Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1452 E. 2023/971 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1452 Esas
KARAR NO: 2023/971 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2021
NUMARASI: 2018/166 E. – 2021/110 K.
DAVA: Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması ve Kaldırılması ile Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’ın “…” ticaret unvanlı birden fazla işlemeye sahip olduğunu, müvekkilleri tarafından “www…com” alan adlı internet sitesinin 1998 yılından beri kullanıldığını, müvekkili … Turizm Hiz. A.Ş.’nin … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “şekil”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…” markalarının sahibi olduğunu, söz konusu markaların müvekkilleri tarafından uzun yıllardır kullanıldığını, müvekkillerinin kullanımına bağlı olarak “…” ve “…” markalarının ayırt edici hale geldiğini, davalı firma tarafından müvekkili şirket adına tescilli markaların hukuka aykırı bir biçimde kullanıldığını, davalı firma yetkilisi tarafından delil tespiti sırasında söz konusu kullanımların hukuka uygun olduğuna yönelik savunmada bulunulduğunu, bahse konu savunmaya dayanak olarak … tescil no’lu “…” ibareli markanın gösterildiğini, davalı firma kullanımlarının ilgili marka tescilini aşan bir nitelikte olduğunu, davalı firmanın müvekkili şirket adına tescilli markaların tanınmışlığından ve ticari itibarından haksız olarak yararlandığını belirterek davacı firma eylemlerinin müvekkillerinin sahibi olduğu …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … tescil no’lu marka haklarına, tescilli ticaret unvanına, işletme adına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, kaldırılmasına, tecavüz ve haksız rekabetin işlenmesinde etili olan araçların ve malların imhasına, belirsiz alacak olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla SMK’nun 151/2-b maddesi ve TTK’nun 56 maddesi uyarınca hesaplanacak 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete ait marka ile davacı firmalara ait markaların benzer olmadığını, müvekkili firmanın kullandığı markanın dava dışı …’a ait olduğunu, müvekkili firmanın dava dışı …’dan lisans aldığını, davacı şirket tarafından …’a karşı dava açıldığını, anılan davanın halen derdest olduğunu, davacı şirketlerin müvekkili firmanın başarısına ket vurmaya çalıştığını, davacı şirketin haksız kazanç elde etmek istediğini, müvekkili tarafından kullanılan işaret ile davacı şirkete ait işaretler arasında iltibas tehlikesi bulunmadığını, müvekkili firmaya ait envanterde bulunan bilim adamlarının kamuya mal olmuş kişiler olduğunu, söz konusu bilim insanlarına şirket envanterlerinde yer verilmesinin davacı şirketin tekelinde olmadığını, müvekkili şirket tarafından verilen kartvizit siparişinin matbaa tarafından yanlış basıldığını, söz konusu kartvizitlerin müvekkili şirketçe kullanılmadığını, müvekkili şirketin “…” ibarelerini kullandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/06/2021 tarihli 2018/166 E. – 2021/110 K. sayılı kararıyla;” davacılardan … A.Ş.adına 16. ve 41. sınıfta tescilli, eğitim ve öğretim hizmetlerini de kapsar şekilde “…” ibaresini içeren pek çok markanın mevcut olduğu, ayrıca yine “…” ve “…” şekil unsurunu içeren markalarının da tescilli olduğu, diğer davacıların da bu markaları ve logoları kullanma haklarına sahip oldukları, ayrıca davacı şirketlerin ticaret unvanlarında ve işletme adlarında “…” ibaresinin esas unsur olarak yer aldığı, davalının eğitim ve öğretim hizmeti sunduğu iş yerinde yapılan delil tespiti ile davalıya ait okulun ön cephesi ve arka cephesinde “…” işareti ve “…” ibaresinin kullanıldığı, “…” ibaresinin küçük “…” ibaresinin daha büyük ve belirgin yazılarak “…” ibaresinin ön plana çıkartıldığı, ayrıca alt bölümde davacıların hak sahibi oldukları markalar ile iltibas yaratacak derecede benzer olan … görselinin de yer aldığı, her ne kadar davalının kullandığı “…” görselinde davacının tescilli markasından farklı olarak “…” ve “…” fotoğrafları da eklenmişse de, bu eklemenin markaları farklılaştırmadığının tespit edildiği, davalının faaliyet alanın davacı şirketlerle aynı olup, markaların eğitim ve öğretim hizmetleri için kullanıldığı, aynı sektörde yer alan iki firmanın tüketicisinin bu farkı anlamasının zor olduğu, yazı karakteri ve rengin tespit isteyen taraf markalarında olduğu gibi aynı renk ve puntoda kullanıldığı, broşür, reklam panolarında Temel Lise içerisinde kullanılan tanıtıcı unsurlar üzerinde de markalar iltibas yaratacak derecede kullanıldığı, Temel Lise içerisinde ve ön ve arka dış tabelalarında davalının lisans sözleşmesi ile kullanım hakkı olduğunu savunduğu “…” markasını tescil edildiği şekilde değil, davacı adına tescilli marka ve işaretlerine benzer “…” ibareli marka ile iltibas yaratacak şekilde kullanıldığı, davalının bu kullanımının davacı şirkete ait “…”, “…” görseli ve “…” işareti esas unsurlu markaları ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğu tespit edildiği. Davalının lisans hakkı sahibi olduğu markayı tescilli olduğu şekilden farklı kullandığından, …’a ait markanın hükümsüzlüğü için açılan davanın sonucunun beklenmesi talebinin reddedildiği. Davalı taraf bu kullanımının, dava dışı …’a ait … numaralı “…” markasının tescilli olması nedeniyle tecavüz teşkil etmediğini savunmuşsa da; … tescil numaralı marka 41. sınıfta yer alan “eğitim ve öğretim hizmetleri” için tescilliyse de, davalı bu marka üzerinde sözleşme ile hak sahibi olsa bile, davalının “…” markasını tescilli olduğu şekilde kullanmadığı, markasal kullanımında “…” ibaresini daha büyük harflerle ve ön plana çıkardığı, ayrıca “…” görselinden oluşan marka ile karışıklığa neden olacak derecede benzer bir görsel kullandığı, davalının kullandığı “…” görseli davacının tescilli markalarında yer alan görselden biraz farklı olsa da, markaların hitap ettiği ortalama tüketicinin davalının bu kullanımını davacılara ait markalar ile karıştırabileceği, küçük farklılıkların bu duruma engel olamayacağı, davalının bazı eğitim dökümanlarında davacıların markalarında yer alan “…” işaretini de kullandığı, davalının bu kullanımları ile davacıların markalarına yaklaşmaya çalıştığı, bu durumun davacıların hak sahibi oldukları markalara, işletme adlarına, ticaret unvanlarına tecavüz teşkil ettiği, eylemin aynı zamanda haksız rekabet olduğu, davacıların maddi ve manevi tazminat talep edebilecekleri, davacı tarafça SMK’nun 151/2-b maddesi uyarınca talep edebileceği tazminatın tespiti için tecavüzün başladığı 13/08/2015 tarihinden dava tarihi olan 19/04/2018 tarihi arasınaki dönemde davalının elde ettiği gelirin tespiti için yapılan incelemede 332.4076,63 TL zarar ettiği tespit edilmişse de, TBK’nun 50. maddesi uyarınca maddi tazminatın Mhakememizce takdir edilmesi gerektiği, davacı şirkete ait markaların tescilli oldukları süre, yaygın şekilde kullanılıyor olmaları ve eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında belli bir tanınmışlık derecesine ulaşmış olmaları da dikkate alınarak talep edilen 10.000,00 TL maddi tazminatın olaya uygun olduğu, davacıların markalarının bilinirliğine, kullanıldıkları süreye, tarafların ticari büyüklüklerine, davalının kusur derecesine ve tecavüzün devam ettiği süreye göre 10.000,00 TL manevi tazminatın da hakkaniyete uygun olduğu” gerekçesiyle; Davanın KABULÜNE, Davalının lisans sözleşmesi ile hak sahibi olduğu … tescil numaralı “…” markasını tescilli olduğu şekilden farklı olarak “…” ibaresini ön plana çıkartacak şekilde kullanmak, ayrıca davacı … HİZMETLERİ ANONİM ŞİRKETİ’ne ait ve diğer davacıların kullanım hakkı sahibi oldukları “…” esas unsurlu markalar ile “…” işaretinin ve “…” görselinin yer aldığı markaları ile iltibas yaratacak şekilde marka kullanmak suretiyle davacıların marka haklarına, tescilli ticaret unvanlarına, işletme adlarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE, Tecavüzlerin ve haksız rekabetin DURDURULMASINA VE KALDIRILMASINA, Tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden marka kullanımlarının yer aldığı davalıya ait araçların ve malların TOPLATILMASINA, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHASINA, 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin kullandığı markanın kullanım hakkının lisans yoluyla elde edildiğini, 27/06/2014 tarihli Marka Lisans Sözleşmesine konu markanın TPMK nezdinde … adına, … başvuru numarasıyla tescilli olduğunu, marka sahibi ile davacılar arasında İstanbul 2. FSHHM’nin 2017/393 Esas sayılı dosyasında tecavüzün tespiti, meni ve hükümsüzlük davası görüldüğünü, marka tescil aşamasında bizzat davacı tarafça …’a bu markayı satabilme ve kullanma yetkisi verildiğini, hükümsüzlük davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini. -Müvekkilinin kullandığı marka ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin kullandığı markada “…” işareti içerisinde “…” kelimesinin yazılı olduğunu, … şeklinin de benzer olmadığını. -Davacının markasında, müvekkilinin kullandığı markadaki bilim adamlarının portrelerinin bulunmadığını, SMK 5/1-ğ maddesi gereğince müvekkilinin ve davacıların markalarındaki bilim adamlarının kamuya mal olduğunu, tescil edilmesinin mümkün olmadığını, markalarda bilim adamlarının portrelerinin bulunması sebebiyle, bir markanın diğerini taklit ettiğinin ileri sürülemeyeceğini, taraf markalarındaki bilim adamlarının sıralamasının da birbirinden farklı olduğunu. -… ibaresinin tek başına tescil edilmesinin markanın tescil edildiği tarihteki 556 Sayılı KHK 7/c,d,e ve f bentlerine aykırı olduğunu, tek başına bu ibarenin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, bu ibarenin bir bilim dalı olan fen bilimleri alanında eğitim ve öğretim veren kurum anlamına geldiğinden, marka olarak tek başına tescilinin mümkün olmadığını, aksi halde bu alanda eğitim ve öğretim veren tüm eğitim ve öğretim kurumları yönünden haksız rekabet teşkil edeceğini, bu ibarenin esaslı unsur olmadığını, davacının markasını tescil ettirdiğinden farklı olarak “…” ibaresine ayırt edicilik kazandırmaya çalıştığını, kötü niyetle hareket ettiğini. -Müvekkilinin kullandığı marka ile davacı markalarının orta düzeyde bilinçli tüketici nezdinde derhal ve hiç düşünmeden farklı olduğunun anlaşılabileceğini, üstelik markanın lisans sözleşmesine dayanılarak kullanıldığını, benzerlik olduğunu kabul etmemekle birlikte müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin markayı genel merkez vasıtasıyla kullanan şube olduğu göz önünde tutulmaksızın ve kötü niyetli olduğu gözetilmeksizin hakkaniyete aykırı karar verildiğini, Marka Lisans Sözleşmesi’nin Reklam başlıklı 9. Maddesinde, “Ülke genelinde yapılacak tanıtım ve reklamdan lisans verenin sorumlu olduğunun” düzenlendiğini, lisans sözleşmesinden sonra müvekkilinin şubesine gelinerek reklam çalışması yapıldığını, raporda yer alan marka hakkına tecavüzün tespiti kabul edilse dahi müvekkilinin sadece markayı kullanan şube olduğu, markaya ait tüm pano reklam broşürleri ve tanıtım belgelerinin … Genel Merkezinden müvekkili şubeye gönderildiğinin gözönünde bulundurulmadığını, müvekkilinin tüketiciyi yanıltma kastı ve kötüniyetinin bulunmadığını. -Müvekkilinin lisans sözleşmesinde kullanım haklarını devraldığı markayı kullandığı yıllarda zarar ettiği halde mahkemece müvekkili aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu. -Müvekkilinin markası ile davacıların markasının tüketiciler tarafından karıştırılması ihtimalinde müvekkilinin de davacı gibi kâr etmiş olacağını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davalının marka kullanımının lisans sözleşmesine dayandığı savunmasının fiilin tecavüz oluşturduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, davalı kullanımlarının delil tespitinde elde edilen fotoğraf ve dokümanlarından görüleceği üzere … sayılı … Markasından farklı ve marka tescilini aşar nitelikte olduğunu, … ibaresinin ön plana çıkarıldığını, müvekkilinin … markası ve … işareti şekil markası ve … esas unsurlu markaları uzun süre kullanarak ayırdedicilik kazandırdığını, markaları kendisine bağladığını ve tanıttığını, davalının müvekkilinin … esas ve ayırdedici markalarının tanınmışlığından yararlanma kastı olduğunu, markanın tescilli olması lisans sözleşmesi ile kullanılıyor olmasının fiili tecavüz olmaktan çıkarmayacağını, davalının kullandığı marka ile müvekkilinin markalarının benzer olup, hitap ettikleri çevre bakımından karıştırılacak nitelikte olduğunu, işletmesel bağlantı kurulacağını, davalının ihlal konusu kullanımlarını bir Genel Merkez aracılığıyla gerçekleştirmesinin fiili tecavüz olmaktan çıkarmayacağını, mahkemece maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … numaralı “…” markasının 26.12.2014 tarihinde, … numaralı “…” markasının 26.12.2014 tarihinde, … numaralı “…” markasının 21.12.2016 tarihinde, … numaralı “…” markasının 21.12.2016 tarihinde, … numaralı “…” markasının 16.06.2016 tarihinde, … numaralı “…” markasının 16.06.2016 tarihinde, … numaralı “…” markasının 29.06.2016 tarihinde davacı … ANONİM ŞİRKETİ adına, … numaralı “…” markasının 21.04.2008 tarihinde dava dışı … adına tescil edildiği anlaşılmıştır. … A.Ş. ile … A.Ş. arasında imzalanan 28/10/2020 tarihli “Marka Tescilinden Doğan Hakların Geçmişe ve Geleceğe Dönük Olarak Alacağım Temliki Hükümlerine Göre Devri” başlıklı temlik sözleşmesi de dosyaya sunulmuş, incelendiğinde, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … tescil numaralı markalarla ilgili devir tarihinden önce doğan haklar da dahil, tüm hak ve alacakların … A.Ş.’ne temlik edildiği tespit edilmiştir. Davalı tarafından dosyaya sunulan lisans sözleşmesi incelendiğinde; sözleşme ile dava dışı … tarafından dava dışı … ve davalı … Dan.ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye lisans verildiği, lisans sözleşmesine konu olan markanın dava dışı …’a ait … tescil numaralı “…” markası olduğu, 27.06.2015 tarihinde imzalanan sözleşmenin 4 öğretim yılını kapsadığı görülmüştür. Davacılar tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu 1.FSHHM’nin 2018/54 D.İş sayılı dosyasında talep edilen delil tespitine müteakip alınan bilirkişi raporunda; tespit isteyen tarafa ait “…” ve “…” şekilli esas unsurlu ve ibarelerden oluşan Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli, işler durumda olduğu ve koruma altına alındığı, karşı taraf adresinde yapılan tespitte okulun ön cephesi ve arka cephesinde “…” işareti, “…” ibaresinin yer aldığı, “…” ibaresinin … “…” ibaresinin daha büyük ve belirgin, alt bölümünde … ibaresi kullanıldığı, bu bilim adamlarında tespit isteyen tarafa ait tescilli bilim adamı görselinden farklı olarak “…” ve “…” fotoğrafları eklendiği, bu eklemenin bir farklılık oluşturmadığı, aynı sektörde yer alan iki firmanın tüketicisinin bu farkı anlamasının zor olduğu, yazı karakteri ve rengin tespit isteyen taraf markalarında olduğu gibi aynı renk ve puntoda kullanıldığı, broşür, reklam panolarında Temel Lise içerisinde kullanılan tanıtıcı unsurlar üzerinde de markalar iltibas yaratacak derecede kullanıldığı, ders kitapları üzerinde kullanılan markaların marka tescil belgesinde kullanılan “…” ibaresinin siyah renkte kullanıldığı, bu şekilde kullanılan tescilli markanın tespit isteyen taraf markalarına iltibas oluşturmayacağı fakat Temel Lise içerisinde ve ön ve arka dış tabelalarında karşı taraf markası tescil edildiği şekilde değil tespit isteyen taraf marka ve işaretlerine benzer “…” ibareli marka ile iltibas yaratacak şekilde kullanıldığı, karşı tarafa ait işyerinde yapılan tespitte “…” ile “…” ve “…” işaretli esas unsurlu marka araştırmasında “…” ibaresinin öne çıkarılarak kullanıldığı, bu şekilde kullanımın karşı tarafa ait markalara iltibas yaratacak derecede benzer olduğu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince bilirkişiler Prof. Dr. …, … ve …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan 14.09.2020 tarihli raporda; davalı şirketin, dava dışı … ile akdettiği lisans sözleşmesinden kaynaklı olarak, dava dışı … adına tescilli … no’lu “…” markasını kullanma hakkına sahip olduğu, davalının “…”, “…” ve “…” şeklinde marka kullanımları gerçekleştirdiği, bu kullanım şekillerine bakıldığında, davalının marka kullanımlarının, lisans sözleşmesine konu marka hakkının kapsamında kalmadığının açıkça görüldüğü, dolayısıyla davalının tescilli marka hakkına dayalı kullanım savunmasında bulunamayacağı, davalının fiili marka kullanımlarının, davacı adına tescilli …, …, …, …, …, … ve … no’lu markalarla iltibasa sebebiyet verdiği, bu nedenle söz konusu kullanımların SMK m.29/1-a ve SMK m.7/2-b hükümlerine göre marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davacının maddi tazminat istemini, SMK m.151/2-b hükmünde düzenlenen “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç” şeklindeki tazminat hesaplama yöntemine dayandırdığı, davalı şirketin inceleme dönemi olan 13.08.2015 – 19.04.2018 tarihleri arasında faaliyetlerinden toplamda 355.464,35 TL zarar ettiğinin saptandığı, inceleme konusu dönemlerde davalının herhangi bir kazancı tespit edilemediğinden SMK m.151/2-b hükmüne göre tazminat hesabı yapılamadığı, fakat 6098 sayılı TBK’nın 50. maddesinin 2. fıkrasına göre hakkaniyete uygun bir maddi tazminat belirlenmesi yoluna gidilmesinin gerekip gerekmediğinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince aynı bilirkişi heyetinden alınan 16.02.2021 tarihli ek raporda; maddi tazminat hesaplaması davacı vekilinin kök rapora itirazları doğrultusunda değişken maliyetler ve sabit maliyetler bakımından ayrım yapılarak incelendiğinde, davalı tarafın gelirlerinin tümünün dava konu markaya ait hizmet gelirlerinden oluştuğu, bu sebeple yalnızca değişken maliyetlerin gelirden düşülmesi ile kazanç hesaplanmasına gidilemeyeceği, sabit giderlerinde bu hizmet gelirini elde etmek için yapıldığı, dolayısıyla toplam maliyetin/ satılan hizmet maliyetinin (değişken giderler + sabit giderler) toplamının esas alınması gerektiği, bu şekilde yapılan hesaplamayla dahi davalı tarafın inceleme yapılan dönemler dikkate alındığında faaliyet giderleri düşülmeksizin 2015 yılında (-) 22.466,93 TL, 2016 yılında (-) 79.575,23 TL, 2017 yılında (-) 138.312,20 TL, 2018 yılında (-) 145.339,28 TL zarar ettiğinin tespit edildiği, davalı tarafça dava konusu markadan zarar elde edildiğinden SMK m.151/2-b hükmüne göre tazminat hesabı yapılamadığı fakat 6098 sayılı TBK’nın 50. maddesinin 2. fıkrasına göre hakkaniyete uygun bir maddi tazminat belirlenmesi yoluna gidilmesinin gerekip gerekmediğinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu, marka hakkına tecavüz oluşturan bir markanın lisans hakkına dayalı olarak kullanılmasının, marka hakkına tecavüz iddiasının lisans alana karşı ileri sürülmesine engel olmadığı, davalı şirketin lisans sözleşmesine dayalı olarak kullanım hakkının bulunduğu … no’lu marka “…” şeklinde iken, davalının fiili kullanımları “…”, “…” ve “…” şeklinde olduğu, söz konusu karşılaştırma uyarınca davalı şirketin lisansa dayalı kullanım savunmasına itibar edilemeyeceği,kök rapordaki görüşlerde değişikliği gerektiren bir hususa rastlanmadığı beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, davacı şirket adına tescilli ve diğer davacılar tarafından kullanılan markaların ve davacı şirketlerin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin davalı tarafça aynı faaliyet alanında iltibas yaratacak şekilde kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve kaldırılması ile maddi ve manevi tazminata ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, müvekkilinin kullandığı markanın dava dışı … adına tescilli olduğu ve Lisans Sözleşmesi ile kullanıldığı, kullanımın hukuka uygun olduğu, müvekkilinin şube olduğu, şubenin açılışından sonra genel merkez tarafından gelinerek reklam çalışması yapıldığı, genel merkez tarafından gönderilen pano reklam broşürleri ve tanıtım belgelerinin kullanıldığı, lisans sözleşmesi gereğince müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı, … ibaresinin fen bilimleri alanında eğitim ve öğretim veren kurum anlamına geldiği, … görselinin herkesin kullanımına açık olduğu ileri sürülmüştür. İstanbul Anadolu 1.FSHHM’nin 2018/54 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki görsellerden, davalıya ait işyerinde, dava dışı …’a ait … tescil numaralı “…” markasının tescilli olduğu şekliyle kullanılmadığı, davacı adına tescilli “…” şekil markasının ve … görselini içeren şekil markasının, davacının … ibareli tescilli markaları ile karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde kullanıldığı, kullanımın tescilli marka kapsamında bulunmadığı, … görselinde davacı şekil markasından farklı olarak başka bilim adamlarına da yer verilmesinin ve … işaretindeki farklılıkların kullanımı ayırt edici kılmadığı, … ibaresi tek başına davacı adına tescilli değilse de, diğer şekil markaları ile tescilli olup davalı kullanımının da davacı markaları ile karıştırılma ihtimali bulunduğu, kullanımın aynı sınıfta olup, ortalama tüketici nezdinde davalı tarafça verilen hizmetin davacı taraftan geldiği izlenimi uyandıracağı ve işletmesel bağlantı kurulabileceği kanaatiyle, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmüştür. Davalı ile dava dışı … arasındaki Lisans Sözleşmesi taraflar arasında hüküm doğuracağından, sorumluluğun Lisans verene ait olduğuna dair savunmanın bu davada dinlenebilmesi mümkün görülmemiştir. Davalı vekili dava dışı marka sahibine karşı açılan hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürmüşse de; davalının kullanımı tescilli marka kapsamında bulunmadığından, hükümsüzlük davasının beklenilmemesi sonuca etkili görülmemiştir. Davalı vekili mahkemece alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin zarar ettiğinin tespit edildiğini, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığını ileri sürmüşse de, davalının ticari kayıtlarının gerçeği yansıtmayabileceği gibi bir işletmenin zarar etmesinin başka sebepleri de bulunabileceğinden, tespit işleminin 28/02/2018 tarihinde yapıldığı, lisans sözleşmesinin 27.06.2015 tarihinde imzalandığı, eğitim kurumu olan davalının, sektörde tescilli markaları ile uzun süre hizmet veren davacıdan haberdar olmadığı düşünülemeyeceğinden, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu, mahkemece ihlal süresi göz önüne alınarak hükmedilen 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın somut dosya kapsamına uygun olduğu kanaatiyle davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.366,20 TL nispi harçtan, peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 61,60 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.