Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/130 E. 2022/1928 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/130 Esas
KARAR NO: 2022/1928
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2019/338 E. – 2020/631 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait malların müvekkiline ait antrepoda ithalat işlemleri tamamlandığı tarihten beri bulunduğunu, malların teslimi için herhangi bir işlem yapılmadığını, depolama ücretine ilişkin düzenlenen fatura bedelinin ödenmesi amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … şirketinden hizmet satın aldığını, borç alacak ilişkisinin tarafı olmayıp, husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin … vasıtasıyla Paris’te düzenlenen fuara sandık gönderdiğini, sandığın yine aynı firma ile Türkiye’ye getirildiğini, davacı … şirketinden alacaklı olduğunu iddia ederek sandığa el koyduğunu, teslim etmediğini, dava konusu alacaktan dolayı borçlu olunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.09.2020 tarih ve 2019/338 Esas – 2020/631 Karar sayılı kararıyla; “… davalı ile dava dışı … şirketi arasında fuar taşımacılığı yapılması hususunda anlaşıldığı, dava dışı … şirketinin malları teslimi ve gümrükleme gibi işlemleri de yapmayı üstlendiği, dava konusu malların … şirketi tarafından Türkiye’ye getirilip gümrükleme işlemleri için davacıya ait antrepoya konulduğu hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, davalı ile dava dışı arasındaki teklif ve sözleşme ekindeki genel işlem şartlarından depolama ücretinin taşıtana yansıtılacağının açıkça belirtildiği görülmüş olup, davalı tarafça davacıya 01/12/2017 tarihinde 390,00 TL gönderildiğin; buna göre davalı, antrepo ücretinin bir kısmını ödeyip, saklama sözleşmesinin tarafı haline geldiği anlaşılmıştır. Davalı, davacıdan depolama ve ek depolama ücretini ödeyip, malların teslimini istediğini ispatlayamadığından davacı, davalıdan fatura konusu olan ardiye ücretini istemeye hak kazandığı anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, icra takibi fatura alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğundan alacak likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “İşbu davada müvekkil şirketin husumeti bulunmadığını, davanın öncelikle husumet itiraz nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esasa girilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, çünkü müvekkilin antrepo sözleşmesinin tarafı olmadığını, bu davanın muhatabı … Dış Tic. Ltd.Şti. olduğunu, Müvekkil şirket, … şirketinden hizmet satın almış olup, davacıdan hiçbir hizmet satın alınmamış veya sözleşmenin tarafı olunmadığını; davacı şirket … şirketinin kendisine borcu bulunduğundan bahisle müvekkil şirkete ait olan fuar sandığına hukuka aykırı şekilde el koyduğunu ve teslime yanaşmadığını, Davacının 390 TL antrepo bedelini ödendikten sonra sandığı teslim edeceğini beyan etmesi üzerine müvekkilin 390 TL bedeli ödediğini, davacının bu ödemeyi aldıktan sonra da dava dışı şirketten alacağı olduğunu söyleyerek sandığı teslim etmekten kaçındığını, Müvekkiin fuar sandığının teslim edilmesini 27.02.2018 tarihli ve 07.03.2018 tarihli dilekçelerle hem davacıdan hem de … şirketinden talep ettiğini, Müvekkil aynı hizmet nedeniyle iki kez ödeme yapmak zorunda olabileceğinden dosyaya itiraz ettiğini, dava dışı … şirketine ödeme yapıldığını, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi heyeti 10/02/2020 havale tarihli raporunda; “Davacı tarafça davalıya 20/11/2017 – 31/08/2018 tarihleri arasında toplam 8.892,00 TL depolama ücreti faturası kesildiği, davalının 01/12/2017 tarihinde 390,00 TL antrepo ücreti ödediği ve bu tarih itibariyle saklama sözleşmesinin tarafı haline gelerek malları antrepodan alma hakkına sahip olduğu, davalı şirketin davacıya malları teslim almak için bir talepte bulunduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığı, davalının depolama ücretinden sorumlu olduğu.” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı antrepo hizmeti kapsamında oluşan alacağa dayalı olarak başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı, davanın haksız olduğundan bahisle reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “…dava dışı … şirketinin dava konusu malları gümrükleme işlemleri için davacıya ait antrepoya bıraktığı, davalı ile dava dışı arasındaki teklif ve sözleşme ekindeki genel işlem şartlarından depolama ücretinin taşıtana yansıtılacağının açıkça belirtildiği, davalı tarafça davacıya 01/12/2017 tarihinde 390,00 TL gönderildiği, buna göre davalının antrepo ücretinin bir kısmını ödeyip saklama sözleşmesinin tarafı haline geldiği, davacının davalıdan fatura konusu olan ardiye ücretini istemeye hak kazandığı anlaşıldığından davanın kabulüne, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne.” karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davaya konu icra takibi “antrepo ücreti alacağı”na dayalı olup, hizmetin davacı tarafından verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı “Davacıdan antrepo hizmeti verilmesi konusunda doğrudan bir anlaşmalarının bulunmadığını, kendilerinin muhatabının dava dışı … şirketi olduğunu.” ileri sürmüş ise de; davalı ile dava dışı arasındaki sözleşme gereğince depolama ücretinin taşıtan davalıya yansıtılacağının açıkça belirtilmiş olması nedeniyle davacı tarafından verilen hizmet nedeniyle oluşan ücret alacağından davalı sorumludur. Davalının “Malın teslimini yazılı olarak talep ettikleri, buna rağmen davacının malın tesliminden kaçındığı” yönündeki iddiası da dosyadaki deliller uyarınca ispatlanamamıştır. Davalının dava dışı şirkete yaptığı ödemenin hangi hizmete ilişkin olduğunun da belirsiz olması karşısında, davalıya ait mallara davacı tarafından antrepo hizmetinin verildiğinin resmi belgelerle sabit olması hususu gözetildiğinde, davanın kabulü yönündeki ilk derece mahkemesi kararının isabetli olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 580,77 TL harçtan, peşin alınan 145,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 435,57 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/11/2022