Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1455 E. 2023/974 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1455 Esas
KARAR NO: 2023/974 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2021
NUMARASI: 2018/401 E. – 2021/71 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 2004 yılında Güney Kore Cumhuriyeti’nde kurulduğunu, davacının elektrik ve bağlantılı malzemeler, ampul, led ve lambalar, reklam panoları ve işaretleri alanında kaliteli ürün ve hizmet sunan ve bu alanda tanınan, bilinen bir şirket olduğunu, davacının 2004 yılından beri ticaret unvanı olan “…” ibaresinin, aynı zamanda davacı şirketin ortağı olan dava dışı …’ nun 14 Ağustos 2003 tarihinde…’ne yaptığı başvuru ile kendi adına tescil ettirdiği bir marka olduğunu, davacı ile … arasında imzalanan … Marka Lisans Sözleşmesi ile söz konusu markanın her türlü kullanım hakkı (markaya dayalı dava açma hakkı da dahil) davacı şirkete devredildiğini, dava konusu markanın tüm kullanım ve dava haklarının davacıya ait olduğunu, davacının aynı zamanda ticaret unvanı olan bu markayı en başından beri tüm ürünlerinde ve reklamlarında aktif şekilde kullandığını, harcadığı emek ve sermaye ile … markasına ayırt edicilik kazandırdığını ve bilinen bir marka haline getirdiğini, davalının davacı şirket ile 2009 yılından beri ticari ilişkide olan bir şirket olduğunu, davacının … markalı aydınlatma ürünlerini 2009 yılı itibari ile davalıya satmaya başladığını, daha sonra Türkiye’de kalıcı olmayı amaçlayan davacının 01.08.2010 tarihinde davalı … ile distribütörlük sözleşmesi imzalayarak davalı … şirketinin, davacının … markalı ürünlerinin Türkiye çapında pazarlanması ve satışı konusundan yetkilendirildiğini, davacının sözleşme çerçevesinde Türkiye’de tek yetkili satıcı olan davalı … ile 2015 yılına kadar çalıştığını, davalı …’ nin 2015 yılı itibari ile sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davranmaya başladığını bu sebeple sözleşmenin sona erdirildiğini, ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin tamamen sona erdirilmediğini, davalı …’ ye ve davalı … ile aralarında organik bağ bulunan dava dışı … Ltd. Şirketi’ne satış yapılmaya devam edildiğini, davalı …’ nin 2 Mayıs 2018 tarihinde davacıya mail gönderdiğini, mail içeriğinde davacının 15 yılı aşkın süredir kullandığı … ibaresinin davalı … tarafından TÜRKPATENT nezdinde tescillenmiş olduğu, bu ibarenin davacı şirketin ürünleri ve ambalajları üzerinde kullanılmaması gerektiği, aksi halde yasal işlem başlatılacağı ihtarına yer verildiğini, davalı …’ nin davacıya ait markayı kendi adına tescil ettirmekle kalmayıp; markanın gerçek sahibi olan davacıyı kötüniyetli şekilde tehdit ettiğini, davacının tescilden bu şekilde haberdar olduğunu, ayrıca davalının, davacının Türkiye’deki diğer müşterilerine de benzer ihtarlar gönderdiğini, davacını … ibareli ürünlerinin satışını engellemeye çalıştığını, ticari ilişkinin Mayıs 2018 tarihinde tamamen sona erdirildiğini, akabinde davacının görüşmelerden sonuç alamadığını, bunun üzerine davalı …’ye ihtarname gönderdiğini ve Türkiye’de tescil edilen markanın kendisine devredilmesini ve kötüniyetli yapılan bu tescilden dolayı uğradığı zararın tazmin edilmesini istediğini, davalı …’ nin ihtarnameyi alır almaz davaya konu markayı kısmen diğer davalı …’ a muvazaalı şekilde kötüniyetli olarak devrettiğini, davalı …’ nin dava konusu markayı Türkiye’de kendi adına tescil ettirme hak ve yetkisi olmadığını, davalı …’ nin dava konusu … ibaresinin hem davacının ticaret unvanı, hem de ürünlerinde kullandığı marka olduğunu gayet iyi bildiğini, davalı …’ nin haksız kazanç sağlamayı amaçladığını, davalı …’ nin marka başvurusunun haksız olduğunu, ticari ahlak ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığını, davalı …’ nin davalı …’ a yapmış olduğu devir işleminin muvazaalı ve kesin hükümsüz olduğunu, haksız ve kötüniyetli olduğunu beyanla; … markasının davalılar tarafından kullanılmasının yasaklanmasına ve davalılar adına tescilli markanın SMK 10. Madde uyarınca davacı şirkete devrine; bu mümkün değilse davalı … ile davalı … arasında yapılan marka devir işlemi muvazaalı ve kesin hükümsüz olduğundan, devir işleminin öncelikle muvazaa nedeniyle iptaline, aksi kanaatte ise davalı … adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, davalı … tarafından haksız ve kötüniyetle tescil ettirilen markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, davacının haksız ve kötüniyetli tescil dolayısı ile maddi ve manevi zararların davalı …’ den tahsiline karar verilmesini talep ettiğini, davalı …’nin davacı şirketin Türkiye’deki ticari vekili ya da temsilcisi konumunda olduğunun açık olduğunu, davacı şirket ile 2015 yılının ekim ayında yaptığı e-posta yazışmalarında davalı …’ nin davacının münhasır acentesi sıfatı ile hareket ettiğini ve münhasırlığını korumak istediğini belirttiğini, bunu sağlamak adına yeni Pazar stratejileri geliştireceğini davacı şirkete taahhüt ettiğini, bunun da davalı …’ nin davacının ticari vekili ya da temsilcisi gibi davrandığının açık ikrarı olduğunu, yazışmalar incelendiğinde söz konusu e postaların imza kısmında dava konusu … markası ile tanınmış bir marka olan “…” markasının yan yana durduğunu; …’ nin bu markanın da sahibi olmadığının açık olduğunu, olsa olsa distribütörü olabileceğini, davacı şirketin, davalı …’ nin yapmış olduğu kötüniyetli tescilden Mayıs 2018 tarihine kadar haberdar olmadığını, dava konusu markanın kötüniyetli olarak tescil edildiğini, davacının davalı …’ ye 2009 yılının Eylül ve Kasım ayları ile 2010 yılının Ocak ve Kasım aylarında birçok ürün satışı yaptığını, yapılan bu satışlar ile ilgili olarak davalı …’ ye faturalar kesildiğini ve bunlarla ilgili ödemeler alındığını, davacının unvanını da oluşturan dava konusu markayı davalıların marka başvurusundan çok önce Türkiye ve dünyada kullanmaya başladığını, dolayısıyla davacının dava konusu marka üzerinde tescilden önceki kullanıma dayalı hakları olduğunu, davacıya ait ürün kataloglarında ve yine davacıya ait internet sitelerinde davacı şirketin ürünleri üzerinde … ibaresinin yer aldığının açıkça görüldüğünü, davacı şirkete ait internet sitesinin ….kr alan adının dahi 2 Ekim 2008 yılında tescil edilmiş olduğunu, halihazırda 2020 yılına kadar davacı adına tescilli olduğunu, söz konusu alan adının dahi davalı …’ nin marka başvurusundan önce olduğunu, davacının … ibareli ürünleri içi çeşitli kuruluşlardan aldığı kalite sertifikalarının da bulunduğunu, bu sertifikalardan özellikle 12.05.2009 ve 06.06.2010 tarihli sertifikaların dava konusu ibarenin şirketin 11.11.2010 tarihinde yaptığı marka tescil başvurusundan çok önce davacı şirket tarafından aktif olarak kullanıldığını göstermesi bakımından önemli olduğunu, davacının … ibareli ürünlerinin satış ve pazarlaması için çeşitli ülkelerde distribütörlük sözleşmeleri de imzaladığını, davalı … tarafından kısmi olarak devir işleminin tamamen kağıt üzerinde olduğu ve devir iradesinin bulunmadığını, yapılan devir işleminin davacı şirket tarafından keşide edilen ve markanın hükümsüzlüğünün tespiti ile tazminat davası açılacağını bildiren 7 Haziran 2018 tarihli ihtarnamenin davalı …’ ye tebliğinden hemen sonra gerçekleştiğini, 11.11.2010 tarihinden itibaren 8 yıl boyunca hiçbir devre konu olmayan bir markanın tam da hükümsüzlük davası açılacağının bildirilmesi üzerine ve sadece davacının asıl faaliyet alanındaki emtiaları kapsayacak şekilde devredilmesinin izahı olmadığını beyan ederek, 11.11.2010 başvuru, 22.02.2012 tescil tarihli ve … tescil numarası ile tescil edilen … ibareli markanın ve 11.11.2010 başvuru, 22.02.2012 tescil tarihli ve … tescil numarası ile tescil edilen … ibareli markanın üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacının izni olmadan tescil ettirilen dava konusu … markasının davalılar tarafından kullanılmasının yasaklanmasına ve davalılar adına tescilli markanın davacı şirkete devrine bu mümkün değilse davalı … ile davalı … arasında yapılan marka devir işleminin muvazaalı ve dolayısı ile kesin hükümsüz olduğundan öncelikle iptaline, sayın mahkeme aksi kanaatte ise davalı … adına kayıtlı 11.11.2010 başvuru ve 22.02.2012 tescil tarihli, … tescil numaralı … ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı … adına kayıtlı 11.11.2010 başvuru ve 22.02.2012 tescil tarihli, … tescil numaralı … markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAPLAR: Davalı … SAN. VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin 31.03.2009 tarihinde kurulduğunu, teknoloji ve altyapısı çerçevesinde birçok kuruluş tarafından ürünleri ve vermiş olduğu hizmetler ile sektöründe saygın bir yer edindiğini, davalı şirketin uzun bir süreden beri tüketici nezdindeki faaliyetleri sebebiyle de sektöründe belirli bir bilinirlik kazandığını, davalı şirketin … sayılı “…” markasının tescil edildiğini, davacı şirketin bu ürünlerin üretimini ve satışını yaptığına ilişkin hiçbir belge sunmadığını, Türkiye’de ne gibi faaliyetleri olduğu belirli olmayan Güney Kore menşeli şirketin dava açmak için teminat göstermesi gerektiğini, … sayılı “…” markasının tescilinden uzun bir zaman geçmiş olmasına karşın basiretli bir tacir gibi hareket etme zorunluluğu bulunan davacının davaya konu markadan haberdar olmadığı iddiasının, markanın kendi adına tescilini veya hükümsüzlüğünü talep etmesinin Medeni Kanun’un 2. maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davacı şirketin dünyada pek çok ülkede markalarını tescil ettirdiğini, markalarını dünyaca çapında tanınır olduğunu, Türkiye’ye yönelik 7 Milyon Amerikan Doları satış gerçekleştirdiğini iddia etmesine karşın Türkiye’deki markasının tescili hususunda herhangi bir eylemde bulunmamasının, davaya konu markanın davalı şirket adına tescilli markadan haberdar olmadığını beyan etmesinin esasen iyiniyetli bir beyan olarak kabul edilemeyeceğini, davalının marka tescil başvurusuna yapılan ilanlara rağmen süresinde itiraz etmediğini, … sayılı “…” markası nihai olarak 22.02.2012 tarihinde tescil edildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinin ekinde dosyaya sunduğu İngilizce belgelerin yeminli tercüman tarafından tercüme edilen Türkçe tercümelerinin de sunulması gerektiğini, davacı yanın mahkemeye sunmuş olduğu davaya mesnet belgelerin taraflarına tebliğ edilmediğini, belirterek, 6769 sayılı SMK çerçevesinde davacı yanın davalı şirketin … sayılı “…” markasından daha önce markayı kullandığı, ayırt edicilik kattığı hususunda herhangi bir delili bulunmadığından, davalı şirketin davaya konu edilen … sayılı “…” markasının tescil edilmiş olduğu emtialara yönelik davacı şirketin herhangi bir kullanım ve faaliyeti olmadığından, davacıların talep etmiş olduğu ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ve devamına yönelik karar halinde teminat yatırılmasına hükmedilmesine, davacının iş bu davasının zamanaşımı nedeniyle reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak ikame edilen davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalının Antalya ilinin Alanya ilçesinde ikamet etmesi nedeniyle yetkili mahkemenin Alanya Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, sunulacak bütün delillerin taraflar arasında tartışılabilir olması için Türkçe olarak sunulması gerektiğini, davacı şirket tarafından yabancı dilde sunulan delilleri kabul etmediklerini ve bahse konu delillerin Türkçeleri sunulduğunda beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davacı şirket tarafından, dava konusu 11/11/2010 başvuru, 22/02/2012 tescil tarihli ve … sayılı “…” markasının başvuru ve tescilinden itibaren beş (5) yıldan uzun bir süre boyunca sessiz kalmasının, sessiz kalma yoluyla hak kaybını doğurduğunu, uzun süre davalıya ait markaya sessiz kalan davacının işbu dava ile hükümsüzlük talep etmesinin iyi niyetten yoksun olduğunu, davacının … sayılı “…” markası ile Güney Kore Marka Ofisi nezdinde tescilli … sayılı “..” markasının aynı olduğu intibaı oluşturulmaya çalışıldığını, ayrıca davacı şirketin, Güney Kore’de tescil edilmiş bir markaya istinaden davalının markasının hükümsüzlüğünü talep ettiğini, marka sicilinde ulusallık/ülkesellik prensibinin geçerli olduğunu, Güney Kore Marka Sicilinde tescil edilmiş bir markaya dayanılarak Türkiye’de usulüne uygun bir şekilde tescil edilmiş bir markanın hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceğini, davacı şirketin, Türkiye’de herhangi bir marka tescil talebinde bulunmadığını, davacı şirket tarafından, söz konusu marka üzerinde önceye dayalı hak sahipliği iddia edilmişse de, davalı adına tescilli … sayılı “…” markasının tescili için müracaat edildiği tarih öncesinde, söz konusu ibarenin davacı şirket tarafından Türkiye’de kullanıldığına ilişkin geçerli herhangi bir delilin sunulmadığını, gerek doktrinde yer alan görüşler gerekse Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları göz önünde bulundurulduğunda, davalı adına tescilli “…” ibaresi üzerinde önceye dayalı hak iddiasında bulunan davacı şirketin bu iddiasını ispat etmesi gerektiğini, aksi takdirde, tescil sisteminin benimsendiği Türk Marka Hukuku açısından davacı şirketin mesnetsiz iddialarının dinlenmesinin mümkün olmadığını, davacı şirkete ait Güney Kore Marka Sicilinde kayıtlı marka ile davalıya ait markaların görsel anlamda ve genel kompozisyon olarak birbirinden oldukça farklı olduğunu, dava konusu markalardan davalıya ait … sayılı markanın davacı şirkete devrini talep ettiğini, davalı ile davacı şirket arasında distribütörlük sözleşmesi olmadığı gibi herhangi bir ticari ilişki de bulunmadığını, davalı ile diğer davalı … Reklam arasındaki ticari ilişki ve anlaşmanın davacı şirket tarafından muvazaalı devir olarak nitelendirilmekle birlikte buna ilişkin herhangi bir delil veya kanıt sunulabilmiş olmadığını, davacı şirket ile diğer davalı … Reklam arasındaki ticari ilişkinin, davalının markasını etkilemesinin düşünülemeyeceğini beyan ederek, davalı ile hiçbir ticari sözleşmesi ve ilişkisi olmayan davacı şirketin, davalı adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli … sayılı markasının devrine ilişkin talebinin reddine, davaya ilişkin, dosyanın tefrik edilerek yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili Alanya Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, marka hükümsüzlük davası için öngörülen beş (5) yıldan daha uzun süre marka kullanımına sessiz kalan davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 30/03/2021 tarihli 2018/401 E. – 2021/71 K. sayılı kararıyla; “davalı … Reklam şirketinin marka başvuru tarihinden önce 2003 yılında 09. sınıftaki mal ve hizmetler için “…” markasını Güney Kore’de tescil ettirdiği, 11. Sınıf için ise tescil başvurusunun mevcut olduğu, davacının ticaret unvanının esas unsurunun da “…” olduğu, davacı şirket ile davalı … Reklam arasında imzalanan 01/08/2010 tarihli sözleşmeye göre davalı şirketin davacıya ait led modül ürünlerinin Türkiye’de satışı konusunda davacı şirketin distribütörü olarak faaliyette bulunduğu, sözleşmede “…” markasından söz edilmemişse de, sunulan faturalardaki ürün kodları ile satışı yapılan ürünlerin “…” markalı ürünler olduklarının bilirkişi tarafından tespit edildiği, led modüllerin bir kısmının 09.sınıf kapsamında, bir kısmının ise 11. sınıf kapsamında yer alan ürünler oldukları, bu ilişki devam ederken davalı … Reklam şirketinin “aydınlatma cihazları” ürünleri de kapsayacak şekilde “…” markasının aynısını 11. sınıftaki bir kısım mal ve hizmetler için 11/11/2010 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda 22/02/2012 tarihinde kendi adına tescil ettirdiği, her iki tarafın markaları arasında ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğu, bu nedenle markaların hitap ettikleri ortalama tüketici tarafından karıştırılma ihtimallerinin mevcut olduğu, dosya kapsamında bulunan en eskisi 19/09/2009 tarihli faturalardan, davacının bu tarihten itibaren “…” markalı aydınlatma cihazlarını Türkiye’de satışa sunduğu, 2010 yılından itibaren de Türkiye’de temsilcisi davalı … Reklam şirketi aracılığıyla ticari faaliyette bulunduğu, davalı marka başvurusundan önce markayı Türkiye’de kullanmaya başladığı, markanın gerçek hak sahibinin, ihdas ve istimal edenin davacı olduğu, davacının 02/05/2018 tarihinde markanın kullanılmaması için uyarmasından sonra, davalının davacı şirkete 07/06/2018 tarihinde davacının markayı kullanmaması için mail gönderdiği, davacının anlaşmazlıktan hemen sonra “aydınlatma cihazlarında” tescilli markayı diğer davalı …’a 100 TL gibi cüzi bir fiyatla devrettiği, davalı …’ın da kötüniyetli olduğunu, marka tescilleri kötüniyetli olduğundan tüm sınıflarda hükümsüz kılınması gerektiği, Güney Kore’de faaliyet gösteren davacı şirketin bu markanın tescil edildiğini, tescil tarihinde öğrendiğine dair delil bulunmadığını, tescil tarihinden itibaren 5 yıl geçtiğinden bahisle sessiz kalma suretiyle hak kaybından bahsedilemeyeceğini, markaların devri talebinin davacı şirket adına Güney Kore de tescilli marka bulunmadığından, markaların davacı şirket yetkilisi ve ortağı adına kayıtlı olduğundan kabul edilemeyeceğini, ancak hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu” gerekçesinde açıklayarak; Davanın KABULÜNE, Davalı … adına kayıtlı … numaralı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE, Davalı …TİC. LTD. ŞTİ. adına kayıtlı … numaralı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,Davalıların “…” markalarını kullanmalarının YASAKLANMASINA, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davalı … REKLAM TUR. İNŞ. SAN. VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli ve uzun süredir kullanılan … sayılı … markasının, davacı tarafça bilinmesine rağmen mahkemece bu husus tartışılmadan hükümsüzlük kararı verildiğini, davacının TPE kaydının tescil ilanı ile markadan haberdar olduğunun kabulü gerektiğini, mahkemenin taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2010 yılından itibaren devam ettiğine ilişkin değerlendirmesi ile, davacı şirketin markanın tescil edildiğini tescil tarihinde bilmediğine ilişkin gerekçesinin birbiri ile çeliştiğini. -Mahkemece markanın ihdas ve istimali hususunda, fatura ve gümrük belgelerini mali müşavir bilirkişiye incelettirmesi gerekirken avukat bilirkişinin vermiş olduğu raporla yetindiğini, bu çerçevede 20-30 adet faturanın ayırt ediciliğin ispatı yönünden yeterli olmadığını, faturaların gerçekliği ile faturaya konu ürünlerin mahiyeti ve … markasının ürünler üzerinde kullanılıp kullanılmadığının ilgili şirkete müzekkere yazılarak teyit edilmediğini, HMK 266. Madde gereğince marka vekili/avukat bilirkişiden rapor alınmasının hukuken mümkün olmadığını. -Davacı tarafça atıf yapılan yurt dışı tescillerin … adlı gerçek kişiye ait olduğunu, davacı adına marka tescili bulunmadığını, hak sahipliğinin ortaya konulamadığını. -Bilirkişinin 09 ve 11. Sınıfların aynı ve/veya benzer olup olmadığı konusunda teknik ve uzmanlık gerektiren bilgisinin bulunmadığını, mahkemenin sınıfların benzer olduğuna dair tespitini gerekçelendiremediğini. -Dosyaya sunulan münhasır distribütörlük sözleşmesinin geçerliliğinin bulunmadığını, imzacıların aynı olup olmadığının tartışılmadan mahkemece geçerli kabul edildiğini, müvekkili şirketin o tarihteki yetkililerinin …, … ve … olduğunu ve sözleşmeden haberlerinin bulunmadığını, taraflar arasında Distribütörlük Sözleşmesi’ne dayalı hukuki ilişkinin var olduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu. -E-mail yazışmalarının da dosyaya delil olarak sunulmuşsa da; hukuken kabul edilebilir olmadığını, sözde davacı adına hareket eden “…” isimli kişinin davacı şirkette konum ve yetkisinin ne olduğu sorularının cevapsız olduğunu, mail yazışmalarında … isimli şahsa ait … @… adresi üzerinden bilgi geçtiğini, OTDÜ Alan Adı Yönetimi nezdinde yapılan sorgulamada, bu şekilde bir alan adına ulaşılamadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmeden karar verildiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin yetki itirazının reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin ikametinin Antalya ili Alanya ilçesinde olduğunu, 6769 sayılı SMK 156.madde gereğince müvekkilinin yerleşim yerinde dava açılması gerektiğini, davanın usul ve yasaya aykırı olarak İstanbul da görüldüğünü, yetki itirazlarının kabul edilerek dava dilekçesinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini. -Davacı şirketin dava konusu markanın 22/02/2012 tescil ve başvuru tarihinden itibaren 5 yıldan uzun bir süre boyunca sessiz kaldığını, hükümsüzlük talep etmesinin iyiniyetten yoksun olduğunu, davacı şirket tarafından 5 yılı aşkın süre içerisinde herhangi bir itiraz, ihtar veya dava girişiminde bulunulmadığını, 29/09/2018 tarihinde dava açıldığını, müvekkilinin Türkiye’de önemli bir pazar payı elde ettiğini, davacı şirketin markayı ihdas ve istimal ettiğine ilişkin iddiasının ispat edilemediğini, davacının basiretli tacir olmakla yükümlü olduğunu, tanınmışlık ve Türkiye’de pazar payı mevcut olduğunu iddiasına rağmen uzun yıllar boyunca tescil girişiminde bulunmadığını.-Müvekkilinin … sayılı “…” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu davacının Güney Kore’de tescilli bir markaya dayanarak müvekkilinin markasının hükümsüzlüğüne karar vermesinin hatalı olduğunu, yurtdışında tescilli marka ile müvekkilinin markasının tamamen farklı olduğunu, Güney Kore’de tescil edilmiş markaya istinaden müvekkili markasının hükümsüzlüğünün talep edilmesinin hatalı olduğunu, ülkesellik prensibinin geçerli olduğunu, markaların görsel anlamda ve genel kompozisyon olarak birbirinden oldukça farklı olduğunu, müvekkili adına tescilli markanın düz beyaz zemin üzerinde mavi puntolarla yazılmış … ibaresi içerdiğini, davacı markasında ise kırmızı ve mavi zeminin beyaz şimşek/ışık figürü ile ayrıldığını ve kırmızı zemin üzerinde Korece, mavi zemin üzerinde ise … ibaresinin yazılı olduğunu, birbirinden ayırtedilebileceğini. -Müvekkilinin anılan markayı iyiniyetli devraldığının sabit olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, raporda müvekkiline kötüniyet atfedilmesinin tek gerekçesinin “önceki kötüniyetli ile sonraki de kötüniyetlidir” şeklinde özetlenebilecek hukuki dayanaktan yoksun iddia olduğunu, hiçbir delil, belge veya olgu bulunmadığı halde müvekkiline suiniyet atfedildiğini, hukuki değeri olmayan belgelerin hak sahiplerine dayanak yapıldığını, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçelerine cevabında; davalı …’ın yetki itirazının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğunu, HMK’nın 7.maddesi uyarınca davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabileceğini davalı … Reklam’ın adresinin İstanbul olduğunu, davalıya gönderilen ihtarnamenin akabinde muvazaalı işlemle markalardan birinin davalı …’a devredildiğini, davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabileceğini, yetki itirazının reddi gerektiğini. -Davaya konu … markasının davalılar tarafından kötüniyetli tescil ettirildiğini, SMK 25/6 maddesi gereğince; somut olayda sessiz kalma yolu ile hak kaybı söz konusu olmayacağını. -Müvekkilinin kötüniyetli tescile karşıda sessiz kalmadığını, davalı marka tescilinden …’nin 02 Mayıs 2018 tarihli e-postası ile haberdar olduğunu, 07 Haziran 2018 tarihinde ihtarname gönderdiğini, ve dava açtığını, davalıların marka tescilini müvekkili tarafından daha önceden biliniyor olduğuna veya bilinmesi gerektiğine ilişkin iddiaların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin Kore merkezli şirket olduğunu, Türkiye’de ki ticaretini distribütör ve diğer satıcılar aracılığıyla gerçekleştirdiğini, davalı …’nin tescilin gerçekleştiği anda müvekkilinin Türkiye distribütörü olarak sözleşmesel borçlarını ifa ettiğini, distribütörlük sözleşmesinin kurulmasından hemen sonra marka tescil başvurusunda bulunduğunu ve daha sonra tescili müvekkiline karşı tehdit aracı olarak kullandığını, MK 2.maddesine aykırılık teşkil ettiğini. -Davalılar arasındaki marka devrinin muvazaalı olduğunu, davalının devir işleminde kötüniyetli hareket ettiğinin ortaya konulduğunu, ihtardan hemen sonra devir işlemi gerçekleştiğini, … ile aynı ortaklara ait diğer bir şirket olan ve aydınlatma cihazları ile özellikle ledler konusunda faaliyet gösteren …Ltd şirketinin hâla devredilmiş emtialar açısından … markasını kullandığını, bunun devir işlemindeki muvazaanın açık bir kanıtı olduğunu, internet sitesinde de kullanıldığını, devrin 100,00 TL bedelle devredilmiş olması da işlemin muvazaalı olduğunun açık kanıtı olduğunu, davalı …’ın herhangi bir ticari faaliyeti ve ticaret sicil kaydının bulunmadığını, ticari ilişki çevresinde değil yalnızca kanunu dolanmak ve dava açılmasına engel olmak amacıyla yapıldığını.-Davalı …’ın markalar arasında benzerlik bulunmadığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraf markalarının ayniyet derecesinde benzer olduğunu, müvekkilinin kataloglarında … ibaresinin ürünler üzerinde yalın şekilde ve figürler bulunmaksızın kullanıldığını, renk farkının ayırdedici olmadığını, tescil edildiği şekilde kullanılması halinde dahi benzerliğin ortadan kalkmadığını, davalının müvekkilinin markasını ürünler üzerinde kullanmamasına yönelik ihtarının da başlı başına markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu işaret ettiğini. -Müvekkilinin markanın gerçek hak sahibi olup, dava açma hakkı bulunduğunu, müvekkili şirketin ortağı olan … tarafından 14 Ağustos 2003 tarihinde markanın Kore’de tescil edildiğini, müvekkiline marka lisans sözleşmesi ile kullanım hakkının devredildiğini, dava açma hakkı bulunduğunu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; 11/11/2010 başvuru ve 22/10/2012 tescil tarihli, … numaralı “…” markasının 11. sınıfta … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi adına tescil edildiği, 11/11/2010 başvuru, 22/02/2012 tescil tarihli, … numaralı “…” markasının 11. sınıfta “Aydınlatma cihazları (taşıtlar ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri” emtiası için … adına tescilli olduğu, Kadıköy … Noterliği’nin 20/06/2018 tarihli ve … yevmiye numaralı Marka Devir Sözleşmesi ile … Reklam Turizm İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ne ait … tescil numaralı “…” markasının kısmen 100,00 TL bedelle satın alındığı tespit edilmiştir. Davacı tarafça dosyaya sunulan sözleşme incelendiğinde; davacı şirket ile davalı … şirketi arasında led modül aydınlatma cihazlarının satışıyla ilgili 01/08/2010 tarihli distribütörlük sözleşmesi imzalandığı, … adına …’nün sözleşmeyi imzaladığı, … Şirketinin ortaklarının ise …, … ve … oldukları anlaşılmıştır. Mahkemece marka uzmanı bilirkişi …’dan alınan 21/10/2020 havale tarihli raporda; davalı … REKLAM TURİZM İNŞAAT SANAYİ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin … tescil numaralı … markasını 11. sınıfta “Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil).İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular .Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan (kişisel bakım amaçlı olanlar dahil) elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar ( çamaşır kurutma makineleri, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları dahil).Sıhhi tesisat, vitrifiye Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı. Tıbbi amaçlı olmayan elektrikli alt yaygıları ve elektrikli battaniyeler, ısıtıcı yastıklar, elektrikli veya elektriksiz ayak ısıtıcıları, sıcak su torbaları (termoforlar).Akvaryumlar için filtreler ve filtre-motor kombinasyonları. Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı. Pastörize ve sterilize edici makineler.” için, davalı …’ın … tescil numaralı … markasını kısmi devir yoluyla 11. sınıfta “Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri)” için tescil ettirdiği, davacı tarafça atıf yapılan yurtdışı tescillerinin davacı şirket adına olmadığı, … adlı bir gerçek kişiye ait olduğu, mezkûr gerçek kişinin, davacı şirket temsilcisi olduğu, … markasının menşe ülke olan Kore’de 2003 yılından bu yana 09. sınıfta tescilli olduğu, davacı tarafça satışa sunulan ve taraflar arasında sözleşmeye konu edilen ürünlerin davalılardan … adına tescilli … tescil numaralı markanın tescil kapsamındaki ürünler ile birebir aynı olduğu, davalılardan … Reklam Turizm İnşaat Sanayi Ve Dış Ticaret Limited Şirketi adına tescilli 2010/72445 numaralı markası ile tescile konu malların birbiri ile bağlantılı olmasa da aynı sınıfta yer aldığı, her iki davalıya ait markalar bakımından aynı ve benzer sınıfta yer alma ölçütünün gerçekleştiği, davacı adına tescilsiz kullanılan marka ile davalılar adına tescilli markaların birbiri ile benzer olduğu, markaların aynı sınıfları kapsadıkları, bu benzerliğin iltibas ve iktibasa varan derecede olduğu, davacının fiili kullanımının davalıların marka tescilinden daha önceye ait olduğu, bu bağlamda eskiye dayalı kullanım şartının gerçekleştiği, taraflar arasındaki ilişki ve dosyaya sunulan belgeler dikkate alındığında, dava konusu … markasının gerçek hak sahibinin davacı taraf olduğu, bu markanın davacı tarafça ihdas edildiği, davacı ve davalılardan … Reklam Turizm İnşaat Sanayi Ve Dış Ticaret Limited Şirketi arasında imzalanan 01.08.2010 tarihli distribütörlük sözleşmesinin … markalı ürünler için uygulanmış olduğu, Sözleşmenin imzasından çok kısa süre sonra davalı markalarının başvurusunun yapıldığı, taraflar arasındaki ilişkilerin davalı şirketi adına markalar tescilli iken de sürdüğü, bu nedenlerle SMK 6/2 de öngörülen şartların gerçekleştiği, dosyada yer alan 2018 yılı yazışmalarında davalı … Reklam Turizm İnşaat Sanayi Ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin davacıyı … markasını kullanmamak yönünde uyardığı, davacının ticari faaliyetini engelleme amacı güttüğü , davacı ve davalı … Dış Ticaret Limited Şirketi arasındaki sözleşme, taraflar arasındaki yazışmalar ve dosyaya sunulan belgeler dikkate alındığında, davalı … Reklam Turizm İnşaat Sanayi Ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin marka tescilinde kötü niyetli hareket ettiği, taraflar arasındaki ilişki kronolojisi ve davalı …’ın kötü niyetli olarak tescil edilmiş bir markayı devraldığı dikkate alındığında, bu davalının da kötü niyetli tescil yaptırmış sayılacağı, dava konusu markaların 11/11/2010 tarihinde başvurusunun yapılıp 22/02/2012 tarihinde tescile bağlandığı, markanın fiili tescil tarihinden hesaplanacak 5 yıllık sürenin 22/02/2017 tarihinde dolduğu, 2018 yılına gelene kadar davacının davalılara herhangi bir bildirimde bulunmadığı, dava tarihinin 24/09/2018 olduğu, davacının davalıların tesciline sessiz kaldığı kabul edilmekle birlikte, davalıların kötü niyeti söz konusu olduğundan SMK 25/6. maddesinin tatbik edilemeyeceği, davacının ticaret unvanı … ibaresini ihtiva ettiği, davalıların tescilinin aynı zamanda davacı şirket ticaret unvanını da içerdiği dikkate alındığında SMK’nun 25 delaletiyle 6/6. maddesi anlamında da hükümsüzlük gerekçelerinin oluştuğu yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen marka tescil belgesi ve yeminli tercüman tarafından tercümesi yapılmış belgeden; … adına … ibaresi ve Korece yazılı ibarenin bulunduğu davaya konu markanın 14/08/2003 tarihinde 09.sınıfta başvurusunun yapıldığı 16/09/2004 tarihinde tescil edildiği, yine tercüme edilmiş 15 Ocak 2005 tarihli Münhasır Lisans Sözleşmesinden marka sahibi … tarafından Kore Fikri Mülkiyet Bürosunda … tescil no ile kayıtlı … ticari markasının münhasır lisans hakkının … şirketine verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça dosyaya kataloglar ve email yazışmaları, faturalar ibraz edildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; Güney Kore’de tescilli ve müvekkilinin Münhasır Lisans Sözleşmesi ile hak sahibi olduğu … markasının, distribütörü olan davalı … Reklam Şirketi tarafından, kötüniyetli olarak tescil edildiğini, müvekkilinin ihtarnamesi üzerine kötüniyetli olarak markalardan birinin diğer davalı …’a tescil ettirildiğini beyanla; davalı … adına kayıtlı … numaralı “…” ibareli marka ile davalı … Reklam Tur. İnş. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti adına kayıtlı … numaralı “…” ibareli markaların davacıya devri, bu mümkün olmazsa hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, markanın kullanılmasının önlenmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile davalı markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş, davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekilinin yetki itirazında bulunduğu anlaşılıyorsa da, davaya konu her iki markanın önce davalılardan … Reklam Şirketi adına tescil edildiği, daha sonra markalardan birinin …’a devredildiği, davacı tarafça devrin kötüniyetli ve muvazaalı olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmakla, her iki davalı aleyhine açılan davanın birlikte görülmesinde usul ekonomisi yönünden yarar bulunduğu gibi, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceğinin anlaşıldığı, HMK 7. Madde gereğince, birden fazla davalı bulunan davalarda, davalılardan birinin yerleşim yerinde dava açılabileceği, davalılardan … Reklam şirketinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediği anlaşılmakla, davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça dayanılan Güney Kore’de tescilli markanın davacı şirketin ortağı ve temsilcisi … adlı gerçek kişiye ait olduğu anlaşılıyorsa da, dosyaya tercümesi sunulan münhasır lisans sözleşmesi ile hakları kullanma yetkisinin davacıya verildiği, davacının markayı Türkiye’de ticari faaliyetine konu ettiği sunulan fatura ve kataloglardan anlaşılmakla, davacı tarafın hükümsüzlük davası açılmasında aktif dava ehliyeti ve hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin … markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu ve davalı şirketin müvekkilinin distribütörü olduğunu, ticari faaliyetlerinin sözleşme tarihinden önce başladığını ileri sürdüğü anlaşılmış, dosyaya sunulan led modül aydınlatma cihazlarının satışıyla ilgili 01/08/2010 tarihli distribütörlük sözleşmesinin davacı … şirketi ile … Reklam şirketi arasında imzalandığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ise 2009 yılında başladığı, faturalarda … markasının yer almadığı anlaşılıyorsa da, faturalarda davacı şirketin ticaret unvanının çekirdek unsurunun … olarak yer aldığı gibi, faturalardaki kodlamaların, dosyaya sunulan kataloglardaki … markalı ürünlere ait olduğunun anlaşıldığı, davalı vekilinin bilirkişinin uzmanlık alanının bu inceleme için yeterli olmadığını ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da, fatura ve katalog karşılaştırması ile bu hususun denetlenebildiği, davacının yurt dışı marka ve ticaret unvanından kaynaklanan öncelik hakkının bulunduğu, distribütörü olan davalı … Reklam şirketinin bu ibareyi marka olarak tescil ettirmesinin kötüniyetli olduğu, tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğünün istenebileceği kanaatine varılmıştır. Davalı … vekilinin müvekkilinin markayı devraldığını ve kötüniyet iddiasının kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini beyan etmişse de; davacı tarafça davalı … Reklam şirketine müvekkiline ait markanın geri çekilmesi için ihtarname tebliğinden hemen sonra “Aydınlatma cihazları” emtialarında tescilli … numaralı “…” ibareli markanın davalıya devredildiği, 11. Sınıfta farklı emtialarda tescilli … numaralı “…” ibareli markanın ise davalı … Reklam Şirketi üzerinde bırakıldığı, davalı … tarafından kendisine devredilen markanın kullanıldığı ticarete konu edildiğini ileri sürmediği gibi dosyaya delil de sunulmadığı, kötüniyetin markanın tescil tarihinde aranacağı ve distribütörü olduğu markanın, marka sahibinin izin ve rızası dışında tescil edilmesinin kötüniyetli tescil, diğer davalıya devrinin kötüniyetli devir olarak kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili davacının dayandığı Güney Kore’de tescilli marka ile, müvekkili adına tescili markadaki farklılıklara değinmişse de; davacı şirket ticaret unvanının çekirdek unsuru ve davacı markasındaki … ibaresinin davalı taraf markalarında ayniyete benzer şekilde yer aldığı, harfler arasında noktalama işareti bulunmamasının yada davacı markasındaki Korece yazılan harflerin zemindeki renklerin markaların farklı algılanmasını sağlamadığı, markalar arasında benzerlik ve iltibas bulunduğu karıştırılabileceği, mahkemece alınan marka vekili bilirkişi raporuna karşı ileri sürülen iddiaların da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Davalılar vekilleri tarafından markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sessiz kalma süresi geçtikten sonra dava açılmasının MK 2. Maddesine aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmüştür. 6769 Sayılı SMK 25/6 maddesinde; “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmü düzenlenmiştir. Davacı şirketin Güney Kore menşeli olduğu, davalı … Reklam şirketi ile aralarında ticari ilişki bulunduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafça üretilen … markalı ürünlerin davalı tarafça Türk piyasasında satıldığı, davalının adına marka tescil ettirdiğinin davacı tarafça bilindiği ve sessiz kalındığının ispatlanamadığı, kaldı ki davalı tarafça markanın kötüniyetli olarak tescil edilmesi halinde 5 yıllık sessiz kalma süresinin de uygulanamayacağı kanaatiyle, davalılar vekilleri tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davalı … yönünden alınması gereken alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davalı …’tan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı … REKLAM TUR. İNŞ. SAN. ve DIŞ TİC. LTD. ŞTİ yönünden alınması gereken alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davalı … REKLAM TUR. İNŞ. SAN. ve DIŞ TİC. LTD. ŞTİ’den alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 40,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalılardan müştereken alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı … avansından kullanılan 37,90 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 18,95 TL’sinin davalı … Reklam….şirketinden alınarak, davalı …’a verilmesine, kalan bakiyenin davalı … üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.