Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1213 E. 2023/409 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1213 Esas
KARAR NO: 2023/409
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2017/835 E. – 2019/173 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden davalı tarafından borç sebebi anlaşılamayacak şekilde 14.464,80 TL alacak iddiası ile takip başlatıldığını, ancak aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını belirterek İİK’nın 72. maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunduğunu, zira davacının müvekkili ile çalıştığı dönemde … isimli fırını işlettiğini, bu fırının işletilmesi kapsamında ticari ilişkiden kaynaklı borç mevcut olduğunu, ayrıca sunulan sevk irsaliyelerinde de davacı imzası bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.02.2019 tarih ve 2017/835 Esas – 2019/173 Karar sayılı kararıyla; “Söz konusu icra takibi cari hesaba dayalı olup takip talebinin ekinde davacıdan sadır olmuş yazılı imzalı herhangi bir dayanak bir belge sunulmuş değildir. Cevap dilekçesi ekinde takip talebine dayanak teşkil eden muhasebe föyünün dayanakları sunulmuş olup sevk irsaliyesinde davacı …’in imzası bulunmaktadır. Ancak söz konusu faturalar davalı tarafından değil, dava dışı …. San. Tic. A.Ş. isimli firma tarafından düzenlenmiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, bir dönem … isimli işletmeyi işlettiklerini ikrar etmiştir. Ancak, takibe dayanak teşkil eden un malzemelerini davalıdan almadıklarını beyan etmektedir. Buna dair çekler ilgili bankadan müzekkereyle celp ettirilmiştir. Dolayısıyla bu noktadan sonra uyuşmazlık teslim tesellüm faturalarında kilitlenmektedir. Dava dışı … şirketi tarafından düzenlenmiş 28/05/2016 ve 17/06/2016 tarihli sevk irsaliyesi altındaki davacı teslim alan soyisim imzalı belge fotokopisi okunarak davacı vekilinden sorulmuş olup, imzaların kendilerine ait olmadığı beyan edilmiştir. Ayrıca un ve diğer malzemelerin başka şahıstan aldıklarına dair çekleri sunmuşlardır. Kaldı ki … isimli firma takipte ve davada taraf değildir. Dolayısıyla bu faturalardaki imzalar davacıya ait olsa bile sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince davalı tarafından tahsile konulamayacaktır. Diğer yandan davacı tarafından düzenlenen faturalarda herhangi bir şekilde teslim alan imzası da bulunmamaktadır. Dolayısıyla, mal teslimini davalı taraf ispatla mükelleftir. İspat yükü davalıda kabul edilmekle davalı delil listesinde defterlere dayandığından defter incelemesi yönünden davalıya masrafları yatırması için mehil verilmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2011/5079 Esas, 2011/15862 Karar sayılı benzer nitelikteki emsal içtihadı) Zira, bilirkişi delil avansını yatırmak davada ispat yükü üzerine düşen tarafın yükümlülüğündedir. Ancak, usulünce verilen inceleme ara kararına davalı tarafından itiraz edilerek masraf yatırılmamıştır. Ticari münasebet davacının kabulünde olmayıp davalı tarafından da usulüne uygun delillerle ortaya konulamadığından davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Bilirkişi incelemesi amacıyla ikame edilmesi gereken avansın usule aykırı bir şekilde davalı müvekkile yüklendiğini; HMK’nın 120. Ve 324. maddeleri dikkate alındığında, taraflardan kim iddiada bulunuyor ise bu iddiasını ispatlamakla mükellef olup aynı zamanda bu iddiasını hangi delil ile ispatlamak isterse bu delilin avansını yatırmak zorunda olduğunu, davacının bilirkişi incelemesi ile davasını ispatlamak istediğinde bilirkişi ücretini yatırmak zorunda olduğunu, hal böyle olmasına rağmen mahkeme tarafından davalı müvekkile kesin süre verildiğini ve ara karardan dönülmesi taleplerinin değerlendirilmeden karar verildiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına ve yasanın amir hükümlerine aykırı bir şekilde davacının delillerinin toplanması ve değerlendirilebilmesi için delil avansının davalı müvekkil tarafından ödenmesi yönündeki ara kararı ve akabinde yapılan yargılama faaliyetlerinin usule aykırı olduğunu, Mahkeme dosyaya sunulan evrakları eksik ve yanlış incelendiğini, müvekkil tarafından davacı ile olan ticari ilişkiyi ispatlamak amacıyla cevap dilekçesi ekinde faturalar ve sevk irsaliyeleri sunulduğunu, faturaların müvekkil tarafından davacı adına düzenlendiğini, buna rağmen mahkemenin faturaların dava dışı 3.bir şirket tarafından düzenlendiği yönündeki gerekçesinin hatalı olduğunu, davacının müvekkilden satın alınan ürünlerin, müvekkil şirket tarafından dava dışı 3.kişi … San. Tic. A.Ş.’den satın alınmış ve davacıya sevk edildiğini,Mahkeme tarafından açıkça müvekkil şirket tarafından düzenlenen faturalara rağmen faturaların dava dışı 3.kişiye ait olduğu yanılgısı akabinde yapılan bir diğer hatanın ise, sunmuş olduğumuz sevk irsaliyeleri üzerindeki imzaların davacı tarafından inkar edilmesi nedeniyle ilgili imza incelemesi yapmaksızın karar verilmesi olduğunu, davacı tarafça çıkarılan genel dava vekaletnamesindeki imzası ile sevk irsaliyesindeki imza gözle bakıldığında dahi aynı olduğunu ve davacıya ait olduğunun görüleceğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KABULÜ İLE; -İİK’nin 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası ödeme nedeniyle istirdat davasına dönüşmekle; 18.793,53-TL’nin ödeme tarihi 03/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan istirdatı ile davacıya ödenmesine, -Davalı tarafın kötü niyeti ispatlanamadığından tazminat isteminin reddine.” karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, aleyhine davalı tarafından borç sebebi anlaşılamayacak şekilde ilamsız takip başlatıldığını, davalı ile aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi sadece inkar etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıdadır. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (HMK. md. 190; TMK. md. 6). Somut olaydaki gibi takip konusu alacağın hiçbir belgeye dayanmadığı haciz yoluyla takip yönünden açılan menfi tespit davasında istisnai bir durum olmadığından, ispat yükünün davalıda olduğu yönündeki mahkeme değerlendirmesi isabetlidir.Ancak, davalı tarafından dosyaya ibraz edilen faturaların dava dışı … San. Tic. A.Ş. tarafından düzenlenmiş sevk irsaliyelerine yönelik olarak düzenlendiklerinin fatura metninden anlaşılması karşısında; anılan sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında davacı … ismi ve imzasının olması nedeniyle, davacının isticvabı ile imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, imzanın inkar edilmesi halinde ise davacının huzurda imzalarının alınarak emsal imza içeren belgelerin ilgili mercilerden toplanmasının ardından dosyada mevcut sevk irsaliyelerindeki imzaların davacıya ait olup olmadığının grafolojik inceleme ile tespiti sonrası oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi hatalı olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2019 tarih, 2017/835 E. – 2019/173 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 193,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023