Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1287 E. 2021/1801 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1287 Esas
KARAR NO: 2021/1801 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2018/471 E., 2021/46 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılar vekili dosyaya sunduğu dilekçeler ile; Müvekkili … A.Ş.’nin 1944 yılına dayanan geçmişi, 50.000’den fazla çalışanı, 14 ülkede toplam 77 fabrikası, 49 ürün kategorisi ile başta gıda sektöründe … markası olmak üzere 320 marka ve binlerce ürün çeşidi ile dünyanın üçüncü bisküvi ve onuncu büyük çikolata üreticisi olduğunu; müvekkili … A.Ş.’nin 1995 yılında kurulduğunu ve 2011 yılında diğer müvekkil …’in şirketlerinden … liderliğimde bir konsorsiyum tarafından satın alındığını; müvekkil …’in “… markasının sahibi olduğunu; “… ürün ambalajı”nm 1983 yılında tescil edilmiş olduğunu; marka ve ambalajının o günden bu yana yoğun reklam ve kullanım sonucu Türkiye’nin tanınmış markaları haline geldiğini; müvekkil …’in TPE nezdinde tescil edilmiş 20 adet seri markası olduğunu; davalı adına … no.lu “…” markasının 29 ve 30 sınıflarda tescil edilmiş ise de, markanın kötüniyetli olarak tescil edildiğini ve tescil edildiğinden farklı kullanıldığını; taraflar arasında benzer mahiyette olup devam eden derdest davaların da olduğunu; kötüniyetli olarak tescil edilen … tescil no.lu “…” markasının hükümsüzlüğünü; davalı markasının tescil edildiğinden farklı kullanılmasının müvekkilin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, re f ini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş.vekili diğer davalının adresinde yapılan delil tespitinde ele geçirilen ambalajların müvekkili tarafından üretilmediğini, bu durumdan müvekkilin sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin hukuka aykırı bir eylemi bulunmadığını, müvekkilinin aralarında “…” ibareli markanın da yer aldığı 13 adet markanın kullanım haklarını 20/10/2014 tarihli marka lisans sözleşmesiyle diğer davalıya devrettiğini, sözleşmede markaların tescil kapsamı içinde ve tescil edildiği şekle uygun kalınarak kullanılacağı hususunun hükme bağlandığını, marka lisans sözleşmelerinin sicile bildiriminin sadece açıklayıcı bir işlem olduğunu, şekil ve geçerlilik şartı olmadığını, müvekkilinin markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemi bulunmadığını, hükümsüzlük talebinin de yerinde olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemesince verilen 26/09/2017 tarih ve 2016/57 E., 2017/133 K.sayılı ilamla toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre; “davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı … A.Ş nin … tescil numaralı “…” ibareli markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebinin reddine, davalıların … gofret ambalajındaki markasal kullanımın davacı … adına tescilli … tescil numaralı … markası ve davacının ambalaj tasarımı ile benzer olduğu anlaşılmakla, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, davalıların … markalı gofret ambalajında … ibaresini ön plana çıkartarak kullanımının, … A.Ş nin … ibareli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalıların davaya konu … ibareli ambalaj tasarımına internet ortamı dahil kullanımının önlenmesine ve bu ambalajların içerisinden ürünlerin çıkartılarak ambalajlara el konularak, hüküm kesinleştiğinde imhasına, hükmün masrafı davalılardan alınarak, hüküm kesinleştiğinde tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilanına” şeklinde karar verilmiş, kararın davalı vekilince istinafı üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen 23/10/2018 tarih 2018/3072 Esas – 2018/2210 Karar sayılı ilamıyla “Davalı … AŞ’ne dava dilekçesinin “… Yolu No:… Yakacık/İstanbul” adresinde, işyerinde daimi işçi “…”a tebliğ edildiği, bilahare ön inceleme duruşmasının aynı adreste “…k” isimli işçiye tebliğ edildiği ve yargılama yapılarak karar verildiği anlaşılmışsa da, mahkeme kararının aynı adrese tebliğ edilmediği, Ticaret Sicil’den istenen kayıttan, şirketin ünvanının … AŞ olduğu, adresin … Mahallesi … Caddesi No:… … (…) BLOK KAT:… ÜMRANİYE/İSTANBUL” olarak değiştirdiği ve değişikliğin 02/11/2009 tarihinde sicile kaydedildiği anlaşılmakla, usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmadan ve tebligat yapılmadan yargılama yapıldığından, savunma hakkının ihlal edildiği kanaatiyle davalı … AŞ vekilinin istinaf talebinin kabulüne, bu davalı hakkında İstanbul Anadolu Fikri Sınai Hakla Hukuk Mahkemesi’nin 26/09/2017 tarihli 2016/157 Esas- 2017/133 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, unvan ve adres değişikliği dikkate alınarak usulüne uygun tebligat yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleriyle 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince istinaf isteminin kabulüne, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 26/09/2017 gün ve 2016/57 E., 2017/133 K. Sayılı kararının kaldırılmasına, usulüne uygun tebligat yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemenine gönderilmesine karar verilmiştir. Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesinden sonra; mahkemece alınan bilirkişi raporu ve toplanan delillere ” davalı tarafın … tescil sayılı “…” markasının 09.12.1992 tarihinden bu yana … A.Ş adına tescilli olduğu, bu şirketin … A.Ş. ile birleşmesi sonucunda markanın bu davalıya geçtiği, ancak davalı .. şirketi tarafından üretildikleri tespit edilen “…” markalı ürünlerin ambalajında markada yer alan “…” ibaresinin küçük, “…” ibaresinin büyük yazıldığı, davacılardan … A.Ş adına kayıtlı seri markalar, tescil süresi ve tanınmışlık düzeyi nedeniyle ürünlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin ortalama tüketici kitlesi olması nedeniyle ürünler üzerinde çok fazla inceleme yapmadan çabuk karar verilen ürünlerden olduğu, tüketicinin işletmesel bağlantı bulunduğu zannı ile hareket edip, ürünleri satın alabileceği, davacı … A.Ş ‘ ye ait 77959 sayılı “…” markası ile tescil edilen marka ve davacının ürün ambalajı ile davaya konu ürün ambalajının turuncu renkte olduğu, yazı kenarlarının her iki üründe ve davacı markasında beyaz kenar, kırmızı dolgu renginde olduğu, ambalaj kompozisyonun ürünlerde ve markada aynı olduğu, ambalajların sol bölümünde ürün markası , sağ bölümünde gofret görseli bulunduğu, gofret illüstrasyonlarının şekil ve yerleşim açısından benzer olduğu, ucu yenmiş olarak konulduğu, gofretlerin üst ve sağ yan tarafından görülecek şekilde konumlandırıldığı, illüstrasyonların altında sarı renkli patlangaç yer aldığı, davalı … şirketinin ürün ambalajının, davacı şirketlerin tescilli markalarına tecavüz ettiği ve haksız rekabet teşkil ettiği, her ne kadar davalı … A.Ş. markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası ile ilgili kendisinin bir kusurunun bulunmadığını savunmuşsa da, ambalajlarının davacılara ait markalara tecavüz ettiği tespit edilen ürünler üzerinde kullanılan “…” markasının bu davalıya ait olduğu, üretimin davalı … şirketi tarafından yapıldığı tespit edilmişse de, davalı … şirketinin lisans yoluyla markasını kullanan diğer davalının kullanım şeklini denetlemekle yükümlü olduğu, ayrıca davalı … şirketi bu lisansla markayı kullanmaya başlamış bulunmakla birlikte, lisans sözleşmesinin TPMK’da sicile kaydedilmediği, geçerliliği için sicile kayıt zorunluluğu bulunmamakla birlikte sicile kayıt edilmeyen lisans sözleşmelerinin iyi niyetli 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, bu nedenle lisans alanın eylemlerinden dolayı lisans veren marka sahibinin de üçüncü kişilere karşı sorumlu olacağı, gerekirse lisans verenin lisans alana usulsüz marka kullanımı nedeniyle rücu edebileceği kanaatine varılarak, davalı … tarfaından üretilen ve davalılar arasında imzalanan marka lisans sözleşmesi kapsamında davalı … şirketine ait “…” markası ile satışa sunulan ürünlerin ambalajlarının davacı markalarına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabet olduğunun tespitine, davalı … A.Ş.’nin “…” ibareli ambalaj tasarımını internet ortamı dahil kullanılmasının önlenmesine, bu ambalajların içerisinde ürünlerin çıkartılarak ambalajlara el konularak hüküm kesinleştiğinde imhasına karar vermek gerektiği, davalı … A.Ş.’nin … tescil sayılı “…” markasının kötü niyetle tescil edildiğinden bahisle, hükümsüzlüğü talep edilmişse de davalının markasının 09.12.1992 tarihinde tescil edildiği, davacı … A.Ş nin “…” markasının en eskisinin başvuru tarihinin 15.08.1995 olduğu, davacı tarafın önceye dayalı hak iddiasında bulunmadığı, bu nedenle kötü niyete dayalı olarak tescil iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmakla, markanın hükümsüzlüğüne ilişkin davanın reddine karar vermek gerektiği ” gerekçeleriyle “davalı … A.ş hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı … A.Ş. hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalının … ambalajındaki markasal kullanımının davacı … adına tescilli … Tescil numaralı “…” markası ve davacının ambalaj tasarımı ile benzer olduğu anlaşılmakla markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, davalının … markalı gofret ambalajında “…” ibaresini ön plana çıkartarak kullanımının davacı … A.Ş’nin “…” ibareli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının davaya konu … ibareli ambalaj tasarımını internet ortamı dahil kullanımının önlenmesine, ve bu ambalajların içindeki ürünlerden ayrılarak ambalajlara el koyulmasına, hüküm kesinleştiğinde imhasına, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilanına, davalı adına tescilli … Tescil numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebinin reddine” karar verilmiş karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinafa cevap katılma yoluyla istinaf beyanında; davalının eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, davalının … markası kullanımlarının müvekkillerinin ayrı ayrı hem “…” hem de “…” ibareli markalarına tecavüz ettiğini ve bu kullanımın aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, davalıların ambalaj kullanım şekli, rengi, kompozisyonu ve üzerindeki gofret görseli ile …’in tanınmış … markasını ve ambalajını, ambalajda “…” ibaresini ön plana çıkararak da müvekkili … Marketlerin … ibareli markalarını taklit ettiğini, davalı … ile diğer davalı arasında organik bağ bulunduğunu, … AŞ’nin davalı … Şirketi tarafından devralındığını, … ve …’nın aynı adreste faaliyet gösterdiğini, ticaret ünvanlarının esas unsurlarının aynı olduğu, haciz mahalinde şirket yetkilisi …’nın her iki şirketin aynı şirket olduğunu ifade ettiği, buna göre taraflar arasında organik bağ olduğunu, bu organik bağ nedeniyle davalı …’yı devralan davalının sorumlu olduğunu, bu nedenle davalı tarafın istinaf taleplerinin reddi gerektiğini, katılma yoluyla vermiş olduğu istinaf talebinde ise davalıların dava öncesinden beri kötü niyetli taklitçi eylemleri bulunduğunu, bu nedenle davalıya ait … markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalının markasını müvekkilinin çok tanınmış … markalarına yanaştırarak kullanmakta ve müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız çıkar elde etmekte olduğunu, davalının markasını müvekkilinin … markasının kompozisyonunun aynısı olacak şekilde kullandığını, bütün bunların davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenini korumayacağını bildirmiştir. Davalı … Şirketi vekili istinafında; müvekkilinin … markasının kullanım hakkının lisans sözleşmesiyle diğer davalıya devrettiğini, bu sözleşme dışında müvekkiliyle diğer davalı arasında herhangi bir ilişki ya da organik bağ bulunmadığını, davacının bilinçli olarak yanlış bilgiler vererek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, müvekkiline ait … markasının davacı markalarından daha eski tescil tarihli olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, müvekkilinin diğer şirketle hiçbir zaman aynı adreste faaliyet göstermediğini, haciz tutanağında belirtilen adreste müvekkilinin faaliyet göstermediğini, müvekkilinin davacı markasının haksız kullanımının bulunmadığını, marka lisans sözleşmesinin TPMK siciline kaydedilmemesi nedeniyle müvekkilin diğer davalı haksız rekabet eylemlerinden sorumlu olmasının kabul edilemeyeceğini, mahkemenin bu konudaki gerekçesinin yerinde olmadığını, markaya tecavüzün ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin markanın kullanım şeklinden kaynaklandığını, bu eylemlerin de diğer davalı tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkilinin … ibareli markayı davacının … ibareli markasına yaklaştırarak herhangi bir ürünün üretiminde ambalajında veya pazarlamasında kullanmadığını, somut olayda zarar ile rekabete aykırı davranış arasında uygun illiyet bağının da bulunmadığını, müvekkilinin … ibareli markaları kendi bünyesinde herhangi bir ürün üzerinde kullandığına tanıttığına veya ürettiğine ilişkin herhangi bir delil bulunamadığını, 11/12/2020 tarihli ek raporda da bu hususa değinildiğini ve müvekkilinin hukuka aykırı hiçbir eyleminden söz edilmediğini ancak yerel mahkeme tarafından bu hususun göz ardı edildiğini, müvekkilinin aynı eyleminin markaya tecavüzle haksız rekabet teşkil ettiğinin açıklığa kavuşturulmadığını, mahkemenin gerekçesinde hiçbir şekilde müvekkilinin hukuka aykırı bir eyleminin var olup olmadığı hususuna değinmediğini bildirmiştir. Ticaret Sicil Kaydının incelenmesinde … AŞ’nin 27/06/1980 tarihinde tescil edildiği ve davalı tarafından 02/11/2009 tarihinde devralındığı görülmüştür. Davacı … AŞ’ye ait … tescil numaralı … markasının 30 ve 99.sınıflarda 19/08/1992 tarihinde tescil edildiği; … tescil numaralı … markasının 5, 29, 30 ve 32.sınıfta 10/06/2003 tarihinde tescil edildiği; … numaralı … ibareli markanın 30.sınıfta 29/06/1993 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davalı … AŞ’ye ait … tescil numaralı … markasının 29 ve 30.sınıfta 09/12/1992 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacı … AŞ.adına tescilli markaların sicil kayıtlarının dosyaya celp edildiği görülmüştür. 24/10/2014 tarihli noterde düzenlenen marka lisans sözleşmesiyle 13 adet markanın (aralarında … markasının da bulunduğu) davalı … tarafından diğer davalıya lisans kullanım sözleşmesiyle kullanımını 20/10/2014 ila 31/12/2015 arası verdiği, lisans alanın devretme yetkisinin bulunmadığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 12/05/2016 tarihinde sunulan marka patent vekili bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; davacılara ait markaların toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalının “…” markasını tescil edildiği şekilde farklı şekilde kullanması neticesinde ürün ambalajlarında oluşan benzerlik sebebiyle davacıların marka haklarının ihlal edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17/12/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; … tescil no.lu … markasının 31.12.1993 tarihinden bu yana 30. Sınıfta “bisküvi, çikolata, şekerleme” emtiaları için davacı … A.Ş. Adına tescil edilmiş olduğu; 556 sayılı KHK uyarınca markanın 09.12.1992 tarihinden bu yana sahibi lehine korunduğu; esas unsuru “…” ibaresi olan markaların 29 ve 30. sınıflar dahil olmak üzere davalı … adına tescil edilmiş olduğu; “…” esas unsurlu ilk markanın 556 sayılı KHK uyarınca 15.08.1995 tarihinden bu yana sahibi lehine korunduğu; hükümsüzlüğü talep edilen … tescil no.lu … markasının 29 ve 30, sınıflarda davalı … A.Ş. adına tescil edilmiş olduğu; 556 sayılı KHK uyarınca markanın 09.12.1992 tarihinden bu yana sahibi lehine korunduğu; dava konusu olan 140086 tescil no.lu “…” markasının davacı … A.Ş. adına tescilli “…” esas unsurlu markalardan daha önceki bir tarihte tescil edilmiş olduğu; davacının kullanımda önceye dayalı bir hak sahipliği iddiası (MarKHK m.8/3) söz konusu olmamakla, davalının marka tescilinde kötüniyetli olarak nitelendirilemeyeceği; davalının tescilsiz markasal kullanımının davalı … A.Ş. adına … nolu … markasından farklı olduğu; davalıların markasal kullanımının aynı sektörde faaliyet gösteren davacı … A.Ş. adına tescilli olan ve esas unsuru “…” ibaresi olan …, …, … tescil no.lu markalar ile benzer olmadığı; ancak davacı adına tescilli olan … tescil nolu “…” markası ve kullanımının ile markasal bütünlük açısından görsel olarak benzer olduğundan davada marka hakkına tecavüz ve buna bağlı talep haklarının mevcut olduğu; davalıların ürün ambalajında “…” ibaresini ön plana çıkararak markada esas unsur olarak kullanmalarının tüketici nezdinde davalıların kullandığı marka ile davacı markası arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil karışıklığa sebebiyet verebileceğinden davada marka hakkına tecavüz ve buna bağlı talep haklarının mevcut olduğu; davalıların ürün ambalajında davacı şirketlerin … markası, “…” esas unsurlu markası arasında bağlantı olduğu ihtimalini gündeme getirecek görsel unsurlara yer verilmesinin TTK m.18/11 uyarınca basiretli bir tacirden beklenmeyecek bir markasal kullanım olduğu; davalıların markasal kullanımının tescilli markanın kullanımı kapsamında değerlendirilemeyeceği; davalıların, davacıların kullandığı markasının ayırt edilmeyecek kadar benzeri/benzerini aynı ürün çeşidi ambalajında kullanılmasının davacıların emeğinden haksız faydalanma olarak TTK m.54, 55/1/a/4 uyarınca haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 11/12/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda; markanın hükümsüzlüğü talebi hakkında kök raporda yer verdiğimiz görüşleri muhafaza ettikleri, davacıların iddia ettiği şekilde, davalı … ile davalı … arasında organik bağ bulunsa dahi bu organik bağın doğrudan doğruya, davalı …’nın eylemlerinden davalı …’ın da sorumlu. Tutulmasını gerektirmeyeceği, sorumluluğun gündeme gelebilmesi için, ihlal iddiasına konu eylemlere davalı …’ın iştirak ettiğinin saptanması gerektiği, davacılar vekilinin 15/10/2020 tarihli celsede davalılardan …’ın sorumluluğunun bulunduğunu göstermek amacıyla gündeme getirdiği “…com” alan adlı web sitesinin davalılardan …’a ait olduğunun tespit edilemediği, “…com” alan adlı web sitesinin arşiv kayıtları incelendiğinde, veb sitesinin “İletişim” başlıklı sayfasında diğer davalı … şirketinin bilgilerine yer verildiğinin görüldüğü, ilgili web sayfasının …’a ait olduğu saptanamadığından, ihlal oluşturan kullanımlar sebebiyle sorumluluğun diğer davalı … şirketine ait olduğunun söylenebileceği yolunda görüş bildirdikleri görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitiyle davalıya ait markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Mahkemece, 2016/57 Esas 2017/133 Karar sayılı ilamla verilen davanın kısmen kabulü kısmen reddi kararının istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 23/10/2018 tarihli 2018/3072 Esas – 2210 Karar sayılı ilamıyla taraf teşkili sağlanmaksızın karar verildiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iade edildiği ve ilk derece mahkemesince huzurdaki istinafa konu kararın verildiği ve kararın da taraf vekillerince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın katılmalı istinaf talebi, marka hükümsüzlüğü talebinin reddi kararına yöneliktir. Hükümsüzlüğü istenilen … tescil numaralı … markasının 09/12/1992 tarihinde davalı … AŞ.adına tescil edildiği, bu şirketin davalı … AŞ ile birleşmesi sonucu markanın bu davalıya geçtiği, davacı … AŞ’nin … ibareli en eski markasının ise 15/08/1995’te başvurusunun yapıldığı, bu nedenle davacının önceye dayalı hak iddiasında bulunamayacağı, ayrıca dosya içeriğinden davalının hükümsüzlüğü istenilen markayı kötü niyetli tescil ettirdiğine dair iddianın ispatlanamadığına dair iddianın anlaşılması karşısında davacılar vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Davalı … AŞ’nin istinaf talebi, dosya içeriğinden de anlaşılacağı üzere davacı … AŞ’ye ait … markasının ve ürün ambalajının turuncu renkte olduğu, davalı tarafın ürünü ile davacı ürününde beyaz kenar ve kırmızı dolgu renginin kullanıldığı, ambalaj kompozisyonun ürünlerde ve markada aynı olduğu, ambalajların sol bölümünde ürün markası, sağ bölümünde ise gofret görselinin yer aldığı, gofretlerin şekil ve yerleşim açısından benzer olduğu, ucu yenmiş olarak gösterildiği, gofret ilüstirasyonlarının altında sarı renkli patlangacın yer aldığı, dolayısıyla davalı … Şirketinin ürün ambalajının davacının tescilli markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır. Davalı … AŞ, kendisinin diğer davalıya lisans verdiğini, bu nedenle sorumlu tutulamayacağını ve bilirkişinin ek raporunda da bu yönde görüş belirtildiğini ileri sürmüş ise de; davalı … AŞ’nin lisans vermiş olduğu, diğer davalının kullanımının usulüne uygun olup olmadığını denetlemesi gerektiği, kaldı ki, lisans sözleşmesi TPMK’da sicile kaydedilmediğinden lisans sözleşmesinin iyi niyetli 3.kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden lisans alanın eylemlerinden dolayı lisans veren marka sahibi davalı … AŞ’nin de sorumlu olduğunun kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … AŞ vekilinin de istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, Davacı tarafından istinafa geliş aşamasında harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından istinafa geliş aşasında fazladan yatırıldığı anlaşılan bir adet istinaf karar harcı (maktu 59,30 TL ) ile bir adet istinaf kanun yoluna başvurma harcının (162,10 TL) karar kesinleştiğinde talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, Davalı tarafından istinafa geliş aşamasında harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin harcama yapan taraflar üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/10/2021