Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1486 E. 2023/648 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1486 Esas
KARAR NO: 2023/648 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021
NUMARASI: 2020/235 E. – 2021/702 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 72 yaşında olduğunu, davalı ile müvekkilinin 2010 yılında tanışdığını, davalının işe ihtiyacı olduğundan müvekkilinin çalışmakta olduğu … A.Ş.’de işe girmesini sağladığını, müvekkili ile davalı arasında 2012 yılında duygusal bir yakınlık başladığını, davalının müvekkiline giderek kendisinden hamile kaldığını söylediğini, çocuğu aldırması gerektiğini, aralarındaki ilişkinin duyulmasını istemiyorsa kendisine derhal nakit ödeme yapmasını ve senet vermesini talep ettiğini, müvekkilinin de çaresiz kalarak davaya konu bonoyu imzalamak zorunda kaldığını, davalının garanti maksatlı olarak bonoyu aldığını, kesinlikle kullanmayacağını beyan ettiğini, müvekkilinin davaya konu bononun kötü niyetli 3. kişilerin eline geçmesinin önlenmesi amacıyla ciro edilemez kaydı düştüğünü, ancak davalının müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlattığını, müvekkilinin söz konusu icra takibinden haberdar olunca oğluna davalı ile arasında geçenleri anlatmak zorunda kaldığını, şantajla bono alan davalıdan müvekkilinin oğlunun şikayetçi olduğunu ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/176608 soruşturma sayılı dosyasında soruşturmanın görüldüğünü, davalının soruşturma dosyasına vermiş olduğu ifadeden de bononun esasen bedelsiz olduğunun anlaşıldığını, gayri ahlaki maksatla elde edildiği, bononun kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içermediği, davalının ortada bir borç yokken müvekkil aleyhine takibe giriştiğinden bahisle davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu senedin müvekkili davalının soruşturma aşamasında verdiği ifadeden de anlaşılacağı üzere aralarında olan birlikteliğin karşılığı ve birlikteliğin aradaki yaş farkını görmezden gelinerek devamını temin için müvekkilinin gönlünü almaya, onu onure etmeye yönelik olarak davacı tarafından verildiğini, davacının öncesinde de çeşitli hediyeler verdiğini, senedin zorla alınması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, söz konusu icra takibinde sadece yetkiye itirazda bulunulduğunu, esasa ilişkin hiçbir itirazda bulunulmadığı, yetki itirazının da İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/956 E. sayılı dosyası ile reddedildiğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/176608 Soruşturma sayılı dosyasında da kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/07/2017 tarihli 2016/1209 E. – 2017/706 K. sayılı kararıyla; “…senedin zorla verildiği iddiasının ispatlanamadığı, taraf beyanları ve hazırlık soruşturmasındaki davalı beyanlarından senedin taraflar arasındaki birlikteliğin devamı ve yaş farkının gözardı edilmesi için hediye olarak verildiği, taraflar arasında gayrı meşru bir birliktelik bulunduğu, senedin 6098 sayılı TBK’nun 27/1 maddesi gereğince geçersiz olduğu” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, Kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dairemizin 08/06/2020 tarihli 2017/4736 E. – 2020/953 K. sayılı kararıyla;”Davacı taraf dava konusu senedin tehdit ve şantajla imzalatıldığını ileri sürmüş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf taraf dava konusu senedin tehdit ve şantajla imzalatıldığı iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamamıştır. Öte yandan davalı aleyhine başlatılan hazırlık soruşturmasında da takipsizlik kararı verilmiştir. Ayrıca, mahkemece dava konusu senedin TBK’nun 27/1 maddesi gereğince geçersiz olduğuna ilişkin gerekçesi de yerinde değildir. Zira, dava konusu senet, taraflar arasındaki ilişkinin devamı sırasında davacının iradesi fesada uğratılmaksızın rızası ile verilmiş ve bu senet nedeniyle ödemeler de yapıldığı tarafların beyanlarıyla sabittir. Senedin takibe konulduğu tarih itibariyle yapılan bu ödemelerin düşülüp düşülmediği ve yine takipten sonra ödemeler olup olmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılan ödemeler alınarak dava tarihi itibariyle borçlu bulunulmayan miktarın tespiti için gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/06/2021 tarihli 2020/235 E. – 2021/702 K. sayılı kararıyla; “…davacı tarafça, tehdit ve şantaj yoluyla imzalanarak davalı yana verilen senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf kaldırma kararında da belirtildiği üzere, davacı taraf, dava konusu senedin tehdit ve şantaj yoluyla imzalatıldığı iddiasını usulüne uygun delillerle ispat edememiştir. Bu nedenle, davacı tarafından davalı yana yapılan ödemeler dikkate alınarak, davacının borçlu olmadığı miktarın tespitine yönelik olarak kaldırma kararı kapsamı ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. İstinaf kaldırma kararı sonrasında yapılan 25/05/2021 tarihli ve 15/06/2021 tarihli duruşmalarda davacı tarafça dava ve takip konusu senede ilişkin olarak, gerek takip öncesinde gerekse de takip sonrasında herhangi bir ödeme yapılmadığı, yapılan ödemelerin takip konusu senede ilişkin olmadığı beyan edilmiştir. Her ne kadar davalı tarafça, cevap dilekçesi ile yapılan ödemelerin dava konusu senede ilişkin olduğu beyan edilmiş ise, eldeki davada ispat yükü senedin geçersiz olduğunu iddia eden davacı taraftadır. Bu nedenle davacı yanın beyanlarına itibar edilmesi gerekmektedir. Kaldı ki, dosya kapsamında davacı tarafça sunulan hesap ekstrelerinde de davacı tarafından davalı yana yapılan ödemelerin “borç olarak” açıklamasıyla yapıldığı görülmektedir. İşbu ödemelerin toplamı 12.350,00 TL’ye tekabül etmektedir. Bu ödemelerin senede karşılık olarak yapıldığının kabulü halinde dahi, davalının bakiye alacağının 137.650,00 TL olduğu, başlatılan icra takibinde ise asıl alacak olarak 137.550,00 TL’nin tahsilinin talep edildiği görülmektedir. Açıklamasız olarak yapılan 2.000,00 TL tutarlı ödeme senedin düzenlenme tarihinden önce yapıldığından dikkate alınmamıştır. Bu hali ile davacı vekilinin beyanları ve dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, takip ve dava konusu senet nedeniyle davacının davalıya olan borcunun devam ettiği” gerekçesiyle; davanın reddine, davacı yanın kötü niyetinin sabit olmadığı gerekçesiyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, bozmaya ilişkin hükümleri yerine getirmediğini, müvekkilinin dava tarihi itibariyle 72 yaşında olduğunu, davalı ile 2012 yılında duygusal bir yakınlık yaşadığını, bu durumun davalının da kabulünde olduğunu, davalının hamile olmadığı halde müvekkilinden hamile olduğunu iddia ederek herkese söylemek ile tehdit ederek korkuttuğunu müvekkilinden nakit para ve senet istediğini, müvekkilinin de çaresiz kalarak bonoyu imzalamak zorunda kaldığını. -Davalının şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde, müvekkili ile ilişkisi olduğunu kabul ettiğini, maddi manevi yardımlaştıklarını, senedin de bunlardan bir tanesi olduğunu, kendisine jest olarak verildiğini, her zaman ki dostluk babında verdiği bir hediye olduğunu, bunun aralarında ilişki babında da olabileceğini söylediğini, müvekkilinin davalının kesinlikle kullanmayacağını beyan etmesi üzerine bonoyu imzaladığını, zamanaşımına kısa bir süre kala davalının icra takibi başlattığını, davalının bizzat kendi ifadesi ile senedin birliktelik karşılığı, aradaki yaş farkı görmezden gelinerek birlikteliğe devam edilmesi için verildiğini beyan ettiğini, ancak somut olayda korkutma, tehdit ve şantaj ile alındığını, kadının erkekten küçük olması bu yaş farkının görmezden gelinerek birlikteliği sürdürme gibi maksatlar ile bir kimseye 150.000 TL bedelli senet verilmesinin olağan kabul edilemeyeceğini, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi gayri ahlaki olduğunu, hukuken korunamayacağını.- Mahkeme kararının aksine bonoyu talil eden davalının iddiasını kanıtlama yükümlülüğü bulunduğunu, senette borcun nedeninin nakit olarak belirtildiğini, müvekkilinin davalıya hediye veya jest olarak bono vermesinin kambiyo hukuku mantığına ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu.-Ahlaka kamu düzenine kişilik haklarına aykırı her türlü sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu, somut olayda davalının birliktelik karşılığı müvekkilinden para aldığı iddiasında olup, bu iddianın ahlaka, kamu düzenine ve davalının kişilik haklarına aykırı olduğunu, menfi tespit isteminin kabulü gerektiğini yerleşik Yargıtay içtihatlarının da aynı doğrultuda olduğunu.-Senede karşı senet ile ispat kuralının mutlak bir kural olmayıp, ahlaka ve adaba aykırı bir sonuç için alınan senetler hakkında tanık dinlenebileceğine dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı bulunduğunu.-Davalının, korkutma, tehdit ve şantaj ile müvekkilinden senet aldığı halde hukuka ve ahlaka aykırı bir sonuç gerçekleştirmek amacıyla kendisine senet verdiğini iddia ettiğini, davalının bu iddiası ile müvekkilinin BK 81.madde nedeniyle verilen şeyi geri istenemeyeceğini beyan etmişse de davanın konusunun senedin iadesi değil iptali/bedelsizliğinin tespiti olduğunu.-Kambiyo senedinin zamanaşımına uğramasına çok az bir zaman kala takibe geçilmiş olunmasının davalının kötüniyetini gösterdiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece kötüniyet tazminatı taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, davacının istinaf kaldırma kararı sonrası duruşmalardaki imza altına alınan beyanlarının kötüniyet gösterdiğini, tazminat talebinin reddine yönelik gerekçe gösterilmediğini beyanla tazminata yönelik mahkeme kararının kaldırılarak %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, davacının istinaf sebeplerinin reddine karar verilerek davanın reddi kararının onanmasını talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul Anadolu …İcra Müd. … E.sayılı dosyasına konu; 01/03/2012 tanzim tarihli 31/12/2012 ödeme tarihli 150.000 TL bedelli keşidecisi …, alacaklısı … olan nakden ödeme kaydı bulunan senedin üzerinde ciro edilemez kaydı bulunduğu, senet lehdarı tarafından 137.550 TL bono asıl alacağı 23.976, 25 TL işlemiş faiz ve 250,20 TL bono komisyonu olmak üzere toplam 161.776,45 TL alacağın tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı görülmüştür. İlk derece mahkemesinin 11/01/2017 tarihli 2016/1209 Esas sayılı kararıyla, %15 teminat karşılığında, icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin İİK 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılıyorsa da, davacı tarafça teminatın yatırılmadığı, tedbirin uygulanmadığı anlaşılmıştır. Davacı …’ın 29/01/2016 tarihli şikayet dilekçesi ile …’tan şikayetçi olduğu, kendisini şüphelinin hamile olduğunu çocuğu aldırması gerektiğini söylediğini, ilişkilerini etrafına ve ailesine söylemekle tehdit ederek zorla senet aldığını ileri sürdüğü, şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan davalının ifadesinde; ” senedin dostluk babında verilen hediye olduğu, aralarındaki ilişki nedeniyle olduğu, banka hesabına belirli aralılarla ödeme yapıldığını” beyan ettiği, soruşturma sonunda davalı hakkında takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E: Bonodan kaynaklanan menfi tespit davasında, davacı vekilinin, davaya konu bononun davalı tarafça tehdit ve şantajla kendisinden alındığını ileri sürerek borçlu bulunmadığının tespitini talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 08/06/2020 tarihli 2017/4736 E. – 2020/953 K. sayılı kararıyla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacı tarafın dava konusu senedin tehdit ve şantajla imzalatıldığı iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, hazırlık soruşturmasında takipsizlik kararı verildiği, mahkemece senedin TBK 27/1 maddesi gereğince geçersiz olduğuna ilişkin gerekçesinin de yerinde olmadığı, dava konusu senedin taraflar arasındaki ilişkinin devamı sırasında davacının iradesi fesada uğratılmaksızın rızası ile verildiğinin sabit olduğu gerekçesiyle mahkemenin davanın kabulü kararının kaldırılmasına, davacı tarafça yapılan ödemelerin takip yapılırken düşülüp düşülmediği, takipten sonra yapılan ödemeler olup olmadığı konusunda yargılamaya devam edilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Mahkemece davanın reddine, davalı tarafın tazminat talebinin reddine ilişkin karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; istinaf dilekçesinde senedin korkutma ve şantajla alındığı ileri sürülmüşse de, dosya kapsamından senedin tehdit ve şantajla alındığının ispatlanamadığı gibi irade sakatlığı sebeplerinin TBK 39. Madde gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmediği, senedin taraflar arasındaki ilişkinin devamı sırasında, davacının rızası ile verildiği, davacı tarafça TBK 27/1 maddesine dayalı olarak senedin ahlaka aykırı sebeple verildiğinin ispatlanamadığı, kural olarak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetler olduğundan soyutluk prensibi gereğince bir kambiyo senediyle borç altına giren kimsenin, borçlu olmadığını iddia etmesi halinde bu hususu ispat etmekle yükümlü olduğu, senette nakden bedel kaydı olup davalının senedi talil ettiğine yönelik davacı iddiasının yerinde olmadığı, kambiyo senedine konu borcun bulunmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfetinin davacı borçluya düştüğü, davacı tarafça borçlu bulunmadığının ispatlanamadığı, mahkeme kararında açıklandığı üzere, davalıya senet nedeniyle ödeme yapıldığının da iddia ve ispat edilmediği, davacı vekilinin 15/05/2021 tarihli duruşmada, müvekkili tarafından takip öncesi ve sonrasında senede dair ödeme yapılmadığının beyan edildiği, davalı alacaklı tarafça 150.000 TL bedelli senedin 137.550 TL asıl alacak üzerinden takibe konu edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Davalı vekilinin, mahkemece tazminat talebinin reddi kararına yönelik istinaf başvurusunda bulunduğu, ilk derece mahkemesinin 11/01/2017 tarihli 2016/1209 Esas sayılı kararıyla, %15 teminat karşılığında, icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin İİK 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılıyorsa da, davacı tarafça teminatın yatırılmadığı, tedbirin uygulanmadığı İİK 72/4 maddesi gereğince alacaklının zararının bulunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davalı lehine tazminata hükmedilmemesi yerinde olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı yandan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı yandan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderleri olarak yalnız Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 82,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 41,00 TL’sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/04/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.