Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1196 E. 2023/405 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1196 Esas
KARAR NO: 2023/405
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2021
NUMARASI: 2020/141 E. – 2021/238 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/05/2018
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’tan borç para aldığını, karşılığında davaya konu bonoları verdiğini, davalının hesabına eşine ait olan … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’ne ait hesaptan değişik tarihlerde toplam 59.000,00 TL tutarlı ödeme yaptığını, davalının yapılan bu ödemeleri dikkate almadan kendisi aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, yapılan ödemeleri banka dekontları ile kanıtlamakta olduğunu belirterek davalının başlattığı icra dosyasına borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında sürekli para ilişkisi bulunduğunu, davacının miktarını tam olarak hatırlamamakla birlikte 16.000,00 TL olduğunu değerlendirdikleri 2014 yılı Eylül ayında elden aldığı parayı 2014 yılı Ekim ayından başlayarak her ay 1.000,00 TL olmak üzere 2016 yılı Şubat ayında bitmek ve toplam 17.000,00 TL olmak üzere geri ödenmesi konusunda anlaştıklarını, bunun sonucunda da 15.02.2016 vade tarihli bononun düzenlendiğini, bu bononun ilk taksiti olan 1.000,00 TL’nin davacının eşinin şirketi üzerinden ödendiğini, davacının kalan borcu uzun süre ödemediğini, 42.000,00 TL daha borç istediğini, kendisine 42.000,00 TL daha borç verildiğini, bu borcun karşılığında tutanak düzenlendiğini, borç olarak verilen 42.000,00 TL’nin de 15.10.2015 tarihinden başlayarak 15.11.2016 tarihinde bitecek şekilde her ay 3.000,00 TL ödenmesine karar verildiğini, taksitlerden birinin ödenmemesi durumunda borcun tamamının muaccel hale geleceğinin de kararlaştırıldığını, ilk taksit olan 3.000,00 TL’yi 15.10.2015 tarihi yerine 12.11.2015 tarihinde 1.500,00 TL ve 20.11.2015 tarihinde 1.500,00 TL olarak ödediğini, ödemelerin süresinde yapılmaması nedeniyle bütün borcun muaccel hale geldiğinin davacıya bildirildiğini, davacının da hem senetten hem de tutanak borcundan kalan 55.000,00 TL’yi 13.01.2016 tarihinde 1.000,00 TL, 18.01.2016 tarihinde 44.000,00 TL ve 19.01.2016 tarihinde ise 6.000,00 TL olarak ödediğini, son olarak senet vade tarihi olan 15.02.2016 tarihinde 3.000,00 TL ödeyerek borcun kapandığını ve senedin imza bölümü yırtılarak davacıya teslim edildiğini, 17.000,00 TL bedelli bono ile 42.000,00 TL bedelli tutanak borcunun kalmadığını, davacının borcu kendi adına elden aldığını ancak ödemeleri eşinin şirketi üzerinden yaptığını, takibe konulan senetlerin ise bunlarla bir ilgisinin olmadığını daha sonra alınan borçlara ilişkin olduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.03.2021 tarih ve 2020/141 Esas – 2021/238 Karar sayılı kararıyla; “Hazırlanan bilirkişi raporu ile davaya konu icra takibi ve bu takibin konusunu oluşturan bonolar için davacının eşinin şirketi aracılığı ile ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının 6098 sayılı TBK m. 386’ya göre davalıdan aldığı tüketim ödüncünü aynı nitelik ve miktarda geri verme edimini yerine getirmediği anlaşılmakla davanın reddine; Davacının davalı taraftan daha önce aldığı ve eşinin şirketinin hesapları üzerinden geri ödemesini yaptığı 17.000,00 TL ve 42.000,00 TL tutarlı tüketim ödüncü dışında yedi tane daha bonoya konu borcunun bulunduğunu bilebilecek durumda olmasına karşın hakkında başlatılan icra takibine karşı menfi tespit davası açması iyiniyetli görülmediğinden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Banka kayıtları ve bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkilin eşinin şirketi üzerinden davalı tarafa yapılan 59.000-TL ödemenin İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası kapsamındaki bonolara ilişkin olduğunun ispatlandığını, Bilirkişi raporu ile müvekkilin eşinin şirketi olan … ile davalı arasında ticari ilişkinin olmadığının sabit olduğunu, ancak bilirkişi raporunun eksik düzenlenmiş olup davalı taraf müvekkilin 59.000-TL’lik borcunu … aracılığı ile aldığını ikrar ettiğini, dosyaya sunmuş olduğumuz dekontlar ile icra dosyasındaki bonoların eşleşmekte olup davalı tarafından 59.000-TL’lik ödeme dikkate alınmayıp tüm senetler için icra takibine geçildiğini, Ayrıca davalının cevap dilekçesinde borç ilişkisinin Eylül 2014 ayında başladığını, davalı tarafa yapılan ilk ödemenin 02.10.2014 tarihinde yapıldığını kabul ettiğini, yapılan bu ödemenin icra dosyasına konu bonolara ilişkin olduğu tarafımızca ispat edilmesine rağmen mahkemece usule aykırı gerekçe oluşturulduğunu, Davalı tarafından 59.000-TL’lik ödemenin yapıldığı kabul edilmesine rağmen bu ödemenin 15.02.2016 tarihli 17.000-TL bedelli senet ve 42.000-TL bedelli borç protokolüne ilişkin olduğunun iddia edildiğini, bu durumda ispat külfetinin alacaklı olan davalıya geçtiğini, davalının bu iddiasını ispatlayamadığını, Dosyaya sunmuş olduğumuz 41.600-TL bedelli çekin davalının iddialarının mesnetsiz olduğunu gösterdiğini, davalı tarafından sunulan borç protokolünün davalı ile müvekkil arasındaki karşılıksız çıkan çekin ödenmesine ilişkin hazırlandığını, neticede protokoldeki ödemelerin yapılarak dosyaya sunduğumuz davalının cirosunun yer aldığı ve son hamili olduğu çekin müvekkile geri verildiğini, dolayısıyla müvekkil tarafından ödenmesi gereken başkaca bir bedel kalmamakla birlikte şirketin de davacıya borçlu olmadığı görüldüğünden gönderilen 59.000-TL bedelin icra takibine konu bonolara ilişkin olduğunun anlaşılacağını, Müvekkil tarafından toplamda 59.000-TL tutarındaki ödemelere rağmen davalı tarafça kötü niyetli davranılarak bu ödemeler dikkate alınmaksızın tüm bonolar için icra takibine geçildiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *09.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda; ticari defterleri incelenen … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin 2013 – 2017 yılları arasındaki yevmiye defterlerinin kapanış onaylarının yapılmadığı, bu şirket tarafından İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasına konu yedi adet bono için davalıya ödeme yapılmadığı, davaya konu bonoların kaydının bulunmadığı, bu şirketten davalıya yapılmış ödeme kaydının bulunmadığı, davalı ile bu şirket arasında ticari ilişki bulunmadığı tespit edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacının davalı taraftan daha önce aldığı ve eşinin şirketinin hesapları üzerinden geri ödemesini yaptığı 17.000,00 TL ve 42.000,00 TL tutarlı tüketim ödüncü dışında yedi tane daha bonoya konu borcunun bulunduğu anlaşıldığından davanın reddine, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davalıdan borç para aldığını ve karşılığında davaya konu bonoları verdiğini, davalının hesabına eşine ait olan … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’ne ait hesaptan değişik tarihlerde toplam 59.000,00 TL tutarlı ödeme yapmasına rağmen davalının yapılan bu ödemeleri dikkate almadan kendisi aleyhine icra takibi başlattığından bahisle ödeme oranında menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacının eşine ait … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’ne ait hesaptan değişik tarihlerde davalıya toplam 59.000,00 TL ödeme yapıldığı iddiası davalının kabulündedir. Ancak davalı, alınan bu ödemeler ile 17.000,00 TL bedelli bono ile 42.000,00 TL bedelli tutanak borcunun kapatıldığını, takibe konulan senetlerin ise bunlarla bir ilgisinin olmadığını ve daha sonra alınan borçlara ilişkin olduğunu savunmuştur. Türk Borçlar Kanunu’nun 102. Maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı tarafından davalıya yapılan ve davalı kabulündeki ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığı ve havale belgelerinde açıklama bulunmadığı anlaşıldığından; yapılan ödemelerin muaccel borçlar yönünden olduğunun kabulü zorunludur. Buna göre, icra takibine konu bonoların tümünün tanzim tarihinin 01.03.2015 olduğu ve vadelerin 01.06.2015 tarihinden başlayarak her ayın aynı günü verilmek suretiyle izleyen aylar yönünden devam ettiği dikkate alındığında; 02.10.2014 tarihli 1000,00 TL ödeme dışındaki ödemelerin takibe konu bonolar yönünden yapıldığının kabulü gerekmektedir. Her ne kadar davalı vekili tarafından, “Yapılan bu ödemeler ile 17.000,00 TL bedelli bono ile 42.000,00 TL bedelli tutanak borcunun kapatıldığı.” ileri sürülmüş ise de; dosyada mevcut 15.09.2015 tarihli 42.000,00 TL bedelli borç ödeme taahhütnamesinin takibe konu bonoları da kapsayacak şekilde sonraki bir tarihte düzenlenmiş olması nedeniyle var olan borcu daha az gösteren bir belge niteliğinde olması nedeniyle davalı lehine ispat kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu açıklamalar ışığında, davalı tarafından yapılan (1000,00 TL tutarlı ödemenin eski tarihli olduğu gözetilerek) toplam 58.000,00 TL tutarlı ödemenin takibe konu bonolara yönelik olduğunun kabulüyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2021 tarih, 2020/141 E. – 2021/238 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kısmen kabulü ile; davacının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında davalıya 58.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin (1.000,00 TL) reddine, 4-Davanın kabul edilen kısmı (58.000,00 TL) üzerinden hesaplanacak %20 kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davanın reddedilen kısmı için şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, 6-Alınması gereken 3.961,98 TL harçtan, peşin alınan 1.007,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.954,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 7-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan peşin harç tutarı olan 1.007,58 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 35,90 TL başvurma harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti ile 240,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.026,40 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1.009,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 10-Kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.280,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Reddedilen kısım üzerinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 13- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 37,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 199,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 15-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023