Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1246 E. 2023/389 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1246 Esas
KARAR NO: 2023/389
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2019/908 2021/120
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 02/07/2018 tarihinde sözleşme imzalayarak 2017 model bir makine satın aldığını, makinenin finansal kiralama yoluyla alındığını, başlangıçta KDV dahil 94.972,59 TL peşin ödeme yapılıp kalan ödemelerin KDV dahil aylık 6.846,79 TL’den 24 taksit olarak düzenlendiğini, müvekkilince en son 31/05/2019 dönemi taksidinin ödendiğini, araç teslim alındığında ilk zamanlarda göstergede buharlaşma ve bazı yerlerinde paslanma olduğunun görüldüğünü, durumun karşı tarafa bildirildiğini, servis tarafından sorunların giderildiğinin söylendiğini, 15/02/2019’da aracın içinin yağmur suyuyla dolduğunu, aracın servise gönderildiğini, serviste kabin tavan sacının orta kısmında delik tespit edildiğini, geçici çözüm olarak deliğin kapatıldığını, ancak yapılan incelemede bu deliğin macun ile doldurulup boyatılarak hileli bir şekilde ayıbın gizlenerek araç satıldığının anlaşıldığını, müvekkili yönünden TBK’nun 227.maddesindeki seçimlik hakların dolduğunu, müvekkilince 05/03/2019 tarihli mail ile sözleşmeden dönerek aracın iade alınması ve ödenilen tutarın da iadesinin istendiğini, ancak davalının herhangi bir cevap vermediğini, ayrıca konuyla ilgili delil tespiti yaptırdıklarını, alınan raporda aracın tavanında daha önceden bulunan deliğin çelik macun ile doldurulup üzerinin boyandığı, bu ayıbın gizli ve hileli bir ayıp olduğu tespitinin yapıldığını belirterek sözleşmenin feshine, makinenin davalı tarafından müvekkili işyerinden teslim alınmasına, sözleşme gereği ödenen 170.287,28 TL’nin müvekkiline iadesine, ödemesi yapılmayan taksitlerin iptaline, ayrıca taksitlerin ödemesinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve kar kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, bu talepleri kabul görmez ise makinenin hiç kullanılmamış ayıpsız misliyle değiştirilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini, zira davacının finansal kiralama sözleşmesinde davayı açmak için yetkiyi aldığına dair belgeyi dosyaya sunmadığını, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, davacı beyanlarının gerçeği yansıtmadığını bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 09/02/2021 tarihli, 2019/908E.-2021/120K. Sayılı kararı ile; “…Davanın terditli dava olduğu , terditli davada kademeli istem olduğundan herhangi birinin kabulü davanın kabulü olduğundan karşı taraf(davalı) yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği ve 6098 sayılı TBk’nın 227 maddesi uyarınca dönme hakkının kullanılmasının haklı olmadığı gerekçesi ile hakime tanınan takdir yetkisi doğrultusunda mahkememizce onarım bedeline hükmedildiğinden bu talep yönünden karşı vekalete hükmedilmemiştir.Ancak kar kaybı talebi reddoluğundan kar kaybı talebi yönünden karşı vekalete hükmolunmuştur. Davanın kısmen kabulü ile, 52.950,00 TL nin 05/03/2019 tarihinden itibaren değişik oranlarda uygulanacağı avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Kar kaybına ilişkin talebin reddine, Davacı tarafından yapılan toplam 4.5000,00 TL bilirkişi ücreti ve 251,7‬0 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.751,7‬0 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre(Kabul edilen miktar 52.950,00 TL;Reddedilen miktar 1.000,00 TL) belirlenen 4.663,62 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, zira TBK’nın 225. Maddesinde satıcının ağır kusurunun sonuçlarının düzenlendiğini, buna göre ağır kusurlu olan satıcı ayıbın süresinde bildirilmediğini ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacağını, iğfal halinde ayıp ihbar sürelerinin uyulmaksızın alıcının haklarını kullanabileceğini, müvekkilinin aracı teslim aldığı ilk zamanlarda göstergeler buharlaşma ve aracın birkaç yerinde paslanma olduğunu gördüğünü, bu durumu davalıya bildirerek onun yönlendirmesi ile servise götürdüğünü, serviste sorunların giderildiğinin söylendiğini, servis çalışanı tarafından kabin iç taban döşemesinin söküldüğünü ve tavan sacının orta kısmında delik tespit edildiğini, ancak bu deliğin daha önceden macun ile doldurularak boyandığı da ayıbın gizlendiğinin fark edildiğini, müvekkilinin sıfır olarak aldığı araçta bu şekilde ayıp çıkmasının dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, hemen sulh hukuk mahkemesinde delil tespiti yaptırdıklarını ve tespit sonunda kabin kısmının su almasına sebep olan deliğin çelik macun ile doldurulup üzerinin boyandığı ve bunun gizli ve hileli bir ayıp olduğunun tespit edildiğini, dosyaya sunulan servis kayıtları incelendiğinde iş makinasının su almasından dolayı problem meydana geldiğinin ve bu yüzden müvekkilinin iş makinesinden beklediği faydayı elde edemediğinin ortaya çıktığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabinin değiştirilmesi ile sorunun giderileceği belirtilmiş ise de müvekkilinin sıfır iş makinesi almasındaki beklediği fayda nedeniyle aracın daha önce su alması nedeniyle oksitlenme veya gizli paslanma olabileceği endişesini sürekli taşıyacağını, kaldı ki müvekkilinin delil tespitinde de belirlendiği üzere 1 yıllık sürede mevcut durumlar nedeniyle sadece 150 saat gibi kısa bir süre makineden faydalandığını, bilirkişi heyetinin iş makinesini bizzat yerinde incelemediğini, paslanmanın devam ettiğini, yağmurlu havalarda aracın kullanılamadığını, kapalı yerde muhafaza etmek zorunda kaldıklarını, ayrıca kabin değiştirilmesinin taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesini müvekkili aleyhine bozacağını, zira ortada açıkça kötü niyetli satış bulunduğunu, kötü niyetin kanun karşısında himaye görmemesi gerektiğini, kabule göre de iş makinesi kabini yenisi ile değiştirilmesi ve montaj bedeli olarak dava tarihindeki bedeline hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, zira hükmedilen bedelin güncel bedelin çok altında olduğunu, kâr kaybı bulunmadığına dair bilirkişi görüşünün ve bu talebin reddinin de hatalı olduğunu, zira yağışlı günlerde müvekkilinin aracı kullanamadığını, kaldı ki en azından tamirde kaldığı süreler de çalıştırılmadığı için oluşan kâr kaybının hesaplanması gerektiğini bildirmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddi gerektiğini, zira araç ile ilgili servis formunda aracın kabinindeki bir deliğe ilişkin iddia ve tespitin yer almadığını, dolayısıyla böyle bir ayıptan ve ihbarından söz edilemeyeceğini, aracın davacıya 02/07/2018 tarihinde teslim edildiğini, ayıp ihbarının ise 02/03/2019 tarihinde yapıldığını, buna göre 8 günlük hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava dilekçesinde davacının ayıptan 15/02/2019 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş ise de ihbarı 5/03/2019 tarihinde yani 20 gün sonra yaptığını iddia ettiğini, dolayısıyla ayıp ihbarının süresinde olmadığını, bilirkişi raporları ile sözleşmeden dönme şartının gerçekleşmediğinin sübuta erdiğini bildirmiştir.
DELİLLER: Dosyada bulunan 28/06/2018 tarihli leasing satış sözleşmesinin davacı ile davalı arasında düzenlendiği görülmüştür. Davacı vekilince istinaf dilekçesi ekinde finansal kiralama sözleşmesi ile dava dışı finansal kiralama şirketince dava açması konusunda yetkiyi içeren belgenin sunulduğu görülmüştür. Davacı tarafça Kocaeli 4. SHM’nin 2019/18D.İş sayılı dosyasında tespit işlemi yaptırıldığı, buna göre makine mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda davacı tarafın iş makinesini aldığı tarihte kabin tavan sacındaki çelik macun ile doldurulduktan sonra boyanmış olan deliği iş makinesinin üzerine çıkıp kontrol etmesi ile fark edemeyeceği zamanla ortaya çıkabilecek ayıp olduğu, bu durumun gizli ayıp olduğu, iş makinesinin davacı tarafa satışının gizli ayıplı olarak yapıldığı yolunda görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 30/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “…Dava konusu iş makinesinde ayıpların gizli birer ayıp niteliğinde olduğu, Kabin tavanındaki delik şeklindeki ayıbın orijinal olarak satılan iş makinasının tesliminden kısa bir süre sonra ortaya çıktığı ve kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, üretim sırasında ortaya çıkan ve özellikle gizlenen türde bir ayıp olduğu, Kabinin tümden yenilemesi ile sorunun giderilebileceği, Açıklanan ayıpların TBK.m.219 da yazılı şekilde dava konusu iş makinasının kullanım bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi bir ayıp olarak değerlendirilemeyeceği, Ancak ekonomik değerini azaltan birer ayıp olarak değerlendirilebileceği, Sayın Mahkemece TBK. m.227 uyarınca satış bedelinden indirim yapılmasına karar verildiğinden 39.390 Euro satış bedelinden yapılacak indirim tutarının tarafımızdan belirlenemediği, Davacının açıklanan ayıplar nedeniyle zarar ettiğine ilişkin dava dosyasında kanıtlar bulunmadığı ve dava konusu makinanın halen de davacının elmenliğinde olduğu, Aynı sözleşme ile 2.200,0 Euro bedel ile satılan “HM115 model kırıcı” ile ilgili bir uyuşmazlık bulunmadığı,” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 26/10/2020 tarihli 3’lü bilirkişi raporunda özetle; “…Sayın Mahkemece verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin, dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikti değerlendirilmesi sonucunda ve yukarıda açıklanan nedenlerle; Yukarıda (III) sayılı bentle uyuşmazlığın irdelenmesi başlığı altında (1) sayılı bentte işaret edilen duruma nazaran, -Leasing Sözleşmesi görülememekle beraber- davacının aktif dava ehliyetinin takdir ve değerlendirmesinin münhasıran Sayın Mahkeme’nİn yargı yetkisi dahilinde olduğu; Yukarıda (11/2 ve 3) sayılı bent erde açıklanan nedenlerle, dava konusu 2017 Model … Şase numaralı yüklejici işlevli iş makinesinde oluşan arızalar ve tavan saçında bulunan çelik macun ile kapatılan deliğin üretimden kaynaklı, olduğu; kullanıma bağlı olarak oluşan teknik arızalar olmadığı: Dava konusu 2017 Model … Şase numaralı iş makinesinin tavan sacındaki delik probleminin alıcının ondan beklediği faydalan ortadan kaldıran veya Önemli ölçüde azaltan maddi va da ekonomik ayıp olmadığı; bir günlük kısa süre içerisinde yetkili servis tarafından ücretsiz onarımı yapılan arızalar olduğu; Yukarıda (III) sayılı bentte uyuşmazlığın irdelenmesi başlığı altında (3) sayılı bentte açıklanan nedenlerle, TBK.m.227/f.son hükmüne nazaran, nihai takdir Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere, sözleşmeden dönme koşulunun gerçekleşmediği, TBK.m.227’nin sondan bir evvelki fıkrasında “alıcının sözleşmeden dönme hakkım kullanması halinde durum bunu haklı gös ermiyorsa, hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir”’ düzenlenmesine nazaran iş makinesi kabininin değiştirilmesi suretiyle satıma konu maldan beklenen fayla elde edilebileceğinden, bu ihtimalde, iş makinesi kabininin yenisiyle değiştirilmesi ve montajı bedeli olarak, iş bu rapor tarihi itibariyle KDV dahil 75.600,00TL (1 Euro=9,25TL); dava tarihi 02.06.2019 itibariyle 52.950,OOTL’ye (lEuro=6,48) ihtiyaç bulunduğunun hesap ve takdir edildiği; Tüm delillerin takdiri ve hukuci değerlendirmenin tamamı Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere, heyetimizin kanaatlerini bildirir işbu rapor üç nüsha halinde saygılarımla arz olunur.” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/12/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “…Sayın Mahkemece verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin, dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda 26.10.2020 Tarihli kök raporumuza ek olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; 26.10.2020 Tarihli Kök Raporumuzda belirtilen kanaatlerimizde ve takdir edilen onarım bedelinde değişiklik olmadığı kanaatlerine ulaşılmış olup, Tüm delillerin takdiri ve hukuki değerlendirmenin tamamı Sayın Mahkeme’ye ait olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacının 15/11/2019 tarihli dilekçesi ile finansal kiralama yoluyla satın alınan iş makinası ile ilgili dava açmaya ilişkin malik finansal kiralama şirketinden muvafakat aldığı ve nitekim yargılama sırasında 19/08/2020 tarihli dilekçesi ile belirttiği üzere aracın maliki olduğu anlaşılmakla dava açılırken eksik olan aktif husumetin, dava sırasında gerek dava dışı finansal kiralama şirketinden alınan icazet gerekse dava sırasında aracın maliki olması nedeniyle tamamlandığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, ayıplı mal satışı nedeniyle sözleşmenin feshi, sözleşme gereğince ödenen bedelin iadesi ile kar kaybının tahsili taleplerine ilişkindir. Davacı taraf finansal kiralama yolu ile davalıdan almış olduğu iş makinesinin kabin tavan sacının orta kısmında delik bulunduğunu, bu ayıbın kendisinden gizlendiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacının dava dışı finansal kiralama şirketi ile finansal kiralama sözleşmesi imzaladığı, sözleşme uyarınca davalıdan 2017 model iş makinesini teslim aldığı, ancak iş makinesinin kabin tavan sacının orta kısmında delik bulunduğu, bu deliğin macun ile doldurulup boyatılarak kapatıldığı, davacıya aracın bu haliyle gizli ayıplı olarak hileli bir şekilde satıldığı, davacının da konu ile ilgili olarak tespit işlemi yaptırdığı ve durumu davalıya bildirdiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinafının değerlendirilmesi; somut olay bakımından davalının hile ile gizlediği ayıp nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacının sözleşmeden dönme şartının gerçekleşmediğinden bahisle davanın tümden reddinin gerektiği ileri sürülmüş ise de davalının hileli bir şekilde söz konusu ayıbı gizlediği anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı vekilinin istinafının değerlendirilmesi; dava konusu ayıp makinenin kabin kısmında olup, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere bu ayıbın makinenin değiştirilmesini gerektirmeyip sorunun kabinin değiştirilmesi suretiyle giderileceği ve mahkemece de isabetli biçimde kabinin dava tarihindeki değerine hükmedildiği, bu şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça aracın tamamen yenisiyle değiştirilmesi istenilmiş ise de söz konusu kabin araca monte edilebilir nitelikte bulunduğundan ve ayıbın da bu şekilde giderilebileceği anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Ayrıca davacı tarafça makinenin ayıplı olması nedeniyle yağışlı günlerde kullanılamaması nedeniyle ve en azından tamirde kaldığı sürelerde çalıştırılamadığı için kar kaybının hesaplanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu konuda davacı tarafça dosyaya o tarihlerde çalışamadığı, aldığı bir işi yapamadığına dair bilgi ve belge dosyaya sunulmadığından bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Öte yandan araçta bir kısım boyadaki bozulmalar bulunduğu ve bunun ayıptan kaynaklandığı ileri sürülmüş ise de söz konusu boyadaki bozulmaların serviste giderildiğinin anlaşılması karşısında bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,2-Davacının istinafı yönünden alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinafı yönünden alınması gereken 3.617,01 TL harçtan, peşin alınan 904,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.712,76‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflarca tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023