Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1250 E. 2023/432 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1250 Esas
KARAR NO: 2023/432
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2020
NUMARASI: 2019/853E, 2020/640 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı banka tarafından , müvekkili ile dava dışı … San.Tic. San.Ltd.Şti. arasında imzalanan GKS ‘ye istinaden Taksitli Ticari Kredi kullandırıldığı, borcun ödenmemesi üzerine, davalı ile dava dışı şirket aleyhine Bursa … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasında Taşınır Rehninin Paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, aynı takipte müvekkili aleyhine taşıt sözleşmesine dayanılarak ödeme emri gönderildiğini, müvekkili hakkındaki takibin dayanağı 14/10/2014 tarihli Ek Taşıt Rehni Sözleşmesindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını bu nedenle davalı bankaya borçlu olmadığını tespitine karar verilmesini , davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili banka arasında akdedilen taşıt rehin sözleşmesi uyarınca kredi borçlusu dava dışı … San. ve Ltd. Şti’nin bankadan kullandığı kredilerin güvencesi olarak … plakalı aracını bankaya rehin ettiğini, tarafların özgür iradeleri ile karşılıklı olarak sözleşmeyi imzaldıklarını, davacının imzaya itirazının alacağın tahsilini geciktirmeye ve süre kazanmaya yönelik olduğunu, davanın reddini, sözleşmedik imzanın borçluya ait olduğunun ortaya çıkması halinde müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. – İlk derece mahkemesinin 2016/737E, 2017/298 karar sayılı kararında; “1-Davanın KABULÜ ile davalının Bursa … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasında takibe dayanak sözleşme nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-Koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine,..” Karar verilmiş, karara karşı her iki taraf istinaf kanun yoluna başvurmuştur.-Dairemizin 15/11/2019 tarih ve 2017/3133 Esas 2019/2525 Karar sayılı ilamıyla ; “Somut uyuşmazlıkta; takibe konu ek taşıt rehni sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığına ilişkin bilirkişi raporu yeterli olup, keza ilgili evrakta kefalete ilişkin limitin yer almadığı, kefalet sözleşmesinin unsurlarının da olmadığı dikkate alındığında davacının menfi tespit talebinin kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmekle davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davaya konu takip dosyasında davacının sorumlu olduğu tutar ayrıca belirtilmemiş, toplam asıl alacak miktarından tüm borçlular aleyhine takip başlatılmış olmakla davalı vekilinin harç ve vekalet ücretine esas alınan dava değerinin hatalı olduğuna ilişkin istinaf istemi kabul edilmemiştir. Davacı vekilinin istinaf istemi incelendiğinde; davacının aşamalarda bankanın kimlik teyidi yapmadan işlem yapmış olması nedeni ile basiretli tacir gibi hareket etmediğini iddia ettiği, ancak mahkemece bankadan kredi sözleşmesi ve ek taşıt rehin sözleşmesine ilişkin evrakların (varsa kimlik fotokopilerinin) celp edilmeden karar verildiği görülmektedir. Bu durumda davacının, kötü niyet iddiasının değerlendirilebilmesi için tüm delillerin celbi gerekliyken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince bu yönü ile kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir” şeklinde karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “Davacının Bursa … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında takibe dayanak sözleşme uyarınca davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik 07/03/2017 tarihli mahkeme kararına yapılan istinaf istemi reddedildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,-44.008,20 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece Mahkemesince yeniden bir karar verilmesine gerek olmadığı yönünde hüküm tesis edilmiş ise de İstinaf Mahkemesine ait kararda İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK 353-1-a-6 maddesi uyarınca tümden bozulduğunun kabulü gerektiğini, Nihayetinde yerel mahkeme “Davanın KABULÜ ile davalının Bursa … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasında takibe dayanak sözleşme nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine” yönelik görüşünü değiştirmemekte ise de bu hüküm kesinleşmediğini, Bu bağlamda hem davacının müvekkili Bankaya borçlu olmadığına dair Mahkemece verilen kabul hükmünün hem de kötüniyet tazminatı hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğu yönündeki iddialarımızın istinaf aşaamsında değerlendirilmesinin gerektiğinin açık olduğunu, İlk derece Mahkemesince düzenlettirilen bilirkişi raporu daha önce de arz edildiği üzere hüküm tesis etmeye yeterli olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatları ve genel uygulama uyarınca Ek Taşıt Rehni Sözleşmesi üzerindeki imzanın Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince de incelenmesi, heyet bilirkişi raporu düzenlettirilmesi gerekirken tek bir bilirkişinin hazırladığı rapor esas alınarak hüküm tesis edilmesi hukuki teamüllere ve hakkaniyete de aykırı olduğunu, İlk derece Mahkemesince yeterli bir inceleme yapılmadığını, davacının müvekkili Bankanın daha önceden de müşterisi olup müvekkil Banka ile akdetmiş olduğu (Ek-1) Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinde kendi el yazısı ile yazmış olduğu adı ve soyadına ilişkin ekran görüntüsüne dilekçede yer verildiğini, Davaya konu ek taşıt rehni sözleşmesindeki davacı tarafından doldurulan isim ve soyadı görüntüsüne de dilekçede yer verildiğini, Görüldüğü üzere ek taşıt rehni sözleşmesinde de kendisinin daha önceden imzalamış olduğu kredi sözleşmesinde de isim ve soyisimlerinin harf ve yazım şekillerinin birebir aynı olduğu görülmektedir. Hatta “…” harflerinin birebir aynı olduğu açık gözle bile fark edilebildiğini, Dolayısıyla davacının sadece imzası yetersiz bir raporla ona ait olmadığı tespit edilmiş ise de imzanın üstündeki davacıya ait isim ve soyismin kendisinin el ürünü olup olmadığı Mahkemece araştırılmadığını, imzanın, kişinin, hukuken beyanın kendisine aidiyetini tespit etmeyi sağlayacak, kendini tanıtıcı şekilde el ile yazdığı yazı veya işaret olduğunu, TBK’nın 15. maddesi “İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur.” düzenlemesini içerir. El yazısıyla atılacak imzanın ne şekilde olacağı konusunda ayrı bir şekil şartı olmadığını, kendisine özgü, belirli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi ad ve soyadını yazmak suretiyle de imzasını atabileceğini, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2013/15668 Esas, 2014/14963 Karar sayılı ilamında (Ek-2);”… davacının istifa dilekçesinin altına adını yazmasının mevzuatta imza olarak geçerli olduğunun kabulü gerektiğinden…” değerlendirmelerine yer verildiğini, Bu hukuki değerlendirmeler kapsamında davacının sadece imzasının değil taşıt rehni sözleşmesindeki isim ve soyismini belirtir yazının da kendisine ait olup olmadığının araştırılmasının gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, Takip alacaklısının kötüniyet tazminatına mahkum edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerektiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu,Müvekkil Banka yetkililerinin daha önceden verdikleri bilgiler uyarınca davacının Şubede, yetkili huzurunda adını yazmak suretiyle imza attığı, kimlik fotokopisinin de alındığı bilindiğini, bu nedenle huzurda imza alınmadığı gerekçesiyle müvekkil Bankaya kusur izafe edilebilmesi için öncelikle imzaya ilişkin bilirkişi raporunun tartışma götürmez bir şekilde yetkin bir heyet tarafından hazırlanmasının gerektiğini, Bu kapsamda huzurda alınan yazı ve imzaya istinaden işlem yapan müvekkil Banka’nın kötüniyetle takip başlattığının kabul edilmesi hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca takip başlatıldıktan ve işbu dava açıldıktan sonra müvekkil banka icra takibi kapsamında araç üzerine önceden konulan yakalama şerhini kaldırttığını, aracın muhafazasına yönelik işlem tesis etmediğini ve mahkemece yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm verilmesinin akabinde inisiyatif kullanarak maddi anlamda aleyhine de olsa davacı adına kayıtlı araç üzerindeki rehin şerhini İlk Derece Mahkemesince verilen kabul kararı kesinleşmemiş iken kaldırdığını, bu durumun bile müvekkil Bankanın kötüniyetli olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, Müvekkil Bankanın bilirkişi raporu uyarınca imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle takibinde haksız kabul edilecek olsa bile kötü niyetli olmadığını, bilirkişi raporunun son derece yetersiz olduğunu, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden bilirkişi heyeti raporu alınması gerekirken sadece bir kişi tarafından düzenlenen rapor yeterli kabul edilmiş ve bu rapora istinaden hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Bursa … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; alacaklının … Bankası A.Ş, borçluların …, … ile … Ltd. Şti. olduğu, takibin rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlatıldığı, toplam 715.656,31 TL borçlu şirketin taksitli ticari kredi mevduat ve kredi kartı borçları yönünden takipte 220.041,00 TL yönünden talepte bulunulduğu, davacı …’ın … araç maliki olarak gösterildiği , dosyadaki diğer rehin borçlusu araç maliki olarak gösterilen dava dışı …’ nın da imza itirazında bulunduğu anlaşılmıştır. Dosya arasında mevcut 14/10/2014 tarihli “Tüketici Kredi Sözleşmesine ek Taşıt Rehni Sözleşmesi” incelendiğinde; rehin verene atfen …’ın isim ve imzasının bulunduğu, rehin alanın … Bankası Uluyol Şubesi olduğu, … Ltd. Şti.’nin bankadan kullandığı kredi karşığı olarak 2005 model … marka … nolu taşıtın bankaya rehnine ilişkin sözleşme olduğu görüldü. … plakalı araç ruhsat örneği incelendiğinde; aracın davacı adına tescilli olduğu görülmüştür.Dosyada mevcut Grafolog bilirkişi raporunda; ek taşıt rehni sözleşmesindeki imzanın …’ın eli ürünü olmadığı yönünde görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72.maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacının imza itirazına konu rehin sözleşmesindeki imzanın davacı eli ürünü olmadığı ilk derece mahkemesince alınan raporda belirlenmiş ve bu yöndeki davalının istinaf istemi Dairemiz kararı ile reddedilmiş olmakla davalı vekilinin ATK dan yeni bir rapor alınması ve imzaya ilişkin sair hususlardaki istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin kötüniyet tazminatına ilişkin istinaf istemine gelince; davacı, dava dışı üçüncü kişinin ( …Şti asıl borçlu, …’ün müteselsil kefil) asıl borçlu olduğu kredi sözleşmesine ek rehin sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüş, sözleşmeden önceki ve sonraki tarihli pek çok imza örneği ibraz etmiş, bilirkişi incelemesinde de imzanın davacının eli ürünü olmadığı yeterli belge incelemesi ile belirlenmiştir. Takibe konu 14.10.2014 Tarihli ek taşıt rehin sözleşmesinde davalı banka ve davacıya atfen imza mevcuttur. Davalı banka güven kurumu olup basiretli bir tacir gibi davranma ve özen yükümlülüğü altındadır. Keza, davalı vekili istinaf dilekçesinde davacı ile banka arasındaki 2010 tarihli bir kredi sözleşmesine ilişkin olduğu iddia edilen evrak suretini sunmuş olup ilgili sözleşmede Dairemizce incelendiğinde sözleşmede davacıya atfen yer alan imzanın da davacının aşamalarda delil olarak dayandığı imzalar ile görünürde benzer olup rehin sözleşmesindeki imza ile ise benzerlik göstermediği görülmüştür. Davalı vekili, davacının isminin yazılı olduğu kısmın önceki sözleşmedeki isim yazısı ile benzer olduğunu, el yazısının dikkate alınması gerektiğini ileri sürülmüş ise de; davalının bu yöndeki savunması yerinde olmadığı gibi, bir an için kabulü halinde dahi salt el yazısı ile ismini yazması rehin sözleşmesi ile kredi sözleşmeleri için sorumluluk altına girdiğini göstermeyecektir. Bu durumda mahkemece mevcut delil durumuna göre davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi yerindedir. Ancak mahkemece menfi tespit istemi hakkındaki hükmün kesinleştiği gerekçesi ile bu kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; hüküm bir bütün olup kararın kaldırılması ile yargılamaya devam edilmiş olmakla tüm taleplerin yeniden hükme bağlanması gerekli olup hükmün kısmen kesinleştiği şeklindeki kabul yerinde değildir. Somut delil durumuna göre bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, diğer kısımlar aynen korunarak davalı vekilinin isteminin bu yönden kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve HMK 353/1.b.2 md gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/10/2020 gün ve 2019/853 Esas, 2020/640 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA3-Davanın KABULÜ ile Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında takibe dayanak sözleşme nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, -44.008,20 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Harçlar yasası gereği alınması gereken 15.031,00- TL harçtan peşin alınan 3.757,76- TL harcın mahsubu ile bakiye 11.273,24- TL harcın davalıdan tahsiline, -Davacı tarafından yapılan 601,00-TL yargılama gideri üzeri ile peşin alınan 3.757,76- TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davacı yararına ölçümlenen 23.852,87-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 36,50-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 198,60-TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 11-TL istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/03/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.