Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/120 E. 2022/1932 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/120 Esas
KARAR NO: 2022/1932
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/01/2019
NUMARASI: 2014/1447 E. – 2019/24 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil …’in yetkilisi olduğu … Tic. Ltd Şti’nin müşterisi tarafından gönderilen … Büsan Sanayi Sitesi/Konya Şb … notu hesaptan keşideli … çek nolu 30.8.2014 keşide tarihli 10.000 TL bedelli çekin … tarafından çalındığını, şüpheli hakkında şuç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın halen İst. Anadolu Cumh. Başs. 2014/100705 numaralı dosyası ile devam ettiğini, Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/282 Esas sayılı dosyası İle … Büsan Sanayi Sitesi/Konya Şb … nolu hesaptan keşideli … çek nolu 30.8.2014 keşide tarihli 10.000 TL bedelli çekle ilgili iptal davası açıldığını, ödeme yasağı kararı verildiğini, söz konusu davanın halen devam etmekte olduğunu, … tarafından çeke ilişkin olarak İst. Anadolu … İcra Md. … e sayılı dosya ile keşideci, ilk ciranta ve müvekkil şirket ile şirket yetkilisi … aleyhinde olarak kambiyo senetlerine mahsus takibe girişildiğini, söz konusu çekin davalı tarafından bankaya ibraz edildiğini, davalı yanın çekin yetkili hamili konumunda olmadığını, çeki kötü niyetle iktisap ettiğini belirterek çekin iadesini dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile keşideci, ilk ciranta ve müvekkil … Tic. Ltd Şti ile şirket yetkilisi … aleyhinde olarak kambiyo senetlerine mahsus takibe girişildiğini, davacıların söz konusu çekin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığına ilişkin olarak İst. Anadolu … İcra Mahkemesinde şikayet ve itiraz davası açtıklarını, çekin arka yüzünde davacı şirketten sonraki cirantanın diğer davacı olduğunu, çekin davacı şirket tarafından ciro edildiğini, davacının iddiasının gerçek dışı olduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.01.2019 tarih ve 2014/1447 Esas – 2019/24 Karar sayılı kararıyla; “… davacı şirketi temsile yetkili olan kişilerin … ve … olduğu, dava konusu çekin arka yüzünde davacı şirketi kaşesi üzerinde ise sadece …’in imzasının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda şirketi temsil yetkisinin müşterek imza ile sınırlandırıldığı, bu hususun ilan edildiği, bu nedenle davacı şirketin sadece diğer davacının imzası ile sorumluluk altına sokulamayacağı, ciro işlemindeki diğer temsilcinin imzasının eksikliğinin, davacı şirketi kambiyo hukuku bakımından sorumluluk altına sokmayacağı, ilan ile davacı şirket bakımından mutlak defi niteliği kazanan bu durumun davalıya karşı da ileri sürülebileceği, imzaların istiklali prensibi gereğince çekte imzası bulunan diğer kişilerin kambiyo hukukundan kaynaklanan sorumlulukları devam etse de, tek imza ihtiva eden ciro işleminin davacı şirketi borç altına sokmayacağı anlaşıldığından davacı şirket bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı … ise, çekin davalı tarafından çalındığını iddia etmiş ise de, yapmış olduğu şikayet neticesinde davalı hakkında dava konusu çeki çalmaktan dolayı kamu davası açıldığı ve mahkemece davalının mahkumiyetine karar verildiği, fakat, istinaf incelemesinde davalının üzerine atışı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle diğer bir ifade ile yeterli delil bulunmaması nedeniyle yerel mahkeme kararı kaldırılarak davalının beraatine karar verildiği, dosyasının incelenmesinde çekin davacı …’in rızası hilafına çıktığına dair başkaca bir delil de bulunmadığı, kaldı ki davacı tarafından çekin davacı tarafından çalındığı iddia edilirken, aynı zamanda çekin iptali için açılan davada çeki çalanın davacı olduğundan hiç bahsedilmediği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı …’in, çekin elinden rızası hilafına çıktığını ispatlayamadığı anlaşıldığından bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davalı alacaklı, davacı …’den de çek tazminatı ve komisyonu talep etmiş ise de, çek tazminatı ve komisyonunun ancak keşideciden talep edilebileceği, davacı …’in ise çekte ciranta sıfatının bulunduğu, dolayısıyla çek tazminatından ve komsiyondan sorumlu tutulamayacağı anlaşıldığından davacı … yönünden sadece bu kısım için kabul kararı verilmiştir.Dava kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararının infaz edilmemesi nedeniyle davalının, davalının takip başlatmakta ve devamında kötüniyetli olduğunun tespit edilemesi nedeniyle davacıların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu gerekçelerle davanın davacı şirket bakımından kabulüne, diğer davacı bakımından ise kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacılar arasında organik bağ olması, davacı …’in aynı zamanda diğer davacı şirketin ortağı olması ve davacıların kötüniyetle hareket etmeleri sebebiyle, her iki davacının da menfi tespit talebinin reddi gerektiğini, Dava konusu çekin bizzat çekte cirosu bulunan davacı … tarafından müvekkilime verildiğini, çekte …’den önceki cirantanın ise davacı …’in ortağı ve yetkilisi olduğu davacı şirket olduğunu, şirket cirosundaki imza eksikliğinin bu sebeple dinlenemeyeceğini, çünkü davacıların hukuku dolanarak, hile yoluyla çek bedelini ödememeye çalıştıklarını, eksik imza sahibi olan şirketin diğer ortağının ise davacı …’in eşi olduğunu, Davacılar dava dilekçesinde, davacı şirketin cirosunun yer aldığı kaşedeki imzanın şirketi ilzam etmediği ve çift imza ile şirketin temsil ve ilzam edildiği itirazını yapmadıklarından, davacı şirketin çekteki cirosunu kabul etmiş sayılacağını, Davacıların ödemeden men kararı başvurusunda, icra mahkemesine yaptıkları şikayet başvurusunda ve savcılık başvurusunda çekteki şirket cirosundaki imza eksikliğinden söz etmediklerini, Davacıların 18.11.2014 tarihli dilekçelerinin 1. ve 5. maddelerinde; çekin şirket kayıtlarına girdiğini ve çekteki imzaların diğer ortak davacı …’e ait olduğunu kabul ettiklerini, davacı şirketin diğer davacı …’in cirosunu kabul etmekle çekten doğan tüm hak ve borçlarını da devrettiğini ve kendi cirosunu da kabul etmiş sayılacağını, dolayısıyla davalı müvekkilin yetkili hamil olduğunu, çekteki imzaları kabul edip çeki tedavüle koyan davacıların çek bedelini ödemek zorunda olduklarını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Davaya konu çekin; keşidecisinin … Tic. Ltd. Şti., lehtarının …, takip eden cirantaların ise davacı şirket ve diğer davacının olduğu, çekin ödeme yasağı kararı nedeniyle ödenemediğine dair şerh düşüldüğü, çek tarihinin 30/08/2014 ve bedelinin 10.000,00 TL olduğu, davacı şirketin cirosunda tek imza bulunduğu, cironun davacı şirketin kaşesini ihtiva ettiği görülmüştür. *Bilirkişi …’ın 07/08/2015 tarihli raporunda; somut olay yönünden davalının senedi kötü niyetli olarak (çalmak sureti ile) iktisap ettiği ve dolayısıyla yetkili hamil konumunda bulunmadığı sonucuna davacıların salt cezai girişimlere müracaat etmesi ile ulaşılmış sayılamayacağı, dosya kapsamı incelendiğinde 7.6.2012 tarih ve 2012/1 nolu karar çerçevesinde açık olarak şirket ortaklarından …’in müdürlüğünün sona ermiş olduğu ve şirketi temsil ve ilzam yetkisinin de sona ermiş olduğu hüküm altına alınmakla, aynı kararda şirket müdürlüğüne 10 seneliğine davacılardan …’in ve dava dışı …’in getirildiği, şirketi her hususta müştereken imza edeceklerinin karar altına alındığı anlaşılmakla, davaya ve takibe konu senette bu tür bir müşterek imzadan söz edilemeyeceği, senetten doğan bir hakkın başkasına devri şirketi ilzam eden ve tasarruf işlemi niteliğinde olduğundan ancak yukarıda anılan karar gereği ortakların birlikte hareket etmesi gerekeceği, somut olayda ise bunun söz konusu olmadığı, dolayısıyla somut olay yönünden senedin cirosunda kopukluğun meydana gelmiş olduğu, senedi son olarak elinde bulunduran davalının çekin çalınması iddiası çerçevesinde değil, ciro silsilesindeki kopukluk sebebiyle yetkili hamil olarak değerlendirilemeyeceği, bu bağlamda anılan takip yönünden teknik anlamda sıfatı haiz bulunmadığı sonuç ve kanaatine varmıştır.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davaya konu çekten ve bu çeke istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından dolayı davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine; -Davacı …’in takip dosyasında dava konusu çekten dolayı sadece ödeme emrinde belirtilen 1.000,00 TL çek tazminatı ve 30 TL komisyon bakımından borçlu olmadığının tespitine, bu davacının dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığı yönündeki talep bakımından davanın reddine, -Fazlaya ilişkin taleplerin reddine, -Tarafların tazminat taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davaya konu çekin … Bankası Büsan Sanayi Sitesi Konya Şubesi’ne ait, … seri numaralı, 30/08/2014 keşide tarihli ve 10.000,00 TL bedelli olduğu, çekin cirantası görünen davacıların çekin çalındığından bahisle menfi tespit ve çekin istirdadı istemiyle işbu davayı açtığı, davacıların çekteki imzasını inkar etmediği, ancak davacı şirketin çift imza ile temsil zorunluluğu bulunduğu gerekçesiyle davacı şirket cirosundaki tek imza ile şirketin borçlandırılamayacağının ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Davacıların “Çekin davacıların iş yerinde masa üstünden davalı tarafından çalındığı” şikayeti üzerine başlatılan soruşturma sonucunda davalı hakkında İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/460 Esas – 2018/166 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada mahkumiyet kararı verildiği, ancak hükmün istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9.Ceza Dairesi’nin 2018/870 Esas – 2018/1433 Karar sayılı ilamı ile kararın kaldırılarak davalının beraatine karar verildiği ve hükmün bu şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır. Oluşan bu durum ve toplanan deliller karşısında, davacıların hırsızlık iddiasının ispat edilemediğini kabul zorunludur. Davacı şirketin çift imza ile temsil edilmesine rağmen somut olayda çekte davacı şirket adına tek imza bulunması nedeniyle davacı şirketin davaya konu çekten dolayı sorumlu tutulamayacağı düşüncesiyle davacı şirket yönünden menfi tespit kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı … yönünden ise; yukarıda açıklandığı üzere çekin çalındığı yönündeki iddianın ispatlanamamış olması ve çekteki (davacı şirket cirosu sonrasındaki) ciranta imzasının davacıya ait olması nedeniyle davacının çek bedelinden sorumlu olacağı anlaşıldığından, davacının icra takibindeki çek tazminatı ve komisyonundan sorumluluğunun bulunmadığı da gözetilerek mahkemece davanın bu kısımla ilgili kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 683,10 TL harçtan, peşin alınan 170,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/11/2022