Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1233 E. 2023/429 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1233 Esas
KARAR NO: 2023/429
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2021
NUMARASI: 2020/111E, 2021/324K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya 12/11/2018 tarihinde, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından dosya kapsamında borçlularına ait bir alacak varsı 20.000 TL tutarına ihtiyaten haciz konulduğuna dair birinci haciz ihtarnamesinin gönderildiğini, davacı bankanın haciz ihbarnamesine 14/11/2018 tarihinde dosya borçlularının … Merter şubesinde bulunan hesabına 150.000,00 TL bulunduğunu ancak ilgili tutar üzerinde bankanın rehin hakkı bulunması sebebiyle banka lehine tesis edilen rehin hakkından sonra gelmek üzere haczin sıraya alındığını ve rehinli tutar bakımından hacze tümüyle itiraz ettiklerini beyanla cevap verdiklerini, birinci haciz ihbarnamesinde 20.000TL ihtiyaten haciz konulmasına rağmen, davalının Bakırköy 4. İcra Mahkemesi’nin 2019/389 Esas sayılı dosyasından görüleceği üzere 50.000 TL ile ilgili istihkak iddiasında bulunulduğunu, merci istihkak iddiasının reddine karar vermişse de , müvekkili ile icra dosyasının borçlusu … Turizm Gıda San. Ltd. Şti arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi gereğince müvekkilinin rehin, takas, mahsup hakkının öncelikli olduğunu, icra mahkemesince dosya tekemmül etmeden karar verildiğini, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile alacaklı olduğunu, henüz tahsilat yapılmadığını, İcra Mahkemesi’nin istihkak iddiasını reddetse bile menfi tespit davası açma haklarının bulunduğunu beyanla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasının alacaklısı davalıya 50.000,00 TL borçlu olmadıklarının tespitine ve icra dosyasına yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra dosyasında 3. Şahıs konumunda olan davacı bankanın, dosya alacaklısı müvekkili şirkete karşı, bir menfi tespit davası açma hakkının bulunmadığını, davacı bankanın, müvekkil şirketin alacaklısı olduğu Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında kendisine … haciz ihbarnamesi gönderilen 3. Şahıs konumunda olduğunu, kendisinin söz konusu İcra dosyasında borçlu sıfatı bulunmadığını, davacı bankadan borçlu olarak bir talepte bulunulmadığını ve icra dosyasında bu yönde bir işlem de yapılmadığını, bu nedenle borçlu olarak muhatap alınmayan 3. şahıs davacının, İİK 72. Maddesine dayalı olarak takip alacaklısı müvekkile karşı böyle bir dava yöneltmesinin hukuken mümkün olmadığını, yine İİK 89/3 maddesinde yer alan menfi tespit davası hükümlerine göre dahi müvekkile karşı böyle bir dava açılamayacağını, çünkü bu maddeye göre dava açma hak ve yükümlülüğü, 1. ve 2. Haciz ihbarnamesine itiraz etmemiş ve kendisine 3. Haciz ihbarnamesi gönderilmiş olan 3. şahıslara tanındığını, davaya konu icra dosyasında ise 1. Haciz ihbarnamesi tebliğ alan davacı bankanın, haciz ihbarnamesine verdiği cevap ile uhdesindeki borçlu mevduatı üzerinde rehin hakkı bulunduğu iddiasıyla itirazda bulunduğunu, Yargıtayın yerleşik içtihatlarınca istihkak iddiası olarak kabul edilen bu itirazına karşı İcra Hukuk Mahkemesinde İstihkak İddiasının Reddi davası açıldığını, davacı bankanın, kendisine gönderilen birinci haciz ihbarnamesine, uhdesindeki borçlu mevduatı üzerinde ” rehin hakkı” bulunduğu iddiasıyla, itiraz etmesi üzerine, İİK’nun 96/1 maddesi uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olan bu itirazına karşı taraflarınca görevli ve yetkili İcra Hukuk Mahkemesinde İstihkak İddiasının Reddi davası açıldığını, Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/389 Esas sayılı dosyasında görülen bu dava sonucunda talepleri kabul edilerek; ” Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında, borçlu … A.Ş ye ait davalı … bankasındaki mevduat hesabı üzerindeki davalının icra müdürlüğüne 21/01/2019 tarihli yazı cevabı ile bildirmiş olduğu istihkak iddiasının reddine, ” karar verildiğini, (Bu karar istinaf edilmeyerek tüm taraflar açısından kesinleştiğini) böylece davacının uhdesinde bulundurduğu borçlu mevduatındaki paranın takip borçlumuza ait olduğunun mahkeme ilamı ile de kesinleştiğini, davacının İcra dosyasına yatırmak zorunda kaldığı paranın, borçlu … Turizm Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti’ye ait olan bu para olduğunu, bu sebeple Mahkeme ilamı ile bu borçluya ait olduğu hüküm altına alınmış bir alacaklarına karşı, 3. Şahıs davacının bu şekilde bir Menfi Tespit davası açabilmesi hukuken mümkün olmadığını, Davacı bankanın, borçluya ait para üzerinde rehin hakkı bulunduğu iddiasının menfi tespit davasının değil, istihkak davasının konusu olduğunu, davacının iş bu dava ile konu ettiği ihtilafla ilgili olarak Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/389 Esas sayılı dosyasında yargılama yapılmış ve bir hüküm verilmiş olduğunu, bu mahkeme ilamının davacı tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiş durumda olduğunu, İcra Hukuk Mahkemelerinin istihkak davasında verdikleri kararların maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olduğunu, bu kesin hüküm karşısında aynı konuda yeniden bir dava açılması ve yargılama yapılmasının da hukuken mümkün olmadığını, arz ve izah edilen nedenlerle; öncelikle davacının haksız ve mesnetsiz iddialarına dayalı olarak verilen 06.02.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya aykırı açılmış haksız ve mesnetsiz davanın reddine,haksız ihtiyati tedbir nedeniyle İİK 78/4 maddesi uyarınca %20’den aşağı olmamak alacaklı müvekkil lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…İcra müdürünün borçlunun bankadaki parası için fiili haciz uygulaması veya haciz yazısı üzerine bankanın, borçlunun bankadaki parası üzerine rehin/hapis hakkı olduğunu bildirmesi istihkak iddiası niteliğindedir. Davacı bankanın, kendisine gönderilen birinci haciz ihbarnamesine, uhdesindeki borçlu mevduatı üzerinde ” rehin hakkı” bulunduğu iddiasıyla, itiraz etmesi üzerine İİK’nun 96/1 maddesi uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olan bu itirazına karşı Davalı şirket tarafından Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/389 Esas sayılı dosyasında açılan istihkak iddiasının reddi davasında … Limited Şirketinin talepleri kabul edilerek; ” Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında, borçlu … A.Ş’ye ait … Bankasındaki mevduat hesabı üzerindeki istihkak iddiasının REDDİNE,” karar verildiği, … tarafından istinaf edilmeyen kararın taraflar açısından kesinleştiği görülmüştür. Bu durumda davacının, kesinleşen istihkak iddiasının reddi kararına karşı menfi tespit ve istirdat davası açması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin tazminat talebinin ise kötüniyetin tespit edilememesi ve tedbir nedeniyle uğranılan zararın tazmini yönünden zararın ispatlanması koşuluyla HMK’nun 399. Maddesine göre açılan bir dava bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir…” şeklindeki gerekçe ile davanın reddi karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkil bankanın rehin, takas, mahsup hakkının ve riskinin bulunduğu ilgili banka şubesi tarafından bildirildiğini, buna rağmen icra hakimliği istihkak davasını görülürken banka alacağına dair uzman bilirkişilerce inceleme yapılmaksızın usul hukuku açısından dosya tekemmül etmeden hüküm tesis ettiğini, müvekkil Bankanın alacağının varlığı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyaları ile sabit olup ilgili icra dosyalarının derdest olduğunu ve henüz tahsilat yapılmadığını, müvekkil Bankanın alacağının davalı tarafın alacağının kat be kat üzerinde olduğunu, bu itibarla Banka alacağının mukayese edilmeyecek derecede yüksek ve öncelikli olduğunu, her ne kadar icra Hakimliği’nce istihkak iddiası reddedildiyse de müvekkil Bankanın menfi tespit açma hakkı mevcut olup açıklamalardan da anlaşılacağı üzere kredi alacağı varken 3. Şahsa ödeme yapılmasının, hiçbir şekilde hakka adalete ve hukuka uygun olmayıp huzurdaki davanın açıldığını, dava dosyası devam ederken mahkemece verilen tedbir kararlarının kaldırılması sebebiyle bakırköy … icra müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına 08/03/2021 tarihinde o günkü icra dosya hesabı olan 76.287,27 tl yatırıldığını, bu sebeple dava istirdat davasına dönüştüğünü, mahkeme dosyasında yargılama devam ederken alınan 02/04/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile dosya kapsamında detaylı inceleme yapıldığını ve davalarının haklılığı hususunun sabit olunduğunu, bilirkişi raporunun 9. sayfasında başlayan sonuç kısmından itibaren süreç tartışmaya mahal vermeyecek derece açık ve detaylı bir şekilde incelendiğini, müvekkil banka’nın 89/1 haciz ihbarnamesine cevap verdiği tarihte kredi riskinin mevcut olduğu, genel kredi sözleşmesi ve rehin blokaj taahhütnameleri kapsamında hesaplara bloke işlemi yapıldığını, müvekkilin bu bloke hakkına dayanarak dava dışı kredi borçlusunun hesaplarından blokeli tutara ilişkin tahsilat yaptığı bilirkişilerce yapılan inceleme sonucunda da açıklığa kavuştuğunu, buna rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece, dosyada verilen ihtiyati tedbir kararları ile dava değerinin 73.777,32 TL’ye çıkarıldığı da gözetilerek, davanın reddi kararı ile birlikte müvekkil alacaklı lehine İcra İflas Kanunun 72. Maddesinin 4. Fıkrası gereğince tazminat ahükmedilmesi gerektiğini, (73.777,32 TL X 0,20 =14.755,46 TL) tazminata hükmedilmesi gerekir iken tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, ayrıca gerekçeli kararda karşı vekalet ücretine hükmedilirken, artırılmış dava değeri üzerinden (yani 73.777,32 TL üzerinden 10.391,00 TL olarak ) karşı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken, hatalı şekilde ilk dava değeri olan 50.000 TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu beyanla kararın tazminat ve vekalet ücreti tutarı yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davalı şirketin 1.haciz ihbarnamesini gönderdiği tarihte davacı bankanın kredi riski olmasına karşın takip riski olmadığı, bu yöndeki riskin 31.01.2019’da başladığı belirtilmiştir. İcra dosyasının sureti dosyada ve UYAP üzerinden incelendiğinde; davacının takip talebinde borçlu olarak yer almadığı, Davacı banka adına 12.11.2018 Tarihli 1.haciz ihbarnamesi tebliğ edildiği, davacı bankanın 14.11.2018 Tarihli cevabi yazısında “hesaplar üzerinde bankanın rehin hakkı olduğuna değinilerek 150.000TL vadesiz hesap bilgileri de belirtilerek itiraz edildiği, davacının itirazına istinaden 30.11.2018 tarihli müzekkeresi ile borçlunun banka hesabındaki 150.000TL miktarına haciz konulduğu bildirilmiştir. Bankanın 15.01.2019 Tarihli yazısı, haciz müzekkeresi, 21.01.2019 tarihinde cevaplanarak 150.000TL tutara rehin hakkından ve bakırköy … İcra md nün … E sayılı dosyasındaki hacizden sonra gelmek üzere kayıtlara işlendiği bildirilmiştir. İcra müdürlüğünce dilekçe, İİK 96/1 md gereğince istihkak iddiası olarak değerlendirilerek istihkak davası açmak üzere davalı alacaklıya süre verilmiştir. Bakırköy 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/389 Esas, 2019/950 Karar sayılı ilamının incelenmesinde, davacısının … Ltd. Şti, davalıların … Ltd. Şti ve … Bankası A.Ş olduğu, davanın istihkak davası olup bankanın icra dosyasına gönderdiği yazının istihkak iddiası niteliğinde olup bu iddianın reddine karar verilmesinin talep edildiği, yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilerek davalı bankanın icra müdürlüğüne gönderdiği 21/01/2019 tarihli yazı cevabı ile bildirdiği istihkak iddiasının reddine 12/02/2019’da karar verildiği , kararın 01.04.2020 de kesinleştiğinin belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE Dava menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Borçlunun üçüncü kişi Bankadaki mevduat alacağı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bankadaki mevduat, menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi, İİK’nin 89. maddesindeki uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebilir. Bu takdirde İİK’nin 89. ve bunu izleyen maddelerde yazılı hukuki sonuçlar doğar. İİK’nin 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi Bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, alacaklı İİK’nin 89/4. maddesi uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK’nin 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir (HGK’nin 28.3.2012 tarihli ve 2011/12-849-242 sayılı kararı). Üçüncü kişinin haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmesi ise, İİK’nin 96/1 uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürünün istihkak prosedürünü düzenleyen İİK’nin 96-97 maddelerinde yazılı kurallara göre işlem yapması gerekir.Somut uyuşmazlıkta; dosyada mevcut bilirkişi raporu, takip dosyaları incelendiğinde; davalı şirketin haciz müzekkeresi ve ihbarnamesini tebliğ aldığı tarihte davacı bankanın kredi riski olmasına karşın takip riski olmadığı, bu yöndeki riskin 31.01.2019’da başladığının belirtildiği, davacının Bakırköy 4.İcra HM’nin kararının davacıya 21.01.2020 Tarihinde tebliğ edildiği ve kararın 01.04.2020’de kesinleştiği de dikkate alındığında davanın reddi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Davalı vekilinin istinafına gelince; davacı vekili İİK 72/4 maddesi gereğince tazminata hükmolunması gerektiğini ileri sürmüş ise de; davacının takip talebinde borçlu olarak yer almadığı, mahkemece verilen tedbir kararlarının Dairemizce İİK 72/4 md göre tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesi ile kaldırıldığı, davacının icra dosyasına ödeme yaptığı görülmekle İİK 72/4 md koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceğinden bu yöndeki istemin reddi gerekir. Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf istemine gelince; davacı icra dosyasına yapılan ödemeye istinaden talebini istirdada dönüştürdüğünü beyan ederek talebini artırmış ise de, toplam talep edilen miktar kadar talebini harçlandırılmadığı (dosyada 54,40Tl ve 406,06TL harç yatırılmış olduğu) dikkate alındığında davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinafının reddi gerekmiştir.Açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekilinin istinafının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.09/03/2023