Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1370 E. 2023/604 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1370 Esas
KARAR NO: 2023/604
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2021
NUMARASI: 2020/74 E. – 2021/233 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından dava dışı asıl borçlu aleyhine takip başlatılmış olup bu takip dosyası ile takip dışı 3.kişi konumundaki davacı müvekkilinin işyeri adresinde müvekkil firmaya ait malların haksız ve kötü niyetli olarak haczedildiğini, firma yetkilisi …’ın istihkak iddiasında bulunduğunu, daha sonrasında dosyanın icra mahkemesine tevdi edildiğini ve İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1316 Esas, 2019/1206 Karar sayılı kararıyla istihkak iddiasının reddi ile takibin devamına karar verildiğini, bu kararın icra müdürlüğü tarafından müvekkiline tebliğ edilmediğinden istihkak davası açma hazırlığı yapılamadığını, 19.12.2019 tarihinde alacaklı bankanın vekilleri tarafından yeniden aynı adrese haciz için gelindiğini ve haczedilen menkul malların muhafazası yapılacakken davalı alacaklı vekili ile telefonda vekil olarak yapılan görüşmede işlemin hukuka aykırı olduğunun belirtildiğini, alacaklı vekilinin ise bu durumda en azından anaparanın yatırılması, sonrasının ile görüşülebileceğinin bildirildiğini, bu görüşme sonunda müvekkilinin icra ve haciz tehdidi ile dosya kapak hesabında yer alan anaparanın 240.000,00 TL’sini vekilin hesabına ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, işbu ödeme sonrasında icra dosyasına bakıldığında alacaklı vekili tarafından dosyanın haricen tahsil yöntemi ile kapatıldığını öğrendiklerini, bu durum karşısında istihkak davası açma yolu kapandığından konu yapılan ödemenin geri alınması için istirdada dönüştüğünü, takip dışı 3. kişi konumundaki müvekkili ile borçlu firmaların yetkilisi ve ortaklarının aynı olmayıp, birbirlerini hiçbir şekilde tanımayan iki firma konumunda olduğunu, iki firmanın da vergi numaraları ayrı olmakla beraber birbirleri ile organik bağı bulunmadığını, haciz mahallinde borçlu firmaya ait hiçbir fatura, vergi levhası, fiş döküman vb kayıt bulunmaması karşısında ısrarla haciz işlemi yapılması hukuka aykırı olduğunu, haciz mahallinin … mülkiyetinde olan ve sadece … abonelerinin fatura tahsilatlarının gerçekleştirildiğini, müvekkilinin … A.Ş’ye ilettiği 12/02/2019 tarihli e mail ile talep etmesine rağmen unvan değişikliği yapılmamış olan pos cihazından çıkarılan sliplerde borçlu firmanın isminin geçmesi ile iki şirket arasında organik bağ kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, … ile müvekkili şirket arasında bayilik sözleşmesi kapsamında ticari faaliyetin devam ettiğini, kiracısı … A.Ş olan işyerinin … cep merkezi statüsünde asıl borçlu firmanın … A.Ş ile olan sözleşmesi çerçevesinde kullanımının sona erdiğini, 30.11.2018 tarihinden itibaren belirtilen adreste … A.Ş tarafından verilen yetki ile müvekkil firmanın kullanmaya başladığını, cep merkezinde bulunan ve mülkiyeti … A.Ş’ye ait olan pos cihazının 30.11.2018 tarih itibari ile asıl borçlu tarafından kullanılmasının mümkün olmadığını, durumun … A.Ş tarafından da teyit ettirildiğini, bu nedenle pos cihazından çıkan sliplerde asıl borçlu isminin çıkmasının tamamen … A.Ş’nin pos cihazındaki mülkiyetine nazaran yapması gereken değişiklikle ilgili olduğunu, davalı alacaklının kendi kusurundan kaynaklanan sebeplerle haciz işlemi yaptığını, müvekkilin icra tehdidi altında davalı alacaklı vekiline ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, bu nedenlerle … A.Ş tarafından müvekkili şirket ile asıl borçlu şirket arasında herhangi bir organik bağın bulunmadığı, iki ayrı şirketler olduğu, haciz mahallinde elde edilen sliplerin aslında … A.Ş tarafından fatura tahsilatı için konulan ve mülkiyeti … A.Ş hesaplarına geçtiği iş yerindeki işletmecinin bu tahsilatlardan hiçbir şekilde gelir elde etmediği pos cihazındaki şirket unvanı değişikliğinin yapılmamasından kaynaklı bir durum oluştuğu da birlikte gözetildiğinde yapılan haciz işleminin hukuka aykırı olduğunu, istirdat iddialarının ve davanın kabulü ile; müvekkili tarafından borçlu olmadığı halde icra ve haciz tehdidi altında 19.12.2019 tarihinde yapılan ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte beraber müvekkilinin istirdadına iade edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla borçlular … Limited Şirketi ve … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile takibe geçildiğini, borçluların menkul, gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının haczi ve muhafazası için 15.10.2019 tarihinde Ankara … İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyası ile Ankamall Avm No:… Yenimahalle Ankara adresinde haciz işlemi gerçekleştirildiğini, gerçekleştirilen haciz işlemi sırasında davacının istihkak iddiasında bulunduğunu, taraflarınca istihkak iddiasına itiraz edildiğini icra müdürlüğünce dosyanın İİK m.97. mucibinde İcra Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/ 1316 E., 2019/1206 K. Sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiğini, takibin devamı kararı ile haczedilen malların muhafazası için 19.12.2019 tarihinde aynı adrese hacze gidildiğini, haciz mahallinde 3.kişi davacının dosya borcuna mahsuben ödeme yaptığını, davacının dosya borcuna istinaden ödeme yapmış olmakla borçlu ile birlikte hareket ettiğini açıkça gösterdiğini, davacı tarafından açılan iş bu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğundan reddinin gerektiğini, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.03.2021 tarih ve 2020/74 Esas – 2021/233 Karar sayılı kararıyla; “Dosya kapsamında mevcut ticaret sicil kayıtlarından ve … tarafından gönderilen bilgi ve belgelerden; dava dışı şirket ile davacı şirketin ortaklarının farklı olduğu, ticaret sicilinde kayıtlı adreslerin hiçbir dönemde aynı olmadığı, davacının … bayisi olduğu ve haciz yapılan iş yerinde … bayisi olarak bulunduğu, iş yerinin kiracısının … olduğu, bu iş yerinde asıl borçlu şirketin kullanımının sona erdiği, iş yerinin borcun doğumundan sonra 30/11/2018 tarihinden itibaren davacının kullanımında olduğu, iş yerindeki pos cihazının …’a ait olduğu, … faturalarının tahsili için kullanıldığı, 30/11/2018 tarihi itibari ile asıl borçlu şirketin kullanımının söz konusu olmadığı, bu bağlamda; borçlu ile davacı şirket arasında organik bağ bulunmadığı, davacının alacaklıya borcu bulunmadığı halde haciz baskısı altında ihtirazi kayıtla ödeme yaptığı, davalının sebepsiz zenginleştiği anlaşıldığından davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Davacı adresinde gerçekleştirilen haciz işlemi sırasında davacının istihkak iddiasında bulunduğunu, tarafımızca istihkak iddiasına itiraz edildiğinden icra müdürlüğünce dosya İİK m.97. mucibinde İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi 2019/ 1316 E. 2019/1206 K. Sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiğini, Takibin devamı kararı ile haczedilen malların muhafazası için tekrar aynı adrese hacze gidilmiş, haciz mahallinde 3.kişi davacının dosya borcuna mahsuben ödeme yaptığını, davacının dosya borcuna istinaden ödeme yapmış olmakla, borçlu ile birlikte hareket ettiğini açıkça gösterdiğini,Davacının yaptığı ödemenin istirdatını talep etmişse de , takipte borçlu olmadığı için kendisine karşı haciz baskısı yapılmasının söz konusu olmadığını, diğer taraftan usul açısından da davacının aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatının bulunmadığını, Ayrıca takibin devamı kararının hacizli malların borçluların elinde bulunduğunu gösterdiğini, borçlu ile 3. kişi arasında açık bir şekilde organik bağ bulunduğunu, Kaldı ki TBK.78.maddesindeki ‘Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.’ hükmü gereği davacının yapmış olduğu ödemeyi geri isteyemeyeceğini,Haciz işleminin gerçekleştirildiği adres borçlunun takibe dayanak senette ve genel kredi sözleşmesinde yer alan kaşe adresi olduğunu, borçlunun takibe dayanak senet ve sözleşmeye bu adresi yazmasının borcun ödenmemesi halinde haczin bu adreste gerçekleştirileceğinin kabulü anlamına geldiğini,Gelinen adresin borçlu şirketin eski faaliyet adresi olduğunu, borçlu şirketin borcun doğumundan sonra muvazaalı adres değişikliği yapmış olup bu adres değişikliği yalnızca kayden yapıldığını, hali hazırda borçlu şirket gelinen adreste aynı iştigal konusunda faaliyet göstermeye devam ettiğini,Haciz mahallinde borçluya ait güncel tarihli ticari ve muhasebesel evrak bulunduğunu, evraklar arsında 15.03.2019 tarihli fişler, 14.04.2019 tarihli fişler, 21.05.2019 tarihli fişler, 12.03.2019 tarihli gün sonu raporunun yer aldığını, Borçlu ile sözde 3.kişinin iştigal konularının aynı olduğunu, her ikisinin teknoloji ve bilişim alanında faaliyet gösterdiğini,İstihkak iddiasını ispata elverişli hiçbir belge sunulamadığını, Yerleşik Yargıtay içtihatları gereği; fatura kira sözleşmesi gibi her zaman herkes tarafından düzenlenebilen adi nitelikli işbu belgelerin istihkak iddiasını ispata haiz olmadığını, kaldı ki işbu adi nitelikli belgelerin dahi sunulamadığını, neticede 3. Kişinin istihkak iddiası soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, borçlu olunmadığı halde haciz baskısıyla icra dosyasına yapılan ödemenin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından; “Davanın KABULÜ ile; 240.000,00TL’nin 19/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı alacaklı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile dava dışı borçlular … Ticaret Limited Şirketi ile … aleyhine genel kredi sözleşmesi ve ekindeki bonoya dayalı olarak takibe geçildiği, takibin kesinleşmesi üzerine borçlu şirketin kredi sözleşmesi adresi olan davacı iş yerine 28/08/2019 tarihinde hacze gidildiği, davacı şirket yetkilisinin borçlu şirketle alakalarının olmadığını belirterek istihkak iddiasında bulunduğu, haczedilen malların yediemin olarak şirket yetkilisine bırakıldığı, istihkak iddiası nedeniyle icra müdürlüğü tarafından dosyanın havale edildiği İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1316 Esas sayılı dosyası ile “İstihkak iddiasının reddine, takibin devamına” karar verildiği, akabinde 19/12/2019 tarihinde davacının iş yerine haciz amacıyla gidilerek yediemin olarak bırakılan malların muhafaza altına alınmasının istendiği, davacı şirket yetkilisinin istihkak iddiasını yinelediği, alacaklı davalı vekilinin talebi üzerine işleme son verildiği, davacı tarafından aynı tarihte ilgili icra dosyasına hasren 240.000 TL ödeme yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, anılan ikinci haciz işlemi nedeniyle muhafaza baskısı altında olması nedeniyle borçlu olmadığı halde ödeme yapmak zorunda olduğundan bahisle ödediği bedelin davalıdan faiziyle tahsilini istemiş; davalı ise, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. … A.Ş. yazı cevabı ile; davacı ile dava dışı borçlu şirketin iki ayrı firma olup aralarında herhangi bir bağlantının bulunmadığı, dava dışı borçlu şirketin adreste faaliyet gösteren eski bayi olduğu, davacının ise 30.11.2018 tarihi itibariyle adreste yeni bayi olarak çalışmaya başladığı ve bu tarihten itibaren eski bayinin iş yerinden ve POS cihazından gelir elde etmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Haciz mahallinde yapılan araştırmada dava dışı asıl borçlu şirkete ait pos fişlerinin tespit edildiği, bu durumun da davacı ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında organik bağ olduğu davalı tarafından ileri sürülmüş ise de; dosyada mevcut … Bankası A.Ş. ile … A.Ş. yazı cevapları ile POS cihazının … adına kayıtlı olduğu ve cihaz ile yapılan tahsilatların doğrudan … A.Ş. hesabına geçtiği, cihaz ile fatura tahsilatı dışında başkaca bir işlem yapılmasının ve kazanç sağlanmasının mümkün olmadığı dikkate alındığında; … A.Ş.’nin cihazda güncelleme yapmamasından kaynaklı olarak dava dışı borçlu şirket adının görünmesinin organik bağ anlamına gelmeyeceği anlaşıldığından; ilk derece mahkemesinin davayı kabul kararı isabetli olmakla davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 16.394,40 TL harçtan, peşin alınan 4.099,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.295,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/04/2023