Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1319 E. 2021/1599 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1319 Esas
KARAR NO: 2021/1599 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2016/132 E., 2020/343 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklısı … A.Ş., borçluları … Ltd. Şti. ve … olan, 27.100,00 TL bedelli 1 adet çeke ilişkin olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında icra takibi yapıldığını, alacaklı tarafından Gaziantep … İcra Müdürlüğü’nün … talimat dosyasıyla icra takibi dışı olan davacı müvekkilinin iş yeri adresine gelerek fiili haciz işlemi yapıldığını, davacı müvekkilinin zorda kalma nedeniyle icra dosyasına ödeme yaptığını, davacı müvekkili ile dava dışı takip borçlusu … Ltd. Şti. arasında herhangi bir ticari ilişki, adres birliği, evrak tespiti olmadığını, davacı müvekkilinin temsilcisi …’in 13/03/2014 tarihine kadar dava dışı takip borçlusu … Ltd. Şti.’nin ortaklarından olduğunu, 13/03/2014 tarihinde bu ortaklıktan ayrılarak borçlu şirket ile ilgi ve ilişkisi kalmamış olmasına rağmen alacaklı tarafın istihkak iddiasını sanki yargılaması yapılmış ve kesinleşmiş bir istihkak davasının kararı gibi göstererek davacının iş yeri adresinde 20/10/2015 ve 10/12/2015 tarihlerinde fili haciz yaptığını ve eşya kaldırmak istediğini, davacı müvekkilinin haciz baskısı altında işlerinin aksamaması ve çevre esnafına karşı mahcup olmamak gibi zorda kalma nedenleriyle 27.265,00 TL ve 11.185,90 TL olmak üzere toplam 38.450,90 TL takip bedelini borcu kabul etmemek kaydıyla ve dava açmak üzere ihtirazı kayıtla icra dosyasına yatırmak zorunda kaldığını, davaya konu haciz adresinin ticaret sicil kayıtlarında davacı müvekkili adına kayıtlı olduğunu, söz konusu adreste borçlu … Ltd. Şti’nin faaliyet gösterdiğine dair hiçbir delil bulunmamasına rağmen haksız hacizler ile zorda kalma nedeniyle takip dosyası bedelini ödeyen müvekkilinin zararına sebepsiz olarak zenginleşen davalı …’den zenginleşme bedelinin geri iadesi ile taraflarına verilmesini talep ettiklerini beyanla davacı müvekkili şirketin borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 38.451,00 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya borçluları … Ltd. Şti ile …’in borcundan dolayı kendi adresinde haciz uygulandığını, haciz adresinin davacı şirketin ticaret sicil adresi olduğunu, haciz sırasında istihkak iddia edildiğini, davacı tarafça adresin ve davacı şirketin borçlular ile hiçbir alakasının bulunmadığı, davacı şirket yetkilisinin ve ortağının borçlu şirketteki ortaklıklarını 2014 yılında sona erdirdikleri, sonradan doğan borçtan sorumlu tutulamayacakları, buna rağmen davacı şirketin adresinde haciz ve muhafaza yapılmak istendiğinden baskı altında 38.450,90 TL’yi icra dosyasına yatırdıkları, davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek iade talep edildiğini, davanın eksik harç yatırılarak açıldığını, öncelikle eksik harcın tamamlatılmasını talep ettiklerini, icra dosyasında mevcut makbuzların incelenmesinde ödemenin davacı şirket tarafından yapılmadığının anlaşıldığını, bu nedenle aktif husumet nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, taraflarınca yasaya uygun hareket edildiğini, borçlu şirket ile davacı şirketin alacaklılardan mal kaçırma kastı ile muvazaalı hareket ettiklerini ve aralarında organik bağ bulunduğundan söz konusu borçtan her ikisinin de sorumlu olduğunu, haciz adresinin borçlu şirketin adresi olduğunun mahkeme kararı ile sabit olduğunu, haciz mahallinde istihkak iddiasında bulunan … ve …’in borçlu şirketin eski ortağı olduklarını ve mal kaçırma kastı ile 19/03/2014 tarihinde şirket hisselerini devrettiklerini, davacının istihkak iddiasının İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1038 Esas ve 2015/884 Karar sayılı kararı ile incelendiğini ve reddi ile takibin devamına karar verildiğini, ödemenin haciz baskısı altında yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.09.2020 tarih ve 2016/132 Esas – 2020/343 karar sayılı kararıyla; “Davanın haciz baskısı altında borçlu olunmadığı halde ödendiği iddiası ile ödenen bedelin istirdadı talebine ilişkin olduğu, İcra ve İflas Kanunu’nun 72/7. maddesi uyarınca takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması sebebiyle borçlu olmadığı bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan kişi tarafından söz konusu paranın iadesi talebi ile bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat davası açılabileceği, davacının İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında borçlu olarak gösterilmediği, dolayısıyla davanın dayanağının İİK’nın 72/7 maddesine dayanan istirdat talebi olarak nitelendirilmesi halinde davacının takip dosyası borçlusu olmaması sebebiyle aktif husumetinin bulunmadığı, davanın dayanağının sebepsiz zenginleşme kurumu olduğunun kabulü halinde ise, 11.185,90 TL bedelin davacı tarafından ödendiğinin ispat edilemediği, 27.265,00 TL ödeme yönünden ise davacının, davalıya ödeme yaparak dava dışı borçlular … şirketi ile …’i mevcut bir borçtan kurtardığı, davalının söz konusu ödeme ile var olan bir alacağına kavuştuğu, sebepsiz zenginleşme iddiasının ancak malvarlığında söz konusu ödeme nedeniyle azalma gerçekleşmeyen borçlulara karşı ileri sürülebileceği ve davalının pasif husumetinin olmadığının anlaşıldığı” gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesiyle; “Mahkemenin husumet nitelendirmesinde yanılgıya düştüğünü, davalı alacaklı … tarafından davacının işyeri adresinde fiili haciz yapılması üzerine İstanbul 14.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1038 Esas sayılı dosyası ile açtıkları istihkak iddiasının reddedildiğini, istihkak iddiası reddedilen davacının borçlu sıfatına haiz olduğunu, bu nedenle aksi değerlendirme ile davacının husumetinin bulunmadığı yönündeki kararın hatalı olduğunu, istihkak iddiasının reddi sonrasında alacaklının haczi nedeniyle haciz baskısıyla ‘ihtirazi kayıt ile borcun ödendiğini’, bu nedenle açılan davanın görülerek esastan karar verilmesi gerekirken mahkemenin usulden ret kararı vermesinin hatalı olduğunu, davada usulden ret kararı verilmiş olması nedeniyle maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu,” beyan ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, istirdat davasıdır. Davalı alacaklı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyada borçlular … Ltd. Şti ile …’e karşı başlatılan icra takibi sırasında, icra takibinde borçlu olarak gösterilmeyen davacının işyeri adresinde haciz işleminin yapıldığı, davacı tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu ancak İstanbul 14.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1038 Esas – 884 Karar sayılı dosyası ile “İİK’nun 97.maddesi uyarına haczedilen mallar yönünden takibin devamına, üçüncü şahıs olan davacının yedi gün içinde istihkak davası açmakta muhtariyetine” karar verildiği, bu kararın ardından davacı adresinde yapılan ikinci haciz işlemi sırasında davacı tarafından ‘borcun ödendiği’ beyan edilerek iki adet dekontun sunulduğu, davacının ‘ödemenin haciz baskısıyla yapıldığını, borçlularla ve borçla ilgisinin bulunmadığını’ beyanla istirdat istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. Davalı, icra dosyasında mevcut makbuzların incelenmesi ile ödemenin davacı tarafından yapılmadığının anlaşıldığını, bu nedenle aktif husumet nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yapılan haciz ve icra işlemlerinin hukuki olduğunu, bu durumun da İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1038 Esas ve 2015/884 Karar sayılı kararı ile sabit olduğunu, ödemenin haciz baskısı altında yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “Davacının icra dosyasında borçlu olarak gösterilmediği, dolayısıyla davanın İİK’nın 72/7 maddesine dayanan istirdat talebi olarak nitelendirilmesi halinde davacının takip dosyası borçlusu olmaması sebebiyle aktif husumetinin bulunmadığı; davanın sebepsiz zenginleşme olduğunun kabulü halinde ise, 11.185,90 TL bedelin davacı tarafından ödendiğinin ispat edilemediği, 27.265,00 TL ödeme yönünden ise davacının, davalıya ödeme yaparak dava dışı borçlular … şirketi ile …’i mevcut bir borçtan kurtardığı, davalının söz konusu ödeme ile var olan bir alacağına kavuştuğu, sebepsiz zenginleşme iddiasının ancak malvarlığında söz konusu ödeme nedeniyle azalma gerçekleşmeyen borçlulara karşı ileri sürülebileceği ve davalının pasif husumetinin olmadığının anlaşıldığı.” gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, borçlu olunmayan tutarın icra baskısı altında ödendiği iddiasıyla açılan istirdat davasıdır. Davacı, takip dosyasının tarafı olmayıp üçüncü kişi konumundadır. 2004 Sayılı İİK’nun 9 ve devamı maddeleri uyarınca icra dosyasına yapılan ödemeler borca mahsuben yapılmış sayılır. Buna göre takip dosyasının tarafı olmayan davacı üçüncü kişilerin ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre takip dosyası borçlusundan geri isteme hakkı bulunmakla birlikte, somut dava yönünden davalı takip alacaklısı sebepsiz zenginleşen konumunda değildir. Ayrıca İİK’nun 72.maddesi uyarınca istirdat davasını da ancak takip borçlusu açabilecektir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacının icra takip dosyasına ödediği bedeli davalıdan geri isteme hakkı bulunmamaktadır. (Bakınız. Yargıtay 4.HD 2015/16289 E. 2016/3744 K. , Yargıtay 19.HD 2013/11618 E. 2014/8909 K. , Yargıtay 11.HD 2020/3425 E. 2020/5455 K.) Buna göre ilk derece mahkemesinin davacının aktif husumetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine dair kararı yerinde olmakla birlikte; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2 maddesindeki “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları (maktu ücreti) geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesi gereğince maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken mahkemece bu miktarın üzerinde vekalet ücreti takdiri yerinde olmadığından bu yöndeki istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2020 gün, 2016/132 Esas, 2020/343 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE, 4-Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin olarak alınan 722,40 TL harçtan mahsubu ile kalan 663,10 TL’nin talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf peşin harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 8- İstinaf aşamasında davacı tarafından peşin olarak yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 44,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 206,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.23/09/2021