Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1299 E. 2021/1564 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1299 Esas
KARAR NO: 2021/1564
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2021
NUMARASI: 2018/983 2021/520
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 1 Milyon TL bedelli bonoya dayalı olarak icra takibi başlattığını , müvekkilinin takip ve dayanağı bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığını, bononun davalı ile imzalanan sözleşmenin teminatı olarak vadesi boş bir şekilde davalıya verildiğini, davalının müvekkili şirketin ciro ettiği çeklere ilişkin olarak faktoring hizmeti sunduğunu, davalının bu çeklerin ödenmeyeceği ihtimaline bağlı olarak kendisinden teminat olarak verilen vadesi boş bononun vade tarihini doldurmak suretiyle takibe konu ettiğini, bononun davalının gönderdiği ihtarname ekinde cari hesap ekstresinde görünmediğini, davalının faktoring hizmeti sunduğu çeklerin davalı tarafından tahsil edildiğini belirterek müvekkilinin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın takibe konu bonodan dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, takibe konu bononun 1 milyon TL bedelli olup davacılar vekilince dava dilekçesinde açıklanan ve yargılamaya konu edilen talep sonucuna göre harcın eksik yatırıldığı, 06/11/2020 tarihli ara karar ile eksik kalan 15.877,53 TL harcın yatırılmasının, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağının davacılar vekiline ihtar edildiği, verilen kesin süre içinde harcın tamamlanmadığı, mahkemenin 22/11/2020 tarihli ara karar ile eksik harcın tamamlanmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verdiği, üç aylık süre içinde de harca ilişkin eksikliğin tamamlanmadığı gerekçeleriyle Harçlar Kanunu 30 ve HMK’nın 150/5 maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili, istinaf sebebi olarak; dosyada eksik harç bulunmadığını, davalının 70.266,10 TL üzerinden takip başlattığını, dava açılır iken bu takibin esas alınarak takipte istenen tutar üzerinden harç yatırıldığını, takibe konu edilen miktar yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığını, davalının sunduğu 04/12/2020 tarihli dilekçe ile takibe konu edilen miktar haricinde bir alacaklarının bulunmadığını beyan ettiğini, buna rağmen takibe konu miktar haricinde ihtilaf bulunmadığından icra takibi haricinde kalan miktar üzerinden dava ikame edildiği kabul edilerek harç tamamlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hukuki yararın dava şartı olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın takip miktarı ile sınırlı olduğundan davacının uyuşmazlık konusu olmayan bir konuda dava açmasında hukuki yararın olmadığını, dolayısıyla 1 Milyon TL üzerinden dava açılmasında müvekkillerinin hukuki yararı ve gereklilğinin olmadığı, mahkemenin değerlendirmesinin hatalı ve HMK’nın amacına ters olduğunu, uyuşmazlık konusu olmayan bir konuda harç tamamlanması şeklinde bir ara karar vererek dava açmaya dayanmanın hak arama hürriyetinin ve mahkemeye erişim hakkının ihlali olduğunu, mahkemenin uyuşmazlığı çözmekten kaçınmaması gerektiğini, davanın kısmi dava olmadığını, yargılama sırasında deliller toplandığından mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir. Davalı tarafından davacılar aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında bonoya dayalı olarak 70.000 TL asıl alacak olmak üzere toplam 70.266,10 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak “1 milyon TL bedelli senedin şimdilik ödenmemiş 70.000 TL’lik kısmı” nın gösterildiği, takibe dayanak senedin ise 12/02/2018 tanzim, 25/05/2018 vade tarihli, 1 Milyon TL bedelli, keşidecisinin davacı şirket, aval verenin ise davacı … olduğu, lehtarın ise davalı olduğu ve bononun nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 18/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 2018 yılı defterlerine göre davalıya 70.000 TL komisyon faturası ve banka aracılığıyla yapılan ödemeler nedeniyle borçlu bulunduğu, davalı defterlerine göre 26/06/2016 tarihi itibariyle davalının davacıdan herhangi bir alacak ve/veya borcu bulunmadığı, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinin II-V.maddesinin ikinci paragrafına göre faktoring şirketinin risk görmesi halinde tüm sözleşmeleri iptal etme ve yasal hakları kullanma hakkı bulunduğu ve muacceliyet şartını aramayacağının belirtildiği, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinin konusunu oluşturan 20.000 TL ve 50.000 TL bedelli çeklerin vadelerinde ödenmediği, davalının yaptığı tahsilatlar sonucu dava tarihi itibariyle davalının davacıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı, çeklerin vadelerinden sonra 26/06/2018 tarihinde tamamen ödendiği, davalının kayıtlarında takibe konu 1 milyon TL bedelli senedin teminat senedi olarak yer aldığının görüldüğü şeklinde kanaat bildirildiği görülmüştür. Mahkemece, 06/11/2020 tarihli ara karar ile; 1 Milyon TL dava değeri üzerinden eksik yatırıldığı anlaşılan 15.877,53 TL’nin bir ay içinde tamamlanması için davacıya süre verildiği, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına karar verildiği, bu ara karar üzerine davacı vekilince sunulan dilekçede, uyuşmazlığın tespiti için öncelikle davalıya muhtıra çıkarılarak takip dosyasından takibe konu bono bakımından hak ve alacak taleplerinin takip miktarı ile sınırlı olup olmadığı, takibe konu miktar haricinde bononun bedeli 1 Milyon TL bakımından bir alacak iddia ve taleplerinin olup olmadığı hususunda açıklama yapılması istenmesi gerektiğinin beyan edildiği, davalı vekilince verilen 04/12/2020 tarihli beyan dilekçesinde ise dava konusu bononun faktoring sözleşmesi uyarınca tanzim edilerek müvekkiline verildiği, davacının müvekkiline verdiği çeklerin karşılıksız olması nedeniyle vadesinde ödenmeyeceğinin anlaşılması üzerine davacıya ihtarname gönderildiğini, ancak davacı tarafın ödeme yapmadığını, bunun üzerine müvekkilinin davaya konu takiple 70.000,00 TL alacağı için takip başlattığını, takip tarihinden sonra 20/06/2020 tarihinde 50.000 TL ödeme yapıldığını, takip sonrasında borcun ödendiğini, her ne kadar bono bedeli 1 milyon TL olsa da yapılan ödemeler düşüldükten sonra tom dosya borcu ödenmediğinden 04/12/2020 tarihi itibariyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kalan alacakların 26.713,78 TL olduğu yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. Mahkemece, 21/12/2020 tarihli ara kararla, istenilen harcın verilen sürede yatırılmadığı gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilinin bu ara karardan rücu edilmesini istediği, mahkemenin ise 31/12/2020 tarihinde bu talebin reddine karar verdiği, daha sonra ise 28/04/2021 tarihinde istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Davanın 17/08/2018 tarihinde açıldığı ve dava dilekçesinde harca esas değerin 70.266,10 TL olarak gösterildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, menfi tespit talebinde bulunmuş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava dilekçesinin incelenmesinde; harca esas değer olarak 70.266,10 TL’nin gösterildiği, ancak dilekçenin istem ve sonuç bölümünde takibe konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitinin istendiği görülmüştür. Takibe konu bono ise 1.000.000,00 TL bedellidir. Mahkemece harcın tamamlanması yönünden davacı tarafa süre verildiği, davacı vekilinin ise davalı tarafın alacak miktarı bakımından açıklama yapması gerektiğini ileri sürdüğü ve verilen süre içerisinde harcı yatırmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinin istem ve sonuç bölümündeki talebi çok açıktır. Açıkça bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitini istemiştir. Öte yandan dosya içeriğinde fotokopisi bulunan ödeme emrinin incelenmesinde; takibin dayanağı olarak “25/05/2018 vadeli, 12/02/2018 tanzim tarihli, 1.000.000,00 TL bedelli senedin şimdilik ödenmemiş 70.000,00 TL’lik kısmı” nın gösterildiği görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ve davacı tarafça da açıkça takip nedeniyle borçlu bulunulmadığı şeklinde bir talepte bulunulmayıp takibe konu bono nedeniyle borçlu bulunulmadığı talep edildiğinden mahkemece yazılı şekilde ara karar verilip ve bu ara karara bağlı olarak dosyanın işlemden kaldırılması sonucunda davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2021