Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1288 E. 2023/615 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1288 Esas
KARAR NO: 2023/615
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2020
NUMARASI: 2017/76 E. – 2020/182 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin iş zekası sektörünün lider firmalarından biri olarak 1993 yılında İsveç’te kurulduğunu, “…”, “…”, “…” gibi seri markaların tüm dünyada sahibi olduğunu, tüm dünyada olduğu kadar Türkiye’de de “…” esas unsurlu marka tescillerine yöneldiğini, bu anlamda ilgili tebliğin 9, 35 ve 42.sınıflarda … numaralı “…” marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya davalı tarafça itiraz edildiğini ve Markalar Dairesi Kararı ile müvekkilinin marka başvurusunun davalı markası ile iltibasa neden olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, bu kararın iptali için Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/490 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın reddedildiğini, bunun üzerine müvekkilinin … numaralı markanın 9. ve 42.sınıflarda tescili için marka başvurusunda bulunduğunu, ancak bu başvurunun da aynı itirazlar nedeniyle reddedildiğini, bu karara karşı Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/46 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın da reddedildiğini, davalıya ait markaların tescil tarihinden itibaren 5 yıl süreyle kullanılmadığı yönünde kanaat oluştuğunu, söz konusu markaların SMK 9.maddesi gereğince iptal edilmesi gerektiğini, bu sebeplerle davalıya ait … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “… +ŞEKİL”, … numaralı “KLİKS+ŞEKİL”,… numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL” markalarının kullanmama nedeniyle iptaline ve sicilden terkinlerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirket adına tescilli tüm markaların kullanıldığını, davacının tescil ettirmek istediği “…” ve “… + Şekil” ibareli markalarının müvekkili şirkete ait markalar ile benzer olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, internette “KLİKSA” olarak arama yapıldığında müvekkiline ait markaların hepsinin kullanıldığının açıkça görüleceğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22.10.2020 tarih ve 2017/76 Esas – 2020/182 Karar sayılı kararıyla; “Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalıya ait “..” ve …” esas unsurlu markaların seri marka olarak tescil ettirildiği, ancak davalıya ait ticari kayıtların incelenmesinde, yalnızca çeşitli firmalara ait başka markalı ürünlerin internet ortamında satışına ilişkin hizmetlerde etkin ve ciddi şekilde kullanıldığı, markaların diğer tescilli oldukları mal ve hizmetler için tescil tarihlerinden bu yana etkin ve ciddi şekilde kullanıldıklarının davalı tarafça ispatlanmadığı, her ne kadar alınan ilk raporda bu markaların seri marka oldukları, bilinirlik kazandıkları gerekçesiyle, tescilli oldukları tüm mal ve hizmetler için kullanıldığına dair görüş bildirilmişse de, incelenen kayıtlarda markaların tescilli oldukları tüm mal ve hizmetler için kullanıldığını hangi belgeler ile tespit edildiğinin açıklanmadığı, markaların seri marka olmasının kullanmama nedeniyle markanın iptali için engel teşkil etmediği, markanın belli bir sınıf için bilinirliği olmasının da kullanılmadığı sınıflar için iptaline engel teşkil etmeyeceği, sunulan deliller göre davalının markalarının yalnızca müşterilen malları elverişli bir şekilde görmeleri ve satın almaları için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri için kullanıldığına dair verilerin elde edildiği, raporun sonuç kısmında bildirilen bilirkişi görüşünün temellerinin ve dayanaklarının raporun içeriğinde gösterilmediği, bu nedenle ilk rapora itibar edilemeyeceği anlaşılmakla, ikinci bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 35. sınıfta tescilli olan … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…+ŞEKİL” markaları için açılan davanın reddine, 35. Sınıfla birlikte başka sınıflarda da tescilli olan … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL” markaları için açılan davanın kısmen kabulüne, bu markaların tescilli oldukları 35. sınıftaki “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri” haricindeki tescilli oldukları tüm sınıflar için kısmen iptallerine ve sicilden terkinlerine, 35. sınıfta tescilli olmayan … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…COM+ŞEKİL” markaları için açılan davanın kabulüne, bu markaların tescilli oldukları tüm sınıflar için iptallerine ve sicilden terkinlerine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkil adına TPMK nezdinde tescil edilmiş markalar seri marka özelliği taşımakta olup, davanın kısmen kabul edilip kısmen reddedilmesinde hukuki yarar bulunmadığını; mahkeme tarafından faal olarak kullanıldığı tespit edilen … ŞEKİL markaları bu doğrultuda kök marka teşkil etmekte olup kök marka hakkında davanın reddine karar verilip diğer dava konusu seri markalar hakkında davanın kabulüne karar verilmesinde pratik bir fayda bulunmadığı gibi aynı sebepten ötürü davacının da bu durumun gerçekleşmesinde bir hukuki yararının bulunmadığını, Müvekkil şirket’in markasını kullandığının 01.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere, gerek sunulan faturalarla gerekse de reklam filmleri ile sübuta erdiğini, bu maddi gerçeğe, seri markaların yukarıda anlatımı yapılan “bir bütün olarak kullanılmaları gerektiği” durumu da eklendiğinde, davacının davasının reddinin gerektiğini, 22.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu müvekkil şirket markalarının kullanımına dair birçok tespit yapılmış olmasına rağmen markanın kullanılmadığı yönünde tespit yapılmasının ve mahkemenin işbu bilirkişi raporunu dayanak alarak hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, 01.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilin resmi defterlerinin tahkik edilerek dava konusu markaların aktif olarak kullanıldığınının tespit edildiğini; buna rağmen 22.11.2019 tarihli raporda bu hususa değinilmeksizin dosya içerisindeki sair deliller de eksik değerlendirilerek müvekkil aleyhine tespitlere ulaşıldığını; oysa 01.10.2018 tarihli raporun inceleme alanının daha geniş olduğu, zira Müvekkil Şirket’in ticari kayıtlarının da incelendiği dikkate alındığında müteakip rapor olan 22.11.2019 tarihli raporun eksik incelemeye dayandığını, buna rağmen mahkemece eksik incelemeye dayanan bu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, TMPK’nın “Kullanımın İspatı – 2017″ klavuzuna göre, dosyaya sunulan faturalar ve reklam videolarının kullanımın ispatını kuvvetli bir biçimde ortaya koyan deliller olduğunu; dosyaya sunulan sayısız faturanın da bu şartların tamamını ispatlamakta olup salt bu açıdan dahi markaların aktif kullanıldığının sabit olduğunu, yine markanın reklamlarda kullanılmasının da aktif kullanımın önemli bir ispatı olduğunu, Yargıtay içtihatları uyarınca raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, bu sebeple raporlar arasındaki çelişki giderilmeden verilen ve talebimize rağmen hukukçu bilirkişi atanmaksızın oluşturulan heyetin tanzim ettiği rapora dayanılarak tanzim edilen kararın hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın iptali ve sicilden terkini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, -Davalıya ait … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…+ŞEKİL” markaları için açılan davanın REDDİNE, -2004 iii numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL” markaları için açılan davanın kısmen kabulüne, bu markaların tescilli oldukları 35. sınıftaki “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri” haricindeki tescilli oldukları tüm sınıflar için kısmen iptallerine ve sicilden terkinlerine, -… numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL”, … numaralı “…+ŞEKİL” markaları için açılan davanın kabulüne, bu markaların tescilli oldukları tüm sınıflar için iptallerine ve sicilden terkinlerine ” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi uyarınca; davalıya ait … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…+ŞEKİL” markaları yönünden davalı kullanımının sabit olduğu anlaşıldığından, mahkemece davanın bu kısım yönünden reddine karar verilmesi yerindedir. 6769 Sayılı Kanun’un 9.maddesinde “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan kullanılmayan markanın iptaline karar verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Beş yıllık sürenin hesabında 6769 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 10.01.2017 tarihinden önceki sürelerin de hesaba katılması yönündeki mahkeme değerlendirmesi yerinde olup; davalı tarafın mahkemece davanın kabulüne karar verilen markalar yönünden markayı tescil tarihinden itibaren beş yıl süreyle kullanmadığının sabit olduğu ve somut olayda “kullanmamanın haklı nedene dayalı olduğu” da ispat edilemediğinden, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/04/2023