Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1293 E. 2023/710 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1293 Esas
KARAR NO: 2023/710 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2021
NUMARASI: 2019/97 E. – 2021/42 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin, … markasıyla 2010 yılında bu yana kahvecilik vb alanlardaki faaliyetleriyle bilindiğini, dava konusu “…” markasının da müvekkilin çalışmaları esnasında bulup kullandığı ve bilinir hale getirdiği bir ibare olduğunu, nihayet gerçek hak sahibi ve istimal edeni olduğu … markasını … sayısıyla 30, 35 ve 43’üncü sınıflarında 20/10/2013 tarihinde tescil ettirdiğini, müvekkilinin, uzun yıllardır emek harcayarak prestijli bir marka haline getirdiği ve Türkiye’de kendi faaliyetlerinde, internet üzerinde ve pek çok mecrada kullandığı “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunun tartışmasız olduğunu, davalı firmanın ise müvekkilinin markasının aynısını 11 ve 21’inci sınıflarda tescil ettirdiğini, bu sınıfın ilk bakışta müvekkilinin tescilinden farklı görünse de davalının bu markasını sadece kahve makinası üretmekte kullandığını ve reklamlarında da sadece kahve ürünü üzerinden ilerlediğini, bu durumda davalının markasıyla sadece kahve makinası üretecek olması ve bu ürünü tanıtmak için de kahve kullanmak zorunda olması karşısında müvekkil markasıyla iltibas oluşması kaçınılmaz olduğunu, davalının reklamlarını görüp müvekkilden davalının ürünleri istenmesi üzerine davalıya Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 31.01.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davalıya durumun ihtar edildiğini, ancak cevap verilmediğini, marka hukuku ilkeleri ve yasal düzenlemeler gereği müvekkilinin “…” markasıyla farklı sınıfta olsa da aynı ibare ve aynı ürün üzerinde kullanıldığından karıştırılması kaçınılmaz olan dava konusu markaların birlikte yaşaması da mümkün görünmediğini, müvekkilin dava konusu markanın gerçek ve ilk hak sahibi olarak uzun yıllardır fiilen ve aralıksız olarak kullanması karşısında davalının henüz tescil ettirdiği markasının marka seçme özgürlüğü kapsamında değiştirilebileceği bu nedenle de hükümsüzlüğü gerektiği kanaatinde olduklarını, kayıtlar incelendiğinde açıkça anlaşılacağı üzere davalı adına tescilli … sayılı “…” markasının hükümsüz kılınmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin, “…” adıyla dünya çapında tanınmış marka olmayı başarmış, sektör lideri bir Türk markası olduğunu, bu açıdan, müvekkilinin ürünlerine verdiği marka adları, ikincil önemi haizdir zira tüketici nezdinde itibar yaratan lokomotif ad, “…”dır. … markası, “…” adının gücünden hareketle ticari faaliyetini geliştiren bir marka değildir. Tam da bu sebeple davacı, müvekkilin tanınmışlığından, reklam gücünden, tüketiciye ulaşım kuvvetinden, tüketicide yarattığı ve yıllardır süreklilik arz eden güven ve itibardan menfaat temin eder konumda olup, küçük ve yerel bir işletme olan davacının, aksi yöndeki iddiası, abesle iştigal olduğunu, davacının, dava konusu markanın gerçek ve ilk hak sahibi olduğu iddiasıyla, uzun yıllardır fiilen ve aralıksız olarak bizzat kullanıyor olması şeklindeki soyut iddiasıyla müvekkil şirketin marka isminin hükümsüzlüğünü talep etmesi isabetsiz olduğunu beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın külliyen reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16/03/2021 tarihli 2019/97 E. – 2021/42 K. sayılı kararıyla; “…mahkemece aldırılan 31/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda taraflar arasındaki markaların iltibasa yol açabileceği yönünde görüş bildirildiği, davalı tarafından sunulan 21/09/2020 tarihli uzman görüşü mütaalası ile taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı yönündeki rapor ve davalı vekilinin itirazları üzerine mahkemece bu defa başka bir heyetten rapor aldırıldığı, alınan 06/11/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre karıştırılma ihtimali olmadığı, buna göre davacı dayanak markası olan … numaralı markanın … tüten kahve fincanı şekli davaya konu davalı markasının ise … ibaresinden oluştuğu, davacı markasının siyahtan kırmızıya bir zemin üzerine yerleştirilmiş üç dairenin ortasında siyah bir dumanı tüten kahve şeklinde kelimelerin ve rakamların beyaz fonda kalanın ise siyah ve kırmızı renklerinde olduğu, davalı markasının ise stilize bir yazım şekli ile yazılmış sade bir … ibaresini içerdiği, her ne kadar her iki markanın esas unsurunun … olduğu anlaşılsa da görsel bakımdan markalar arasında farklılık olduğu, fakat her iki markanın esas unsurunun … olması nedeniyle, orta seviyede bir benzerlik olduğu, bu nedenle markaların esas unsuru itibariyle kelime olarak benzer olduğu ve karıştırılmaya yol açacağı sonucuna ulaşıldığı, taraflar arasındaki markaların tescilli oldukları sınıflar yönünden yapılan incelemede, davacı markasının 30 35 ve 43. Markalarda tescilli olduğu, davalı markasının ise 11 ve 21. Sınıflarda tescilli olduğu, tescil sınıflarının farklı olmasına rağmen mal ve hizmetler arasında bir aynılık olup olmadığı yönünden alınan 06/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda, taraf markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler arasında her hangi bir benzerlik bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği mahkemece de bu görüşe itibar edildiği, davacı markasının kahve emtiasında tescilli olduğu ve bu alanda yoğun olarak kullanıldığı, davalı markasının ise davaya konu edilen pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler makineler ve cihazlar ile 21. Sınıfta yer alan elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gerekçeleri, yemek servis takımları, kap, kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler ile elektriksiz pişirme aletleri bakımından benzer olacağı değerlendirilebilir ise de davacının kullanmış olduğu kahve emtiası ile davalı tarafından benzerlik yönü ile davaya konu edilen kahve makinesi arasında yapısal bir benzerlik olmadığı ayrıca ürünlerin fonksiyonlarının da birbirinden farklı olduğu, mal ve hizmet benzerliğinin geniş yorumlanması durumunda piyasada var olan çok sayıda mal ve hizmetin benzer olarak değerlendirilmesine bu halde de yapılan sınıflandırma kapsamında belirlenen mal ve hizmetler ayrımının anlamsız ve sonuçsuz kalmasına yol açabileceği, taraflar arasında her ne kadar markalardaki esas unsur … ibaresi yönünde benzerlik olsa da taraf markalarının farklı sınıflar ve mal ve hizmetler bakımından tescilli olması, tescilli oldukları sınıflardaki mal ve hizmetlerin işlev ve fonksiyonlarının birbirinden farklı olması nedeniyle ortalama tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet vermeyeceği kanaatine ulaşıldığından, davaya konu marka ile davacı markası arasında kapsadığı mal ve hizmetler ve tescil sınıflarının farklı olması nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle; Davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece kararında 06/11/2020 tarihli bilirkişi raporuna itibar edildiğinin açıklandığını, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, davanın özü anlaşılmadan genel ifadelerle davanın reddine karar verildiğini, taraf markalarının aynı olduğundan şüphe bulunmadığını, karıştırılma ihtimali bulunmadığı görüşüne katılmadıklarını, bu görüşün Yargıtay’ın yerleşmiş kriterlerine aykırı olduğunu. -Her iki markanın da … esas unsurlu olduğunu, markaların farklı sınıflarda tescilli olmasının dava konusu uyuşmazlığını kilit noktasını teşkil ettiğini, davalının müvekkilinin markasının aynısını 11 ve 21. Sınıflarda tescil ettirdiğini ve kahve makinelerinde kullandığını, ilk bakışta sınıflar farklı görünse de, davalının markasını sadece kahve makinesi üretmekte kullandığını ve reklamlarında kahve ürünü üzerinden ilerlediğini, bu ürünü tanıtmak için kahve kullanmak zorunda olması karşısında müvekkilinin markasıyla iltibas oluşturmasının kaçınılmaz olduğunu, çünkü müvekkilinin … markasının, kendine özgü aynı zamanda ait olduğu ürünü içinde barındıran özel bir marka olduğunu. -Mahkemece alınan raporun isabetli olmadığını, raporun gerekçesini geniş yorumla benzerlik kanaatine gidilemeyeceği üzerine kurduğunu, aynı ibareyle kurulmuş iki markanın birinin, kahve makinesi üretirken, diğerinin kahve ve kahve mamulleri sunumu hizmeti verdiğini, tüketicinin davalının makinesinin müvekkili tarafından üretildiğini düşünmesinin normal olduğunu, bilirkişilerin somut olayın bütünlük içinde değerlendirilmediği, hatalı örneklerle konusundan uzaklaşıldığı kanaatinde olduklarını beyanla, bu rapora itibar edilerek kurulan hükmün kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin … markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin … adının gücüyle ticari faaliyetini geliştiren bir marka olmadığını. -Tüketici nezdinde karıştırma ihtimali kıstasının değerlendirilmesinde; öncelikle aynı mal ve hizmet benzerliği varsa, bu durumda markaların aynı veya benzer olup olmadığına bakılması gerektiğini, mal ve hizmetlerde aynılık veya benzerlik yoksa markalar aynı yada benzer olsa bile karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceğini, taraf markalarının farklı sınıflarda tescilli olduğunu, hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceğini. -Davacının kahve satışı yaparak gıda işletmeciliği sektöründe faaliyet gösterdiğini, tarafların faaliyetleri arasında ortak sınıf bulunmadığını, marka adı olarak aynı sınıf isminin kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını. -Müvekkilinin -… ibaresini davacıdan önce “…”, “…” ve “…” markaları ile tescil ettirdiğini, “…” markasını da seri markalarına katma amacı bulunduğunu. -Genel geçer ve beynelmilel bir tabir olan … adının davacının yarattığı, anlam kattığı bir ibare olmadığını, tek bir işletmenin inhisarına tahsis edilemeyeceğini, … kelimesinin, davacının bu ismi kullanmasından sonra bilinir hale gelmediğini, aksine bu ismin tüketicide yarattığı kuvvetli algının davacıyı bu ismi kullanmaya sevk ettiğini beyanla, istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK kayıtlarından, 29/10/2013 başvuru tarihli, … başvuru numaralı “…” markasının, 30/35/43. Sınıflarda davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Hükümsüzlüğü istenen 12/07/2018 başvuru tarihli, … başvuru numaralı “…” sözcük markasının 11/21. Sınıflarda davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince marka vekili hukukçu bilirkişi ile, sektör bilirkişisinden alınan 31/03/2020 tarihli raporda; Davalının … markasının görsel farklılığına rağmen, fonetik ve anlamsal olarak davacının markasına çok benzer olduğu, SMK nun 6/(1) maddesinde belirtilen mal ve hizmetlerin aynılığı ve/veya benzerliğinden anlaşılanın mal ve hizmetlerin beraberce kullanılması, birbirini tamamlaması olduğu, burada görüldüğü üzere bir ürünün üretilmesi, satılması veya sunulması ile o ürünün sunulması için kullanılması zorunlu emtiaların aynı mal olmasa da birbiri ile ilgili mal ve hizmetler olduğunu, bir kahvenin, kahve olarak hazırlanarak sunulması ve tüketime hazır hale getirilmesi, elektrikli ve elektriksiz kahve makineleri, cezveler ve de fincanlar ile mümkün olup, bu emtiaların davacının marka kapsamı ile ilgili ve benzer olduğunu, buna göre de davalının … no.lu tescilli … markasının kapsamı içinde yer alan 11. Sınıfta yer alan ve 21. Sınıfta yer alan diğer emtiaların davacı markası kapsamındaki emtialarla aynı benzer ve ilgili olmadığını, söz konusu mal ve hizmetlerin orta düzeyde tüketiciye hitap ettiği, ortalama tüketicilerinin sunulan mal ve hizmetlerin sunuluş biçimi, giderdikleri ihtiyaç, elektrikli/elektriksiz kahve makinesi, cezve ve kahve fincanları, kupaları ve servis malzemelerinin aynı zamanda yeme – içme hizmeti veren bir yerde satıldığını, bu mal ve hizmetlerin en azından bağlantılı olduğu yanılgısına neden olabilecek olup, kullanılan ortak ibare olan … ibaresinin yüksek benzerliği de gözönüne alınarak ortalama tüketiciler tarafından bu sözcüğü duyduğunda duraksamadan davacının markası olarak algılayabileceğini, iltibasa neden olabileceğini beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince akademisyen hukukçu bilirkişi ile, sektör uzmanı bilirkişilerden alınan 06/11/2020 tarihli raporda; Davacının markasında geçen “…” ibaresinin Türkçe karşılığının “2000 yılından beri” olduğu, yani bu ibarenin, markanın kaç yılından beri kullanıldığını gösterdiğini, bu nedenle, tanımlayıcı olan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığı, “…” ibaresi inceleme dışı bırakılarak değerlendirme yapıldığında, her ne kadar davacı markasında görsel unsur bulunsa da davalının markasını oluşturan “…” ibaresinin davacı markasında birebir geçtiği dikkate alındığında, taraf markalarının benzer olarak değerlendirilmesinin uygun olacağı, taraf markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığı, karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin yanı sıra markaların tescilli olduğu mal ve hizmetler arasında da benzerlik bulunması gerektiği, somut olayda taraf markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığından markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğundan söz edilemeyeceği beyan edilmiştir. Davalı vekilinin dosyaya Dr. Öğretim Üyesi …’den alınan uzman görüşü sunduğu anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü talebiyle açılan davada, ilk derece mahkemesince markaların tescil sınıflarının farklı olması nedeniyle, karıştırılma ve iltibas ihtimali bulunmadığından davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacının adına tescilli … numaralı “…” markasının 30,35,43. Sınıflarda, davalının hükümsüzlüğü istenen … numaralı “…” markasının 11 ve 21.sınıflarda tescilli olduğu ve her iki markada “…” ibaresinin ortak ve asli unsur olduğu anlaşılmaktadır. Markalar arasında 6769 Sayılı SMK 25/1 maddesi ve 6/1 maddesi gereğince aynılık/benzerlik ilişkisinin, karıştırılma iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı konusunda ilk derece mahkemesince hukukçu ve sektör bilirkişilerinden oluşan iki kişilik heyetlerden iki ayrı rapor alındığı, davalı vekili tarafından dosyaya hukukçu uzman görüşü sunulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece dosya kapsamında alınan 31/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davalı markasının görsel olarak farklı olmasına rağmen fonetik ve anlamsal olarak davacı markasına çok benzer olduğunu, SMK 6/1 maddesinde belirtilen mal ve hizmetlerin aynılığı ve/veya benzerliğinden anlaşılanın mal veya hizmetlerin beraberce kullanılması, birbirini tamamlaması olduğu, bir kahvenin, kahve olarak hazırlanarak sunulması ve tüketime hazır hale getirilmesi, elektrikli ve elektriksiz kahve makineleri, cezveler ve de fincanlar ile mümkün olup, bu emtiaların davacının marka kapsamı ile ilgili ve benzer olduğu, buna göre de davalının … no.lu tescilli … markasının kapsamı içinde yer alan 11. Sınıfta yer alan “Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar” ile, 21. Sınıfta yer alan “elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler ile elektriksiz pişirme aletleri” açısından benzer olduğu ve iltibasa neden olacağı beyan edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 06/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda; taraf markalarında “…” ibaresi ortak olduğundan markaların benzer olduğu ancak, somut olayda taraf markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığından markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğundan söz edilemeyeceği beyan edilmiştir. Davacı markasının tanınmış marka olmadığı, davacı tarafça dava dilekçesinde bilinirlik kazandırıldığı beyan edilmişse de, dosya kapsamında bu yönde bir tespitin bulunmadığı, markanın davacı tarafça işletme adı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Her iki markanın esas unsurunun … olduğu ve işitsel, anlamsal ve görsel benzerlik bulunduğu konusunda ihtilaf bulunmamakla birlikte, markaların tescil sınıflarının aynı/benzer olup olmadığı 6769 Sayılı SMK 6/1 maddesi kapsamında tüketici nezdinde karışıklığa sebep olup olmayacağının uyuşmazlık konusu olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, … ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu her ne kadar tescil sınıfları farklı ise de davalının dava konusu marka ile kahve makinesi üretip ticari faaliyette bulunması nedeniyle her iki markanın da kahve ürünü üzerinde kullanılması nedeniyle karıştırılma ihtimali olduğu ileri sürülmüştür. … ibaresi kahve bağımlısı anlamına geldiği, davacı markasının tescilli olduğu kahve çeşitleri ürünleri ve bu emtiaların satışı hizmetleri ile davalının faaliyet gösterdiği kahve makineleri emtialarında yüksek ayırt ediciliğe sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça sunulan Dr. Öğretim Üyesi …’in uzman görüşünde de açıklandığı üzere, her iki taraf ürünlerinin satış ve pazarlama yolları ve satışa sunulduğu mağazalar ve işletmeler bir iki örnek dışında ( uzman görüşünde yer verilen örnekler …, … ve ayrıca …) tamamen farklıdır. Ürünlerin kullanıcı kitlesi yönünden bakıldığında kahve makinesi alan tüketicinin ürün fiyatı da göz önüne alındığında daha dikkatli ve özenli olacağı, piyasa araştırması yapacağı, ürün özelliklerini ön planda tutacağı, kahve emtiasında ise daha hızlı karar vereceği anlaşılmaktadır. Uzman görüşünde yer verilen Avrupa Birliği uygulamalarından örneklerde; EUIPO Temyiz Kurulu’nun 04/07/2018 tarihli, 07,11,21,30,35,39. Sınıflarda tescilli … markası ile 30/40 ve 43. Sınıflarda tescil edilmeye çalışılan … markasına karşı yaptığı itiraz sonucu … sayılı kararında “Kahve ikram eden bir kafetarya yahut restoran sahibinin de bir kahve makinesine ihtiyaç duyacağı doğrudur. Bununla birlikte bu anılan hizmetlerin (birinin diğerinin kullanılması için zaruri yahut önemli olması yahut ilgili kesimin aynı olması bakımından) tamamlayıcı ve/veya benzer olduğu sonucuna varmayı haklı göstermez.” denilmiştir, yine uzman görüşünde aktarılan EUPIO İtiraz Birimi’nin 07, 30 ve 43. Sınıflarda tescilli …markasına dayanılarak, 07,08 ve 11. Sınıflarda tescil edilmeye çalışılan … markasına karıştırılma ihtimali gerekçesiyle yapılan … numaralı itiraza ilişkin vermiş olduğu 27/05/2016 tarihli kararında “…11. Sınıfta yer alan malların, itiraz sahibinin 7,30 ve 43. Sınıfta yer alan mal ve hizmetleriyle ortak hiçbir yanı yoktur. İtiraz konusu mallar, itiraz sahibinin mal ve hizmetleriyle hiçbir benzerlik kriterine uymamakta; üreticileri, tüketicileri ve dağıtım kanallarında olduğu gibi tabiatları ve amaçlarında da birbirinden farklılaşmaktadır. Buna ek olarak birbirini tamamlayıcı nitelikte olmadıkları gibi rekabet içerisinde de değildirler…” denilmiştir. Bu örneklerden yola çıkıldığında, Avrupa Birliği uygulamasında benzerlik tespitinde dar/sıkı bir yorum tercih edildiği anlaşılmıştır. Benzer bir uyuşmazlıkta; davacının … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna, davalının “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabul edilerek, başvurularının kısmen reddine karar verildiği, davacının itirazlarının YİDK kararıyla reddi üzerine YİDK kararının iptali davasında, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce 07.02.2019 tarih ve 2018/94 E. – 2019/13 K. sayılı kararı ile; “karşılaştırmada esas alınacak ibarenin “…” olduğu, davalı markalarında yer alan “…” sözcüğü ikinci “…” harfi eksik olarak davacı markasında aynen yer aldığı, görsel, anlamsal ve işitsel olarak yapılan değerlendirmede tarafların markalarının benzer olduğu ve iltibas riski taşıdığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine, Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi’nin 26/11/2020 tarihli 2019/500 Esas-2020/1063 Karar sayılı kararı ile; ” 6769 sayılı SMK’nın 6/1.maddesinin somut uyuşmazlığa tatbik edilebilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerektiği, bu anlamda davacının başvurusundan çıkarılan emtianın 11.6.sınıf, davalının mesnet markalarının ise 30. ve 43.sınıfları kapsadığı, benzerlik araştırmasında mahkemece, davacının başvurusunun kapsamından çıkarılan 11/6.sınıf mallar ile 30.sınıf malların benzer bulunduğu kabul edilmiş ise de, 30.sınıfta bulunan mallar ile 11.06.sınıfta bulunan, “Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları” arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı gibi benzerlik de bulunmadığı, mahkemece makine ve kahve türevi mallarda benzer bir marka ile karşılaşması halinde aralarında en azından idari-ekonomik bir bağ kuracağı gerekçesine yer verilmiş ise de, davacının başvurusuna konu mallar arasında kahve makinesi bulunmadığı gibi, bunun diğer makinelere teşmil ettirilmesinin de doğru bulunmadığı, çünkü her iki ürün grubunun dağıtım kanalları, kullanım yöntemleri, hedeflenen halk kesimleri farklı olduğu gibi, birbirlerini tamamlama veya birbiri yerine ikame edilebilme niteliği de bulunmadığı, bu durumda aynı veya benzer bir işaretin farklı tür mallar için marka olarak kullanılması ve tescilinin mümkün bulunması karşısında davalının iltibas vakıasına dayanarak davacının başvurusunu engelleyemeyeceği” gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile TPMK YİDK kararının iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/06/2022 tarihli 2021/3624 Esas- 2022/4639 karar sayılı kararıyla onandığı anlaşılmıştır. Yukarıda verilen emsallerden yola çıkılarak somut uyuşmazlığın incelenmesinde; davacı markasının tanınmış olmadığı gibi tescil sınıfında yüksek ayırt ediciliğinin bulunmaması, davacı markasının tescilli olduğu sınıflar ile davalı markasının tescilli olduğu sınıflar arasında aynılık ilişkisinin olmaması, benzer de kabul edilemeyeceği göz önüne alındığında; tüketici nezdinde sunulan mal ve hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığına dair doğrudan ve dolaylı karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi yerinde olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 18/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.