Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1481 E. 2023/637 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1481 Esas
KARAR NO: 2023/637 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2021
NUMARASI: 2018/332 E. – 2021/168 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı taraf aleyhine davalı tarafça İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile kambiyo senetlerine özgü ödeme emrinin gönderilerek icra takibinin başlatıldığını, davacının bankaya böyle bir borcu olmadığı gibi takibe dayanak bono üzerindeki imzanın da davacıya ait olmadığını, bu nedenle davacının davalı bankaya borcunun olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, takibe konu 10/11/2016 vadeli 13/03/2013 düzenleme tarihli 2.500.000TL bedelli bono üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığını, adı geçen bonoda davacının keşideci değil de, avalist olarak gözüktüğünü, davacının gerek banka gerek dava konusu bono üzerindeki keşideciyle hiçbir ticari yada başka ilişkisi olmayıp davalıya hiçbir borcu olmadığını, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Başkanlığından teknik uzman raporu alındığını ve rapora göre takibe konu bono üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olmadığını, takibe esas bonoda keşideci … Ltd Şti olarak göründüğünü, yan tarafta ise davacılarla birlikte 2 borçlunun daha gözüktüğünü, takibe esas bononun alışıldık matbu bonolardan olmayıp bilgisayar çıktısı olarak düzenlenmiş olup, bono üzerinde herhangi bir el yazısı bulunmadığını, tek el yazısının ödeme günü olup, onun da sonradan eklendiğini, her türlü şüpheyi uyandıran bono üzerinde davacının eli ürünü herhangi bir yazı ve imzanın bulunmadığını, konuyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/122874 Hz no ile soruşturma devam ettiğini beyanla, icra takip dosyasında talep edilen alacağın menfi tespiti ile davacının borçlu olmadığı, alacaklı davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafları ve konusu aynı olan dava için derdestlik itirazında bulunduklarını, söz konusu icra takibine ilişkin olarak davacı tarafından davalı banka aleyhine İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1100 esas sayılı dosyası ile bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla takibin iptalini talep ettiğini, İstanbul 22.İcra hukuk Mahkemesinin 2017/1119 esas sayılı dosyası ile avalist olarak gösterilip hakkında kambiyo senetlerine özgü ödeme gönderilmesinin usulsüz olduğu gerekçesi ile takibin iptalini dava ettiğini, derdestlik itirazından dolayı davanın reddedilmesi gerektiğini, davacı borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayacak bir tahliye ve belirsizlik bulunmadığından davacı borçlunun duran takibe rağmen İİK 72.mad hükmüne dayalı olarak menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, icra takibinin alacağın tahsili için yapılmış olup, davalı bankanın haksız ve kötü niyetli olmadığından, tazminat talebinin reddi gerektiğini beyanla, davacı borçlunun yasal dayanağı bulunmayan haksız davasının reddine, tazminat talebinin reddine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2021 tarihli 208/332 E. – 2021/168 K. sayılı kararıyla; “…Dava konusu edilen senedin incelenmesinde, 13/03/2013 düzenleme tarihli 10/11/2016 vade tarihli 2.500,00TL bedelli, borçlusu … Tic Ltd Şti olup, senet metninin çerçeve içine alınarak, çerçevenin dışında aval veren olarak …, … ve … isim ve imzasının atılı bulunduğu, avalist imzalarının çerçeve içerisine alınan senet metninin dışında kaldığı, senet üzerinde bulunma aval bakımından bir geçerlilik şartı olup, avalist imzasının senet metninin içinde olması ve bu açıklamayı kapsaması gerektiği, avalist imzasının senet metni dışına atılı bulunması nedeniyle senedin aval yönünden şekil şartlarını taşımadığı, dolayısıyla avalist olarak adı yazılı davacı …’ın işbu senet nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı, bu senede dayanılarak başlatılan icra takibinde davacının davalıya borçlu olmadığı anlaşıldığından, davacının davasının kabulü ile, davacının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiş, ayrıca davalı bankanın davacı tarafından atıldığı ileri sürülen imzanın aval niteliğini taşımadığını bilebilecek konumda tacir sıfatına haciz olduğu bu nedenle davacının avalist olmadığını bildiği halde onun aleyhine takip başlatmakta kötü niyetli olduğu, ayrıca söz konusu icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından İİK 72/5. Maddesi uyarınca takip çıkışı olan 1.989.908,89 TL’nin %20’si oranında olmak üzere 397.981,77 TL kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, bunun davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının aksine davacının senet metninde sağ kısmında isminin ve altında imzasının bulunduğu, aval veren sıfatıyla borçtan sorumlu olduğu, bu hususun senet metninde yapılacak basit bir inceleme ile anlaşılacağını, TTK 701. Madde gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imzanın aval şerhi sayılacağını. -Senedin ön yüzünde hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde davacı-borçlunun imzasının bulunmasına rağmen ilk derece mahkemesince aval imzasının senet metni dışında olduğu, bu durumun müvekkili tarafından bilindiği halde takibe konu edildiği gerekçesiyle, borçlu bulunmadığının tespiti yanında müvekkili aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin açık bir hukuk ihlali olduğunu. -Davaya konu senedin ihtiyati haciz kararı alınarak takibe konulduğunu, mahkemenin oybirliği ile ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verdiğini, kambiyo senetlerine özgü takipte de, İcra Müdürlüğü tarafından bu hususun şekil şartı olarak kabul edilmediği gibi, davacı borçlu tarafından senetteki şekil şartı eksikliği nedeniyle takip yapılamayacağına yönelik itiraz edilmediğini.-Tüm yargılama sürecinde, davacının imza örneklerinin toplanması sağlanarak bilirkişi incelemesi yapılması doğrultusunda yargılama ilerlerken, aniden dava konusu senetteki şekil şartı eksikliği nedeniyle davanın kabulüne karar verildiğini, davacının bizzat imzasının bulunduğu kredi çerçeve sözleşmesinin de mahkemeye ibraz edildiğini.-Müvekkili bankanın alacaklı olup alacağının tahsilini teminen yasal takip başlatmak zorunda kaldığını, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi koşullarının oluşmadığını, takibin haksız olduğunun dahi tespit edilmediğini, İİK 72/5 maddesi gereğince tazminata hükmedebilmek için takibin haksız olması yanında kötüniyetli olmasının da gerektiğini.-Asıl kötüniyet ödemesi gereken kişinin davacı olup, davacının banka ile aralarında kredi ilişkisi bulunmadığını ileri sürmüşse de, davacının kredi sözleşmesinde kefil olarak imzasının bulunduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın önce usulden sonra esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Bankası AŞ tarafından … Tic Ltd Şti, …, …, … aleyhine 13/03/2013 düzenleme tarihli 2.500.000,00TL bedelli bir adet bonoya dayanılarak 1.989.908,89TL üzerinden, kambiyo senetlerine özgü takip başlattığı görülmüştür. Dosya arasında bulunan İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1100 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; borçlu … tarafından alacaklı … Bankası AŞ aleyhine imzaya itiraz talebinde bulunulduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan 15/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu 2.500.000TL bedelli senedin ön yüzündeki … isim yazısı altındaki 1 adet “… Tic Ltd Şti kaşesi alt kısmındaki 2 adet imzanın, davacı …’ın eli ürünü olmadıklarının belirtildiği, yargılama sonucunda mahkemenin 2017/1100 esas 2018/736 karar sayılı 20/09/2018 tarihli kararı ile imzaya itirazın kabulüne, borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın davalı tarafça istinaf edildiği, İstanbul BAM 22.Hukuk Dairesinin 2018/3242 esas 2019/851 karar sayılı 30/04/2019 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı banka vekili tarafından, istinaf mahkemesi kararının temyiz edildiği ve Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2019/11196 esas 2020/5789 karar sayılı 29/06/2020 tarihli ilamı ile; aval şerhinin mutlaka poliçe, bono veya alonj üzerine yazılması gerektiği, somut olayda bononun keşidecisinin … Ltd. Şti. Lehtarının … Bankası A.Ş. Olduğu, muteriz borçlu …’ın ise bono üzerinde imzasının bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda muteriz borçlu … tarafından senet dışına atılan imzanın aval olarak kabulünün mümkün olmadığı, mahkemece bu hususun resen nazara alınarak, şikayetçi borçlu yönünden takibin iptali yerine, işin esasının incelenerek takip dayanağı bonodaki imzanın borçluya ait olmadığı gerekçesiyle takibin durdurulmasının isabetsiz olduğu, ancak aleyhe bozma yasağı nedeniyle bu hususun bozma nedeni yapılmadığı, iptal kararının yasal dayanağının İİK 170/a maddesi olması gerekirken ve bu madde de tazminat öngörülmediğinden borçlu yararına tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, kararın düzeltilerek onandığı ve mahkeme kararından %20 tazminat ve %10 para cezasına ilişkin kısmın çıkarıldığı, düzeltilerek onama üzerine hükmün 08/09/2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1100 esas sayılı dosyasında takip konusu senet üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan bilirkişi raporuna göre bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği görülmüştür.Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde; İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı öğretim üyelerinden alınan 11/12/2017 tarihli grafoloji konusunda uzman bilirkişilerden alınan teknik rapor ibraz ettiği, raporda … ismi altındaki imza ile … Tic Ltd Şti kaşesi alt kısmındaki 2 adet imzanın, davacı …’ın eli ürünü olmadıkları kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davaya ve takibe konu senette avalist olarak görünüyorsa da müvekkili adına atılan imzanın müvekkiline ait olmadığı, keşideciyle hiçbir ticari veya başka bir ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespiti ile alacaklı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davaya konu senet üzerinde yapılan incelemede, davacının avalist imzasının çerçeve içerisine alınan senet metni dışında kaldığı, aval imzasının senet üzerinde bulunması ve bu açıklamayı kapsamasının geçerlilik koşulu olduğu, somut olayda aval imzası senet metni dışına atılı bulunması nedeniyle senedin aval yönünden şekil şartını taşımadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine, davalının imzanın aval niteliğini taşımadığını bilebilecek durumda ve tacir olduğu, aval imzasının geçersiz olduğunu bilerek takip başlattığından kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesine karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1100 esas sayılı dosyasında, davacı tarafça imza inkarına dayalı olarak takibin iptali talepli dava açıldığı, mahkemece imzaya itirazın kabulüne, takibin durdurulmasına, davalı banka aleyhine %20 tazminat ve %10 para cezasına hükmedilmesine karar verildiği, davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun reddi üzerine, davalı banka vekilinin kararı temyiz ettiği, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin düzelterek onama kararında, davaya konu 13/03/2013 düzenleme, 10/11/2016 vade tarihli 2.500.000,00TL bedelli bonoda, … adına atılan imzanın senet metni üzerinde bulunmadığı, bu hususun mahkemece resen dikkate alınması gerekirken dikkate alınmadığının tespit edildiği ancak aleyhe bozma yasağı nedeniyle, bozma sebebi yapılmadığı anlaşılmıştır. Aynı senede ilişkin aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin Yargıtay ilamının delil olarak değerlendirilebileceği gibi, senet metni üzerinde Dairemizce resen yapılan incelemede de , senet metninin çerçeve içerisine alındığı senedin zorunlu unsurlarına ilişkin, keşideci isim ve imzası, lehtar ismi, düzenleme tarihi, senet bedeli gibi unsurların bu çerçeve içerisinde bulunduğu, ancak …’a ait TC no, isim ve imzasının çerçeve dışında bulunduğu, TTK 701. Madde gereğince aval imzası senet metninde bulunmadığından, mahkemece geçerlilik şartı olan senet metninden anlaşılan bu hususun resen dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.Davalı vekili müvekkilinin kötüniyetli olduğundan bahisle tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığı ileri sürülmüşse de; davalı alacaklının senetteki kefil imzasının bağlayıcı olup olmadığını bilebilecek durumda olup, kullandırılan kredilere kefil olduğu ileri sürmüş ve kefalet sözleşmesi örneği ibraz edilmişse de, sözleşmenin diğer sayfalarının ibraz edilmediği ve davaya konu senedin bu sözleşme kapsamında verildiğine dair dosya kapsamında delil bulunmadığı da anlaşıldığından, davalı alacaklının takip başlatmakta kötüniyetli olduğu gerekçesiyle tazminata hükmedilmesi yerinde olduğundan, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafın harçtan muafiyeti bulunduğundan, harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 06/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.