Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1325 E. 2022/800 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1325 Esas
KARAR NO: 2022/800
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2021
NUMARASI: 2019/155 2021/3
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 13/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkillerinin ortak çocuğu olan …’ın idaresinde bulunan motosiklet ile seyir halindeyken karşı yönden gelen motosikletle çarpışması sonucu vefat ettiğini, kaza sonucu yapılan hazırlık soruşturması neticesinde takipsizlik kararı verildiği, davacıların destekten yoksun hale geldiklerini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik her bir müvekkili yönünden 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili tarafından verilen ıslah dilekçesiyle davalıdan toplam 86.836,15 TL’nin tahsili talep edilmiştir. Davalı vekili,huzurdaki davanın İstanbul 24.ATM’nin 2014/62 esas sayılı davası ile birleştirilmesini talep ettiklerini, kazaya karışan motosikletin tescilsiz ve plakasız olduğundan müvekkilinin sorumluluğuna hükmedilemeyeceğini, mevzuatta plakasız ve tescilsiz araçların karıştığı kazalardan dolayı destekten yoksun kalma tazminatının müvekkili kurumdan istenebileceğine dair bir düzenleme bulunmadığını, ayrıca vefat edenin ehliyetsiz sürücü ve %100 tam kusurlu olması halinde müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, kazaya karışan plakasız ve tescilsiz motosikletin motor hacminin 50 cc altında olması durumunda müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının kazaya karışan aracın cinsini somut delillerle ispatı gerektiğini, alacak ile borç sıfatının birleştiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince 11/10/2016 tarihinde verilen 2017/1557 Esas – 2019/505 Karar sayılı ilamla toplanan delillere ve alınan bilirkişi ve adli tıp raporuna göre; “kazanın meydana gelmesinde müteveffa sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, davalı kurumun davacıların uğradığı zararı karşılamakla yükümlü olduğu” gerekçeleriyle davanın kabulü ile 86.836,15 TL’nin dava tarihi olan 18/02/2014 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararın davalı vekili istinaf edilmesi üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda 08/03/2019 tarihinde verilen 2014/58 Esas – 2016/736 Karar sayılı karar ile “Dava, destekten yoksun kalma tazminatına yöneliktir. Davalı taraf, kazaya karışan aracın motosiklet olup motor hacminin 50 cc altında olması halinde teminat dışı olduğunu savunmuştur. … Yönetmeliği’nin 9.maddesine göre …, trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına almaktadır. 2918 Sayılı KTK’nun 91.maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliği’nin 9.maddesinde ise trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararlar için …na başvurulabileceği, 2918 Sayılı KTK’nun 3.maddesinde ise motorlu bisikletin tanımının yapıldığı, buna göre silindir hacmi 50 cc’yi geçmeyen, içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saate 50 km’den az olan bisiklet olduğu belirtilmiş olup 2918 Sayılı KTK’nun 103.maddesinde ise motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Dava dosyasında bir kısım tutanaklarda aracın plakasız olduğu belirtilmiştir. Yine dava dosyasında kaza tutanağının ilk sayfası da yer almamaktadır. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; motosikletin tescilsiz olmayıp sadece kaza tarihinde plakası bulunmadığını belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı yandan aracın tesciline ilişkin bilgilerinin sorularak tespiti ve bu bilgilere göre motor hacminin belirlenmesi, şayet aracın kayıtlardan motor hacmi belirlenemiyor ise gerektiğinde araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle aracın cinsi, modeli, silindir hacmi ve trafik sigortası yaptırma zorunluluğu olan araçlardan olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yargılamada bu yönden eksiklik bulunup davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerindedir.” gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/10/2016 tarih, 2014/58 esas, 2016/736 karar sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıdaki gerekçede belirtildiği gibi araştırma yapılıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, bu aşamada diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesinden sonra; mahkemece toplanan delillere göre “dava, destekten yoksun kalma tazminatına yöneliktir. Davalı taraf, kazaya karışan aracın motosiklet olup motor hacminin 50 cc altında olması halinde teminat dışı olduğunu savunmuştur. … Yönetmeliği’nin 9.maddesine göre …, trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına almaktadır. 2918 Sayılı KTK’nun 91.maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliği’nin 9.maddesinde ise trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararlar için …na başvurulabileceği, 2918 Sayılı KTK’nun 3.maddesinde ise motorlu bisikletin tanımının yapıldığı, buna göre silindir hacmi 50 cc’yi geçmeyen, içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saate 50 km’den az olan bisiklet olduğu belirtilmiş olup 2918 Sayılı KTK’nun 103.maddesinde ise motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Bu durum karşısında, davacı yandan aracın tesciline ilişkin bilgiler sorularak doğru şase numarasını bildirmesi için kesin süre verilmiş ancak davacı taraf aracın tescilsiz olduğunu beyan etmiş ve doğru şase numarasını bildirememiştir. İspat yükü davacı tarafta olduğundan ve davacı tarafın da kazaya sebebiyet veren aracın tescile tabi araçlardan olduğunu ispat edemediği anlaşıldığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; yerel mahkeme tarafından gerekli araştırma ve inceleme yapılmadığını, dava konusu motorsikletin şase numarasının kayıtlara yanlış geçtiğini, dolayısıyla ispat durumunun güçleştiğini, bu nedenle tutanağı hazırlayan polis memurunun motorsikletin emniyet otoparkına çekildiğinde kaydını tutan kişilerin kamu tanığı olarak dinlenilmesi gerektiğini, kazaya karışan motorsikletin ikinci el pazarından alındığını, dolayısıyla faturası ve plakası olmadığını, emniyet otoparkından alındıktan sonra da satışının yapıldığını, kazanın 2012 yılında meydana geldiği gözetildiğinde motorsikletin satılması durumuyla ilgili söz konusu bilgilerin bulunmasının kendileri açısından imkansız olduğunu, şase numarasına ilişkin savcılık nezdinde mevcut evrakların sunulduğunu, ancak savcılıkta düzenlenen tutanakta mevcut şase numarasının yanlış olduğu bilgisinin verildiğini bildirerek kararın kaldırılmasını ve dosyanın ilk derece mahkemesine iadesini istemiştir. Olayla ilgili tutulan kaza tutanağının kazanın özeti başlıklı kısmının bulunduğu ve burada olayın meydana gelmesinde sürücülerin KTK’nun 52/1-a kuralını ihlal ettikleri yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Olay yeri görgü ve tespit tutanağında; davacıların murisinin kullandığı aracın marka ve şase numaralarına yer verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 12/08/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı babanın maddi zararının 42.494,50 TL, davacı annenin maddi zararının ise 44.341,65 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında adli tıp kurumundan alınan 11/04/2016 tarihli raporda; kazanın meydana gelmesinde müteveffa …’ın %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir. Davalı taraf kazaya karışan aracın motosiklet olup, motor hacminin 50 cc altında olması halinde teminat dışında olduğunu savunmuştur. İlk derece mahkemesince ilk olarak 11/10/2016 tarihinde kazanın meydana gelmesinde müteveffa sürücünün %100 kusurlu olduğu, davalı kurumun ise davacıların uğradığı zararı karşılamakla yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş ise de, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda 08/03/2019 tarihli 2017/1557 E – 2019/505 K sayılı ilamla … Yönetmeliğinin 9. Maddesine göre trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararlar için …na başvurulabileceği, 2918 Sayılı KTK 3.maddesinde motorlu bisikletin tanımının yapıldığı, buna göre silindir hacmi 50 cc yi geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50 km den az olan bisiklet olduğunun belirtildiği, 2918 Sayılı KTK 103.maddesinde motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi olduğunun belirtildiği, dava dosyasında aracın plakasız olduğunun belirtildiği, davacı vekilinin ise istinafa cevap dilekçesinde motosikletin tescilsiz olmayıp sadece kaza tarihinde plakasının bulunmadığını belirttiği, bu durumda mahkemece davacı yandan aracın tesciline ilişkin bilgilerinin sorularak tespiti ve bu bilgilere göre motor hacminin belirlenmesi, gerektiğinde araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle aracın trafik sigortası yaptırma zorunluluğu olan araçlardan olup olmadığının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararını kaldırmış ve dosya mahkemesine iade edilmiştir. İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılamada, davacı taraftan aracın tesciline ilişkin bilgiler sorulmuş ve şase numarasının bildirilmesi için kesin süre verilmiş, ancak davacı vekilinin aracın doğru şase numarası bulunmadığına dair beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, ispat külfeti davacı taraftadır. Davacı taraf aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunu ispat etmelidir. Nitekim Yargıtay 17. HD nin 2019/4008 E – 2021/930 K sayılı ilamı da bu yöndedir. Dairemizce istinaf aşamasında bahse konu Yargıtay ilamı içeriği de dikkate alınarak Dairemizce araştırma cihetine gidilmiş bu konuda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığından konuyla ilgili hazırlık evrakının bir sureti celbedilmiş, hazırlık evrakı arasında aracın herhangi bir fotoğrafına rastlanılamamış, ancak tutanaklarda müteveffa sürücünün kullandığı aracın şase numarası ve markası gözetilerek internet ortamında yapılan araştırmada bu aracın … Ltd.Şti tarafından üretilen bir araç olduğunun anlaşılması üzerine bu husus bu şirketten iki kez sorulmuş ancak yazımıza cevap verilmediği, ayrıca adı geçen şirketin telefonları da kalemce aranmış ancak cevap verilmediği anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davacı tarafın müteveffa sürücünün kullandığı aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğu hususunu ispatlayamadığı, dolayısıyla mevcut deliller itibariyle somut olay bakımından davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/05/2022