Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1307 E. 2023/487 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1307 Esas
KARAR NO: 2023/487
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2021
NUMARASI: 2018/290 2021/199
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat mühendisi olduğunu, bundan 10 yıl kadar önce çalışmak amacıyla Türkmenistan’a giderken kardeşi olan davalı …’e Üsküdar … Noterliğinde düzenlenen 17.03.2006 tarihli … yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Vekaletname “ verdiğini, Türkmenistan’da 8-9 yıl çalışarak 3 yıl kadar önce Türkiye’ye döndüğünü, Türkiye’ye döndükten sonra yine aynı noterlikte 10.10.2016 tarihli … yevmiye nolu “Düzenleme Şeklinde Azilname” ile davalı …’i vekalet görevinden azlettiğini, 21.10.2017 tarihinde müvekkiline … Bankası Üsküdar Şubesi / İstanbul’dan gelen yazı üzerine dava konusu senetlerin bir bölümünün varlığından haberdar olduğunu, müvekkilinin derhal İstanbul Ticaret Sicilinde kayıtlı … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin sahibi ve yetkilisi olan kardeşi davalı …’i bulup olayı anlattığını, neden kendisini borçlandırdığını öğrenmek istediğini, …’in ise; senetlerde alacaklı sıfatını taşıyan davalı şirketle ticari ilişkiye girdiğini, borçlarını ödeyemediğini, hakkında icra takipleri başladığını, bu sebeple Türkmenistan’a giderken kendisine verilen vekaletnameyi kullanarak, azilname tarihi olan 10.10.2016 tarihinden önceki tarihi tanzim tarihi olarak yazdığını, diğer davalı şirketin bilgisayarda hazırladığı dava konusu 17 adet senetleri imzaladığını, iş bu senetlerin azilname tarihi olan 10.10.2016 tarihinden sonra kendisinin davalı şirkete borcu sebebi ile düzenlediğini beyan ve itiraf etmek suretiyle düzenlenen senetleri liste halinde verdiğini, Kısmi Borç Tasfiye Protokolü adı altında düzenlenen 15.07.2017 tanzim tarihli, …’in borçlu olduğu …’in vekaleten imzaladığı Toplam 212.000 Euro tutarında dava konusu 17 adet bononun tanzim edildiğini, müvekkilinin borçlu duruma düşürüldüğünü, bir kısım senet bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin Türkmenistan’a giderken Üsküdar … Noterliği’nde davalı …’e verdiği vekaletnamenin tarihi 17.03.2006, yevmiye tarihi … olmasına rağmen Kısmi Borç tasfiye Protokolünde vekaletnamenin tarihinin 06.06.2012 olarak yazıldığını, 06.06.2012 tarihli vekaletnamenin mevcut olmadığını, salt bu hususun dahi taraflar arasındaki işlemin usul ve yasalara aykırı olduğunu ve iptale muhtaç kanıt olduğunu, bu durumun davalılardan …’in müvekkilini zarara uğratma kastıyla hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandığını, özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlal ettiğini, vekalet görevini kötüye kullanan davalının hem kendisine hem de alacaklı durumunda olan davalı şirkete yarar sağladığını, müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcunun olmadığını, dava konusu senetlerde yazılı alacak miktarının dayandığı ticari ilişkinin tespiti için davalı şirketin defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davalı …’in dava konusu alacaklı durumunda olan diğer davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ile el ve işbirliği içinde danışıklı olarak müvekkilini zarara sokmak suretiyle kendisini Toplam 212.000 Euro tutarında 17 adet senet karşılığı borçlandırdıklarını, davalı şirketin ilgili noterliği telefonla arayıp vekaletnamenin geçerli olup olmadığını, azil mevcudiyetinin bulunup bulunmadığını tetkik etmediğini, tacir olarak gereken özeni göstermediğini, Müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcunun olmadığını, dava konusu senetlerin 10.10.2016 azilname tarihinden sonra düzenlendiğini, fakat azilname tarihinden önceki bir tarihi düzenleme tarihi olarak yazılıp kullandıklarını, yaşanılan olay sebebi ile her iki davalı şüpheli gösterilerek Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet edildiğini, … sayılı numara ile başlatılan soruşturmanın devam ettiğini, müvekkilinin haciz tehdidinden kurtulmak için ödemek zorunda kaldığı 30.11.2017 vadeli, 2.000 Euro tutarlı senet bedelinin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen istirdadının gerektirdiğinden bahisle 212.000 Euro bedelli 15.07.2016 Tanzim Tarihli dava konusu senetler sebebi ile müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile bu senetlerin iptalini, gerekçeli kararın kesinleşinceye kadar dava konusu senetlerin 3. Şahıslara ciro edilmemesini, icraya konulmamasını teminen teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, haciz tehdidinden kurtulmak için müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı 30.11.2017 vadeli, 2.000 Euro tutarlı senet bedelinin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen istirdadını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: -Davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Vekili özetle; Davacı tarafından belirtilen kambiyo senetlerini davacı tarafın iddiasının aksine düzenleme tarihi olan 15.07.2016 tarihinde düzenlemiş olduğunu, davacı tarafın vekâlet verdiği …’i düzenleme tarihinden aylar sonra yani 10.10.2016 tarihinde azlettiğini, devamında davacı taraf iddialarını dayanak yapabilecek bir delil gösteremediğini, davacı taraf ile davalı tarafta bulunan … ana baba bir kardeş olup birlikte ticari faaliyetleri yürütmekte olduğunu, … San. ve Tic. Ltd. Şti. görünürde davalı … tarafından idare edilen bir şirket gibi görünse de …e’de kar payını verilmekte olduğunu, … ve …’in danışıklı dövüş yolu ile ticari ilişki kurduklarını, şirketleri zarara uğratma ve dolandırma yoluna gittiklerini, nitekim … Kabin San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin ticari alacaklılarını zarara uğratma amacı ile göstermelik adres bildirdiğini, davacı …’in gizli ortak olduğu şirket aleyhine İstanbul 24. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2017/496 esas sayılı dosyası ile ticareti terk davasının açıldığını, müvekkili zarara uğratmak kastı ve işbirliği içerisinde … ve …’in beraber hareket ettiklerini, kambiyo senedinin … tarafından yetkili kılınan … tarafından yasalara ve usule uygun olarak düzenleme tarihinde düzenlendiğini, kambiyo senetlerinin düzenlendiği tarihte …’i, …’e ait vekaletnameyi müvekkiline ibraz ettiğini, … ile yapılan görüşmede teyit alındığını ve buna mukabil emtia karşılığı senetler düzenlendiğini, senetlerin ilk taksitinin ödendiğini, ilk taksitten sonra …’in ödeme yapmamak ve müvekkili zarara uğratmak için dava açma yoluna gittiklerini, önemle ve özellikle davacının iddia ettiği cebri icra tehdidi yolu ile ödendiği iddia edilen kambiyo senetlerinden 15.07.2016 tarihli 30.11.2017 vade tarihli 2000 Euro bedelli kambiyo senedinin hiçbir cebri icra tehdidi olmaksızın davacı tarafça taraflarına ödendiğini, davacının hiçbir itirazı olmadan bu kambiyo sentlerinin ödenmiş olmasının borcu ikrar ettiği manasına geldiğini, menfi tespit davasının şartlarından birisinin borcun cebri icra tehdidi altında ödenmiş olmasından kaynaklandığını, davacının ilk kambiyo senedini ödeyip ondan sonra itiraz etmiş olmasının kötü niyetli olduğunun kanıtlar nitelikte olduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur. -Davalı … tarafından sunulan 09.11.2020 tarihli dilekçede özetle; davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ile sahibi bulunduğu … Dış tic. Ltd. Şti. arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı borç için 15.08.2016 tarihinde sözleşme yapıldığını ve 15 adet sıralı senet imzaladığını; borcunu ödeyemediği için alacaklı şirketi 20.10.2016 tarihinde ihtiyati haciz kararı aldığını; eşine ait oturdukları daireyi borcundan mahsup edilmek üzere alacaklı firma yetkilisine 16.11.2016 tarihinde devrettiğini; bu şekilde borcunun 212.000-Euro kaldığını; yaklaşık bir yıl önce azledildiği vekalete dayanarak 15.07.2016 tarihini kullanarak dava konusu senetleri imzalamak zorunda kaldığını; abisinin kendisi hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu ve Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesinde 2020/214 E. sayılı kamu davasının açıldığını; 15.07.2016 tarihinde düzenlenmiş gibi gösterdikleri protokolün çok sonra düzenlendiğini; toplam borcu 313.000-Euro iken 16.11.2016 tarihinde evin tapusunun devrinden sonra 212.000-Euroya düştüğünü; senetlerin ilk ödeme tarihlerinin 30.11.2017’de başladığını; aynı borçtan dolayı davacı abisi …n de borçlu gibi göründüğünü, davacı …’in esasen bu borçla ilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; “…Davalı … her ne kadar, dava dilekçesinde belirtilen iddiaları kabul etmiş ise de; 18/02/2021 tarihli celsede, diğer davalı olan şirkete borçlu olduğunu, bu borçtan abisi olan davacının da bilgisinin olduğunu, davacı ve davalı bu süre içinde yargılandıkları davalarının bulunduğunu beyan etmiş olmakla davacının davalının borçlarını bilebileceği, davacının, davalıya kambiyo senedine ilişkin düzenleme yetkisi içeren vekalet vermesinin ve davalının da vekaletname kullanımı bakımından kendi kusurunu gerekçe göstererek aleyhine delil oluşturmaya çalışmasının hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edeceğinden ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda kabulün hüküm doğuracağından davalının kabul beyanına itibar edilmemiştir. Davanın REDDİNE, Tedbir kararı uygulanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili tarafından davalı …’e verilen 17/03/2006 tarihli vekaletnamede kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmediğini, dolayısıyla da müvekkilinin dava konusu senetler nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, bankalardan kredi alma ve akreditif akdine kambiyo taahhüdünde bulunmaya şeklindeki yetkinin ise kambiyo senedi düzenleme yetkisi olarak kabul edilmemesi gerektiğini, konu ile ilgili Yargıtay kararlarının bulunduğunu, davalı …ltd.şti’nin defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak senetlerin ticari defterlerde kayıtlı olup olmadığı ve müvekkilinin borçlu olup olmadığının tespitinin talep edildiğini, mahkemenin de 20/10/2020 tarihli ara kararında bilirkişi incelemesi yapılmasına ve HMK’nın 222, TTK’nın 83. Maddeleri gereğince ihtarat yapılmasına karar verdiğini, ancak adı geçen şirketin defterlerini ibraz etmediğini, yine müvekkilinin raporda da belirtildiği üzere tacir olmadığını, davalı şirketin ise ticari defterlerini ibrazdan kaçındığını, dolayısıyla iddialarını ispatlanmış sayılması gerektiğini, Yargıtay 19 HD’nin 2016/3357E.-13899K. Sayılı ilamının da bu yönde bulunduğunu, davalılar arasında imzalanan 15/08/2016 tarihli sözleşme ile davalı …’in sahibi olduğu platin panelin diğer davalı şirketen 313.000,00 Euro borçlu olduğunun kabul edildiğini, bu sözleşmeden sonra …’in davalı şirketin yetkilisi …’e evini 16/11/2016 tarihinde devrettiğini, devirden sonra borç miktarının 212.000,00 Euro kaldığını, davalılar arasında yapılan sözleşmede tahrifat bulunduğunu, defterler incelense idi borcunun düşürüldüğünün anlaşılacağını, yine dava konusu bonolarda nakden kaydının bulunduğunu, alacaklı tarafından müvekkiline bono bedellerinin ödenmediği gibi müvekkilinin de alacaklı şirketten herhangi bir mal ya da emtia almadığını, yine senetlerde davalı …’in senetleri vekaleten imzaladığına dair bir kayıt bulunmadığını, davalı …’in müvekkilini zarara uğratmak kastı ile vekalet görevini kötüye kullandığını, davalı şirketin de vekaletnamenin geçerli olup olmadığını araştırmadığını, vekaletnamenin 17/03/2006 ve … yevmiye numaralı olmasına rağmen 15/07/2016 sahte tarihli kısmi borç tasfiye protokolünde vekaletnamenin tarihinin 06/06/2012 olarak yazıldığını, bu durumun doğru olmadığının, işlemlerin usulsüz olduğunu gösterdiğini, gerekçeli kararda 2000 Euroluk senedin icra tehdidi olmadan ödendiğinin belirtildiğini, bu durumun hatalı olduğunu, müvekkilinin suç duyurusunda bulunduğunu, ödemenin de suç duyurusundan sonra yapıldığını, haklarını saklı tuttuğuna dair beyanı banka görevlileri tarafından işlenmediğini, daha sonra banka yetkilileri ile müvekkilinin iletişime geçerek bu durumu kayıt altına aldığını, ayrıca 2 adet senedin savcılık izni ile davalı şirket tarafından soruşturma dosyasından alınarak takibe konulduğunu, müvekkilinin de 30/03/2018 vadeli, 10.000,00 €’luk senedi haklarını saklı tutarak ödediğini, müvekkilinin Türkiye’ye giriş ve çıkış tarihlerinin davanın reddine gerekçe yapılmamasının hatalı olduğunu, müvekkilinin Türkiye’ye gelişinde kardeşinin borçlarını araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin tacir olmamasına rağmen defter ibraz etmediği şeklindeki gerekçenin hatalı olduğunu, HMK’nın 222/5 maddesini göz ardı ettiğini, aralarında hiçbir ticari ilişki bulunmayan bir şirket ile müvekkili yönünden delil ibraz etmesini beklemenin hatalı olduğunu, icra dosyasında davalı şirket tarafından diğer davalı yönünden öncelikle 3. Kişilere 89/1 ihbarnamelerinin gönderildiğini, oysa davalı şirketin elinde kambiyo senedinin bulunduğunu, ayrıca davalı şirket tarafından diğer davalı …’a yöneltilen icra takibi ve hacizlerin neden ve ne zaman kaldırıldığının cevabının verilmesi gerektiğini, protokolün haciz tehtidi altında … tarafından borçtan kurtulmak maksadı ile azil tarihinden önceki bir tarihli imiş gibi usulüne aykırı bir şekilde imzalandığını bildirmiştir.
DELİLLER: Dosyada fotokopisi mübrez, Üsküdar … Noterliği’nin 17.03.2006 tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Vekaletname ile davacı …, davalı …’i diğer yetkilerin yanında “…çekler keşide etmeye çek koçanları almaya, çek koçanlarını iade etmeye, elden evrak verip almaya, yazışmalarda bulunmaya, bankalardan dilediği zaman dilediği miktarda krediler almaya, talepte bulunmaya akreditif akdine, kambiyo taahhünde bulunmaya borçlu ve alacak hesapları taahhütnamesi, kredi taahhütnamesi, borç ve kefalet senedi taahhütnamesi imzaya…” vekil olarak yetkili kılmıştır. Davacı, Üsküdar … Noterliği’nin 10.10.2016 tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Azilname ile; 17.03.2006 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletname ile verilen yetkilerden vekili …’i azletmiştir. Azilnamenin, davalı … adresinde Mahalle Muhtarlığına 12.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Dosyada bulunan kısmi borç tasfiye protokolüdür başlıklı fotokopi belgenin incelenmesinde, davalı Reform şirketi yetkilisi l..ltd.şti yetkilisini temsilen davacıya vekaleten davalı … arasında düzenlendiği, borçluların platin panele borcunun 212.000,00€’luk kısmının itiraz olmaksızın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile vade tarihleri 30/10/2017’den başlamak üzere 30/04/2019 tarihinde son bulacak şekilde sıralı 17 adet bono ile ödenedeceğinin kararlaştırıldığı, senetlerden birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğerlerinin muaccel hale geleceğinin yazılı olduğu görülmüştür. Dava konusu senet fotokopilerinin incelenmesinde, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı şirket olduğu, senetlerin keşide tarihlerinin 15/07/2016, vade tarihlerinin ise farklı tarihler içerdiği ve nakden kaydı ile düzenlendikleri görülmüştür.Konu ile ilgili yapılan hazırlık soruşturması sonunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/120798 sayılı soruşturmasının sonunda davalı … hakkında güveni kötüye kullanma suçundan dolayı Bakırköy Asliye Ceza mahkemesine dava açıldığı, diğer şüpheliler davalı şirket ile dava dışı …, … ve … yönünden ise ek takipsizlik kararı verildiği, karara yapılan itirazın reddedildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 20/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda; “…Dosya kapsamında dava konusu kambiyo senetlerinin (bonoların) asıllarının dosyada bulunmadığı, yukarıda Dosya Özeti bölümü 12 nolu paragrafta aktarılan ve davacı tarafından sunulan fotokopi senetler ve dosyada yer alan belgeler ışığında inceleme ve değerlendirme yapıldığı, dava konusu senetlerde “bedeli nakden ahzolunmuştur” kaydının bulunduğu, söz konusu kaydın 15.07.2016 tarihli “Kısmi Borç Tasfiye Protokol”de yer alan açıklamalarla çeliştiği, davalı şirket ile diğer davalı … arasında akdedilen 15.07.2016 tarihli Kısmi Borç Tasfiye Protokol’ünde söz konusu senetlerin dava dışı … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.nin borcuna karşılık düzenlendiğine ilişkin açıklamaların bulunduğu, Davacı …’in, Üsküdar … Noterliği’nin 17.03.2006 tarih ve … yevmiye numaralı (aynı noterlik tarafından 06.06.2012 tarih ve … yevmiye numarası ile suret onaması yapılan) Düzenleme Şeklinde Vekaletname ile davalı …’e diğer yetkilerin yanında kendisini temsilen çek keşide etme ve kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verdiği; davacının davalı …’i Üsküdar … Noterliği’nin 10.10.2016 tarih ve … sayılı azilnamesi ile vekâlet görevinden azlettiği; dava konusu senetlerin geri veya ileri tarihli düzenlenmesi mümkün olduğundan, 15.07.2016 tarihli “Kısmi Borç Tasfiye Protokol’ü ve davacı adına düzenlenen senetlerin, 15.07.2016 tarihinde değil, azilname tarihi olan 10.10.2016’dan sonra düzenlenip, geçmiş tarih yazıldığı, davalıların birlikte hareket ettikleri iddiasını ispata ilişkin dosyada herhangi bir somut delilin tarafımızca tespit edilemediği; bu nedenle davacının davaya konu senetlerden dolayı borçlu olmadığı yönünde bir tespitin heyetimizce yapılamadığı; bu hususlarda nihai takdir yetkisinin Sayın Mahkemenizde olduğu, Dava dilekçesi, davalıların cevap dilekçeleri, 15.07.2016 tarihli “Kısmi Borç Tasfiye Protokol’ü ile diğer dilekçe ve beyanlarından dava konusu senetlerinin düzenleyeni davacı … ile dava konusu senetlerin lehtarı olan davalı … İNŞ. SAN, TİC. LTD. ŞTİ. arasında bir ticari ilişkinin mevcut olmadığı; ancak davacının çalışanı veya gizli ortağı olduğu iddia edilen dava dışı … TİC. LTD. ŞTİ. ile davalı … İNŞ. SAN. TİC, LTD. ŞTİ. arasında bir ticari ilişkinin mevcudiyetinin dosyanın tüm taraflarının kabulünde olduğu, davalı şirketin ticari defterleri ibraz edilip incelenemediği için bu hususta tarafımızca bir tespit yapılamadığı; dava konusu senetlerin dava dışı … Tic. Ltd. Şti. borcuna karşılık verilip verilmediği hususlarının Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu, İstanbul 4. İcra Hukuk mahkemesinin 2018/329 esas sayılı dosyasının işbu dosya ekinde yer almaması nedeniyle görevlendirme ara kararında yer aldığı şekilde alacağın faiz ve temerrüt miktarı hususlarında hesap ve tespitin yapılamadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davacı taraf davalılardan …’in vekaletnameyi kötüye kullandığını ve azledildikten sonraki dönemde geriye dönük olarak dava konusu bonoları imzaladığını iddia etmiş, davalı ..ltd.şti, davanın reddini savunmuş, davalı … ise davacının esasen borç ile bir ilgisinin bulunmadığını bildirmiştir.Yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından davalı …’e verilen 17/03/2006 tarihli vekaletnamede kambiyo senedi düzenleme yetkisinin verildiği görülmüştür. Dolayısıyla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.Davalı şirket tarafından ticari defterler ibraz edilmemiş ise de bu durum davacının iddialarının ispat edilmiş olduğu anlamına gelmeyecektir. Zira davacı tarafça münhasıran delil olarak davalı defterlerine dayanılmamış, başka delillere dayanıldığı görülmüştür. Dolayısıyla bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Ne var ki hazırlık soruşturması sonunda davalı şirket ve dava dışı şahıslar yönünden dolandırıcılık ve belgede sahtecilik suçlarından ek takipsizlik kararı verilmiş ise de davalı … aleyhinde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan dolayı aleyhinde kamu davası açıldığı, söz konusu iddianamenin içeriğinde sanık davalı …’in azilname tarihinden sonra senetlere vekalet ilişkisine dayanılarak imza attığının iddia edildiği, buna göre 6098 sayılı TBK’nın 74. Maddesi uyarınca ceza hakimi tarafından belirlenecek maddi vakıanın sübutuna dair hüküm hukuk hakimini de bağlayacağından bahse konu iddianame ile Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesinde açıldığı anlaşılan kamu davasının sonucunun beklenerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin bu yönden istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2021 tarih,2018/290 E. -2021/199 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının ilk derece mahkemesince talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 90 TL posta masrafı olmak üzere toplam 252,10 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/03/2023