Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1308 E. 2021/1938 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1308 Esas
KARAR NO: 2021/1938 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2010/256 E., 2021/87 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili; davalının … Ltd. Şti.ile … AŞ’nin temsile yetkili ortağı olduğunu, müvekkilerinin murisinin 30/11/2007 tarihinde vefat ettiğini, ölmeden önce muris …’nin davalı ile bu şirketlere ortak olduğunu, davalının bu davaya konu bonoya istinaden ihtiyati haciz kararı alarak muris aleyhine takip başlattığını, takip konusu senedin muris tarafından tanzim edilmediğini, murisin vefatından sonra davalının murisin imzasını taşıyan evrakları ele geçirerek senet haline getirdiğini ve mirasçıları borçlandırdığını, takip konusu senedin matbu senetlerden olmadığını, bu durumun da davalının kötü niyetini gösterdiğini, davalı hakkında İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/64 E.sayılı dosyasında kamu davası açıldığını belirterek müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, senedin iptaline ve % 40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; dava konusu bononun nakden düzenlendiğini, imzanın …ye ait olduğunu, davacıların borcu ödememek için dava açtıklarını, davacıların iddialarının senetle ispatı gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan ATK raporuna göre; “uyuşmazlıkla ilgili olarak sahtecilik iddiasıyla açılan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/299 E. Ve 2015/298 K. Sayılı dosyasında, davalı-sanık …’nın beraatine karar verilmesi, söz konusu kararın, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2019/15577 E. ve 2020/7412 k. Sayılı kararı ile onanması, Borçlar Yasası hükümlerine göre ceza hakiminin mahkumiyet kararı ile hukuk hakiminin bağlılığı ilkesi, uyuşmazlıkla ilgili olarak mahkeme vasıtasıyla alınan İstanbul ATK’nın, 27.12.2012 tarihli raporunda, inceleme konusu yapılan senedin mutad senetlerden olmadığı, alt ve üst kenar kısmının forme kesim olmadığı, senedin sağ alt tarafında yer alan … isim yazısı ve altındaki imzanın, mürekkepli kalem ile oluşturulmuş yazı ve imza olduğu, ancak söz konusu senedin, isim yazısı ve imzayı içeren bir belgenin boş kısımlarından faydalanılarak senet haline dönüştürülüp dönüştürülmediği hususunda teknik bir saptamaya gidilemediği, uyuşmazlıkla ilgili olarak İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/299 Esas sayılı dosyasında yine İstanbul ATK’dan alınan 07.07.2010 tarihli ATK raporunun da aynı doğrultuda olması karşısında, davacı tarafın, uyuşmazlık konusu bononun, başka bir belgeden elde edilen verilerle birlikte tanzim olunduğu iddiası kanıtlamadığından, bono altındaki imzaya yönelik olarak da ayrıca bir sahtecilik iddiası bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinafında; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı hakkında yapılan soruşturma sonunda İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/299 E.sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, soruşturma sırasında 13/05/2005 tarihli raporda imzanın …nin eli ürünü olduğu, ancak senedin matbu senelerden olmayıp üzerindeki yazıların bilgisayarda yazdırıldığı, bu belgenin muhtemelen başka amaç için imzalanmış üzerinde yazılar bulunan bir A4 kağıdındaki yazıların kesilerek yok edilmesini müteakip senet haline dönüştürüldüğünün belirtildiği ve sanığın bu senedi takibe koyduğu, böylelikle müştekiler aleyhine Nitelikli Dolandırıcılık ve Sahtecilik suçlarını işlediği gerekçeleriyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi’nin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararına dayanarak beraat kararı verildiğini, yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporlarında da aynı hususun benzer şekilde tekrarlandığını, Borçlar Kanunu’na göre ceza hakimi tarafından tespit edilen olguların hukuk hakimini de bağladığını, tespit edilen sahtecilik doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin doğru olmadığını bildirmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasında; davalının davacılar aleyhine senede dayalı olarak toplam 110.493,97 YTL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlattığı, takip konusu senedin 21/07/2005 tanzim, 30/06/2008 vade tarihli, 68.000 USD bedelli, keşidecisinin davacıların murisi, lehtarın ise davalı olduğu görülmüştür. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/64 E. 2011/44 K.sayılı ilamının incelenmesinde; katılanın … Ltd. Şti., sanığın ise davalı olduğu, iddianın ise 750.000 USD bedelli senedin sahte olarak düzenlendiği iddiasına ilişkin olduğu, yargılama sonunda 18/02/2011 tarihinde kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ATK’nun 27/12/2012 tarihli raporunda; inceleme konusu senedin mutat senetlerden olmadığı, alt ve üst kenarının formel kesim olmadığı, senedin sağ alt tarafında yer alan … isim yazısı ve altındaki imzanın mürekkepli kalem ile oluşturulduğu, ancak söz konusu senedin isim yazısı ve imzayı içeren bir belgenin boş kısımlarından faydalanarak senet haline dönüştürülüp dönüştürülmediği hususunda teknik bir saptamaya gidilemediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Konuyla ilgili hazırlık soruşturması sırasında dava konusu senet yönünden alınan 13/05/2013 tarihli grafolog bilirkişi raporunda; dava konusu senetteki imzanın …’nin eli mahsülü olduğu, senedin matbu senetlerden olmayıp bilgisayar yazısında yazdırıldığı, A4 kağıdının yarısına bilgisayar ortamında hazırlanmış inceleme konusu senet görünümündeki belgenin muhtemelen başka amaç için imzalanmış üzerinde yazılar bulunan bir A4 kağıdındaki yazıların kesilerek yok edilmesini müteakip sonradan senet haline dönüştürülmüş olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/299 E. – 2015/298 K.sayılı ilamının incelenmesinde; katılanın huzurdaki davanın davacıları, sanığın ise davalısı olduğu, dava konusu 68.000 USD bedelli senet nedeniyle Dolandırıcılık ve Resmi Belgede Sahtecilik Suçlarından kamu davası açıldığı, yargılama sonunda delil yetersizliğinden beraat kararı verildiği, kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesi tarafından onandığı görülmüştür. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına sunulan 16/09/2014 tarihli grafolog bilirkişi raporunda ise; senetteki … isim yazısı ve imzanın …’nın eli mahsülü olmadığı, bahse konu senedin daha büyük bir kağıttan kesilerek oluşturulduğu yolunda kanaat bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine bonoya dayalı takip başlatmış, davacı taraf ise takibe dayanak bononun davalının murislerine ait imzalı evrakları ele geçirerek senet haline getirdiğini iddia ederek borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında ATK’dan alınan raporda; senedin mutat senetlerden olmadığı, alt ve üst kenarının formel kesim olmadığı, senedin sağ alt tarafında yer alan … isim yazısı ve altındaki imzanın mürekkepli kalem ile oluşturulduğu, ancak söz konusu senedin isim yazısı ve imzayı içeren bir belgenin boş kısımlarından faydalanarak senet haline dönüştürülüp dönüştürülmediği hususunda teknik bir saptamaya gidilemediği yolunda görüş bildirildiği, yine konuyla ilgili İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/299 Esas sayılı dosyasına sunulan grafolog raporunda da senetteki … isim yazısı ve imzanın …’nın eli mahsülü olmadığı, bahse konu senedin daha büyük bir kağıttan kesilerek oluşturulduğu yolunda kanaat bildirildiği görülmüştür. Alınan rapor içeriklerinden dava konusu senedin davacıların murisinin imzasından faydalanılarak oluşturulduğu yolunda kesin bir kanaate varılamamıştır. Nitekim, aynı senetle ilgili olarak davalının sanık olarak yargılandığı ceza davası sonunda da delil yetersizliğinden beraat kararı verildiği ve bu kararın Yargıtay tarafından da onandığı anlaşılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Davacılar vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacılar üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/11/2021