Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1372 E. 2023/505 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1372 Esas
KARAR NO: 2023/505
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2018/521 E. – 2021/192 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile dört adet bonodan dolayı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlattığını, ancak davacının takibe konu senetlerden dolayı borcunun bulunmadığını, takibe konu borcun zamanaşımına uğradığını, davalının, davacıya karşı söz konusu bonolar için 2014 yılında takip başlatmış olmasına karşın sonrasında 3 yılı aşkın bir süre boyunca icra takibinde davacı yönünden herhangi bir işlem yapmadığını, borcun zamanaşımına uğramış olmasından dolayı davacının davalıya herhangi bir borcunun olmadığını, ayrıca icra takibine konu olan borcun davalı tarafa ödendiğini, yapılan ödemeye ilişkin belgenin ekte sunulduğunu, ödeme belgesi incelendiğinde senetlere konu olan borcun 07.03.2015 tarihinde davalı …’a elden ödenerek borcun kapatıldığını ve davalı tarafından borcun bittiğine dair tutanak imzalandığını, imzalanan bu belgenin ibraname niteliğinde olduğunu, söz konusu belgede davalı tarafın, herhangi bir alacağı kalmadığını açıkça belirttiğini, icra takibine konu borç ödenmesine rağmen davalı …’ın haksız ve kötü niyetli olarak bu ödemeyi icra dosyasına bildirmediğini, İstanbul …İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasından borçlu olunmadığının tespiti ile menfi tespit davalarının kabulünü, davacının söz konusu senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini, haksız ve kötü niyetle yapılan takip dolayısıyla davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından takibe konu senetlerin takibin kesinleşmesinden önce tahakkuk eden zamanaşımına ilişkin itirazın İstanbul 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1087 Esas, 2018/642 Karar sayılı kararı ile reddedildiğini, işbu dava ile de zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de takibin 28.11.2017 tarihinde kesinleştiğinden ve 3 yıllık sürenin henüz dolmadığından davacının işbu talebinin reddine karar verilmesini, ödeme iddiasının şahsi def’i olduğunu, sadece taraflar arasında ileri sürülebileceğini, kabul manasına gelmemekle birlikte davacının sunduğu belgede ödeme yapanın davacı değil dava dışı diğer borçlu olan … olduğu, şahsi defilerin senet borçlusu ile belli bir alacaklı arasındaki hukuki ilişkiden doğan ve ancak o alacaklıya karşı o borçlu tarafından ileri sürülebilen defiler olduğunu, dolayısı ile lehtar olan davacının, keşideciye ait şahsi defiyi ileri sürebilmesinin mümkün olmadığını, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddini, davacı aleyhine İİK 72/4 maddesi gereğince %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.03.2021 tarih ve 2018/521 Esas – 2021/192 Karar sayılı kararıyla; “… TTK’nın 687. maddesi düzenlemesi ile senedin ödendiğine ilişkin bedelsizlik def’i mutlak def’ilerden olmadığını, nispi def’i niteliğinde olduğundan senedi ciro yoluyla hamil olan iyi niyetli kişilere karşı ileri sürülemeyeceği anlaşılmaktadır. Bonolor, sebepten mücerret kıymetli evrak olup; hamil temel borç ilişkisinin tarafı olmadığından, 687. maddesi uyarınca, temel ilişkideki defiler hamile karşı ileri sürülemez; meğer ki hamil, senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Hamilin kötü niyetini ispat yükü ise iddia eden davacıya aittir. Somut olay yönünden ise; davacı … lehtar-ciranta, davalı … ise hamil olup, icra takibinden sonra yapılan bu ödeme belgesine göre keşideci …’ın zamanında ödenmeyen senetlerden dolayı tarafına borcu kalmadığını kabul eden ve bunu imzalayan … olup, hamil … ile keşideci … arasında senetten dolayı doğrudan bir ilişki mevcut değildir. TTK 687. Maddesinde kendisine başvurulan kişinin, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri hamile karşı ileri süremeyeceğini hüküm altına almıştır, oysa somut olayda keşideci arada başka bir ciranta olsa dahi hamile senetten dolayı olan borcu ödemiş, hamil bu ödemeyi kabul ederek senetlerden dolayı alacağının kalmadığını kabul etmiştir. Senetten dolayı tek bir alacağı olan hamilin alacağının keşideci tarafından ödenmesi diğer cirantaları hamile karşı olan borcundan kurtaracağı kaçınılmaz olduğundan, hamilin aynı senetten kaynaklı alacak için alacağa kavuşmuş olmasına rağmen kendisinden önceki cirantadan tahsile yönelmesi mükerrer tahsilata sebebiyet vereceği de göz önüne alınarak; davalı hamile senetten kaynaklı borcun keşideci tarafından ödendiği diğer borçlu olan lehtarın da aynı oranda borçtan kurtulduğu anlaşılmış olduğundan davacının söz konusu senetlerden dolayı açmış olduğu menfi tespit davasının kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyasındaki 5 adet bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davacı İİK 72/5. Maddesi gereği davalıdan tazminat talep etmişse de bu madde uyarınca; borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Ancak somut olayda icra takip tarihinden sonra ödeme yapılmış olunduğu anlaşıldığından takip itibariyle davalının haksızlığından söz etmek mümkün olmadığından davacının tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Somut olay göz önünde bulundurulduğunda da müvekkilin son ciranta ve hamil olduğunu, senetleri illetten mücerret olarak düzenlendiğini, buradan hareketle bahsi geçen ödeme belgesi dava dışı borçlu … açısından sonuç doğurabilecekken davacı yan tarafından ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığını, Ödemenin def’i şahsi def’ilerden olduğunu, mahkemenin değerlendirmesinin aksine davacı tarafından ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun Yüksek Mahkeme İçtihatları ile sabit olduğunu, ilgili takip dosyasında … açısından sonuç doğurabilecekken davacı açısından bu durumun söz konusu olmadığını, Ayrıca ifade etmek gerekirse asıl alacak açısından sonuç doğururken öte yandan takip dosyasındaki fer’ilerin (faiz, harç, masraf, vekalet ücreti) devam ettiğini, bu nedenle de mahkemenin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Dosya kapsamında bahsi geçen ödeme belgesinin yalnızca asıl alacak açısından sonuç doğurabileceğini, yapılan ödemenin tüm dosya için olmadığının da belge içeriği ve dosya kapsamından kolaylıkla anlaşıldığını, Mahkeme tarafından ödemenin kabulü halinde; ödenen tutarların icra dosyasından mahsubu sağlanmalı ve kalan icra kapak hesabı üzerinden takibin devamına dair karar verilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KABULÜ ile; davacının İstanbul …. İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyasındaki 28/02/2012 tanzim – 28/06/2012 vade tarihli keşidecesi … lehtarı … olan 1.000,00-TL bedelli, 28/02/2012 tanzim – 28/07/2012 vade tarihli keşidecesi … lehtarı … olan 1.000,00-TL bedelli, 28/02/2012 tanzim – 28/08/2012 vade tarihli keşidecesi … lehtarı … olan 1.000,00-TL bedelli, 28/02/2012 tanzim – 28/09/2012 vade tarihli keşidecesi … lehtarı … olan 2.000,00-TL bedelli, 28/02/2012 tanzim – 28/10/2012 vade tarihli keşidecesi … lehtarı … olan 2.180,00-TL bedelli bonolardan dolayı Borçlu Olmadığının Tespitine, -Şartları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya ve takibe konu bono bedellerinin davalıya haricen ödenmesi nedeniyle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Dosyada mevcut ve tarafların kabulünde olan 07.03.2015 tarihli ödeme belgesi uyarınca, takibe konu bono bedellerinin dava dışı keşideci tarafından davalı takip alacaklısına ödendiği ve davalı tarafından bonolarla ilgili herhangi bir alacağının kalmadığının kabul edilmesi karşısında; aynı takip kapsamında davalı alacaklıya bir başka borçlu (dava dışı keşideci …) tarafından yapılan ödemenin takip borçlusu davacıyı da borçtan kurtaracağının kabulü zorunlu olduğundan, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmakla davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 490,46 TL harçtan, peşin alınan 122,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 367,85 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/03/2023