, … numaralı, 6.179.892,07 TL’lık faturaya konu ödenmemiş 1.503.093,95 TL, İleride kar payından mahsup edilmek üzere bedelini müvekkilin almasına karar verilen 19 öğrencinin kayıt bedeli olan 271.529,50 TL ile 21.300,00 USD -Nakden ödenmesi gerekirken, Yerel Mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilen 2.300.000,00 TLye ilişkin senetlere dayalı alacağı bulunmaktadır. Kısaca özetlemek gerekir ise, müvekkil sözleşmesel tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş, davacının iddia ettiği üzere ruhsatın devrine ilişkin yükümlülüklerini de yerine getirmiştir. ruhsatın devralınmasına ilişkin gerekli işlemlerin davacı yanca yapılmamış olması hususu ise müvekkilin sorumluluğunda olan bir husus olmadığı gibi, bu durum davacı yanın akdi yükümlülüklerini yerine getirmemesine bir gerekçe olarak kullanılması da asla mümkün değildir. …” denilerek tedbire itirazın reddine dair kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı yan istinafında “…… mahkemeden talebimiz kıymetli evrak olan bonoların davalı/alacaklı ? tarafından kötü niyetle ve 3. Şahıslara devir ve temliki halinde müvekkilin zor durumda kalacağı endişesidir. Esasen taraflar arasındaki ilişkide müvekkiller işbu bonoların bedelsiz olduğunu ve davalı/alacaklının bu bono bedelleri nedeni ile alacaklı olmadığını deliller ve kayıtlar ile ispat edebilecek durumdadır. Zira davha dava açılmadan evvel taraflar arasındaki bu uyuşmazlık nedeni ile müvekkil tarafından taraflar arasındaki ticari ilişkinin davalı tarafın davranışları nedeni ile bozulduğu , davalının edimlerini yerine getirmediği ve fakat bu halde alacaklı olamayacağı ve bonoları iade ve teslim etmesi gerektiği bildirilmiştir. Hal böyle iken davalı tarafın işbu dava nedeni ile verilen ihtiyati tedbir kararının arkasından dolaşarak bonoları 3. Şahıslara ciro ve tahsil etme imkanı mevcut ve aktif olacaktır. Bu halde de müvekkiller açısından telafisi imkansız zararlar meydana gelecektir. …..” denilerek kararın 3. Kişiler açısından da verilmesi yönündeki taleplerinin kabul edilmemesine dair kararın kaldırılmasına talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ; menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İstinaf konusu murafaa ana dosya açısından verilen ihtiyati tedbire itirazların reddi hakkındadır.Bu nedenle birleşen dosya yönünden inceleme yapılmamıştır.Davacı yan istinafı incelendiğinde; ihtiyati tedbirin üçüncü kişiler hakkında da geçerli olmasını talep ettikleri ve mahkemenin bu talebi kabul etmediği yönündedir. İhtiyati tedbir kararı mahiyeti gereği ancak davanın tarafları hakkında hüküm ifade edecek olup, iyi niyetli olduğu karinesinden yararlanan üçüncü kişilerin hak ve menfaatlerini etkiler mahiyette tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığı gibi, kambiyo senetlerinin mahiyetini ortadan kaldırır şekilde devir, temlik ve ciro yasağı da getirilemeyeceğinden davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Davalı yanın istinaf başvurusu incelendiğinde ; itiraz ve sonrasında istinaf ettiği hususlar delil değerlendirmesine ve yargılama sürecinde toplanacak delillere ilişkindir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi)Mevcut delil durumuna göre mahkemece yaklaşık ispat görülmüş bulunması ve ayrıca ihtiyati tedbirin mevcut delillere göre verilmiş bulunması, delil durumu ve şartlar değiştiğinde ihtiyati tedbirin kaldırılabilecek veya değiştirilebilecek oluşu da nazara alındığında halihazır durum itibari ile verilmiş kararda bir hatalı uygulama bulunmadığından davalı yanın istinaf başvurusunun da esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 3- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 ‘ar TL karar ve ilam harcının davacılardan AYRI AYRI TAHSİLİ İLE Hazineye gelir yazılmasına 4- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 5-Taraflarınca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına 6- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/02/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.