Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1306 E. 2023/696 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1306 Esas
KARAR NO: 2023/696
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2021
NUMARASI: 2019/116E, 2021/37K.
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüz, Haksız rekabet
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Anonim Şirketi’nin … tescil no’lu “…” ibareli ve … tescil no’lu “…” ibareli markaları bulunduğunu, davalı … Tic. AŞ. tarafından gerçekleştirilen kullanımların müvekkili şirketin marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini, müvekkili firmaya ait … tescil no’lu markanın niteliği itibariyle bir ambalaj markası olduğunu, müvekkili şirket tarafından bahse konu markanın yoğun bir kullanım sonucunda tanınır hale getirildiğini, davalı firma tarafından haksız rekabette bulunulduğunu, davalı şirket tarafından tasarım tescil başvurusu yapıldığını, davalı şirket tarafından yapılan tasarım tescil başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini belirterek davalı şirketin haksız rekabet ve marka tecavüzü teşkil eden eylemlerinin tespitini, anılan eylemlerin önlenmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davalı firmanın “…” ve “…” ibareli markalarla satışa sürdüğü taklit ürün ve ambalajlarının bulundukları her mecradan toplatılmasını ve imhasını, yargılama sonucunda verilecek hükmün özetini Türkiye çapında yayın yapan bir gazetede ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından derdest davaya dayanak olarak gösterilen ambalaj tasarımının harcıalem olduğunu, söz konusu ambalaj tasarımına benzer tasarımların sektörde birçok firma tarafından kullanıldığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunun hukuka aykırı olarak tanzim edildiğini, bilirkişiler tarafından yalnızca görseller üzerinden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, müvekkili şirkete ait ürün tasarımı ile davacı firmaya ait ürün tasarımı arasında benzerlik bulunmadığını, davacı şirkete ait marka ile müvekkili firmaya ait markanın birbirinden apayrı olduğunu, bilirkişiler tarafından müvekkili firmaya ait marka tescillerinin dikkate alınmadığını, müvekkili firma adına tescilli … no’lu “…”, … no’lu “…”, … no’lu “…”, … no’lu “…”, … no’lu “…”, … no’lu “…” markaları ile … no’lu ambalaj tasarımı bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: “…. Dava, marka hakkına tecavüz, tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesine ilişkin olup, davacının, davaya dayanak olarak gösterdiği 29,30 ve 32. Sınıflarda … numara ile tescilli … markasının ve 30. Sınıfta, … numara ile tescilli … markalarının sahibi olduğu, davalının ise tecavüz ve haksız rekabet iddiasına konu … ibareli … numaralı ve … numaralı … tasarımlarının tescilli sahibi olduğu. Mahkememizce dosyanın hem marka yönünden hem de tasarımlar yönünden incelenmesi için dosyanın konusunda uzman bilirkişiye tevdi edildiği, marka yönünden yapılan inceleme neticesi davacıya ait markanın … ve … davalının markasının ise, … ve … olduğu. Kelimeler arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığı, kaldı ki davacının iddiasının tasarım hakkına ilişkin olduğu, taraf ürünleri arasında yaptırılan tasarıma ilişkin bilirkişi raporunda ürünlerin farklı olarak algılandıkları sonucuna varıldığı, yine davalı vekilince dosyaya sunulan Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2019/27 esas sayılı dosyası ile taraflar arasında davalıya ait … numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne yönelik dava açıldığı, davanın derdest olduğu, o dosyada aldırılan 14/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda da, davamıza konu davalıya ait … numaralı tasarımın davacıya ait … sayılı marka ile karıştırılma ihtimalinin olmadığının belirtildiği, buna göre davanın tasarım hakkına yönelik tecavüz ve haksız rekabet iddiasına dayanması tasarım incelemesinin teknik bir konu olması nedeni ile konusunda uzman bilirkişilerce yapılması gerektiği bu nedenle mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi raporunda yukarıda belirtildiği şekilde taraf tasarımları arasında benzerlik olmadığı sonucuna ulaşıldığının bildirildiği, yine yukarıda bahsedilen Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/27 esas sayılı dosyasından aldırılan bilirkişi raporunda da taraf ürünleri arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığının bildirildiği, buna göre tasarım hakkına tecavüz, 6769 sayılı SMK’nın 81.Maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükümlerine göre tasarım hakkına tecavüz olabilmesi için tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibari ile ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek fiilinin işlenmesi gerekli olup, taraf ürünleri arasında benzerlik olmadığı için tasarım hakkına tecavüzün koşullarının oluşmadığı, davacı vekilince dava dilekçesinde marka hakkına tecavüz iddiası da yer aldığından taraf markaları olan … ve …-… arasında markasal yönden yapılan değerlendirmede,markaların ortak olarak 30.sınıf çikolata ürünü olarak kullanıldığı,bu nedenle tescilli olduğu sınıf ve malllar bakımından benzerlik olsa da,kelimelerin görsel olarak benzemediği,işitsel olarak benzese de her ikisinin de karamel kelimesi esas alınarak türetildiği,karamel kelimesinin tanımlayıcı olması nedeni ile bütüncül değerlendirildiğinde markalar arasında ortalama tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet vermediği anlaşıldığından marka hakkına tecavüz koşullarının da oluşmadığı. Haksız rekabet iddiası yönünden ise, taraf ürünlerinin görsel biçimlerinin de teknik bilirkişi tarafından değerlendirildiği, görsel olarak farklı olarak algılandıkları yönünde rapor oluşturulduğu, her ne kadar her iki üründe karamel sarısı ve çikolata kahvesi renkleri kullanılmış ise de bu çikolatanın ve karamelin kendi doğal renkleri olup bu renkleri kullanma yönünde bir tarafa tekel hakkı verilemeyeceği, ürünleri oluşturan renklerin ambalaj kısmında kullanılmasının haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından haksız rekabet koşullarının da oluşmadığı…” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait “…” markası ile davalı tarafından satışa sunulan “…” ve “…” ürün ambalajları aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğundan, ürün ambalajları arasında ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu, “…” ambalaj markaları ve piyasa kullanımları ile davalı şirkete ait “…” ibareli ürün ambalaj görsellerin dilekçede sunulduğunu, Müvekkiline ait ambalaj ve davalı şirkete ait ambalajın dikdörtgen formda olduğunu, müvekkiline ait ambalajda zemin rengi spesifik bir kahverengi iken davalı tarafın kullanımında da zemin aynı ton kahverengi olarak tercih edildiğini, her iki ambalajda da kahverengi zemin üzerinde sarı renk baskın olarak kullanıldığını, İki ambalajda da kahverengi, sarı ve kırmızı renkler hakim olduğunu, İki ambalajda da çatı markaları (…-…) kırmızı-beyaz renkten oluşmakta ve ambalajların sol üst köşelerinde, ürün marka isimlerinin tam üstünde yer aldığını, müvekkiline ait ambalajda bir kısmı kırılmış formada çikolata görseli sağ çaprazdan geldiğini ve çikolata içinden karamel aktığını, davalı tarafa ait kullanımda da sağ çaprazdan gelen ve içinden karamel akan kırılmış bir formda çikolata görselini ambalajın sağ çapraz köşesinden gelecek şekilde konumlandırıldığını, her iki ambalajda da çikolata görselinden akan karamel formu ve rengi aynı olduğunu, Her iki ambalajda da ürün isimleri(…-…) bombeli çikolata görselinin solunda olacak şekilde konumlandırıldığını, müvekkiline ait ambalajda “…” markası altında “…” kelime unsuru bulunurken, davalı tarafa ait kullanımda da “…” markası altında “…” kelime unsuru yer aldığını, her iki ambalajın da boyutları aynı olup kulakçık kısımları da tırtıklı olduğunu, 29/05/2019 tarihli Bilirkişi raporuyla belirtilen benzerliklerin varlığı tespit edildiğini, mahkemenin bu hususu dikkate almadan kelimeler arasında markaların her ikisinin de karamel kelimesi esas alınarak türetildiği, karamel kelimesinin tanımlayıcı olması nedeni ile bütüncül değerlendirildiğinde markalar arasında ortalama tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet vermediği bu nedenle de marka hakkına tecavüz koşullarının da oluşmadığını belirtildiğini, ancak dava ve cevap dilekçelerinde uyuşmazlığa konu hususun kelime markaları değil kullanılan ürün ambalaj şekilleri olduğunun belirtildiğini, marka benzerlik değerlendirmesinin bütüncül olarak yapılması gerektiğini, Haksız rekabet iddiası yönünden dava reddedilmiş ise de; marka ambalajları tek renkten oluşmayıp spesifik bir kahverengi seçildiğini, Zira karamellerin gösterimi için kullanılan sarı tonun başka olup zeminde asıl kullanılan renk ne birebir karamel rengi ne de birebir çikolata rengi olduğunu, davalı taraf müvekkili ambalaj rengine yakın/aynı renk seçme eğilimi gösterdiğini, markalar arasındaki tek benzerliğin ambalajların “…” rengi olduğu ifade edilen zemin rengi olmayıp bütünsel olarak ambalaj üzerinde yer alan birçok unsurun benzerliği olduğunu, benzerlik değerlendirilmesi sadece marka isimlerine ve zemin renklerine dayanılarak eksik olarak yapıldığını, ürünün hızlı tüketime konu çikolata ürünleri olduğu ve tüketicinin dikkate alınması gerektiğini, Taraflara ait ürün ambalajlarının market raflarında beraber satıldığına dair görseller sunulduğunu, tüketici nezdinde karşılıklık yaratıldığını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2014/ 18051 E, 2015 / 3592 K, 16.03.2015 tarihli kararında seçenek özgürlüğünün bulunduğu bir alanda birbiriyle aynı kompozisyonların tercih edilmesinin korunamayacağı açıklandığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/6 Esas, 2014/143 Karar sayılı “…” ve “…” markalarına ilişkin kararda ise ambalajlar arasında karşılaştırma yapılarak somut olayda olduğu gibi ambalaj konseptinin, renklerinin aynı olmasının benzerliği arttırdığı tespit edildiğini, ufak farklılıkların hiçbir şekilde ambalajları birbirinden farklılaştırmadığını,şu an aynı sektörde benzer karamelli çikolata ürünleri için farklı renk ve konseptlerde ürün ve ambalajlar kullanıldığına ilişkin görsellerin sunulduğunu, Müvekkiline ait ambalaj şekil ve rengi ile Davalı yana ait ambalajın şekil ve renkleri birebir aynı, dikdörtgen formunda olup üzerinde aynı şekilde kırılmış çikolata resmi içermekte ve çatı markası, ürün adı gibi unsurlar ambalajlar üzerinde aynı yerlerde bulunmaktadır, ürün ambalajları ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME TPE yazı cevabına göre; … numaralı “…” şeklindeki ambalaj markası 30 nolu emtia sınıfında 10.06.2003 başvuru tarihi ile 21.09.2014’de sicile tescil edilmiştir.Davacının “…” markası 29,30,32 sınıflarda 19.04.2011 başvuru , 07.10.2002 tarihinde davacı adına tescillidir. Davalının … numaralı “…” tasarımı 09.10.2018 Tarihli başvuruya istinaden tescil edilmiş, YİDK kararının iptali için davacı yanca açılan davada Ankara 3.FSHHM’nin 2019/205 E, 2020/4 K sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.Davalının … numaralı “ambalaj deseni” tasarımının 06.12.2018 Tarihli başvuruya istinaden tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişiler bilgisayar mühendisi … ve marka vekili … 29/05/2019 tarihli raporunda neticeten; Dosya ve internet üzerinde yapılan araştırmalar bütünlük oluşturacak şekilde değerlendirildiğinde; Dosya sunulan Davalı taraf internet sitesine ait olduğu anlaşılan ekran görüntülerine benzer içeriğin hali hazırda yayında olduğu ,tespit edilmiş, Sektörde benzer yapı ve içerikte olan mamul isimleri benzerlik göstermektedir.Aynı ürünlerde kullanılan tasarım ve marka kullanımının Davacı markasına benzerlik ve iltibasa sebep olacağı yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişiler Fikri Mülkiyet Hukuku Öğr üyesi … ve tasarım uzmanı … 30/09/2020 tarihli raporunda sonuç olarak; Somut olayda davacının iddialarını, … no’lu markası ile davalının fiili olarak kullandığı ambalaj tasarımları arasındaki benzerliğe dayandırdığı, yani davacının, markasında geçen “…” ibaresiyle, davalının markasal olarak kullandığı “…” ve “…” ibareleri arasında benzerlik bulunduğuna ilişkin bir iddiasınin olmadığı, Davacının markası ile davalının fiili olarak kullandığı ambalaj tasarımları arasında benzerlik bulunmadığı, bu itibarla somut olayda, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir. Taraflar arasındaki Ankara 5. FSHHM 2019/27 Esas sayılı dosyasına ilişkin sunulan bilirkişi rapor sureti dosyaya sunulmuş olup incelendiğinde; marka vekili , endüstriyel tasarım uzmanı, gıda mühendisi bilirkişinin yer aldığı raporda … numaralı dava konusu tasarımın davacı ambalajı tasarımı karşısında yenilik ve ayırt edicilik vasfı olduğu, davacıya ait marka tescili ile davalıya ait tasarımın karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Ankara 3.FSHHM’nin 2019/205 E sayılı dosyasına ilişkin sunulan bilirkişi rapor sureti sunulmuş olup endüstriyel tasarım uzmanları ile marka vekilinden alına raporda neticeten 2018 05898 numaralı tasarımın davacının gösterdiği deliller karşısında yenilik ve ayırt edicilik özelliğine haiz olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
GEREKÇE Davacı, ürün ambalajı şekil markalarına dayanarak davalının gofret ürün ambalajlarının müvekkilinin markasından kaynaklanan haklara tecavüz ettiği ve haksız rekabette bulunduğu iddiası markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, refi, ürünlerin imhası, hükmün ilanı talebi ile dava açmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı aşamalardaki beyanlarında ve istinafında iddiasının, kelime markasına ilişkin olmayıp … numaralı “…” şeklindeki 30.sınıfta tescilli ürün ambalajı şekil markasına ilişkin olduğunu açıklamıştır. Davalının ihtilafa konu kullanımı ise …, … ibaresi bulunan ürünlere ilişkin olup davalının ilgili ambalajları tasarım olarak tescil edildiği, … numaralı … markasının da davalı adına 30.sınıfta tescilli olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan 2.bilirkişi raporunda marka vekili ve tasarım uzmanı bilirkişi yer almış olup; davacı markası ile davalının kullanımındaki ürünlerin ambalajlarının tasarım uzmanı tarafından karşılaştırılmış ve davacının ambalaj şekil markası ile davalının markasal kullanımının ve ambalaj tasarımının farklı olduğu belirlenmiştir. Davalının davaya konu ambalajlara yönelik tasarımları yönünden davacı yanca açılan YİDK kararının iptali istemli davalarda da davacı ambalajı ile davalı ambalaj tasarımları yönünden benzerlik olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. İlk derece Mahkemesince hükme esas alınan 2.bilirkişi raporu somut delil durumuna uygun olup yeterli ve denetime elverişlidir. Bu durumda davacının markaya tecavüz iddiasının reddi yerinde olduğu gibi ambalaj sunumu yönünden farklılık sağlanmış olmakla haksız rekabet koşulları da oluşmadığından bu yöndeki iddianın da reddi yerinde görülmüştür.Açıklanan nedenle neticeten ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararı yerinde olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, -Davalının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 8,25-TL istinaf masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/04/2023