Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/136 E. 2021/751 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/136 Esas
KARAR NO : 2021/751
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/612 E. SAYILI ARA KARAR
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA Davacı vekili 12.11.2020 günlü dilekçesi ile; müvekkili hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında başlatılan takibin; senette ismi yer almasına rağmen imzasının bulunmuyor olması; bununla birlikte isminin yer almasından dahi haberdar olmayıp sahte yazı ile takibe dahil edilmiş olmasından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile yargılama esnasında hakkında icrai işlem yapılmasına engel olmak adına icra takibinin tedbiren durdurulması talebiyle davanın ikame edildiğini, tedbir taleplerinin mahkemece İİK madde 72 kapsamında değerlendirilmiş olup icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir yoluyla takibin durdurulamayacağı gerekçesi ile reddedildiğini, dava dilekçelerinde açıkça belirttikleri üzere; müvekkilinin icra takibine konu edilen senetlerden takip öncesinde haberdar olma şansı bulunmadığını, zira; senedin düzenlediğinden, bu senette isminin ne şekilde yer aldığından, kim tarafından ve ne şekilde yazıldığından hiçbir surette haberi olmadığını, davalı alacaklı olduğunu iddia eden taraf ile müvekkili arasında hiçbir ticari iş ve işlem söz konusu olmadığını, senette isminin yer almasına rağmen herhangi bir imza dahi bulunmadığını, mahkemece yapılacak yargılama esnasında müvekkilinden alınacak yazı örnekleri ile senette yer alan yazı örnekleri karşılaştırıldığında müvekkilinin takip konusu senetlerle hiçbir ilgisinin olmadığı ve senetler dolayısıyla davalıya borçlu bulunmadığının tespit edileceğini, kaldı ki; yazının müvekkiline ait olmamakla birlikte ait olması halinde dahi senette imzası yer almayan müvekkili hakkında icra takibi yapılmasının mümkün olmadığını, davalı tarafça, senette yer alan sahte yazıya istinaden başlatılan icra takibinin HMK madde 209 gereğince teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçelerinde de belirtmiş oldukları üzere davanın esasına yönelik somut olgu ve olayların geniş yorumlanması ve bu sebeple İcra ve İflas Kanunu’na bağlı kalınmaksızın özel hüküm niteliğinde olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulaması gerekli olduğunu, HMK’nun 209/1. fıkrasında; “adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz” hükmünün yer aldığını, yasa hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere; borçlu lehine bir düzenleme yer almakla, borçlunun sadece adi bir senetteki yazıyı veya imzayı inkâr etmiş olması halinde bu konuda bir karar verilinceye kadar o senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağının açıkça kabul edildiğini, HMK’ nun 209/1 maddesinde sadece imza” nın değil, imza inkâr edilmeden sadece yazı”nın da inkâr edilebileceği adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınamaz şeklinde açıkça belirtildiğini, bu nedenle görülmekte olan bir davada senetteki imzanın veya yazının inkârı halinde; bu konuda bir karar verilinceye kadar; senetteki imzanın veya yazının bu kimseye ait olduğu anlaşılıncaya kadar senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı ve delil olarak kullanılamayacağı, adi senede dayalı olarak hakkında yapılan icra takibini sahtelik iddiası ile durdurabilme imkânının müvekkiline tanınmış olduğu ve bu suretle kötüniyetli alacaklının haksız icrai işlemlerinin ve borçlu olmayan müvekkilinin malvarlığına uygulayacağı haciz işlemlerini durdurulmasına imkan tanındığının kanunun emredici hükmü gereği olduğunu, alacaklı tarafın senet metninden ilk bakışta müvekkilinin imzasının yer almadığını kolayca anlayabildiği halde müvekkili aleyhine takip başlattığını, dolayısıyla kötüniyetli olduğunun açıkça ortada olduğunu, icra dosyası hakkında tedbir talebi verilmeyerek takibin müvekkili bakımından devam etmesi halinde kanuna ve hukukun temel ilkelerine aykırı olarak kötüniyetli borçlunun korunmuş olacağını, böylece hukuka olan güvenin sarsılarak ve davalının haksız menfaat sağlamış olacağını, müvekkilinin ise telafisi güç ve imkansız zararlarla karşı karşıya kalarak ciddi mağduriyet yaşayacağını, hatta icra dosyası dolayısıyla adına kayıtlı araca yakalama şerhi konulduğunu, takibin durdurulmaması halinde işlemlerin devam edecek dava sonunda kuvvetle muhtemel haklı çıkacağı halde belki de aracı satış suretiyle elinden gideceğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2012/19755 E. ve 2012/37752 K. sayılı ilamında; “…Ancak sahtelik iddiasının imza inkarı dışındaki bir nedene dayanması halinde ise 6100 Sayılı HMK.nun 209/1.maddesinin amir hükmü gereği icra takibi olduğu yerde durur. Borçlu tarafından icra dairesine başvurulması halinde icra müdürlüğünce anılan madde uyarınca sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması gerekir. İcra müdürünün kararının taraflarca İİK.nun 16/2.maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabileceği tabidir. Öte yandan borçlu tarafından doğrudan icra mahkemesine başvurulmasına da yasal engel olmadığı gibi, hakim, 6100 Sayılı HMK.nun 209/1.maddesini re’sen nazara almalıdır.Pek tabidir ki mahkemece sahtelik iddiasının imza inkarı dışındaki bir nedene dayandığının belirlenmesi halinde takip hukukunun özelliği ve ivedi karar verilmesi gerekliliğinin bir sonucu olarak, sahtelik davası bekletici mesele yapılmadan, sahtelik davasında karar verilinceye kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerekir.O halde mahkemece yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler doğrultusunda sahtelik iddiası değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken talebin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bozulmasına…” şeklinde verilen hüküm gereğince icra takibinin HMK madde 209 hükmü nazara alınarak tedbiren durdurulması gerektiğinin açıkça vurgulandığını belirterek tedbir taleplerinin kabulü ile; müvekkili aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin HMK madde 209/1 hükmü nazara alınarak yargılama sonuna kadar teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 13/11/2020 günlü karar ile “İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında fotokopileri bulunan senetlerde borçlu olarak … ve …’un yer aldığı, senet üzerinde iki adet imzanın bulunduğunun görüldüğü, senet üzerinde iki borçlu ve iki adet imza olduğundan imzanın davacıya ait olup olmadığı yapılacak inceleme sonucunda belirleneceğinden İİK 72/3 maddesi uyarınca da icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibi durdurulamayacağı” gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Mahkemece tedbir talebimiz İİK madde 72 kapsamında değerlendirilmiş olup icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir yoluyla takibin durdurulamayacağı gerekçesi ile reddedilmiştir. Dava dilekçemizde açıkça belirtmiş olduğumuz üzere; müvekkilimizin icra takibine konu edilen senetlerden takip öncesinde haberdar olma şansı bulunmamaktadır. Zira; senedin düzenlediğinden, bu senette isminin ne şekilde yer aldığından, kim tarafından ve ne şekilde yazıldığından hiçbir surette haberi yoktur. Senette ismi yer almakta ancak herhangi bir imza dahi bulunmamaktadır. Davalı tarafça, senette yer alan sahte yazıya istinaden başlatılan icra takibinin HMK madde 209 gereğince teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte iken mahkemece talebimiz reddedilmiştir. Dava dilekçemizde belirtmiş olduğumuz davanın esasına yönelik somut olgu ve olayların geniş yorumlanması ve bu sebeple İcra ve İflas Kanunu’na bağlı kalınmaksızın özel hüküm niteliğinde olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulaması gereklidir….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava ;icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı yanı HMK 209. Madde uyarınca ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmektedir.Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.Davacı yanın istinaf dilekçesi içeriğinde de İİK 72. Madde uyarınca ihtiyati tedbir talep etmediği anlaşılmakla; istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/04/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.