Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/138 E. 2022/2001 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/138 Esas
KARAR NO: 2022/2001
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2020
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … firmasına iskonto amaçlı toplam 472.200,00 TL bedelli 11 adet çek verildiğini, davalı tarafından bu çeklerin tahsil edilmesine rağmen müvekkili şirkete 100.000,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye çek bedellerinin ise ödenmediğini, çıkartılan ihtarnameye rağmen ödemenin yine yapılmadığını ayrıca davalıya yine iskonto işlemi için toplam 1.103.169,36 TL bedelli 400 adet müşteri senedi verildiğini bu senetlerin iskonto işlemine tabi tutulmadığı gibi iade de edilmediğini belirterek 372.200,00 TL ödenmeyen çek bedelinin faiziyle birlikte ödenmesi yine iskonto için verilen toplam 1.104.167,00 TL bedelli 400 adet senedin iadesine ya da tahsil edilenlerin bedelinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından harcı eksik yatırdığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı ile müvekkili arasında müvekkili nezdinde borçları bulunan bir kısım şirketlerin borçlarının ödenmesi konusunda garanti sözleşmesi imzalandığını buna göre …. Ltd. Şti ile ….A.Ş’nin müvekkilinin müşterisi olduğunu, müvekkili ile bu firmalar arasında imzalanan Faktoring sözleşmeleri nedeniyle bu firmaların müvekkiline borçlarının bulunduğunu, bu süreçte müvekkiline intikal eden ve davacının keşide ettiği bir kısım çeklerden davacı yetkilisi …’na (…’nun aynı zamanda…-Ltd. Şti ile ….A.Ş’nin bir dönem hissedarı olup aynı zamanda yönetici olarak çalıştığını) ulaşıldığını ve müvekkilinin… ve … şirketlerinden doğan alacaklarını yapılandırılması konusunda davacı ile mutabakata varıldığını ve söz konusu borçlara davacı şirketin ve şirketin yetkilisi …’un garantör olması konusunda 04/03/2010 tarihli garanti sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmenin imzalandığı tarihte… şirketinin borcunun 595.231,00 TL , …’ın borcunun 263.702,00 TL olarak tespit edildiğini ve toplamda 858.933,00 TL borcun aylık %1.25 faiziyle ödenmesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin garanti verenin yükümlülüğü başlıklı maddesi uyarınca söz konusu borcun “senetlerin, garanti veren ile akdedilecek faktoring sözleşmesi çerçevesinde garanti alana ciro edilmesi suretiyle yapılacağı, … Söz konusu senetlerin tahsil edilmesi halinde garanti verene herhangi bir ödeme yapılmayacağı… Tahsil edilen bedellerin mutabakata varılan borçtan mahsup edileceği ” belirtildiğini, sözleşmeye uygun olarak davacı tarafından yaklaşık 400 civarında senedin müvekkiline dayanak faturalar ile birlikte teslim edildiğini, müvekkilince yapılan değerlendirme neticesinde senetlerin tahsil kabiliyetlerinin zayıf bulunduğu, vadelerinin uzun olduğu, genelde kira alacağı için tanzim edildiği, bunun üzerine davacı şirket yetkilileri ile görüştüklerini, söz konusu senetler yerine 90-120 gün ortalama vadeli başkaca çeklerin müvekkiline teslim edildiğini, davacı şirketin nakit ihtiyacının bulunduğunu bildirmesi üzerine çeklere ilişkin olarak 08/03/2010 tarihinde 100.000,00 TL , 09/03/2010 tarihinde ise 100.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL davacı şirkete ödeme yaptıklarını, taraflar arasında imzalanan garanti sözleşmesi gereğince 858.933,00 TL borca garantör olduğunu, garantör olunan borç nedeniyle müvekkiline toplam 1.135.812,36 TL bedelli 407 adet senet temlik edildiğini, söz konusu senetlerden 264.593,73 TL bedelli 99 adedinin tahsil edildiğini aynı şekilde davacı şirketten 592.060,00 TL bedelli 15 adet çek temlik alındığını bu çeklerden 200.000,00 TL’sinin davacıya para olarak ödendiğini, söz konusu çeklerin 10 tanesinin 279.460,00 olarak tahsil edildiğini, halen davacının müvekkiline borcunun bulunduğunu, tahsil edilen senet ve çek bedellerini garanti sözleşmesi kapsamında borca mahsup edildiğini belirterek davanın reddini karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 17/09/2020 tarihli, 2016/143 E.-2020/376K. Sayılı kararı ile; “…BDDK’ya yapılan şikayet dilekçesi ve ekleri incelendiğinde davacı şirket yetkilisi … tarafından verilen vekaletnameye istinaden davacı şirket vekilince yapılan şikayet dilekçesinde açıkça garanti sözleşmesinden bahsedilerek dilekçe ekine de eklendiği anlaşıldığından, garanti sözleşmesinin geçerli olduğu sonucuna varılarak en son bilirkişi heyetince yapılan incelemeye göre davacının davalıya garanti sözleşmesi kapsamında 312.875,59 TL, faktoring sözleşmesi kapsamında ise 73.321,00 TL borcunun bulunduğu bilirkişi raporu ile anlaşılmış olup ayrıca garanti sözleşmesi incelendiğinde garanti edilen borç toplamı bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde 858.933,00 TL olup, garanti sözleşmesinin konu başlıklı maddesinde bu miktara garanti sözleşmesinin imzalandığı 04/03/2010 tarihinden itibaren aylık %1,25 (yıllık %15) faiz oranı uygulanacağından garanti edilen miktara yıllık %15 faiz uygulandığında alacak miktarının çok daha fazla olduğu ayrıca alınan çek ve senetlerden hangisinin tahsille sonuçlanacağı belli olmadığından tüm bu nedenler dikkate alınarak davacının davasının aşağıdaki şekilde reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşme diye dosyaya sunulan fotokopinin aslının davalı tarafça kendilerine verilen sürede dosyaya ibraz edilmediğini, taraflar arasında geçerli bir garanti sözleşmesinin bulunmadığını, davalı vekilinin bilirkişi incelemesi sırasında ibraz ettiğini beyan ettiğini ve mahkeme kasasına alınan evrakın sözleşme olmadığını, bu belgede davalıının imzasının bulunmadığını ve evrakın tek nüsha hazırlandığını, evrakın müvekkili şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığını, müvekkilinin yetkilisinin … olduğunu, ayrıca … şirketlerinin ana faaliyet konuları dışında faaliyette bulunamayacaklarını, bir an için geçerli sözleşmenin olduğu varsayılsa bile çek bedellerinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, garanti sözleşmesinde garanti verenin yükümlülüğünün yanı sıra garanti alanın yükümlülüğünün de bulunduğunu, bu hususların dikkate alınması gerektiğini, buna göre davalının Kayseri’deki taşınmaz satışından yaptığı 990.000 TL tahsilatla dosya borcunu fazlasıyla tahsil ettiğini, Garanti Sözleşmesinin dikkate alınmaması durumunda yeni bir karar verilerek davalının tahsil edip de müvekkiline ödemediği çek ve senet bedelleri ile takibe koymayarak zaman aşımına uğrattığını çek ve senet bedellerinin iadesine, takibe koyup da tahsil etmediği çek ve senetler olması halinde bu dosyaların da müvekkile temlik edilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER: Yargılama sırasında alınan 26/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…davacı ile ilgili olarak davalı tarafından davacıdan alınan çek ve senetlerle toplam 557.512,01 TL tahsilat yapıldığı, buna karşılık davalının davacıdan ….A.Ş şirketine yapılan 200.000,00 TL’lik ödeme ve garantör olarak borçlu oldukları 858.933,00 TL … ve …’un toplam borcu olmak üzere toplam 1.058.933,00 TL alacağı olduğu yapılan tahsilatların düşülmesi suretiyle davalının davacıdan komisyon ve faiz hariç olmak üzere 501.420,99 TL alacaklı olduğu ayrıca müzekkere cevaplarına göre 312.600,00 TL’lik tahsil edilmemiş çeklerin ve davacı tarafından davalıya verilmiş senetlerle ilgili olarak da davalı beyanlarına göre 857.760,35 TL’lik tahsil edilmeyen senetlerin bulunduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. . Yargılama sırasında alınan 07/05/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; “…davalının davacıdan alacaklı olduğu miktarın 501.420,99 TL değil 496.420,99 TL olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 18/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “…taraflar arasında imzalanan 04/03/2010 tarihli garanti sözleşmesi kapsamında 407 adet toplam 1.135.812,36 TL tutarındaki kambiyo senetleri ile toplam 592.060,00 TL vadeli çeklerin davacıdan teslim alındığı, garanti sözleşmesinin geçerli sayılması halinde davacı şirketin davalı … şirketine toplam 386.196,59 TL tutarında borçlu olduğu, garanti sözleşmesinin geçersiz sayılması halinde … şirketinin davacı şirkete 472.736,41 TL borcunun bulunduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. BDDK 12/06/2017 tarihli yazı cevabında garanti sözleşmesinin aslının kendilerine ibraz edilmediğini, fotokopisinin ibraz edildiğini belirterek tüm başvurulara ilişkin belge suretlerin göndermiş olup gönderilen evraklar incelendiğinde şikayetçinin …A.Ş , şikayet olunanın … A.Ş olduğu, şikayet dilekçesinin …A.Ş vekilince verildiği, ekindeki vekaletname incelendiğinde …A.Ş’yi temsilen … tarafından vekaletnamenin verildiği, dilekçenin açıklamalar kısmı incelendiğinde şikayet eden taraf vekilinin dilekçesinde “müvekkili şirket … A.Ş şirkete borçlu ……Ltd. Şti’nin borcunun 04/03/2010 tarihinde garantör olmuş ek:1 protokol ve sözleşmede bahsedildiği üzere müşteri senetlerini cirolayarak … A.Ş’ye teslim etmiştir. Ek:2 senet listesi” “Müvekkili şirket ile … Şirketi arasında başlayan bu münasebet iş ilişkisine dönüşmüş ve müvekkili şirket tarafından iskonto işlemi yapılmak üzere toplam 572.000,00 TL bedelli 11 adet müşteri çeki şikayet olunan şirket yetkililerine teslim edilmiştir. Söz konusu çeklerle ilgili avans olarak 200.000,00 TL ödeme yapılmış bakiye ödeme yapılmamıştır. Bu nedenlerle … şirketinden şikayetçiyiz” denildiği ekine … tarafından verilen vekaletnamenin eklendiği, incelendiğinde şirket yetkilisi … tarafından vekaletname verildiği, yine ekinde garanti sözleşmesinin eklendiği, davalı tarafa verilen senet dökümlerinin ve çek dökümlerinin eklendiği görülmüştür. BDDK tarafından yapılan inceleme neticesinde özel hukuk açısından çözülmesi gerektiği belirtilerek kurumlarınca yapılacak bir işlem bulunmadığı yönünde karar verildiği görülmüştür. Söz konusu dosya içerisinde Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına ait kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar da bulunmaktadır. Davalı tarafça yargılama sırasında garanti sözleşmesinin aslı olduğu belirtilen ilgili evrakın dosyaya sunulduğu, ve mahkeme kasasına alındığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, alacak ve istirdat davasıdır. Davacı taraf, davalı factoring şirketine çekler ve senetler verildiğini ancak yapılan tahsilatların ödenmediğini, ayrıca bir kısım senetlerinde iade edilmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.Dosya içeriğinde davalı ile dava dışı …Ltd.Şti ve …A.Ş. arasında factoring sözleşmeleri imzalandığı, davacının ise garanti sözleşmesi imzaladığı, söz konusu bu sözleşme ile davacının adı geçen dava dışı şirketlerin davalı şirkete olan borçlarının tasfiyesi ve ödenmesine yönelik olduğu, bu çerçevede davacının davalıya bir kısım kıymetli evraklar verdiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça söz konusu garanti sözleşmesinin şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığı konusunda itirazda bulunulmuş ise de ilk derece mahkemesince karar yerinde isabetle belirtildiği üzere davacı şirket yetkilisi … tarafından verilen vekaletnameye istinaden davacı şirket vekilince BDDK’ya davalı hakkında şikayette bulunulduğu ve bu şikayet dilekçesinde söz konusu garanti sözleşmesine yollama yapıldığı, buna göre davacının bu sözleşme ile bağlı olması gerektiği anlaşılmakla ve yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları içeriğinden de davacının davalıya borçlu olduğu görülmekle, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/11/2022