Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1197 E. 2021/1562 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1197 Esas
KARAR NO: 2021/1562
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2017
NUMARASI: 2016/251 2017/101
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla ve dosyanın dairemize ilk geliş tarihinin 30/05/2017 olduğu gerekçesiyle verilen öne alım kararı sonucu HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında varlığı kabul edilen franchise anlaşması gereğince müvekkilinin Aydın … ve Bodrum … şubeleriyle ilgili olarak davalıdan iade edilen malzeme bedelleri karşılığında 22.725 TL asıl alacağı bulunduğunu, buna göre Bodrum’da açılacak işyeri ile ilgili olarak davalıya … markası ile ilgili franchise anlaşması uyarınca işyeri açıldığını ve davalı tarafından düzenlenen 02/10/2006 tarihli faturaya konu malzemelerin müvekkiline teslim edildiğini, yine Aydın’da açılacak işyeri ile ilgili davalıya ait … markası ile ilgili yapılan franchise sözleşmesi gereğince Bodrum’da … işyeri açıldığını ve davalı tarafından düzenlenen 26/12/2006 tarihli faturaya konu malzemelerin müvekkiline teslim edildiğini, Aydın’da açılan işyerinin zarar ettiğini ve sözleşmenin V – 11.1 maddesi gereğince faaliyetlerinin durdurulması kararı alındığını, işyerinde mevcut ve 26/12/2006 tarihli faturaya konu malzemelerin davalının isteği ve talimatı doğrultusunda 2007 Mayıs ayında İzmir/Bostan’da açılan … işyerine gönderildiğini, malzemelerin halen bu işyerinde bulunduğunu, bu malzemelere ilişkin fatura bedeli 22.725 TL’nin 1/2’sine tekabül eden 11.362, 50 TL iade edilen malzemeler bedelinin müvekkile ödeneceğinin davalı tarafından kabul edildiğini, ancak davalı tarafın ödeme yapmadığını, daha sonra Bodrum’da açılan işyerinin zarar ettiğini, aynı şekilde faaliyetlerini durdurma kararı alındığını, Bodrum’daki işyerinde yer alan malzemelerle ilgili fatura bedeli 22.725 TL’nin 1/2’si olan 11.362,50 TL iade edilen malzeme bedelinin de müvekkiline ödenmediğini, davalının malzemelerin teslim edilmediğine dair bir itirazının olmadığını, davalının takip tutarı kadar müvekkiline borçlu olduğunu, ancak davalının alacağın tahsili için başlattıkları icra takibine itiraz ettiğini belirterek davalının 25.913,35 TL’ye yönelik itirazının iptaline, takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu ekipmanların finansal kiralama yoluyla alındığını, davacının henüz maliki olmadığı malların bedellerini müvekkilinden talep edemeyeceğini, davacıya aktif husumet ehliyeti düşmediğini, Aydın’daki işyeri için taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığını, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, dava konusu malzemelerin kullanıldığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla yıpranma payının indirilmesi gerektiğini, faiz talebinin dayanaksız olduğunu, görev ve husumet itirazlarının kabul edilmemesi halinde ise takas mahsup taleplerinin dikkate alınması gerektiğini bildirerek davanın reddi ile müvekkili lehine %40 oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı ile davalı arasında yapılan franchise sözleşmesi ile Aydın ve Bodrum’daki isim hakkı davalıya ait … A.Ş’ye ait spor salonlarının çalıştırıldığı, davacının her bir şube için davalıya 32.245 TL + KDV tutarında ödeme yaptığı, katılım bedelinin 22.500 TL + KDV olduğu, bunun makine , ekipman ve teçhizat karşılığı ödendiği, 11.500 TL’lik kısmın ise isim hakkına yönelik olduğu, sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen sona erdirme prosedürüne göre anlaşmanın sona ermesi veya sona erdirilmesi durumunda müşterinin makine, teçhizat ve ekipmanları iade zorunluluğu olduğu, ekipmanların yarı fiyatına ve mali mevzuatta düzenlenen yıpranma payının tenzil edilerek alacağın belirlendiği, ekipmanların leasing yoluyla alınması halinde bu maddenin müşterinin malik sıfatını kazandığı tarihte hüküm ifade edeceğinin düzenlendiği, davacı tarafından sözleşme bedellerinin ödendiği, bu hususun taraflar arasında ihtilafsız olduğu, davacı tarafından hem Bodrum hem de Aydın’daki spor salonlarındaki malzemelerin davalı ve onun gösterdiği şahıslara teslim edildiği, her ne kadar sözleşmede davacının bu makineleri leasing yoluyla alması halinde sözleşmenin bu hükmünün davacının malik sıfatını kazandığı tarihte hüküm ifade edeceği şeklinde düzenleme bulunmakta ise de, davacı tarafça dosyaya sunulan protokole göre dava dışı leasing firması tarafından davacıya yönelik olarak kira bedellerinin tahsili amacıyla takip yapıldığı ve bu bağlamda davacı ile dava dışı leasing firması arasında protokol düzenlendiği, ödemelerin davacı tarafından yapıldığı, buna bağlı olarak malların mülkiyetinin davacıya geçtiği, ayrıca davalı tarafça teslim olunan bu malların teslim alındıktan sonra davacının malların mülkiyetini kazanmadığına yönelik iddiasının MK’nın 2.maddesindeki iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığı, her iki işyerindeki malların fatura bedellerinin 22.725’er TL olduğu, buna göre fatura bedellerinin 1/2’si oranındaki tutar dikkate alındığında her bir işyerindeki malzemeler bakımından 11.362,50’şer TL olmak üzere davalının toplamda davacıya 22.750,00 TL borçlu olduğu, davalı tarafça malların yıpranma bedelinin indirilmesi gerektiği savunulmuş ise de, sözleşmenin düzenleme tarihi ile malların iade edildiği tarih arasında fazla bir zaman dilimi bulunmadığı, malların davalı uhdesinde olduğu, ayrıca davalının yıpranma payının ne kadar olacağı hususunda malzemeleri hazır ederek inceleme talep etmediği, bu şekilde bir delile dayanmadığından bu savunmasının yerinde olmadığı, davalının takibe itirazının haksız olduğu, davacının takipten önce davalıyı çektiği ihtarname ile temerrüde düşürdüğü, bu vesileyle işlemiş faiz talebinin yerinde olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının %40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin 11/06/2014 tarihli celsede davacı ile finansal kiralama şirketi arasında düzenlenen sözleşmelerin dosyaya celbi için müzekkere yazılmasına karar verildiğini, ancak cevap gelmeden dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, bilirkişinin ise 27/09/2016 tarihli raporda, sözleşme ve faturanın istenilmesi gerektiği yolunda görüş belirtmesine rağmen mahkemenin dosyayı yeniden bilirkişiye tevdi ettiğini ve 14/01/2017 tarihli raporda ise, finansal kiralama şirketinin dosyaya herhangi bilgi, belge ve faturayı sunmadığının vurgulandığını, finansal kiralama kanunun 15.maddesi gereğince kiracının maldaki zilyetliği başkasına devredemeyeceğini, buna göre dava dışı finansal kiralama şirketinin davacının mülkiyetinde olmayan malzemeleri müvekkile devretmesinden haberdar olup olmadığını, davacıya bu malların mülkiyetinin geçip geçmediğinin, geçti ise tarihi ve finansal kiralama şirketine borcu olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurduğunu, finansal kiralama sözleşmesi gereğince davacının malların maliki olmadan mülkiyete başkasına geçiremeyeceği hususunun dikkate alınmadığını, dava tarihi itibariyle davacının mülkiyetinde olmayan mallar için mal bedeli istemesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, davacının ticari defterlerinin Bodrum’da olması sebep gösterilerek incelenmediğini, oysa Bodrum’a talimat yazılması gerektiğini, davacının dava dışı finansal kiralama şirketine karşı malzeme kira bedeli yönünden temerrüde düştüğü halde malzeme bedellerini 06/05/2008 tarihinde başlattığı takip ile müvekkilinden talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının finansal kiralama şirketine borçlarını kısım kısım ödediğini ve finansal kiralama şirketinin de 31/08/2012’de devir faturası kestiğini, oysaki davacının davaya konu takibi 2008 yılında başlattığı, henüz doğmamış bir alacağın bedelinin yarısını müvekkilinden talep ettiğini, müvekkili ile davacı arasında yazılı bir franchise sözleşmesinin bulunmadığı hususunun dikkate alınmadığını, zira Aydın şubesi için sözleşme bulunmadığını, Bodrum şubesi için yapılan sözleşmenin Aydın için geçerli olduğunu kabul etmenin doğru olmadığını, aksi halde dahi sözleşmenin ilgili hükmünün müşterinin malik sıfatını kazandığı tarihte hüküm ifade edeceğini hususunun mahkemece dikkate alınmadığını, alacağın likit olmadığını, yargılamayı gerektirdiğini, bu nedenle %40 tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine Bodrum …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 06/05/2008 tarihinde 22.725 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 25.913,35 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak faturalara konu malzemelerin bedellerinin ve ihtarnameler ile teslim belgesinin gösterildiği, davalının yetkiye ve borca itiraz ettiği, Bodrum 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davacı tarafından açılan itirazın iptali davasının yetki itibari ile geçerli bir takip bulunmadığından reddine karar verildiği, bilahare takibin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında devam ettirildiği ve davalının da takibe esas yönden itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Dosyanın daha önceden ticaret mahkemesinde yargılamasının yapıldığı ve FSHHM’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, FSHHM’nin ise karşı görevsizlik kararı verdiği, dosyanın olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü bakımından Yargıtay 17.HD’ye gönderildiği ve Yargıtay 17.HD’nin ticaret mahkemesine görevli yargı yeri olarak belirlediği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlendiği anlaşılan 16/09/2006 tarihli franchise sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 4.maddesinde, sona erme prosedürünün düzenlendiği, davalının sözleşmede şirket, davacının ise müşteri olarak yer aldığı, sözleşmenin 4.1 maddesinde, müşterinin makine , teçhizat ve ekipmanları şirkete iade etmek zorunda olduğu, şirketin ekipmanları yarı fiyatına mali mevzuata düzenlenen oranlara göre hesaplanan yıpranma payı ile tenzil ederek alacak olduğu, müşterinin makine, teçhizat ve ekipmanları leasing yoluyla alması halinde bu maddenin müşterinin malik sıfatını kazandığı tarihte hüküm ifade edeceğinin düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; dava dışı … A.Ş’ye yazı yazılarak davalı ile aralarında tanzim edilmiş bulunan finansal kiralama sözleşmesi örneğinin ödeme planı ve satın alma opsiyon bedelinin davalı tarafça ödenmesine bağlı olarak sözleşmeye konu malların davalıya fatura edilip edilmediği, belge ve bilgilerinin sorularak mülkiyeti devir futarası örneğinin dosyaya gönderilmesinin istenildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı arasında franchise ilişkisi bulunduğu, davacının Bodrum ve Aydın’a münhasır faaliyette bulunduğu, davacının işlettiği bu işyerleri için gerekli malzemeleri dava dışı … A.Ş’den leasing yoluyla temin ettiği, sözleşmelerin ödeme planlarında kira bedellerinin vadelerinde ödenmesi ve 4 yıllık kira sözleşmesi sonunda 27/12/2010 ve 17/10/2017 tarihinde sona ereceği ve davacı tarafın bu tarihler itibariyle sözleşmelere konu mallar üzerinde tasarruf etme hakkı kazanabileceği, davacının sözleşme ilişkisinin sona ermesiyle birlikte kendisinden bulunan alet ve malzemeleri mevcut finansal kiralama sözleşmelerinin 4 yıllık sürelerinin bitiminden önce davalıya iki parti halinde teslim ettiği, ancak davalıya teslim tarihi itibariyle dava dışı finansal kiralama şirketinin davacıyı temerrüde düşürdüğü ve davacı aleyhinde icra takibine başladığı, davacının davalıya 2008 yılı içinde iki parti halinde teslim ettiği malzeme bedellerinin bir kısmını 06/05/2008 tarihinde başlattığı ilamsız takiple davalıdan talep etmesinin haklı olmadığı, öte yandan davacının davalıdan talep ettiği tutarları dayandırdığı faturaların dava dosyasında ve takip dosyasında mevcut olmadığı, bu faturaların finansal kiralama şirketinden istenecek finansal kiralama sözleşmeleri içinde bulunan satıcı proforma faturası veya satıcı tarafından düzenlenen faturaların dava dışı finansal kiralama şirketinin ticari defterlerinde kayıtlı olması gerektiği konusundaki takdirin mahkemeye ait olmak üzere eksik belgelerin finansal kiralama şirketinden celbedilmesi halinde rapor içinde eksik kalan hususlar hakkında ek rapor düzenlenebileceği, davacının delil olarak sunduğu ticari defter ve kayıtlarının Bodrum’da olması nedeniyle incelenemediği, davalı tarafla temas kurulamaması dolayısıyla ticari defter ve kayıtlarının incelenemediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Düzenlenen bilirkişi raporuna davacı vekilince itiraz edilerek finansal kiralama şirketinden sözleşme örneğinin faturaların ve bağlantılı belgelerin istenilmesi, davalı tarafından yargılama konusu mallarla ilgili olarak finansal kiralama şirketine düzenlendiği faturaların celbi ile eksikler giderildikten sonra ek rapor alınmasının istendiği, davalı vekilince raporun aleyhe hususların kabul edilmediği, rapor içeriğinden de anlaşılacağı üzere eksik bir rapor olup bilirkişinin belirttiği eksiklerin giderilmesinden sonra yeni bir rapor sunulması halinde itiraz ve beyanlarını sunacaklarının belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, taraflar arasında franchise ilişkisi bulunduğunu, bu ilişki çerçevesinde Aydın ve Bodrum’da spor salonları açtıklarını, ancak işyerinin zarar etmesi sonucu faaliyetlerini durdurduklarını ve salonlardaki malzemelerin davalıya iade edildiğini, ancak davalının malzeme bedellerini ödemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında 16/09/2006 tarihli franchise sözleşmesinin bulunduğu görülmektedir. Öte yandan davacı ile dava dışı finansal kiralama şirketi arasında finansal kiralama sözleşmeleri yapıldığı ve spor salonlarına malzemelerin finansal kiralama suretiyle alındığı anlaşılmaktadır. Yine spor salonlarının kapatılması sonucu malzemelerin davacı tarafından davalıya iade edildiği tarafların kabulündedir. Davacı taraf, işbu davaya konu takipte davalıya verilen malzemelerin bedellerini talep etmektedir. Davalı taraf ise davacının leasing yoluyla aldığı bu malzemeler yönünden finansal kiralama şirketine olan borçlarının bitmemesi nedeniyle malik sıfatını kazanmadığını ve yine sözleşmenin 4.1 maddesindeki malzemelerin leasing yoluyla alınması halinde ödemeye ilişkin hükmün malik sıfatının kazanılması halinde hüküm ifade edeceğini savunarak davanın reddini istemektedir. Az önce de belirtildiği üzere taraflar arasındaki ilişki sona ermiş ve bu salonlarda kullanılan malzemeler davalıya iade edilmiştir. Her ne kadar davacı tarafın leasing borçları bulunmakta ise de, sonradan bu borçlarını ödediği anlaşılmaktadır. Davacının leasing borçları bulunması nedeniyle henüz malik sıfatını kazanmadığından bunların bedelinin istenilemeyeceğini ileri sürmek ilk derece mahkemesinin kararında da isabetle belirtildiği üzere TMK’nun 2.maddesinde öngörülen iyiniyet kurullarıyla bağdaşmaz. Zira davalı bu malları teslim almıştır. Öte yandan davalı tarafça sadece bir spor salonu için sözleşme bulunduğu hususu ileri sürülmüş ise de, taraflar arasında fiili bir uygulamanın bulunduğu ve yazılı şekilde franchise sözleşmesi yapılmayan Aydın yönünden de şifahi sözleşme ilişkisi sona erdiği için ve davalının da yine bu yerdeki malzemeleri teslim aldığı için bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Yine bilirkişi raporunda bir kısım eksiklikler bulunduğu belirtilerek bu eksikliklerin giderilmesinden sonra ek rapor düzenlenebileceği yolunda görüş belirtilmiş ise de, dosyada toplanan deliller dikkate alındığında dosyanın mevcut haliyle hakimin hukuk bilgisiyle çözebileceği durumda olduğu anlaşıldığından yeniden ek rapor alınmaması bir eksiklik olarak değerlendirilmemiştir. Öte yandan malzeme bedellerine ilişkin alacak likit (hesap edilebilir) nitelikte bulunduğundan takip tarihi de dikkate alındığında İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.770,14 TL harçtan, peşin alınan 442,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.327,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/09/2021