Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1424 E. 2023/652 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1424 Esas
KARAR NO: 2023/652
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2020
NUMARASI: 2017/467E, 2020/745K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından …’nin açmış olduğu reklam yayın kuşağı ihalesini kazanıldığını, … ile Reklam Zamanları Satış Sözleşmesini imzalamaya hak kazandığını, davalı tarafından … ile imzalayacakları sözleşmenin yüklü bir miktarla tuttuğundan müvekkilinin de katkı sağlamasının istendiği, müvekkili tarafından teklifin kabul edildiğini, davalının, dava dışı tüm borçlarının yine dava dışı … Sanayi ve Tic. A.Ş. Nezdinde toplandığını, davalı ile … arasındaki ihale … tarafından iptal edildiğini, davalı yanın piyasaya olan borçlarının müvekkili tarafından ödendiğini, dava dışı 3. kişi olan … San ve Tic A.Ş., tüm alacağını almasını müteakip …’dan olan 4.800.000,00 TL –dört milyon sekiz yüz bin Türk Lirası- kadar alacağını, ödeme yapmakla asıl alacaklı konumuna geçen müvekkile 07/10/2016 tarihli Temlik Protokolü ile temlik edildiğini, muaccel hale gelen bu borcun temlik edildiği ve borcun vadesi gelmekle müvekkile ödenmesi gerektiğine dair Ankara … Noterliği’nin 31/01/2017 gün ve … yevmiye numaralı ihtarı davalı tarafa 06/02/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını ödeme yapılması için damga vergisinin iadesine ilişkin … ile olan Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/874 esas sayılı dosyanın neticesinin beklendiğini, temlik protokolünde davalının mevcut borcundan ve bunun muacceliyetinden bahsedilmekteyse de dava dışı … şirketi ile davalı arasındaki güncel hesap bu aşamada bilinmediğinden ve bunun tespiti de muhasebe kayıtlarının incelenmesini gerektirdiğinden davanın sonradan ıslah etme ve talep miktarını arttırma hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline temlik olunan alacağın varlığının ve miktarının tespitine, tespit edilecek bu miktarın temerrüd tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren ticari temerrüd faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkiline çekilen ihtar usulüne uygun tebliğ edilmediğini, usulüne uygun tebliğ edilse bile müvekkilinin bağlayıcılığının bulunmadığını, davacı taraf davasını iki belgeye dayandırmakta iken belirli alacak davası açması gerekirken usule aykırı şekilde belirsiz alacak davası açtığını, böyle bir durumda hukuki yararın bulunmadığını, davacı tarafın müvekkilinden olan 4.800.000,00 TL alacağını temlik aldığını iddia ettiği … Teknoloji Sistemleri San. Ve Tic. A.Ş. İle müvekkilinin hiçbir ticari münasebeti, alışverişi, alacak borç ilişkisi bulunmadığını, müvekkili ile … arasında olan Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/874 esas sayılı dosyanın bu davanın konusu olmadığını, belirsiz alacak davası şartlı oluşmadığı için davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, haksız ve hukuki mesnedi olmayan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Davacı taraf, eski ünvanı ile … A.Ş. 07/10/2016 tarihinde ihbar olunan … Teknoloji Sistemleri Tic ve San.A.Ş. ile yapmış olduğu temlik sözleşmesi ile muhatap … San.Tic.Ltd.Şti nezdinde doğmuş 4.800.000-TL ve doğacak diğer tüm alacaklarını devir ve temlik etmiştir. Davacı taraf, bu sözleşmeden kaynaklı alacağını talep etmektedir. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin belirlenmesi alacağın varlığı ve miktarının tespit edilebilmesi için gerek taraf defterleri üzerinde gerekse ihbar olunan şirket defterleri ve dava dışı … Holding defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak zorunda kalınmıştır. Buna göre ihbar olunan … Teknoloji Sistemleri Tic ve San.A.Ş.’nin dosyaya ibraz ettiği 04/10/2016 tarihli temlik sözleşmesi ile … nezdinde doğmuş 4.800.000-TL alacağını … Teknoloji Sistemleri Tic ve San.A.Ş.’ye devir ve temlik ettiği anlaşıldığından sırasıyla irdelenecek olursa … Holding A.Ş.’nin davalı şirkete 05/02/2016 tarihinde 4.800.000-TL ödeme yaptığı, bu ödemeyi 25/12/2016 tarihinde ihbar olunan şirketin cari hesabına virman yapıp onun borcundan ödemeyi mahsup ettiği, 04/10/2016 tarihli temlik sözleşmesi ile bu alacağın … Teknoloji Sistemleri Tic ve San.A.Ş.’ye temlik edildiği, 07/10/2016 tarihinde ise aynı alacağın bu kez … Teknoloji tarafından davacı şirkete devir ve temlik edildiği, bu sürecin sonunda netice itibariyle davacı şirketin temlik sözleşmesi ile …Medya ‘dan alacaklı olduğu, davacının ibraz edilen temlik sözleşmeleri ve ticari defter ve kayıtlara göre 4.800.000-TL alacağının bulunduğu, fakat dava dilekçesi ile 300.000-TL talep edilmiş olduğundan ve ıslah bulunmadığından taleple bağlılık ilkesi gereği 300.000-TL üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş..” gerekçesi ile neticeten “Davanın KABULÜNE, 300.000 TL temlik sözleşmesine konu alacağın temerrüt tarihi olan 15/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinafında özetle;Davanın usul ve yasaya aykırı olarak belirsiz alacak davası olarak açıldığını, ilk derece mahkemesi tarafından alacağın belirli olduğu düşünülerek ilk önce eksik harcın tamamlatılmasına için davacı tarafa kesin süre verilmişken, verilen süreye rağmen davacı tarafça harç tamamlanmadığını ara karardan dönülerek davanın hatalı olarak kısmi dava olarak nitelendirildiğini ve karara bağlandığını, Belirsiz alacak davası olarak açılan bir davada, dava açmakta hukuki yararın bulunduğundan söz edilebilmesi için, HMK m. 107/1 hükmünde öngörülen koşulların gerçekleşmiş olması gerektiğini, Belirsiz alacak davasının koşullarını taşımayan bir davanın usul ekonomisi ilkesi gereğince eda davası olarak kabul edilmesi ya da mahkemenin bu davaya kısmi dava olarak devamına hukuken mümkün olmadığını, mahkemenin davayı kısmi dava olarak nitelendirerek karar vermesinin yerinde olmadığını Davacı tarafın, davadan önce Ankara … Noterliğinden müvekkiline keşide ettiği 04/01/2017 tarih ve …no’lu ihtarname, sunduğu temlik belgesi ve sunduğu diğer belgelerden, dava edilen alacağın belirli alacak olduğun açıkça görüldüğünü, Yargıtay Kararlarının dikkate alınması gerektiğini; “Bu nedenle davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava açmasında hukuki yararı olmadığı gibi, dava konusunun açık talebi karşısında ortada belirsiz alacak davasının koşullarının da bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddedilmesi hukuka uygundur” (Yargıtay 11. HD, 15.11.2013, 19128/20655: MİHDER, 2014/1, s. 111-112). Şeklinde karar verildiğini, Esas yönünden ise; Dava konusu olayda 07/10/2016 tarihli tek bir temlik sözleşmesi inceleme ve değerlendirme konusu olması gerektiğini, çünkü dava konusu ve davanın dayanağı olan bu temlikname olduğunu, Dava konusu temlikname muhteviyatı itibarıyla başka bir yazılı ön temlik sözleşmesine asla dayanmadığını, hal böyle iken dava açıldığı sırada dayanılmayan (esasen davanın başında var olmayan, şekil ve unsurları itibariyle sonradan düzenlendiği düşünülen), bir temliknamenin deliller hasredildikten sonra tüm itirazlara rağmen, yasaya aykırı bir şekilde davanın konusuna dahil edildiğini, Sonuçta her davanın açıldığı şartlara ve davada dayanılan belgelere ve bu belgelere bağlı olarak dava dilekçesinde yer alan talep ve açıklamalara göre karar verilmesi gerektiğini bu belgeye ve buna dayanan hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın kabulü yönünde hatalı karar verildiğini, ilk bilirkişi raporunda; Taraflar arasında yani davacı Satış Ofisi ile davalı … – dava dışı ihbar olunan ile Acta – ihbar olunan yada 07/10/2016 tarihli temlik sözleşmesinin temlik edeni ile davacı temlik olunan ile aralarında her hangi bir ticari ilişki olmadığı esasen tespit edildiğini, Bilirkişinin dosyaya sunduğu 23/07/2019 tarihli raporda ” Temlik tarihi olan 07.10.2016 tarihi itibariyle davacının dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A.Ş.’den fazla ödemeden dolayı 15.653.097,81-TL avans alacağı olduğu, 31.12.2016 tarihi itibariyle davacının dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A.Ş’den fazla ödemeden dolayı 5.194.747,32.-TL avans alacağı olduğu hususu yalnızca bir iddia olduğunu, Tespit edilen bir durum bulunmadığını, Kaldı ki ilk derece mahkemesi kararında temlik tutarının 4.800.000,00.-TL olarak temlikte belirlenmesi ile birlikte mevcut alacak tutarı için ibraz edilen ticari defterlerde (davacı ve temlik eden durumundaki dava dışı … firmasına ait ticari defter ve kayıtlarda 07/10/2016 tarihi itibarıyla yapılan alacak temliki ile ilgili bir kayda rastlanmadığını, esas dava konusu olan 07/10/2016 temlik ile ilgili somut bilginin davacı temlik olunan ile temlik eden dava dışı ihbar olunan … firması kayıtlarından tespit edilemediğini, delillerin sunumu aşamasından sonra 04/07/2016 tarihli bir sözleşme olarak dosyaya giren ihbar olunan ile dava dışı … arasında yapılan temlik sözleşmesinin de ilgililerin defter ve kayıtlarında yer almadığını, buna rağmen usul ve yasaya aykırı bir şekilde bilirkişi tarafından değerlendirme konusu yapıldığını, bir yandan da bu belge için hukuki değerlendirme ve takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğu, bilirkişi tarafından rapor edildiğini, Bunun nedeninin dava konusu 07/10/2016 tarihli temliknamede önceki tarihli 04/10/2016 tarihli temliknameye dayanılmaması, hiç bahsedilmediğini, Bilirkişinin söz konusu 04/10/2016 tarihli temliknameyi, davaya itirazlar karşısında davalı taraf dışındakilerin danışıklılık içinde taleplerini meşrulaştırmak gayesiyle sonradan dosyaya sunmak üzere düzenlenmiş olma ihtimalini göz ardı ettiğini, Asıl dava ve tartışma konusu olan 07/10/2016 tarihli temliknameyi davada öncül bir temlik söz konusu olmadığı itirazları karşısında temlikin temliki görüntüsü verilmek gayesiyle sonradan dosyaya sunulduğu sabit olduğunu, (Müvekkilinin kanaatine göre davacının isteği üzerine diğer dava dışı şahıslar … temlik alan – … temlik eden şeklinde eski dava konusu temlikten 3 gün öncesi 04/10/2016 tarihi atılmak suretiyle danışıklılık içinde düzenlenerek dosyaya sunulmuş olduğunu) Hukukçu olmayan Bilirkişinin, ikinci incelemesi sırasında usule aykırı olarak sunulan bu belgeyi davacı lehine hiç bir defter ve muhasebesel kaydı olmadığı halde delil olarak değerlendirdiğini, itirazların değerlendirilmediğini, Davacının sonradan dayandığı 04/10/2016 tarihli temlik protokolünün, davanın konusu ve kapsamı dışında tutulması gerektiğinin tüm ilgililerin kayıt ve belgelerinden de anlaşıldığını, İhbar olunan … Firmasının defterleri incelendiğinde temlik eden (… Firması ile) borçlu (davalı ) … Firması arsında ticari ilişkinin varlığını dolayısıyla taraflar arasında muayyen bir alacak borç ilişkisinin varlığını ortaya koyacak bir belge dosyada bulunmadığı gibi bu durum bilirkişi incelemelerinde açıkça zaten tespit edilmediğini, Bunun dışında; ihbar edilen … şirketinin defter ve kayıtlarında dava dışı davalının borçlu olduğu iddia edilen dava dışı …’dan temlik edilecek muayyen bir alacağın varlığı ihbar olunan …’ye ait ticari defter ve kayıtlardan da anlaşılamadığını, 04/10/2016 tarihli temlik protokolünün bu tarihte yapıldığı ve ikinci bilirkişi raporu incelemeleri dahil tedavüle girdiğine ilişkin resmi gayri resmi hiç bir bulgu ve tespit bulunmadığını, böyle bir temlik protokolüne dayalı olarak … firması tarafından ticari defter kayıtlarında her hangi bir alacak kaydı yapılmadığı gibi, böyle bir protokol resmi şekilde yapılmadığı ve damga vergisi de ödenmediğini, 04.10.2016 tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlarda da bu sözleşmeye ilişkin bir kayıt veya ibare bulunmadığını, Bir an Mahkemenin 04/07/2016 tarihli ön temlik sözleşmesini sadece kararına dayanak olmadığını varsayılsa dahi … Holding A.Ş.’nin davalı şirkete 05/02/2016 tarihinde 4.800.000-TL ödeme yaptığı, bu ödemeyi 25/12/2016 tarihinde ihbar olunan şirketin cari hesabına virman yapıp onun borcundan ödemeyi mahsup ettiği hususu iddiası da alacağın temlik edildiğine delalet olmadığını, bu iddianın alacağın temiliki ve hukuki neticelerini ortaya koymadığını, temlik edilebilecek alacak iddiası ayrı bir husus, bu alacağın yazılı bir temlik protokolüyle temlik edilmesi ayrı bir husus olduğunu, Karara dayanak gösterilen İkinci (Ek) bilirkişi raporunda bu konuda davalı müvekkili aleyhine bilirkişi tarafından hatalı bir inceleme ve değerlendirme yapıldığını, İhbar olunan … firmasının 3. Kişilerle (… ile) olan alacak verecek mahsuplaşmaları ve benzeri şeyler dava konusu olmadığı gibi, kendilerinin taraf olmadığı ilişkiler olduğunu, Bilirkişi tarafından ilk olarak; dava dışı …’nın 4.800.000 TL davalıdan olan alacağını temlik protokolüyle ihbar olunan dava dışı … firmasına Temlik edildiği hususunun …’nın ticari defterlerinde hem de bu alacağın (04/10/2016 tarihli temlik protokolüyle devredildiğine dair) bir ticari defter ve kaydın ihbar olunan … Firmasının defterlerinde özellikle yer alması gerektiğine bakılması gerektiğini, böyle bir kayıt yok iken varmış gibi 04/10/2016 tarihli protokolle … 4.800.000 TL alacağını …’ye devretmiş gibi değerlendirme yapılamayacağını, Temlik protokolü yerine alacağın temliki yerine geçmeyen, temlik hükümlerini doğurmayan, taraflar arasındaki şu yada bu şekilde yapılan virman ya da hesaplaşmaların sonuçta davacı açısından temlik protokolünden bahisle geçmiş bir alacağın varlığına delalet olamayacağını, Temlikin temlikinin davayla ilgili defterleri incelenen kişilerin tüm defter ve belgelerinde ticari kayıtlarında yer alması gerekmekte olup, bu şekilde temlik silsilesinin kesintiye uğramamış olması gerektiğini Alacağın temliki hükümlerine uygun olarak kendisine geçmeyen bir alacağın, alacağın, temliki hükümlerine dayanarak bir başkasına devredilmesine hukuken imkan bulunmadığını, … ile … firması arasında dava konusu alacağın temilikinin varlığı hiç bir şekilde söz konusu olmadığını, ihbar olunan … firması açısından dava konusu alacağı bir başkasından dava dışı …’dan temlik alan sıfatı bu sebeple bulunmadığını, Aynı bilirkişiye ait ikinci (Ek) Raporda davalının davacıya 4800.000TL borçlu bulunduğuna yönelik tespit ve değerlendirmelerinin hiç bir yasal mesnedi bulunmadığını, Dayanağı ve bağlantısı belirtilmeyen hususlarda bu konunun önemi, düşünülmeden neden ve neye dayanarak bilirkişi tarafından değerlendirme yapıldığı tam anlaşılmadığı gibi, Bu raporun mahkemeyi yanılgıya düşürdüğünü, Somut olayda dava dışı şahısların … ve … firmalarının defter kayıtlarında yer alanları yani tarafları arasındaki ticari ilişkiyi ve sonuçlarını davalının borç olarak kabul etmesi mümkün olmadığı gibi, bunun aksini düşünmek usul ve yasaya aykırı olduğunu, nispi ilişki niteliği arz eden, ve yalnızca taraflarını bağlayan cari hesap mutabakatı ya da benzeri ticari defter hesap hareketlerinden bu ilişkilerin dışında başkası sorumlu tutulamayaacğını, Muhasebesel boyutta hesap virmanı demek; bir gerçek ya da tüzel kişiye ait işletmede, o kişinin ya da aynı kişinin işletmesine ait kasalar arası aktarım yapılması demek olduğunu, Ancak aynı kişi olmak şartıyla işletmesine ait kasalar arası aktarım yapmak mümkünken somut olayda … ile … firması aynı kişi olmadığını, Mahkemeye aynı kişi gibi gösterilmeye çalışıldığını, Bilirkişinin bu hususu bilmesi ve nazara alması beklenirken aksine bir değerlendirmeye gittiğini, Ayrı şirketler tüzel kişiler arasında yapılan virman olup, bu ticari kayıtlar bu nedenle alacağın temliki hükmünde olmadığı gibi, ayrıca davalıyı hiç bir şekilde bağlamayacağını, Davalının tarafı olmadığı işlemler olduğunu, yasanın emrettiği, yazılı temlik sözleşmesi yerine geçen hukuki vasıf ve niteliğe de ayrıca haiz olmadığını, Dava dışı … ile ihbar olunan … arasındaki hesap virmanının alacağın temliki hükmünde olmadığını,Tek düzen hesap planında ve muhasebe/vergi uygulamaların göre böyle bir işlem alacak hesap virmanı şeklinde iki ayrı kişilik arasında cari hesap mutabakatı yapılamayacağını, İki şirket arasında böyle bir işlem yapılamayacağı gibi, Yasal mesnedi bulunmayan bir durumun, bilirkişinin yorumu yoluyla meşrulaştırılıp, genişletilmesi de hukuken mümkün olmadığını, Gerekçeli kararda bu itirazlardan hiç bahsedilmediğini, hiç bir kimsenin defter kaydında Temlik protokolüne bağlı ve ondan dolayı alacak ya da alacağın devir kaydına rastlanılmamış olması davalı lehine değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre incelenen defterlerde, temliklerle ilgili bir alacak kaydı mutlaka bulunması gerektiğini, 108 koduyla -Hazır değerler ya da başka adla oluşturulan her hangi bir hesaba kaydedilmiş olması gerektiğini bilirkişinin yetersizliğinden ötürü nazara alınmadığını, Bu şekilde izlenmekte olan temlik protokolüne/protokollerine istinaden bir hesap ve alacak kaydı mutlaka olması gerekirken, incelenen ilgililerin defterlerinin hiç birinde bu ve benzeri bir kayıt bulunmadığını, Geçerli bir alacağa sahip olmaksızın temlik eden bu alacağı üçüncü kişiye (davacıya) temlik etmişse, borçlusunu ifaya zorlayamayacağınıı Devredenin alacak üzerinde haklı usul ve yasaya uygun bir tasarruf yetkisi olmadıkça bunun hukuki neticeler doğuracak şekilde bir alacak temlikinin gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceğini, Alacak hakkının şahsa bağlı, nispi nitelikte bir hak olduğunu, alacak hakkı sadece borçlusuna karşı ileri sürülebileceğini, Muayyen ve likit ve varlık nedeni temlik protokollerinden dahi belirli olmayan bir alacağın temliki temellük edeni/edenleri alacaklı kılmayacağını, davanın konusunun ve kapsamının taraflarının genişletilmesi mahiyeti taşıyan değerlendirmelerin medeni usul hukukuna aykırı olduğunu, Dava dışı …’nın müvekkil davalıdan kabul edilen ya da kesinliğe haiz her hangi bir alacağı bulunmadığını, daha önce verilmiş bir hüküm ve kesinleşmiş mahkeme kararı dosyada bulunmadığını, Davanın konusu ve kapsamı sadece Davacı ile ihbar edilen … firması arasında yapıldığı belirtilen 07/10/2016 tarihli protokol ile sınırlı olduğunu, … firmasına bir başkasından temlik edilmiş geçerli bir alacağın varlığından da söz edilemeyeceğine göre; sadece bu protokol inceleme ve değerlendirme konusu yapılmalı ve buna bağlı hüküm tesis edilmesi gerektiğini, Dava dışı … ile ihbar edilen … firmaları arasında yapıldığı belirtilen 04.10.2016 tarihli sözleşmenin davayı ve Mahkemeyi bağlamayacağını, Mahkemenin tarafların yerine geçerek davanın konusunu genişletemeyeceğini, bu hususları resen nazara alarak tahkikat ve değerlendirme yapacağını, Davacının dayandığı 07/10/2016 tarihli belge ihbar olunan … firmasının davalı müvekkil…Medya’dan alacaklı olduğunu da göstermediğini, Bunun yanında; Dava konusu 07/10/2016 tarihli protokolün davacı açısından borç ikrarını havi belge niteliğinde bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME Bilirkişi dosyaya sunduğu 23/07/2019 tarihli raporda ” Temlik tarihi olan 07.10.2016 tarihi itibariyle davacının dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A.Ş.’den fazla ödemeden dolayı 15.653.097,81-TL avans alacağı olduğu, 31.12.2016 tarihi itibariyle davacının dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A.Ş’den fazla ödemeden dolayı 5.194.747,32.-TL avans alacağı olduğu, Davalının 2015 -2016 yılı ibraz edilen ticari defterlerinde dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A. Ş. ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığı, Dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A, Ş. 2015-2016 yılı ibraz edilen ticari defterlerinde davalı ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığı, Dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A. Ş. ile davacı arasındaki yapılan 07.10.2016 tarihli temlikte muhatabın davalı firma olduğu ilgili temlikte dava dışı firmanın davalıdan olan doğmuş 4.800.000,00*-TL alacak ve doğacak diğer tüm alacakların satış ofisine temlik edildiği, dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A.Ş. ile davalı arasındaki ticari ilişki olmadığı, bu hususun ticari defterler üzerinde tespit edildiği, temlikte bahsi geçen dava dışı … Teknoloji Sistemleri Tic. Ve San. A, Ş.’nin davalıdan alacağı olduğu ifade edilen tutar için herhangi bir tespit yapılamadığı, taraflar arasında ticari ilişki olmadığı, temlik tutarının 4.800.000,00.-TL olarak temlikte belirlenmesi birlikte mevcut alacak tutan için ibraz edilen ticari defterlerde somut bilgi ve tespit edilemediği” görüşü bildirilmiştir. 20/11/2019 tarihli ek raporda ” Dava dosyasına ibraz edilen temlik protokollerinin BK uyarınca incelenmesi ve değerlendirilmesindeki yetkinin sayın mahkemeye ait olduğu, Sayın Mahkeme Temlik Protokollerim kabul etmesi halinde, İbraz edilen bilgi vc belgelere göre davacının davalıdan temlik sözleşmeleri kaynaklı 4.800.000,00.-TL alacağı olduğu değerlendirildiği.” görüşü bildirilmiştir.
GEREKÇE Dava, temlik sözleşmesine konu alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili davanın kısmi dava olarak açılamayacağını istinaf istemi olarak ileri sürmüştür. Davacı tarafça 07.10.2016 Tarihli protokole dayanılmış olup protokolde “… şirketinin muhattap … Şirekti nezdinde doğmuş 4.800.000Tl alacak ve doğacak diğer tüm alacaklarını” temellük eden Satış Ofisi Şirketine (yeni ticaret unvanı …ŞTİ) temlik ettiğinin yer aldığı görülmektedir. Temliknamede doğmuş ve doğacak alacakların temlikine değinildiği gibi kısmi dava açılması mümkün olduğundan usule yönelik itirazın reddi gerekmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı davasını 07.10.2016 Tarihli temlik protokolüne dayandırmış, mahkemece temlik eden … Teknoloji …Şti’ne ihbar olunan sıfatı ile tebligat yapılarak davacı, davalı ve ihbar olunan … Teknoloji ..Şti defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişi raporunda davalı ile ihbar olunan (temlik eden) … Teknoloji şirketinin kendi defter kayıtlarına göre herhangi bir ticari ilişkileri olmadığı tespit edilmiştir. Kök rapordan sonra ihbar olunan … teknoloji …Şti beyanda bulunmuş ve 04.10.2016 Tarihli dava dışı … Holding ile ihbar olunan … ..Şti arasındaki temlik protokolünü sunmuş mahkemece 04.10.2016 Tarihli protokole göre dava dışı … Holding ..ŞTİ nin defterlerinde inceleme yapılmak üzere ek rapor alınmıştır. HMK’nın 141. maddesinde iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi hususu hükme bağlanmıştır. Anılan Yasa hükmüne göre; “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” Davacı, alacak iddiasını temlik sözleşmesine dayandırdığından temlik edenin ticari defter ve kayıtları HMK 221,222.maddelerine göre incelenmesi yerindedir. Ancak, davacının dava dilekçesinde ve ihtarnamede 04.10.2016 tarihli protokole dayanmadığı, 07.10.2016 Tarihli protokol içeriğinde de 04.10.2016 Tarihli protokole değinilmediğini, yani alacağın temlikinin temlikine ilişkin açıklamaya yer verilmediği, 04.10.2016 Tarihli protokolün adi yazılı belge olup her zaman ihdasının mümkün olduğu, davacının davasını ıslah etmediği, davalının da bu hususta itirazda bulunduğu görülmekle bu durumda 04.10.2016 Tarihli protokolün esas alınması yerinde olmadığı gibi kaldı ki; dava dışı … şirketinin tek taraflı defter kayıtlarına göre davalının borçlu olduğuna karar verilemeyeceği, … şirketinin kendi defter kaydında davalıya yapılan 4.800.000TL’lik ödemenin ihbar olunan … Teknoloji ..Şti’nin borcundan mahsup edildiği, ancak … Teknoloji şirketinin defter kaydına göre … Teknoloji şirketi ile davalı arasında borç-alacak ilişkisi olmadığı da dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinafının kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/467 Esas, 2020/745 Karar sayılı, 06.11.2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA 3- Davanın REDDİNE,-Alınması gereken 179,90TL harcın davacı tarafça yatırılan 5.123,25Tl harçtan mahsup edilerek 4943,35Tl harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğidnen AAÜT gereğince 45.000TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davalı tarafından yapılan 18-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 33-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 195,10-TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 201,50-TL istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2023