Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1289 E. 2023/682 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1289 Esas
KARAR NO: 2023/682
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2018/216 E. – 2021/45 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…” marka ve logolarının TPMK’nda Japonya merkezli … şirketi adına tescil edildiğini ve SMK hükümlerine göre korunduğunu, müvekkilinin 1993 tarihinden bu yana “…” markalı araçların Türkiye’deki tek yetkili distribütörü olarak faaliyet gösterdiğini, davalı servis faaliyetlerinde yetkili servis unvanına sahip olmamasına rağmen tescilli “…” marka ve logosunu servis tabelasında … yetkili servisi izlenimini yaratacak şekilde büyük ponto ile kullandığını, davalı “…” logosunu ayrıca servis elemanlarının iş tulumlarında, basılı evrak ve ürünlerinde, yol yardım araçlarında, sosyal medya hesaplarında ve WEB sitesi içeriğinde yetkisiz ve izinsiz bir şekilde kullandığını, davalıya bu kullanımı durdurması için Kadıköy … Noterliği’nden 16/06/2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarnamede davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan davranışlarına son verilmesi, müvekkiline ait tescilli markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesi, reklam vasıtası olarak kullanılan “…” marka ve logolu basılı evrak ve ürünlerin kullanılmasının durdurulması, internet sitesinden ilgili ibare ve logoların kaldırılmasının talep edildiğini, davalı tarafından ihtarnamenin 20/06/2017 tarihinde tebliğ alındığını, ancak ihtarnamede talep edilenlerin yerine getirilmediğini, bunun üzerine 2017/151 D. İş numaralı dosya kapsamında, Mahkemenizden delil tespiti talebinde bulunulduğunu, bilirkişi raporunda; tespit talep eden adına yapılan incelemede tespite konu “…” ibareli markanın ilgili emtialarda tescilli olduğuna, aleyhine tespit talep edilen adreste verilen hizmetin, tespit talep eden ile birebir örtüştüğüne, iş yerinde yapılan inceleme sonucunda; tabelalarda, tanıtım evraklarında, iç mekan görsellerinde, personel kıyafetlerinde, tescil talep eden tarafından tescilli “…” markasının kullanıldığına dair bilirkişi tespit raporu alındığını, davalının iş yerinde 03/04/2018 tarihinde taraflarınca yapılan tespitte, halen müvekkiline ait marka ve logoların 08/12/2017 tarihli delil tespitine benzer şekilde tabela, çalışanların tulumları, muhtelif görseller gibi birçok unsurda kullanılmakta olduğunun görüldüğünü, her ne kadar davalı tarafından söz konusu iş yerinin delil tespiti yapılan “… San. Ve Tic. Ltd. ŞTi’nden devralındığının belirtilmiş ise de; davalının da müvekkiline ait marka hakkına tecavüzü halen devam ettirdiği görüldüğü için işbu davayı açma gereğinin hasıl olduğunu, davalının “…” marka ve logosunu haksız şekilde kullandığını ve marka hakkına tecavüz ettiğini, davalının müvekkilinin marka hakkına tecavüzünün haksız rekabet oluşturduğunu, tüketici nezdinde iltibasa sebep olduğunu, davalının müvekkili adına tescilli markayı izinsiz kullanımı sebebiyle müvekkilinin maddi ve manevi zarar gördüğünü belirterek, tüm bu nedenlerle; marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, tecavüz fiillerinin önlenmesi ve durdurulmasına yönelik, davalının iş yerinde tecavüz oluşturan “…” markasına ilişkin her türlü yazı, resim ve logoların kaldırılması ve silinmesine, marka ve logoların internet ortamında kullanılmasının yasaklanmasına, haksız rekabetin menine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla 5.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, vekalet ücreti ile yargılama harç ve giderlerinin davalı üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak; davanın görev ve iş bölümü yönünden reddinin gerektiğini, davacının “…” markasının sahibi olmadığını, marka sahibi … (…, LTD)’dan “…” markasını üretme konusunda lisans da almadığını, nitekim TPMK’nda dava konusu olan “Servis ve Bakım Hizmeti Verilmesi” ile ilgili … ‘nın 37. marka sınıfında tescilli “…” ibaresinin içinde yer aldığı 11 adet marka tescilinin bulunduğunu, dava konusu “…” markasının davacının tescilli bir markası olmaması ve bu markaya ilişkin TPMK’na bildirilen herhangi bir LİSANS hakkının da bulunmaması sebebiyle özel yetkili bir ihtisas mahkemesi olan fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde dava açmasının mümkün olmadığını, bu itibarla görevsiz mahkemede açılan davanın görev yönünden reddi ile davanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, davacının taraf sıfatının bulunmadığı (aktif husumet ehliyeti), bu itirazları nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacının ayrıca teminat yatırmasının gerektiğini, esasa ilişkin olarak; müvekkili şirketin … SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ ünvanı ile 04/12/2017 tarihinde kurulmuş yeni bir şirket olduğunu, davacı tarafın EK 2 olarak mahkemeye sunduğu vekaletnamenin marka hakkını kullanmaya yönelik olmadığını, markayı korumaya yönelik vekalet olduğunu, müvekkili şirkete davacı tarafından gönderilmiş hiçbir ihtarname bulunmadığını, davacının dava dilekçesi ekinde mahkemeye delil olarak EK 3,4,5,6,7,8 ve 10 olarak sunduğu görseller ve fotoğrafların müvekkili şirketi ile hiçbir ilgisinin olmadığını, müvekkili şirketin adresinde de çekilmiş görüntüler olmadığını, davacının “…” markasının tanınmışlığını ve şöhretini korumaya yönelik olarak dava açtığı yönündeki beyanlarının da doğru olmadığını, müvekkili şirketin TSE’den 26/02/2018 tarihinde … Belge no ile Hizmet Yeterlilik Belgesi almış bulunduğunu, müvekkili şirketin başkasının tescilli markasından haksız yere istifade etmesi ve marka hakkı sahibinin marka hakkını kullanmasını sınırlamaya yönelik hiçbir hareket ve fiili olmadığını, tamamen TSE’den Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi alarak bu belgeye sahip Özel Servis olarak 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve 2017/3 sayılı tebliğden kaynaklanan Garantili Araçlara Servis Hizmeti verme hakkını kullandığını, müvekkilinin tabelasında kendi işletme adı olan “…” ibaresinin hakim unsur olarak ön planda olduğunu, özel servis olarak hangi marka araçlara hizmet verdiğini gösteren markaların tali unsur olarak küçük bir şekilde tabelasında yer aldığını belirterek, tüm bu nedenlerle, haksız ve mesnetsiz davacının usul ve esas yönünden reddine, haksız ve kötü niyetle açılan dava sebebi ile HMK 329/2 fıkrası gereğince davacının azami had üzerinden Disiplin Cezasına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ile kötü niyetli ve haksız olarak açılan dava sebebi ile HMK 329/1 maddesi hükmü gereğince müvekkili şirketle aralarında yapmış oldukları 15.000,00 TL avukatlık ücretinin tamamının davacıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarih ve 2018/216 Esas – 2021/45 Karar sayılı kararıyla; “Gerek delil tespiti dosyasında 07/12/2017 tarihinde yapılan tespitler, gerekse alınan bilirkişi raporları ile, davalının işlettiği araç bakım ve tamir işi yapılan iş yerinde dava dışı yabancı şirkete ait, davacının lisans sözleşmesi ile kullanım hakkına sahip olduğu “…” markasını iş yerinin tabelasında diğer otomobil markalarına yer verilmeksizin büyük boyutlarda tek başına kullanıldığı, altında “SERVİS” ibaresinin yer aldığı, ilk bakışta … markalı otomobillerin yetkili servisi izlenimini uyandırdığı, kendi ticaret unvanının esas unsuruna daha küçük harflerle yer verdiği, yine iş yeri çalışanlarının kıyafetlerinin üzerinde “… ” yazılarının yer aldığı, iş yerindeki diğer daha küçük boyutlu tabela ve evrakta da “…” markasının kullanıldığı, davacının hak sahibi olduğu “…” markalarının bu sınıfta tescilli olmaları nedeniyle davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu, davalının bu kullanımının SMK’nun 7/5. maddesinde tanımlanan dürüst kullanım niteliğinde olmadığı tespit edilmiştir.Davalı taraf iş yerinde keşif yapılmasını talep etmişse de, yargılama sırasında yapılacak keşif, dava açıldığı tarihteki mevcut durumun tespitine imkan sağlamayacağından keşif yapılması talebinin reddine karar verilmiş, ayrıca davalı taraf tespit yapılan tabelaların iş yerini devraldıkları önceki iş yeri sahibine ait olduğunu, kendilerine ait olmadığını savunmuşsa da, delil tespiti sırasında iş yerinde görülen kira sözleşmesi ve vergi levhasında davalı şirketin adının yer aldığı, tabelalarda davalı şirketin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin mevcut olduğunun görüldüğü, bu nedenle bu savunmalara itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır. Davacı tarafça talep edilen maddi tazminatın tespiti için davalının ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılmışsa da, incelenen faturalarda ve ticari evrakta marka adı yazılarak işlem yapılmadığından “…” markalı araçlarla ilgili verdiği hizmetlerden elde ettiği gelirin kesin olarak tespiti mümkün olmamış, bu nedenle maddi tazminatın mahkememizce TBK’nun 50. maddesi uyarınca takdir edilmesi gerekmiştir. Davalının inceleme yapılan dönemde elde ettiği gelire göre, ayrıca davalının farklı markalı araçlara da servis ve bakım hizmeti vermesi nedeniyle ve markanın kullanıldığı süreye göre talep edilen 5.000,00 TL maddi tazminatın uygun olduğu, davalının kusur durumuna, ticari hacmine ve markanın tanınırlığına göre 1.000,00 TL manevi tazminatın da hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmakla, davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemece usule ilişkin itirazlarımızın yeterince incelenmeden reddedildiğini, görev, iş bölümü ve aktif husumet itirazlarının yerinde olmasına rağmen mahkemece reddedilmesinin hatalı olduğunu, Davacıya verilen vekaletnamenin süreli olup, karar tarihinden önce (26 Nisan 2019) tarihinde dolmuş olup, davacı şirketin vekil sıfatı ile bu davayı takip etmesinin mümkün olmadığını, ayrıca vekaletname ile davacı şirketin tüzel kişi olarak marka sahibi adına dava açmasının mümkün olmadığını, vekaleten dava açma yetkisinin sadece avukatlara tanındığını, Davacı ile marka hakkı sahibi arasında imzalanan Distribütörlük Sözleşmesinde davacıya ‘markaya tecavüz davası açabilme yetkisinin’ verilmediğini, aksine Distribütörlük Anlaşması’nın 7-5.maddesinde ‘Davacının marka sahibine bilgi vererek, onun talimatları doğrultusunda gerekli desteği vermekle yükümlü kılındığının’ düzenlendiğini; davacının dava konusu ihlal iddiası ile ilgili olarak marka hakkı sahibine bilgi verdiğine dair dosyaya hiçbir belge sunulmadığını,Davacı dava konusu “…” markasının tescilli sahibi olmaması, marka sahibi olan Japon’ya da kurulu bulunan .., LTD.’dan almış olduğu her hangi bir lisansının da bulunmaması sebebi ile davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığını Davacının vekil sıfatı ile marka hakkı sahibi adına dava açmış olması halinde teminat yatırılması gerektiğini, yabancı bir şirket olan … LTD.’in Türkiye’de dava açabilmesi için MÖHUK 48.maddesi gereğince teminat göstermek zorunda olduğunu, Davacının kendi adına davayı açmış olması halinde ise; dosyada mevcut ticaret sicil kayıtları ile açıkça görüleceği üzere davacının hisselerinin tamamının Birleşik Arap Emirlikleri uyruklu … şirketine ait olması sebebi ile davacının da teminat yatırması gerektiğini, Müvekkil şirketin davacı tarafın delil tespiti yaptırdığı 07.12.2017 tarihinden sadece 3 gün önce 04.12.2017 tarihinde kurulmuş yeni bir şirket olduğunu, davacının müvekkile ihtarname gönderdiği ve ihtarın müvekkile 20/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği beyanlarının gerçek dışı olduğunu, iddia edilen tarihte şirketin henüz kurulmadığını, Davacının dava dilekçesi ekinde mahkemeye delil olarak sunduğu görseller ve fotoğrafların müvekkil şirket ile hiçbir ilgisi olmadığı gibi müvekkil şirketin adresinde de çekilmediğini,Yine dava dilekçesi ekinde sunulan Bilirkişi raporu ve tespit tutanağının müvekkil şirkete ait olmadığı gibi müvekkil şirket adresinde de tespit edilmiş olmadığını, görsellerde bahsi geçen ayrı bir tüzel kişilik olan Yahyalı Otomotiv’in müvekkil ile hiçbir ilgisi olmadığı gibi tespit yapılan adresin farklı olduğunu,Oysa müvekkil şirket adresinde İstanbul Anadolu Fikri Sınai Hukuk Mah.nin 2017/151 D.İş dosyası ile yapılan Delil Tespit Tutanağı’nın 1.sayfasında ‘Yapılan tespitin müvekkil şirketten önce aynı adreste faaliyette bulunan ve … SAN VE TİC.LTD.ŞTİ.ne yönelik olduğunun’ tutanağın 3.sayfasında ‘Müvekkil şirket tabelasının işyerinin tüm cephesini kaplayacak şekilde … olarak yer aldığı, müvekkilimin kendisinden önce tabelanın kenarında Fig.2 fotografının açıklama kısmında ‘Bu yazının sağında firma yetkilisince çıkarıldığı beyan edilen … ambleminin boşluğu bulunmaktadır’ tespitlerine yer verildiğini, Müvekkilimin işyeri tabelası hakim unsur, davacı ve diğer markaların tabeladaki isimlerinin ise tali unsur niteliğinde olduğunu; müvekkilin yasal çerçevede hizmet verirken tüketicilerin bilgilendirilmesi ve hangi araçlara hizmet verdiğinin duyurulması amacı ile kendi ticari markası ve işletme adı olan … tabelası yanında daha küçük ancak çok işlek bir yol olan E5 Karayolundan gidip gelen tüketicilerin de rahatça görebileceği ebatta davacının distibütörü olduğu … markası ile birlikte …, …, …, … markalarına ait logoları tali unsur olarak tabelasına eklediğini, Yargıtay’ın bir çok yerleşmiş kararında; bu şekilde işletmelerin kendi tabelaları yanında hizmet verdikleri markaları tali unsur olarak göstermelerinin marka ihlali anlamına gelmeyeceğinin belirtildiğini, Tüm beyanlarımız nazara alındığında müvekkil şirketin hiç kimsenin markasına tecavüzü ve buna bağlı olarak da markaya yönelik haksız rekabet kastı olmadığını, müvekkilin fiilinin hukuka aykırı hiç bir yönü olmadığı halde müvekkil aleyhine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda ‘Müvekkilin davaya konu döneme ilişkin net karını toplam 9.892,28 TL olarak belirlendiği ve bu belirlenen net karın tabelada hizmet verildiği belirtilen 6 markaya eşit olarak bölünmesi halinde … markasına düşen payın 1.648,71 TL olduğunun’ belirtilmesine ve tarafımızca bu rapora da itiraz edilmekle birlikte, mahkemece rapordaki hesaplama dikkate alınmadan toplam 9.892,28 TL net kar üzerinden gerekçesiz olarak yapılan indirimle 5.000 TL maddi tazminata karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Ayrıca şirketlerin manevi olarak ne gibi kayıpları olduğunu da belirtmeden 1.000 TL manevi tazminata hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece müvekkil şirket aleyhine hem markaya hakkına tecavüz ve haksız fiilden dolayı 5.900 TL, hem de aynı davada tali unsur olan maddi tazminat için 5.000 TL ve manevi tazminat için de 1.000 TL olmak üzere üç ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, Davacı tarafın haksız ve kötüniyetli olması sebebi ile HMK 329/1.fıkrası gereğince müvekkilim şirket ile yapmış olduğumuz Avukatlık Ücret Sözleşmesi gereğince kararlaştırılan 15.000 TL avukatlık ücretinin tamamını ödemeye mahkum edilmesini ve aynı maddenin 2.fıkrası hükmü gereğince kötüniyetli olarak haksız yere dava açana davacının azami had üzerinden disiplin para cezasına mahkum edilmesini talep etmelerine rağmen mahkemece bu konuda hüküm kurulmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması ile maddi – manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KABULÜNE, Davanın işyeri tabelasında iş evrakında servis elemanlarının iş tulumlarında, yol yardım araçlarında ve internet üzerinde izinsiz olarak … yetkili servisi izlenimini yaratacak şekilde “…” marka ve logosunu kullanmak suretiyle davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, -Markaya tecavüz fiillerinin ve haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına, -Davalının iş yerinde tecavüz oluşturan … markasına ilişkin her türlü yazı, resim ve logoların kaldırılmasına ve silinmesine, marka ve logoları internet ortamında bu şekilde kullanmasının yasaklanmasına, -5.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı huzurdaki davada davalının “… “markasını izinsiz ve marka hakkını ihlal ile haksız rakebet yaratacak şekilde kullanıldığını iddia ederek; markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve maddi manevi tazminat isteminde bulunmuş; davalı ise, davacının marka üzerinde hak sahibi olmadığını ve dava açma hakkı bulunmadığını, ayrıca markaya tecavüzün de söz konusu olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece toplanan tüm deliller, davadan önce yaptırılan delil tespiti ve aldırılan bilirkişi raporları uyarınca; mahkemenin görevli olduğu, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu, davacı şirketin Türkiye’de kurulmuş ve faaliyet gösteren bir şirket olması nedeniyle teminata tabi olmadığı, davaya konu “…” markasının davacının distribütörü olduğu dava dışı … LTD. adına TPMK’ya tescilli olduğu, davalının işlettiği araç bakım ve tamir işi yapılan iş yerinde dava dışı yabancı şirkete ait, davacının lisans sözleşmesi ile kullanım hakkına sahip olduğu “…” markasını iş yerinin tabelasında diğer otomobil markalarına yer verilmeksizin büyük boyutlarda tek başına kullanıldığı, altında “…” ibaresinin yer aldığı, bu şekilde … otomobillerin yetkili servisi izlenimini uyandırdığı, iş yeri çalışanlarının kıyafetlerinin üzerinde “…” yazılarının yer aldığı, iş yerindeki diğer tabela ve evrakta da “…” markasının kullanıldığı, davalının bu kullanımının davacının hak sahibi olduğu “…” markasının tescilli olduğu sınıfa ilişkin olması nedeniyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu yönündeki mahkeme değerlendirmesi isabetlidir. Davacının maddi tazminat talebi konusunda yapılan bilirkişi incelemesinde davaya konu … markalı araçlarla ilgili verilen hizmetlerden elde edilen gelirin net olarak tespiti mümkün olmadığından, maddi tazminatın mahkemece TBK. 50. maddesi uyarınca takdir edilerek 5.000,00 TL maddi tazminat takdirinde isabetsizliğin olmadığı; davacının hak sahibi olduğu dünyaca tanınan … markasının servis hizmetlerinde haksız olarak kullanılması şeklindeki marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespit edilmiş olması karşısında, davacı lehine manevi tazminatın şartlarının bulunduğu; mahkemece takdir edilen 1.000,00-TL manevi tazminatın somut olayın özelliklerine ve tarafların konumları ile sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 409,86 TL harçtan, peşin alınan 102,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 307,36 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/04/2023