Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1363 E. 2021/1560 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1363 Esas
KARAR NO: 2021/1560
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/72
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığını, takibe dayanak senette tahrifat yapıldığını, müvekkilince davalıya verilen senedin 18.000 TL bedelli iken 818.000 TL’ye dönüştürüldüğünü belirterek müvekkilinin 800.000 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, senette yazan ve ödenilen 18.000 TL için dava açma haklarının saklı tutulmasına, ayrıca takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, 21/04/2021 tarihli ara karar ile; davanın İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davası olduğu, bu davada icra takibinin tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak anılan maddenin devamında yer alan hükümler gereğince %15 teminat mukabilinde icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği gerekçeleriyle davacının takibin durdurulması isteminin reddine, İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca dava konusu borcun %15’i oranında teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; gerek İstanbul 3.Ağır ceza mahkemesince verilen karar ile gerekse adli tıp raporu ile senedin sahte olduğunun tespit edildiğini, senet sahteliği iddiasının somutlaştığını ve senedin sahte olduğunun açıkça ortaya konulduğunu, hukukun kötüniyeti korumayacağını, dolayısıyla mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak teminatsız biçimde icra takibinin durdurulması yolunda karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir. Dosya içeriğinden davalının, davacı aleyhine senede dayalı olarak toplam 880.156,79 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takibe konu senedin 29/10/2016 tanzim, 15/11/2016 vade tarihli, 818.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu ve nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Dosyaya sunulan adli tıp kurumunun 24/01/2020 tarihli raporunda; inceleme konusu 818.000 TL bedelli senetteki “#8” ibaresinin kendinden sonra gelen rakamlardan mürekkep renk tonu, kalem ucu kalibresi ve fulaj bakımından farklılıklar gösterdiği, buna göre söz konusu ibarenin farklı fiziki evsafta bir kalemle sonradan yazılmış olduğu, “#8” ibaresinin yazıldığı kalemle miktarın yazı ile gösterildiği bölümdeki “#sekizyüz on sekiz bin” yazısının tek seferde yazılmış olduğu, miktarın rakamla gösterildiği bölümde başkaca bir bulguya rastlanmadığı yolunda kanaat bildirildiği görülmüştür. Dosyanın UYAP ortamında incelenmesinde, İstanbul 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/156 Esas, 2021/66 Karar sayılı ilamının bulunduğu, davacının katılan, davalının ise sanık olarak resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından yargılamasına ilişkin olduğu, 04/02/2021 tarihinde sanığın dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinden bahisle mahkumiyetine karar verildiği, kararın istinaf edildiği ve İstanbul BAM 21.Ceza Dairesi tarafından hükmün niteliklik dolandırıcılık yönünden verilen mahkumiyet yönünden düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine, resmi belgede sahtecilik suçundan ise istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın resmi belgede sahtecilik yönünden kesin, dolandırıcılık yönünden ise temyiz yolu açık olmak üzere verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine bonoya dayalı takip başlatmış, davacı taraf ise senedin bedel hanesinde tahrifat yapıldığını ileri sürmüştür. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ihtiyati tedbire ilişkindir. Mahkemece, teminat karşılığında icra veznesine yatan paranın ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin ise reddine karar verildiği görülmüştür. Kararı davacı vekili istinaf etmiş ve ağır ceza mahkemesinin yargılaması sırasında verilen adli tıp raporu ile senedin sahte olduğunun tespit edildiğini ileri sürmüştür. Gerçekten de dosya kapsamında bulunan adli tıp kurumunun 24/01/2020 tarihli raporunda inceleme konusu senetteki “#8” ibaresinin farklı fiziki evsafta bir kalemle sonradan yazılmış olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Öte yandan dosyanın UYAP ortamında yapılan incelemesinde; İstanbul 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04/02/2021 tarihli ilamıyla davalının dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinden bahisle mahkumiyetine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 21.Ceza Dairesi’nin hükmü nitelikli dolandırıcılık yönünden verilen mahkumiyet kararı yönünden düzelterek istinaf başvurusunun esastan reddine, resmi belgede sahtecilik suçundan ise istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verdiği, kararın resmi belgede sahtecilik suçundan kesin, dolandırıcılık suçu yönünden ise temyiz yolu açık olmak üzere verildiği anlaşılmaktadır. İstinafa konu ihtiyati tedbir kararı 21/04/2021 tarihlidir. Ağır ceza mahkemesinin kararı ise 04/02/2021 tarihinde verilmiştir. Her ne kadar menfi tespit davası İİK’nun 72.maddesinde düzenlenmiş ve bu maddede takipten sonra açılan davalarda takibin durdurulması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği şeklinde açık hüküm bulunmakla birlikte somut olay bakımından HMK’nun 209.maddesi hükmünün değerlendirilmesi gerekir. Gerçekten basit bir sahtelik iddiasına dayalı olarak HMK’nun 209.maddesi gereğince tedbir kararı verilemez ise de, eldeki davada sahtelik iddiası bir iddiadan ibaret olmayıp bu konuda adli tıp kurumu raporu bulunduğu, davalının resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği ve az önce de belirtildiği üzere istinaf incelemesi sonunda resmi belgede sahtecilik suçu yönünden istinaf isteminin kesin olarak esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan somut olay bakımından gerek adli tıp kurumu raporu, gerekse ağır ceza mahkemesinin resmi belgede sahtecilik suçundan kesinleşen hükmü gözetildiğinde, mahkemece HMK’nun 209/1 ve HMK’nun 389 ve devamı maddeleri uyarınca takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesi mümkündür. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/72 esas sayılı dosyasında verilen 21/04/2021 tarihli kararın KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 63,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 225,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.22/09/2021