Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1249 Esas
KARAR NO: 2021/1426 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2019/620 E. – 2020/164 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde: müvekkilinin davalı şirkete sunmuş olduğu hizmet ilişkisinden kaynaklanan ücretin haksız şekilde davalı tarafça ödenmediğini, cari hesap bakiyesinin müvekkili şirket tarafından tahsil edilememesi üzerine, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, davalı tarafından haksız olarak takipte yetkiye, borca , borcun ferilerine itiraz edildiğini beyanla, itirazının iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafından dayanılan 24.03.2013 tarihli Depolama Hizmet Sözleşmesi altında müvekkili şirket yetkilisi imzasının bulunmadığını, sözleşmedeki aleyhe hiçbir maddenin bağlayıcı olamayacağını, dolayısıyla yetki şartının da uygulanmasının mümkün olmadığını, takipte yetkili icra müdürlüklerinin Beykoz icra müdürlükleri ve mahkemeleri olduğunu, 26.08.2016 tarihli Bursa … Noterliğinden gönderilen ihtarname ile ticari ilişkiye son verildiğini, davacının hertürlü alacak talebinin karşılandığını, ancak davacı deposunda bulunan ürünlerin teslim edilmediğini ve hapis hakkı kullanıldığının bildirildiğini, oysa davacının depolama hizmetleri ile ilgili olarak bildirdiği tüm borçların tam ve eksiksiz olarak davacıya ödenmiş olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir. Karşı davada davalı-karşı davacı vekili ;sözleşmenin feshi ile birlikte cari hesaplar incelendiğinde davacı yanın vade farkı, komisyon bedeli, fiyat farkı gibi isimlerle müvekkili şirket aleyhine usulsüz faturalar düzenlediğinin tespit edildiğini, sözleşmenin 5.5 maddesi uyarınca, sadece ticari temerrüt faizi işletilebileceği düzenlenmiş olduğundan, bu oranın dışında başkaca isimlerle fahiş bedel tahsil edilemeyeceğini, bu bedellerin istirdatını talep ettiklerini, yine müvekkilinin teslim edilmeyen malları üzerinde davacı tarafından hapis hakkı kullanılması sebebiyle, yeniden müşterilerine ulaştırmak amacıyla yüksek bedelli mal alımları, abone kayıtları, malların süresinde müşterilere ulaştırılmamasından dolayı uğranılan zararların ve teslim edilen malların eksik çıkması nedeniyle bunların bedelinin ve yine iade edilmeyen demirbaşların olması nedeniyle maddi tazminat , ayrıca tüm bu olaylar sebebiyle müvekkilinin prestij kaybı yaşadığından dolayı da manevi tazminat talep ettiklerini beyanla, karşı davanın kabulü ile buna karşın takas mahsup def’ini ileri sürmüştür.
Karşı davaya CEVAP; müvekkilinin alacağı yönünden yasal hapis hakkı kullandığını, bu konuda İstanbul …icra müdürlüğüne müracaat edildiğini ve talimat icrası vasıtası ile malların defterleri tutularak değer tespitlerinin yapıldığını, ancak bilirkişi tarafından düzenlenen raporda malların değeri son satış bedeli üzerinden düzenlendiğinden ve rapora göre malların değeri alacak miktarının çok üzerinde çıktığından malların tamamını iade ettiklerini, taraflarınca düzenlenen tüm faturalarında usulüne ve ticari ilişkiye uygun olduğunu beyanla karşı davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2018 tarihli 2017/331 Esas-2018/888 Karar sayılı kararıyla; “itirazın iptali davasında dava koşullarından birinin yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibi bulunması gerektiği, borçluya yetkili icra dairesinden ödeme emri tebliği olması gerektiği, iş bu davada takipte borçlunun faaliyet adresi itibariyle Beykoz icra daireleri yetkili olduğu, İstanbul İcra Daireleri yetkisiz olduğu takibin usulüne uygun yetkili icra müdürlüğünde başlatılmadığı, karşı dava yönünden ise, davalı-karşı davacının yetki itirazında bulunma hakkına sahip olmadığı, zira İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemelerinde takip yapıp dava açmakla, bu yer icra dairesi/ mahkemesinin yetkisini peşinen kabul ettiği, oysa HMK 13/1 maddesi uyarınca kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde asıl davaya bakan mahkemenin karşı davaya bakmaya da yetkili olduğu” gerekçesiyle davacının yetkili icra müdürlüğünden usulüne uygun ödeme emri tebliği mevcut olmadığından dava ve karşı davanın dava ön şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı -karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş ve istinaf gerekçesi olarak; kendilerince açılan davada tüm dava şartları mevcut olmasına ve davaların müstakil olmasına rağmen , asıl davadaki dava şartı noksanlığının karşı dava açısından da sonuç doğuracağı gerekçesi ile reddedildiğini karşı davaya devam olunması gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının karşı dava açısından kaldırılmasını talep etmiştir. Dairemizin 03/10/2019 tarihli 2019/1055 Esas-2019/1962 Karar sayılı kararıyla; ” “karşı dava açısından dava şartlarında bir eksiklik bulunmadığı, mahkemece yasal süresinde harç ikmali ile önüne gelen bu davayı , sadece karşı dava olarak açılması nedeni ile kaderini mutlak surette asıl davanın akıbetine bağlı tutmasının usul yasasına uygun düşmediği, mahkemece HMK 132/2 ve 134. maddeye göre işlem yaparak, karşı davayı tefrik ederek işin esasına girilmesi gerektiği halde usulden reddedilmesinin doğru görülmediği” gerekçesiyle; “davalı/karşı davacı yanın istinaf isteminin kabulüne, İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KARŞI DAVA AÇISINDAN VERİLEN HÜKMÜNÜN HMK 353/1-a -4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ; karşı davanın tefrik edilerek yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE” karar verilmiştir. MAHKEME KARARI; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2020 tarihli 2019/620 Esas-2020/164 Karar sayılı kararının gerekçesinde; ” asıl davanın yeni bir esasa kaydedildiği 21/11/2019 tarihli tensip tutanağı ile karşı davanın tefrikine karar verildiği, asıl dava yönünden de duruşma günü verilerek esasın kapatılması yönünden 10/03/2020 tarihli duruşmada mahkemenin 16/10/2018 tarihli 2017/331 E. – 2018/888 K. sayılı kararında aslı dava yönünden verilen kararın tekrar verildiği” gerekçesiyle; davacı yanca yetkili İcra Müdürlüğünden usulüne uygun ödeme emri tebliği mevcut olmadığından davanın dava ön şartı yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; davacı vekili istinaf başvurusunda; davalı …’nun, mahkemenin önceki kararını sadece karşı dava yönünden istinaf ettiğini, davacı oldukları itirazın iptali davasının kesinleştiğini, İstinaf Mahkemesi’nin kararında sadece davanın tefriki yönünden karar verildiğini, mahkemenin usuli bir hata yaparak her iki davayı tefrik ederek yeni esaslar verdiğini, kendilerinin istinaf başvurusu bulunmadığından asıl davanın şekli anlamda kesinleştiğini, kesin hükmün HMK 114/1-i maddesinde dava şartı olarak düzenlendiğini, beyanla mahkemenin kararının kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; davacının usulden reddedilen 2019/620 Esas sayılı dosyasının kesinleşmeden, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasını Beykoz İcra Müdürlüğü’ne gönderdiğini, ve ödeme emri tebliğ ettirdiğini, buna itiraz etmeleri üzerine itirazın iptali davası açıldığını ve derdestlik ortaya çıktığını, mahkemenin istinaf mahkemesinin kararını yerine getirdiğini, tüm işlemlerin istinaf ilamı ve yasaya uygun olduğunu, davacının kötüniyetli olarak istinaf ettiğini beyanla, istinaf başvurusunun reddi ile, HMK 351. Maddesinin yollaması ile HMK 329. Madde gereğince işlem yapılmasını talep etmiştir.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talepli asıl dava ile maddi ve manevi tazminat talepli karşı davada, mahkemece 16/10/2018 tarihli 2017/331 Esas-2018/888 Karar sayılı karar ile, her iki davanın dava ön şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, karara karşı davalı-karşı davacı, karşı davaya yönelik talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizin 03/10/2019 tarih 2019/1055 E. ve 2019/1962 K. sayılı ilamı ile, davalı-karşı davacının istinaf başvurusu kabul edilerek, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın karşı davanın tefrik edilerek yürütülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.İstinaf başvurusunda bulunulmaması nedeniyle, mahkemenin asıl dava yönünden vermiş olduğu karar kesinleşerek taraflar yönünden usuli kazanılmış hak teşkil ediyorsa da, hükmün bölünmezliği ilkesi gereği, istinaf başvurusu üzerine, mahkeme kararı Dairemizin 03/10/2019 tarihli kararı ile tümüyle kaldırıldığından, ilk derece mahkemesince usuli kazanılmış haklar korunarak asıl davada aynı kararın tekrar edilmesi ve karşı davanın Dairemizin kararı gereğince tefrikine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yasal hakkın kullanılması mahiyetinde bulunduğundan, davalı vekilinin başvurunun kötüniyetli olduğundan bahisle HMK 329. Maddenin uygulanması talebi yerinde görülmemiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı-k.davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, -Davalı vekilinin başvurunun kötüniyetli olduğundan bahisle HMK 329. maddenin uygulanması talebinin reddine, 2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı-karşı davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 08/07/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.