Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1454 E. 2023/973 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1454 Esas
KARAR NO: 2023/973 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2021
NUMARASI: 2018/309 E. – 2021/41 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı tarafın “…” markası ile meşrubat ve alkolsüz içecek üretimi faaliyetinde bulunduğunu, markasını uzun süredir yoğun bir şekilde kullandığını, bu kullanımın enerji içeceği üzerine olup piyasaya milyonlarca ürün sürdüğünü, 14 ülkeye ihracat gerçekleştirdiğini, davacı tarafın davaya dayanak markasının inceleme ve ilan safahatından geçerek görüldüğü şekilde 32 no’lu sınıfta TPMK tarafından tescil edildiğini, davacının markasının asli kelime unsuru olan ve markanın ilk kelimesi olduğu için tüketici tarafından öncelikle algılanan “…” ibaresinin kullanıldığı enerji içeceği türü ürünlerin davalılardan … tarafından üretilerek Türkiye’ye gönderildiğini ve diğer davalı tarafından iç piyasada ticarileştirildiğini, bahsi geçen ürünlerde “…” kelimesi büyük harflerle ürünün orta kısmına yazıldığını ve öncelikle dikkat çekecek şekilde kullanıldığını, hatta ürünlerin ana markası olan “…” ibaresinin dahi okunması zor bir şekilde dik ve küçük harflerle yazılarak geri plana itildiğini, davacının markasının hakim unsuru olan “…” kelimesinin davaya konu ürünler üzerinde markasal bir şekilde ve hakim unsuru olarak kullanıldığını, davacının markasının münhasır unsuru olan “…” ibaresinin Türkçe’de “mavi kartal” anlamına gelirken, davaya konu ürünlerde kullanılan “…” ibaresinin “mavi” anlamına geldiğini, bu nedenle markaların anlam olarak ayniyet derecesinde benzediğini, iki tarafın da ürettiği ürünlerin enerji içeceği olduğundan davacının ürünlerinde “…” ibaresi kullanılırken, davaya konu üründe “…” ibaresinin kullanılmasının iltibasa sebep olduğunu, bu durumun markalar arasındaki detay farklı unsurlarının genel görünüm içerisinde kaybolmasına, markaların ilk kısımda birebir telaffuz edilmesine yol açtığını, gelinen noktada markalar arasında fonetik olarak da benzerlik bulundurduğunu, nitekim davalı tarafça satılan ürünlerin üzerinde kullanılan İngilizce “…” ibaresinin Türkçe’de “…” anlamına geldiğini, davalı … şirketinin “…” ibaresini içeren markalara karşı “…” markasına dayalı olarak birden fazla itiraz ve dava yolu ile müdahale ettiğini, bu şekilde açılan dosyada dilekçe ekinde detayları verilen bir davada “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği gibi, aynı konuda açılan iki davada da davalı aleyhine karar verildiğini, uyuşmazlıkların benzer olduğunu, davalı tarafça üretilen, enerji içeceği ürünlerinde büyük harflerle düz şekilde yazılmış olan “…” ibaresinin alt kısımda “…” ibaresi ile birlikte kullanıldığını, kullanılan “…” ibaresinin büyük puntolarla yazılmış olup markanın esaslı ve hakim unsuru olduğunu, hatta davalı tarafın ürünleri üzerinde kullanılan en büyük yazı karakterlerinin “…” ibaresi olduğunu, bunun ortalama tüketici nezdinde aynı marka izlenimi verebileceğini, davacının davaya dayanak markası “…” ibaresinden oluşurken dava konusu markanın “…” ibaresinden ibaret olduğunu, bunun markaların ilk kelimelerinin birebir aynı olması sonucunu doğurduğunu, ilk kelimenin etkisinin sonraki kelimelerden fazla olduğunu, taraf markaların her zaman bir arada görerek karşılaştırma imkanı olmayan tüketicilerin dikkat ve algı seviyesine göre değerlendirme yapılması gerektiğini, bu değerlendirme sonucu taraf markaları arasında iltibas ihtimali doğduğunu, davalıların kullanımlarının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, , “…” ibaresinin davalılar tarafından üretilen ürünler ve tanıtım vasıtaları üzerinde kullanılmasının engellenmesine, davacının marka tescili ihlal edilerek üretilen ürünlere, reklam ve tanıtım vasıtalarına, ticari evraklara el konulmasına, el konulan ürün ve tanıtım vasıtalarının muhafaza altına alınmasına ve masrafı davalılardan alınarak imhasına, dava konusu markanın kullanıldığı ürünlerin internet sitelerinden çıkartılmasına, aksi halde bu ürünlerin tanıtımı bakımından ilgili sitelere erişimin durdurulmasına, engellenmesine, belirsiz alacak kapsamında ileride artırılmak üzere SMK’nun 151/2-b maddesi uyarınca 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ihlal tarihinden itibare ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, kararın masrafı davalılardan alınmak suretiyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının Avusturya kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olduğunu, başta enerji içecekleri olmak üzere meşrubat ve sair ürünleriyle dünya çapında bilinen ve tüketiciler nezdinde yüksek tanınmışlığa ulaşmış bir şirket olduğunu, diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin ise … şirketinin Türkiye’deki iştiraki olduğunu, davalının “…” markalı enerji içeceği ürünlerinin dünya çapında 173 ülkede dağıtılıp satılmakta olduğunu ve beğenilerek tüketildiğini, tüm bu ülkelerde “…” markalı ürünleri ile pazar lideri konumunda olduğunu, markasının 203 ülkede tescil edilip korunmakta olduğunu, bunun tüketiciler nezdinde yüksek ayırt edicilik kazanmasını sağladığını, öte yandan davalının Türkiye dahil 201 ülkede tescilli ve yine tanınmış “… ” ve 105 ülkede tescilli “…” markalarının da sahibi olduğunu, … enerji içeceğinin çeşitli versiyonları (İngilizce’de “…”) ülkemizde, “…” ve “…” markaları altında üretilip satıldığını, söz konusu ürünlerin ülkemizdeki distribütörlüğünü diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin üstlendiğini, davalının pazarda ” …, …,…, …” isimli versiyonlarının bulunduğunu, davalı ile davacı arasında devam eden çok sayıda derdest dava bulunduğunu, davalının tescilli mavi-gümüş renk içeren şekil markaları ile “…” markalı enerji içeceği ambalaj kompozisyonu aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet yarattığı iddiasıyla dava açtığını, söz konusu davanın Bakırköy FSHHM 2011/111 Esas 2012/209 Karar numarası kararıyla kabul edildiğini ve 15/04/2014 tarihinde kesinleştiğini, bunun gibi davalının lehine bir çok karar olduğunu, davacının “…” ürünlerinden ve “…” isimli üründen 2013 yılından beri haberdar olduğunu, basiretli bir tacir olarak hareket etmesi gereken davacı şirketin, davacının davaya konu ürününün ilk çıktığı zamanda “…” markasına sahip olmasına rağmen, davalının söz konusu ürününe ilişkin hiç bir aksiyon almadığını, davacının davaya konu ürünün piyasaya çıkışından 5 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra ve davalının markalarına karşı açtığı İstanbul 1. FSHHM’de görülen 2015/63 Esas sayılı davalının 24/04/2018 tarihinde reddedilmesi üzerine davalıya “…” isimli ürüne ilişkin bir ihtarname göndermeye karar verdiğini, dolayısıyla davacının gerek haksız rekabet gerekse marka tecavüzü iddiası bakımından sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, dava açılmasının da MK md.2 uyarınca hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, Türk Patent kayıtları incelendiğinde, 32. sınıfta tescilli ve içerisinde “…” ibaresinin yer aldığı çok sayıda marka olduğunun görüldüğünü, bunlardan bazılarının; … sayılı tanınmış “…” markası, … sayılı “…” markası, … sayılı ” …” benzeri markalar olduğunu, davacının “…” ibaresinin tek başına ayırt edici ve korunmaya değer olmadığını, ” … ” kullanımının “…” markasıyla benzer olduğuna karar verilmesinin mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/03/2021 tarihli 2018/309 E. – 2021/41 K. sayılı kararıyla; “… davalıya ait ve davaya konu edilen ürün ambalajının davalıya ait internet sitesinde 15/03/2013 tarihinde mevcut olduğu, instagram hesabında 13/04/2013 tarihinde, Facebook sayfasında 30/09/2012 tarihinde ve Youtube üzerinde 17/03/2013 tarihinde tanıtımının yapıldığı, davanın açıldığı 07/07/2018 tarihine kadar 5 yıldan fazla süre geçtikten sonra bu davanın açıldığı, taraflar arasında daha önce açılan bir çok dava bulunduğu, aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, bu nedenle davacının davalılara ait ürün ambalajının kullanımından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacı tarafça dava tarihine kadar bu konuda dava açmalarını önleyecek mücbir bir sebep ya da objektif imkânsızlık gibi haklı bir nedene dayanmadıkları, davalının bu süre içinde dava konusu ürün ambalajına belli bir yatırım yaptığı, tanıtımı için emek harcadığı, davalıların renk konusunda seri marka oluşturma süreçleri nedeniyle kötü niyetli olmadıkları, kötü niyetli olduklarına dair davacı tarafça da bir delil sunulmadığı, tüm bu nedenlere yaklaşık 5 yıl 10 ay sonra bu davanın açılmasının MK’nun 2/2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; marka sahibinin sessiz kalması nedeniyle hak kaybı yaşamasının 6769 sayılı SMK da yalnızca hükümsüzlük davasının açılmasına engel bir durum olduğunu, davalının Türkiye’de gerçekleştirdiği markasal kullanımlarının başlangıcına bakıldığında müvekkilinin davalıya karşı gerekli ihtarı (07/05/2018 ) ve davayı (07/07/2018) tarihlerinde makul süre içerisinde gerçekleştirildiğinin anlaşılacağını. -Tahkikat aşamasında alınan bilirkişi raporlarında davalının internet sitesi ve sosyal medya hesapları incelenmişse de Türkiye’de faaliyetlerinde kullandıkları internet sitelerinin incelenmediğini, yalnızca yurtdışı faaliyetlerini ilgilendiren http://www…com internet sitesinin incelendiğini, 5 yıllık sürenin hesabında da davalının yurtdışı faaliyetlerine ihtiba edildiğini, ürünlerinin üzerindeki yazıların sitede yer alan içeriklerin ve görsellerin tümünün ingilizce olmasının ilgili kullanımların yurtdışındaki faaliyetlere işaret ettiğini gösterdiğini, oysa http://www…com/tr-tr internet sitesine ait arşiv kaydının ilk olarak 27/05/2017 ve http://…com internet sitesine ait ilk kaydın ise 23/11/2013 tarihinde kayıt altına alındığını, 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığını. -Marka sahibinin yurtdışında başlayan kullanımlardan haberdar olmasının beklenmesinin ön görü sınırlarını fazlasıyla aşan bir külfetten ibaret olduğunu, müvekkilinin markasının Türkiye’de tescilli olduğunu, ülkesellik prensibi gereği yurtdışındaki davalılara karşı ileri sürülemeyeceğini, davalının ürünlerin tanıtım ve kullanım başlangıçlarının ülkeden ülkeye farklılık arzettiğini, bazı ürünleri ülkemize göndermediğini, … Yönetmeliğine göre bir ürünün Türkiye’de satılabilmesi için ürün cinsi ve ürün bilgilerinin türkçe yazılması gerektiğini, davalı firmanın etiketleme tebliğine uygun olmayan bir ürünü ithal edip satamayacağını, Türkçe “…” yazılan kayıtlara itibar edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda yer verilen internet sitesi ürün içeriklerinde, ürün fotoğrafı dahil tüm içeriğin İngilizce olduğunu, ürünün … kullanıcı isimli instagram hesabından 13/04/2013 tarihinde, Türkiye esaslı redbulltr isimli hesabından ise 12/12/2015 tarihinde ilk defa yayınlandığının görüldüğünü, ….com kayıtlarının dikkate alınamayacağını, güvenilir bir kaynak olmadığı gibi “…” mahlaslı yazarın aynı sitedeki paylaşımlarına bakıldığında Almanya’da yaşadığının anlaşıldığını. -Her durumda hak düşürücü süre bakımından davalının fiili kullanım başlangıcının değil, müvekkilinin bu kullanımdan haberdar olduğu tarihin dikkate alınması gerektiğini, davalının internet sitesinde yer alan ürünün piyasaya sunulup taraflar belli satış noktalarında karşılaşmadıkça müvekkilinin bilgisi alanına girdiğinin kabul edilemeyeceğini, bu hususun kesin nitelikte somut deliller ile kanıtlanması gerektiğini, davacının ticari kayıtlarını dahi bilirkişi incelemesinde sunmadığını, müvekkilinin yurtdışında başlayan kullanımlardan haberdar olmasının beklenemeyeceğini. -Dosyaya alının bilirkişi raporunda taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu yönünde görüş bildirildiğini, bu yönde davalı şirketin … markasına dayanarak başka bir şirketin “…” ibareli markasına karşı benzerlik iddiasıyla açtığı davanın reddine ilişkin kararın Yargıtay tarafından bozulmasına karar verildiğini, emsal teşkil edeceğini, taraf markalarının benzer olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak tazminat hesabı için dosyanın mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.Davalılar vekilinin süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının karıştırılma ihtimaline ilişkin gerekçesinin düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesini talep ettiklerini, mahkemenin sessiz kalma yoluyla hak kaybı ve hakkın kötüye kullanılması nedeniyle davanın reddine karar verdiğini ancak gerekçeli kararda müvekkilinin dava konusu ürünü ile davacının ürünü arasında karıştırma ihtimali bulunduğunu tespit ettiğini, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, marka tecavüzü ve haksız rekabetinde bulunmadığını. -… ibaresinin genel olarak içecekler hatta enerji içecekleri için oldukça sulanmış bir ibare olduğunu, mahkemenin hatalı bir şekilde … kelimesi ve mavi renk ambalaj kullanımının dikkate alınarak karıştırılma ihtimali bulunduğu sonucuna varıldığını, müvekkilinin ürününün 2013 yılında piyasaya çıktığını, davacının … ürününün ise 2015 yılında piyasaya çıktığını, mahkemenin 2 ürün ambalajının benzediğini söylediğini, mahkeme görüşü bir an için kabul edilse dahi davacının müvekkilinin ürününün piyasaya çıkışından 2 yıl sonra müvekkilinin ürününe benzeyen bir ürün ambalajı tasarladığı sonucuna ulaşıldığını, müvekkilinin 2 yıl önce ürününü piyasaya çıkardıktan sonra davacı ürününe benzemeye çalışmasının mümkün olmadığını. -TPMK kayıtları incelendiğinde, 32.sınıfta tescilli içerisinde … ibaresinin yer aldığı çok sayıda marka olduğunu, bazılarının; … sayılı tanınmış … markası … sayılı … markası, … sayılı … markası, … sayılı … markası … sayılı…markaları bulunduğunu, … ibaresinin tek başına ayırdedici ve korunmaya değer olmadığını. -Müvekkilinin … ürününün piyasaya çıktığı 2013 yılından bu yana … ürünü olarak bilindiğini ve davacı … markalı ürünü ile birlikte yıllardır halk nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açmadığını, tüketicilerin bu ürünü … marka olarak yorumladığını. -Müvekkilinin ürününün Türkiye pazarına çıkış tarihinin 24/01/2013 olduğunu, tanıtım faaliyeti ile ilgili birçok delil sunulduğunu, web … internet sitesinden alınan cevap dilekçesi ek 1.2 de sunulan ekran görüntülerinde 28 Kasım 2013 tarihinden bu yana … ürünlerinin … un türkçe internet sitelerinde yer aldığını, birçok büyük marketin 2013 yılı kataloglarında bu ürünlere yer verildiğini, müvekkilinin ülkemizdeki çeşitli sanatçılar tarafından … içecek dolaplarına farklı tasarımların uygulandığı ” …” isimli bir proje yürüttüğünü, tasarlanan dolapların 11 Kasım 2013 yılında düzenlenen kokteyl de tanıtıldığını, video içeriğinde dava konusu ürün başta olmak üzere diğer ürünlerinde görüldüğünü, 25.10.2013 tarihinde . DA başlıklı haber yapıldığını, cevap dilekçesi ek 1.31 de sunulduğunu, retail türkiyenin internet sitesinin de ” … yeni çeşidini piyasaya sürdü” başlıklı 15 Ağustos 2013 tarihli haberde “… … edition ise meyvemsi yaban mevsimi tadı ve … etkisi içeren, mavi bir kutuda gelen mavi renkli bir içecek olarak tüketicisi ile buluşuyor” denildiğini, cevap dilekçesi ek 1.7 de sunulduğunu, … Dergisinde 01/09/2013 tarihinde … başlıklı tanıtım makalesi bulunduğunu, 01/06/2013 tarihinde … Dergisinde lansman bildirimi yayınlandığını, … Dergisinde 13/03/2013 tarihinde … Parti başlıklı makalede … da gerçekleşen partide … un 3 yeni ürününün tanıtıldığından bahsedildiğini, ekşi sözcükte “… … ” başlıklı sayfa bulunduğunu, en eski yorumun 10/07/2013 tarihli olduğunu, 2014 yılına ilişkin delillerinin de sunulduğunu. -Bilirkişilerin taraf kullanımları arasında iltibas bulunduğu yönünde nihai tespitinin bulunmadığını, ilk raporda yer alan taraf ürün tasarımlarının benzer olduğu ve iltibas yarattığı yönündeki açıklamalarına ek raporda açıklama getirilerek mavi rengin ve … ibaresinin kullanımı bakımından ürünlerde bir benzerlik olduğunu ancak bu renk ve … ibaresinin sektörde zaten yaygın kullanımı bulunmasından dolayı davalının … çatı markası nedeniyle karıştırılmanın meydana gelmeyeceğinin açıklandığını. -Ayrıca marka tecavüzü iddiası bakımından davacının… sayılı … + şekil markasının müvekkilinin ürünü ile benzer olup olmadığının karşılaştırılması gerektiğini, bu bakımdan benzer olmadığını, müvekkilinin ürününün davacı ürününden iki yıl önce piyasaya sunularak tanıtımının yapıldığını, marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak gerekçesinin düzeltilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; 31/12/2009 başvuru tarihli, … numaralı “… + Şekil” markasının 32.sınıfta “biralar, bira yapımında kullanılan preparatlar, maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, tonikler, sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” için 06.01.2011 tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalı … şirketine ait marka tescil kayıtlarından, davalı adına … ibareli markalar ile boğa şekil markaları ve mavi gümüş renkli şekil markaların tescilli olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında yargılaması yapılan dava dosyalarına ilişkin, mahkeme dosyalarına ilişkin belgelerin incelenmesinde; Bakırköy 1. FSHHM’nin 2017/212 Esas sayılı davası incelendiğinde; … tarafından …, … ve … şirketlerine karşı davacıya ait tanınmış “…” markasına tecavüz edildiği iddiasıyla dava açıldığı ve halen derdest olduğu tespit edilmiştir. Bakırköy 1. FSHHM’nin 2013/73 Esas sayılı davası incelendiğinde; … tarafından … ve … şirketlerine karşı davacıya ait tanınmış “…” markasına tecavüz edildiği iddiasıyla dava açıldığı, halen derset olduğu anlaşılmıştır. İstanbul 1. FSHHM’nin 2015/63 Esas sayılı davası incelendiğinde; … şirketi tarafından … şirketine karşı, davalı şirket adına tescilli dava konusu …, …, …, …, …, … nolu markaların KHK 7/1-ave c bendleri kapsamına göre hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebiyle dava açıldığı, davanın reddine karar verildiği, ancak kararın halen kesinleşmediği tespit edilmiştir. Bakırköy 1. FSHHM’nin 2014/157 Esas, 2014/182 Karar sayılı kararı incelendiğinde; … tarafından …, … danışmanlık şirketlerine karşı davacıya ait tanınmış “…” markalı ürünlerin ambalajlarının ana unsurunu oluşturan mavi-gri renk kombinasyonunun davalılar tarafından “…” markalı enerji içeceği ambalajlarında kullanılmasının marka haklarına tecavüz ettiği iddiasıyla dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, kararın 17/12/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince …, … ve …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 05.10.2020 tarihli raporda; davalı tarafın markasının davacı taraf markasına göre tanınan bilinen “enerji içecekleri” konusunda sektörde yer edinmiş olduğunun görüldüğü, aynı sektörde yer alan iki ürün tasarımının benzerlikten dolayı karıştırılabileceği, fakat davalı tarafın markasının tanınmış ve bilinmiş olması sebebi ile marka haklarına tecavüz oluşturmadığı, davacının markasını 2015 yılı ve sonrasında 4 yıldır kullandığı/üretimini yaptırdığının görüldüğünü, bu süre zarfında ürünlerle ilgili davalı taraftan bir talebi olmadığı, bu durumun sessiz kalma yoluyla hak kaybına sebebiyet verip vermediğinin takdirinin mahkemede olduğu, yapılan ticari defter ve belgelerin incelenmesi sonucu, davacı tarafın ticari defterlerini beyan ettiğini, tasdiklenmiş olduğunu, defterlerin mevzuata uygun tutulduğunun görüldüğünü, davalı tarafın ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, bu nedenle tescilli marka kullanımında bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, davacının tescilli markası olan “…” markasını dava tarihinden geriye doğru 5 yıldan bu yana ciddi ve etkin bir şekilde kullandığı, davalı ticari defterlerini ibraz etmediğinden SMK 151/2-b maddesi uyarınca tazminat hesabı yapılamadığı, 6098 sayılı TBK’nın 50/2 gereğince uygun bir maddi tazminat belirlenmesinin mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece aynı heyete bilişim uzmanı bilirkişi dahil edilerek alınan 19/01/2021 tarihli ek raporda; “www….com” alan adlı sitede ” …” adlı ürün görselinin hali hazırda yayında olduğu, aynı sitenin arşiv kayıtlarında siteye ait … adet kayıt olduğu, www…com ve www…..com adlı web sitelerine dair iki seçenek sunulduğu, sitenin 15/03/2013 arşiv kaydında 3 adet arka … sıralanmış … ürünlerinin görsellerinin yer aldığı, 24/04/2013 tarihli arşiv kaydında … ürünlerinin ürün açıklamalarıyla birlikte görsellerinin yer aldığı, … ürün görselinin söz konusu sitede 15/03/2013 tarihi itibariyle yer aldığının tespit edildiği, www…com alan adlı web sitede yapılan incelemede sitenin doğrudan www…com alan adına yönlendirilmiş olduğunun tespit edildiği, www…com/… adlı instagram hesabı üzerinde yapılan incelemede; dava konusu … ürününün söz konusu hesapta ilk olarak 13/04/2013 tarihinde yayınlanmış olduğunun tespit edildiği, www.instagram.com/…/ adlı instagram hesabı üzerinden yapılan incelemede, hesabın 05/02/2014 tarihinden itibaren aktif olarak kullanıldığı, dava konusu … ürününün söz konusu hesapta ilk olarak 12/12/2015 tarihinde yayınlanmış olduğunun tespit edildiği, www…./ adlı facebook hesabı üzerinde yapılan incelemede,, hesapta ilk olarak 30/09/2012 tarihinde …” ürününün yayınlandığının görüldüğünü, http://… adlı web sitesinde yapılan incelemede, dava konusu ürünle ilgili Temmuz 2013 tarihinde bilgilerin yer aldığının tespit edildiği, http://www…. url bağlantısında yapılmış olan incelemede, dava konusu … ürününün söz “…” adlı youtube kanalında 17/03/2013 tarihinde yayınlandığı ve 16697 kez görüntülenmiş olduğu, davalının … ibaresi ve mavi zemin bakımından davacı markasına benzer olsa da, bir çok firma ve marka tarafından mavi zemin ve … ibaresinin kullanıldığı, kök raporda benzerlik bu durum için kullanılmış bir unsur olup, bunun dışında ortalama bir alıcı bakımından bunun bir karışıklığa yer verecek bir husus oluşturmayacağı, dava konusu olayda iki tarafın 32. sınıfta yer alan “enerji içecekleri” alanında aynı sektöründe yer aldığı, paketlenen ürünler üzerinde marka ve logo kullanıldığı, davalı tarafın marka kullanımının davacı tarafa ait marka ve logoya benzer olmadığı, fakat ürünün tasarım renk ve tasarım kombinasyonu açısından iltibasa sebep olacağı, bu iltibasın tüketicinin satın almak istediği ürün yerine farklı bir ürün almasını engelleyecek derecede karışıklık ve iltibasa sebep olmayacağı, çatı markası olan “…” markasının satın almada belirleyici olduğu, bilinirlik ve tanınmışlığı bulunduğu, bu marka göz ardı edilerek … ibaresinden dolayı ürünün satın alma yapılarak karışıklığa sebep olmayacağı yönünde görüş bildirmişlerdir.
G E R E K Ç E: Markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi ve tazminat istemli davada, ilk derece mahkemesince; “her iki tarafın ambalajında Türkçe mavi anlamına gelen … kelimesinin ön plana çıkarıldığı, her iki taraf ambalajının mavi renkli olması, … kelimesinin büyük harfle yazılarak ön plana çıkarılması nedeniyle, ortalama tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunun alınan bilirkişi raporundaki tespitler ve dosyaya sunulan delillerle tespit edildiği ancak davacının davalının ürün kullanımının internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında kullanımından itibaren 5 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra dava açtığı, taraflar arasında daha önceden açılan birçok dava bulunduğu, aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, davacının davalının ürün ambalajı kullanımından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, yaklaşık 5 yıl 10 ay sonra dava açılmasının MK 2/2 maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili mahkemenin , tarafların markasal kullanımlarının karıştırılma ihtimali bulunduğuna yönelik gerekçesine karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacıya ait marka tescil kaydından, davacının 31/12/2009 başvuru tarihli … sayılı …+ şekil markasının 32. Sınıfta tescilli olduğu, markadaki çift başlı kartal şeklinin mavi renkli olduğu ve … ibaresinin Türkçe karşılığının mavi kartal anlamına geldiği, davalının tecavüzle suçlanan markasal kullanımındaki … ibaresinin … mavi sürüm/versiyon anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Davalının … ibareli markaları ile, şekil markalarının 32. Sınıfta tescilli olduğu görülmüştür. Mahkemece alınan kök raporda, davalıya ait … ibareli boğa şekil unsuru taşıyan enerji içeceği ürün ambalajı ile davacıya ait …+şekil markalı ürün ambalajının karşılaştırıldığı, her iki ürün ambalajının da enerji içeceği ürününe ait olduğu anlaşılmaktadır. Davanın markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi talepli olduğu, markaya tecavüz iddiası yönünden, davalının markasal kullanımı ile, davacının tescilli markasının karşılaştırılması gerektiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise davacının fiilen kullandığı ürün ambalajı ve davalı ürün ambalajının karşılaştırıldığı, yapılan karşılaştırmanın usule uygun olmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafın tescilli markası ile davalının markasal kullanımı karşılaştırıldığında, davalının tanınmış (… özel) … markası ve tanınmış (… sayılı) … markasındaki boğa figürü ile birlikte “…” ibaresini kullanımının, davacının kartal şekil unsurlu … markasının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı markasının asli unsurunun “…” olduğu, tek başına “…” ibaresinin tescilli olmadığı, davacının tescilli markasının, mavi renk anlamına gelen “…” ibaresi üzerinde tekel hakkı sağlamayacağı kanaatine varılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının beyan edildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin dilekçelerinde taraflar arasında görülen “…” markasına ilişkin Yargıtay ilamlarının emsal teşkil edeceğini ileri sürmüşse de, her somut olayın kendi koşullarında değerlendirilmesi gerektiğinden, bu davada birebir emsal olarak uygulanacağından bahsedilmesi mümkün görülmemiştir. Haksız rekabet iddiasına ilişkin olarak da, tarafların ürün ambalajlarının karşılaştırılmasında; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, mali müşavir bilirkişi tarafından davacı defter ve faturalarının incelenmesinde, davacının davaya konu markayı taşıyan ürünlerini 2015 yılı Ocak ayından itibaren piyasaya sürdüğü, fatura örneklerinin dosyaya sunulduğu, davalının ise dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundaki davalı internet siteleri ile sosyal medya hesaplarındaki ürün görsellerinden, davalının 2013 yılında ürününü mevcut haliyle davacıdan önce piyasaya sürmesi nedeniyle, ürünün ticari takdim şeklinin davalı tarafça taklit edilmediği, markaya tecavüz ve haksız rekabet koşullarının bulunmadığı anlaşılmış, davalı vekilinin kararın gerekçesine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı vekilince davaya cevap dilekçesinde müvekkilinin ürününün 24 Ocak 2013 tarihinde Türkiye’de piyasaya çıktığı ancak davacının Kartal … Noterliği’nin 07/05/2018 tarihli ihtarnamesi ile marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratıldığını, davanın da 07/07/2018 tarihinde 5 yıl geçtikten sonra açıldığını, 5 yıldan fazla bir süre geçtiğinden, sessiz kalma suretiyle dava açma hakkının yitirildiğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamına sunulan delillerden, haftalık yayınlanan Hello dergisinde yayınlanan 13/03/2013 tarihli haberde, davalı tarafça …’da yapılan “…” partisiyle üç yeni ürününü tanıttığı, .. isimli aylık derg.ide yayınlanan, 01/06/2013 tarihli haberde, “…’dan …” başlıklı haberle, …, … ve … ürünlerinin ambalajlarının birlikte yer aldığı, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da … ürününün yer aldığı videonun “…” adlı youtube kanalında 17/03/2013 tarihinde yayınlandığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Tarafların enerji içeceği ürününde rakip firmalar olup aralarında karşılıklı davalar bulunduğu, birbirlerinin piyasaya sundukları ürünleri takip etmelerinin bekleneceği, davacı tarafın davalı ürününün 2013 yılı başlarından itibaren piyasaya sunulduğunu bilmemesinin beklenemeyeceği, 5 yıldan fazla bir süredir sessiz kaldıktan sonra davacı tarafça dava açılmasının MK 2. Maddesine de aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin mahkeme kararının gerekçesine yönelik istinaf başvurusunun haklı olduğu, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davalının ürün ambalajının davacı markasına tecavüz etmediği ve haksız rekabette bulunmadığından ve davalı tarafça sessiz kalma suretiyle dava açma hakkı yitirildiğinden, düzeltilmiş gerekçe ile, davanın reddine karar verilmiş, kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddine, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/03/2021 tarihli 2018/309 E. – 2021/41 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın REDDİNE, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken markaya tecavüz davası yönünden 179,90 TL, maddi tazminat yönünden 179,90 TL ve manevi tazminat davası yönünden 179,90 TL olmak üzere toplam harçtan peşin alınan 187,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 351,84 TL harcın davacıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına, b-Davalılar vekiline reddedilen markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,c-Davalılar vekiline reddedilen maddi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,ç-Davalılar vekiline reddedilen manevi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,d-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,e-Davalılar tarafından yapılan 28,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, f-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davalılar yönünden alınması gereken 359,80 TL’ harçtan peşin alınan 118,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 241,20 TL’nin davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, b-Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,c-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 30,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 192,10 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.