Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1254 E. 2023/399 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1254 Esas
KARAR NO: 2023/399
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2021
NUMARASI: 2019/142 2021/91
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı yanın öncelikle İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/146 D.iş 2018/150 K. Sayılı kararıyla müvekkili hakkında ihtiyati haciz kararı aldığını, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile müvekkili hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığını, müvekkilinin İcra Müdürlüğündeki takibe konu takibe konu 02.11.2017 tanzim, 15.12.2017 vade tarihli, 5.000,00-TL; 30.11.2017 tanzim, 15.12.2017 vade tarihli, 11.700,00-TL; 05.12.2017 tanzim, 23.01.2018 vade tarihli, 15.000,00-TL bedelli senetlerden dolayı her hangi bir borcu bulunmadığını, takibe konu senetlerin üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin takibe konu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptalini, davalı yanın imzanın müvekkiline ait olmadığını bildiği halde müvekkiline ait olmayan imzalar ile kötüniyetle haksız kazanç temin etmek istediğinden %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan tarafından keşide edilmiş olan 02.11.2017 tanzim ve 15.12.2017 vade tarihli 5.000-TL bedelli, 30.11.2017 tanzim ve 15.12.2017 vade tarihli 11.700-TL bedelli ve 05.12.2017 tanzim ve 23.01.2018 vade tarihli 15.000-TL bedelli bonoların herhangi bir teminata bağlanmadığı gibi vadesinde de ödenmediğini, söz konusu bonoların tahsili amacıyla 07.02.2018 tarihli talepleri ile İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2018/146 Değişik İş ve 2018/150 Karar numarası ile davacı/borçlu yan aleyhine ihtiyati haciz karar verildiğini, ihtiyati haciz kararının tamamlayıcı merasimi olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine geçildiğini, ödeme emrine borçlunun herhangi bir itirazda bulunmadığını, borçlu tarafından yasal süre geçtikten sonra İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde gecikmiş itiraz ile icra takibinin usulsüzlüğü talebinin reddedildiğini, davacı – borçlunun İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’ne verilen 02.03.2019 tarihli dilekçe ile yalnızca 05.12.2017 tanzim ve 23.01.2018 vade tarihli 15.000-TL bedelli bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmesinden dolayı takibe konu diğer 2 adet bonodaki imzaları zımnen kabul ettiğini, davacı – borçlunun tutarsız ve çelişen ifadelerde bulunduğunu, yargı makamını işgal ederek menfaat elde etmeye çalıştığını, davacı yanın bizatihi şahsının attığı imzaları kötü niyetle inkar ettiğini, icra takibini sürüncemede bırakmaya çalıştığını bildirerek davanın reddini, davacı tarafın dava konusu alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini iste miştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 03/02/2021 tarihli, 2019/142E-2021/91K. Sayılı kararı ile; “…davacı her ne kadar gecikmiş itiraz dilekçesinde tek bir senet hakkında itirazda bulunmuş olsa da diğer senetler hakkında bir beyanda bulunulmadığı ve menfi tespit davasının yasal şartları oluştuğu takdirde Mahkeme nezdinde bu davanın ikame olabileceği, aksi düşünüldüğünde süresinde itiraz edilmeyen bir icra takibinde borçlunun hiç itiraz etmemesinden dolayı icra takibine konu borç / senetler hususunda bir daha menfi tespit davasının açılamayacağı anlamına gelecek olduğundan davalının ikrar yönündeki itirazlarının menfi tespit davasının özüne aykırı olacağı da göz önüne alınarak davacının alınan Bilirkişi Heyet Raporu doğrultusunda davasının kabulüne karar verilmiş, davalı aleyhine kötüniyet tazminatı şartları oluşmadığından davacı tarafın bu talebi reddedilmiştir. Davacının davasının KABULÜ ile, Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasındaki takipten dolayı borçlu olmadığının TESPİTİNE ve icra takibinin İPTALİNE, Davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/259E. Sayılı dosyasında dava konusu senetlerden sadece 28/01/2018 vadeli 15.000,00 TL bedelli senedin eli ürünü olmadığını beyan ettiğini, yine davacı asilin 18/09/2018 tarihli celsede davalıda 3 adet senedin bulunduğunu kabul ettiğini, buna göre mahkeme içi ikrar gereğince davacının senetler nedeniyle borçlu olduğu sabit iken davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davacının kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasında ise bunu 5 günlük itiraz süresinde icra mahkemesine bildirmek zorunda olduğunu, aksi halde imzanın kendisine ait sayılacağını, davacının bu 5 günlük sürede bir itirazının bulunmadığını, davacının icra hukuk mahkemesindeki duruşmadaki beyanları dikkate alındığında davalıda bulunduğunu belirttiği 3 adet senet yönünden borçlu olduğunun anlaşıldığını, ayrıca karara esas alınan ATK raporunun gerekçesiz olduğunu, eksik inceleme ile düzenlendiğini, ATK raporunun Yargıtay içtihatlarında imza incelemesi ile ilgili tespit edilen kriterleri içermediğini, yine raporun sonuç kısmında imzaların davacıya ait olup olmadığının net bir şekilde ortaya konulamadığını, bu kanaate nasıl varıldığının açıklanmadığını, dava konusunun yalnızca bir senet olmayıp 3 adet senet bulunduğunu, söz konusu senetlerdeki imzaların da karşılaştırılması ve incelenmesi gerektiğini, ATK raporuna itirazlarının reddedildiğini, bu raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını bildirmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının incelenmesinden; davalı … vekilince, davacı … aleyhine -02/11/2017 keşide tarihli, 15/12/2017 vade tarihli 5.000,00-TL bedelli senet, -30/11/2017 keşide tarihli, 15/12/2017 vade tarihli 11.700,00-TL bedelli senet,-05/12/2017 keşide tarihli, 23/01/2018 vade tarihli 15.000,00-TL bedelli senet ve işlemiş faizleri toplamı 32.848,63-TL üzerinden 13/02/2018 tarihinde ödeme emri düzenlenerek başlatıldığı, senetlerde keşidecinin davacı, lehtarın davalı olduğu görülmüştür.18.07.2019 tarihli ara karar ile; davacı tarafın ihtiyati tedbir talebi, İİK 72/3 maddesi uyarınca alacağın %15 oranında teminat ile icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde kabul edilmiştir. Yargılama sırasında alınan ATK raporunda özetle “… Tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; inceleme konusu senetlerdeki basit tersimli borçlu imzaları ile …’ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği ..” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince Adli Tıp Kurumu Raporuna itiraz edildiği ve yeniden rapor alınması ile davacının icra hukuk mahkemesindeki beyanlarının gözetilmesinin istenildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf takip ve dava konusu senetlerdeki imzasını inkar etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda takip ve dava konusu senetlerdeki imzaların davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği, söz konusu raporun ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunduğu anlaşılmıştır. Öte yandan davalı tarafça davacının icra hukuk mahkemesinde 15.000,00 TL’lik senet dışındaki senetlerdeki imzasını kabul ettiği ileri sürülmüş ise de, davacının diğer iki senet yönünden imzanın kendisine ait olduğu yolunda açık bir kabulü bulunmamaktadır. Ayırca davacının icra hukuk mahkemesindeki 18/09/2018 tarihli duruşmada “davacıya vermiş olduğum üç tane senedim vardır, ancak bu senetler takip yapılan senetler değildir.” şeklinde beyanda bulunduğu, buna göre davacının senetteki imzalarını kabul etmediği anlaşılmaktadır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.243,89 TL harçtan, peşin alınan 560,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.682,91 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023