Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/146 E. 2022/1936 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/146 Esas
KARAR NO: 2022/1936
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2016/565 E. – 2020/734 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/06/2015 tarihinde müvekkili şirkette hırsızlık olayınıda şirkete ait kasanın çalındığını, kasa içerisinde 16.000,00 TL civarında bozuk para, resmi belge ve evraklar, şirket adına kayıtlı boş çek defteri ve müvekkili şirket yetkilisi adına kayıtlı … Marka 9 mm çaplı tabanca çalınan kasa ile beraber gittiğini, bunun üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkili şirketin kasası içerisinde bulunan çek defterinin her bir yaprağının müvekkili şirketin tanımadığı ve daha önceden hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığı kişilerce kullanılmaya başlandığını, buna müteakip müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … Es. Sayılı dosyası ile kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile icra takibinin başlatıldığını, müvekkili şirketin böyle bir borcunun bulunmadığını, açıklanan nedenlerle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 5.800,00 TL bedelli çek nedeniyle müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinde, müvekkili şirketin davalıya hiçbir şekilde borçlu olmadığının tespitine, dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin faktoring işlemi neticesinde müvekkiline intikal ettiğini, söz konusu çek ile ilgili herhangi bir olumsuzluk olmadığından müvekkili faktoring işlemi yaparak çeki aldığını, akabinde de çek karşılıksız çıkması neticesinde ihtiyati haciz başvurusunda bulunulduğunu ve icra takibi başlatıldığını, davacının iddia ettiği gibi keşidecinin imzası sahte olsa dahi müvekkili çeki faktoring işlemleri karşılığında almış olup imzanın sahte olduğunu anlamasının mümkün olmadığını, davacının takibin durdurulmasını talep ederek takibin sürüncemede kalmasını sağlamayı hedeflemekte olduğunu, davanın reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle haksız ve kötüniyetli davanın reddi ile dava masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.11.2020 tarih ve 2016/565 Esas – 2020/734 Karar sayılı kararıyla; “… takibe konu çek incelendiğinde davacının keşideci olduğu, 09.12.2015 tarihinde bankaya ibraz edilen çeke banka tarafından keşideci imzası ile banka kayıtlarında bulunan keşideci imzasının birbirini tutmadığından herhangi bir işlem yapılmamıştır ibaresinin yazıldığı görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık senette keşideciye atfen atılı bulunan imzanın sahte olduğu def’inin ciro yolu ile hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Kambiyo senetlerinde imza itirazı, mutlak nitelikte bir def’i olup iyiniyetli hamil dâhil herkese karşı ileri sürülebilmektedir. Mahkememizce, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan … sayılı rapor ile inceleme konusu çekteki keşideci imzası ile davalı şirket yetkililerinin mevcut mukayese imzaları ile ilgi ve irtibat tespit edilemediği bildirilmiştir. Düzenlenen bilirkişi raporu ile keşideci imzasının davacı yana ait olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Bilirkişinin yapmış olduğu imza incelemesinin yüksek mahkemenizin kararlarında da belirtmiş olduğu ölçütleri taşımadığını, bilirkişinin raporunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.06.2012 gün 2012/12-240 Esas 2012/419 Karar sayılı ilamındaki ölçütler doğrultusunda hazırlanmadığını, Bilirkişi raporunda mukayese belge olarak çeşitli noterliklerce düzenlenmiş sirküler, dilekçe aslı gibi belgelere dayanıldığı belirtilmiş ise de değerlendirme ve sonuç kısımlarında bu mukayese belgelerdeki imzalara açıkça yer verilmediğini, incelenen imza örneklerinin hangi belgelerdeki imzalar oldukları hususunun açıklanmadığını, Zaman zaman kötüniyetli kimseler tarafından, keşide yahut ciro ettikleri kıymetli evraklardan doğan borçlarını ödememek adına söz konusu evrakları yanlarında çalışan kimselere imzalatmaları gibi durumlarla karşılaşıldığını, bu kapsamda bu durumun anlaşılabilmesi adına davacının çek hesaplarının bulunduğu bankaların açıklattırılması ve bu bankalara müzekkere yazılarak davacının keşide ettiği ve ödediği çeklerin dökümünü ve bankadaki asıl ve örneklerinin istenmesini, davacıya ait imzaları taşıyan daha önce ödenmiş olan çeklerin getirtilmesini ve imza karşılaştırmasının yapılmasının gerektiğini, Kararın müvekkil lehine ortadan kaldırılması gerekmekte olup, müvekkil şirket hakkında yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, zira müvekkil mevzuat çerçevesinde usulüne uygun olarak faktoring işlemi gerçekleştirmiş olup davacıyla da doğrudan bir ilişkisi bulunmadığından davanın açılmasına sebebiyet vermediğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Davalı tarafından davaya konu 5.800,00 TL bedelli 05.12.2015 keşide tarihli çek ile davacı ve diğer borçlular aleyhine İstanbul … İcra dairesi’nin … sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlandığı görülmüştür. *İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 21/07/2020 tarihli raporunda; “Tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; inceleme konusu çekteki keşideci imzası ile davacı şirket yetkilileri …, …, … ve …’un mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği.” kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan … sayılı rapor ile inceleme konusu çekteki keşideci imzası ile davalı şirket yetkililerinin mevcut mukayese imzaları ile ilgi ve irtibat tespit edilemediği, buna göre keşideci imzasının davacı yana ait olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı şirketin takibe konu 05.12.2015 keşide tarihli, 5.800,00 TL tutarlı çekin keşidecisi göründüğü, davacının çekteki keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan grafoloji raporu ile “Çekteki davacı şirket adına atılı keşideci imzasının davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığı” sabit olmuştur. Sahtecilik iddiasının mutlak defi olması ve herkese karşı ileri sürülebilecek olması nedeniyle davalının iyiniyetli hamil olduğu iddiasının sonuca etkili olmadığı, çekteki imzanın davacı tarafa ait olmadığının tespiti nedeniyle başkaca araştırılacak hususun bulunmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararının isabetli olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 396,19 TL harçtan, peşin alınan 99,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 297,14 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/11/2022