Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1179 E. 2023/458 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1179 Esas
KARAR NO: 2023/458 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2021
NUMARASI: 2019/186 E. – 2021/124 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılara ait olan … San ve Tic Ltd Şti’nde 20/02/2019 tarihinde yapılan istihkaklı cebri icra baskısı neticesinde alacaklı vekili tarafından bir protokol ve bu protokole istinaden 166.000TL bedelli senedin alındığını, kameralar önünde yapılan haciz ve hazırlanan protokolde kötü niyetli olarak haciz gününün ertesi olan 21/02/2019 tarihi ve bonoya keşide tarihi olarak 21/02/2019 tarihinin yazıldığını, istihkaklı olan haciz işlemlerinde dava açılmasının engellenmesi adına davalı vekili avukat tarafından bir gün sonrası keşide tarihinin yazıldığını, kötü niyetli davranan ve dosyaya şahsileştiren vekil hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı başta olmak üzere gerekli yerlere şikayetler yapıldığını, haciz günü tutanağa geçirilmeksizin A4 kağıt üzerinde düzenlenerek 20/02/2019 tarihinde 30.000TL, protokolde yazıldığı için ihtirazi kayıtla 05/03/2019 tarihinde 16.000TL, yine ihtirazi kayıtla 19/03/2019 tarihinde 50.000TL, 02/04/2019 tarihinde ihtirazi kayıtla 50.000TL ödendiğini, cebri icra baskısı ile 96.000TLnin ödendiğini, İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinde 2019/294 esas numarası ile istihkak davasının süresi içinde açıldığını, açılan dava neticesinde davacılara ait olan şirketin borçlu şirket ve yetkilisinden bağımsız bir şirket olup, aralarında hiçbir hukuki bağ olmadığının görüleceğini, davalı …bank AŞ ile davacılar arasında imzalanmış herhangi bir kredi sözleşmesi veya herhangi bir borçlu olduklarına dair davalı banka nezdinde hiçbir kayıt bulunmadığını, davalı banka vekilince davacılardan …’ın, … ve …’in şirketinde haksız bir şekilde istihkaklı haciz gerçekleştirdiklerini, davalı banka borçlusu olan … Tic Ltd Şti ile şirket sahibi … olduğunu, davalı bankanın müşterisi olan… Ltd ŞTi ve yetkilisi hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas … esas sayılı takiplerinin başlatıldığını, borçlu olan …’nun borcundan dolayı davacıların şirketinde istihkaklı haciz yapılarak muhafaza baskısı altında davacıları ve şirketin avukatı olan …’i dahi haksız bir şekilde borçlu haline getirdiğini beyanla, davacıların borçlu olmadığının tespitine ve bu nedenle cebri baskısı ile alındığı senedin iptaline, takdir edilecek teminat karşılığında günü gelmemiş olan bonolar için teminatlı/teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı 146.000TLnin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte istirdadına, davalının kötü niyetli olması sebebiyle %40’dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davasının istirdat davası niteliğinde olduğunu, olayda istirdat davasının şartlarının mevcut olmadığını, İİK 72’ye göre istirdat davasının açılabilmesi için, öncelikle bir icranın takibinin bulunması ve istirdadı istenilen paranın da icra tehditi altında ödenmiş olmasının şart olduğunu, davacılar hakkında başlatılmış bir icra takibinin söz konusu olmadığını, bu nedenle davacıların huzurdaki davada taraf sıfatı bulunmadığını, davacıların borcu üstlendiğini, uyuşmazlık konusu bononun …’nun borcuna istinaden kayıtsız şartsız ödeme vaadiyle verildiğini ve vadesinde bononun borçluları tarafından ödeneceğinin taahhüt edildiğini, iddia edilen tehdit ve baskının davacılar tarafından uygulandığı, haciz işlemine engel olunmak istenildiği, bunun üzerine mahalle polis çağrıldığını, davacılar tarafından bono üzerinde yer alan tanzim tarihinin kötü niyetli olarak 21/02/2019 şeklinde yazıldığı ileri sürülmüş ise de, bu hususta kötü niyetli olunmadığını, mahalde hazır bulunan ve bonoyu imzalayanlar tarafından da bu yanlışlığın fark edilmediğini, bonoda imza olmadan resmi evrak niteliğine haiz olmadığını, davacılar tarafından kıymetli evrak niteliğine kavuşturulan belgedeki eksikliklerden davalının sorumlu tutulmasının yerinde olmadığını, her ne kadar borçlu ile davacılar arasında bağlantı olmadığı iddia edilmekteyse de …’nun davacı şirketin kurucusu olduğunu, ayrıca haciz zaptında da sabit olduğu üzere borçlu şirket yetkilisinin haciz mahallinde hazır bulunduğunu, daha önceki haciz zaptında da görüleceği üzere yine borçlu şirketin yetkilisine ait evrakların bulunduğunu, borçlu şirketin kurucusu …’nun davacı şirketin de kurucularından olmasının, haciz adresinin borçlu şirketin eski faaliyet adresi olması, tarafların aynı iş kolunda faaliyet göstermesi gibi durumlar birlikte değerlendirildiğinde davacı ile borçlu arasında organik bağ olduğunun anlaşıldığını beyanla, haksız ve yasaya aykırı davanın reddini, davacılar aleyhine takip konusu alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2021 tarihli 2019/186 E. – 2021/124 K. sayılı kararıyla; “… Ticaret Sicil Kayıtları incelendiğinde, Aralık 2015 tarihli ticaret sicili gazetesinde görüldüğü üzere …’nun mevcut 200.000TL hissesini …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığı, haciz tarihinden 5 yıl kadar önce asıl borçlu …’nun davacıların şirketinden ayrılmış olduğu, daha sonra …’nun 19 Ocak 2016 tarihli ticaret sicil gazetesinden anlaşıldığı üzere dava dışı … Bilişim Ltd Şti’ni kurduğu, tüzel kişiler arasında organik bağın tespitinde; şirketler arasında para transferlerinin gerçekleştirilmiş olması, ticaret sicil kayıtlarından şirketlerin hakim sermaye ortakları ile diğer şirketin ortaklarının aynı olması, şirketlerin ticaret sicilinde kayıtlı adreslerinin aynı olması, aynı adreste faaliyet göstermeleri, şirketlerin faaliyet alanlarının aynı olması gibi kriterlerin bulunduğu, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde belirtilen kriterler üzerinden yapılan değerlendirme neticesinde, davacı şahısların birbirleriyle ilişkili olup olmadığı hususuna dair dosyada bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, takip borçlusu şirket ile davacı şirket arasında ticaret sicilinde kayıtlı adreslerinin aynı olmadığı, aynı adreste faaliyet göstermedikleri, şirket ortaklarının aynı olmadığı, bu itibarla dava dışı borçlu … Bilişim San ve Dış Tic Ltd Şti ile davacılar arasında organik bağ bulunmadığı, dava konusu bononun haciz baskısı altında düzenlendiği, yine haciz baskısı altında ödeme yapıldığı, davacıların 05/03/2019 vade tarihli 166.000TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadıkları, dava devam ederken ödeme yapılmasının nedeni ile davanın yasa gereği istirdat davasına dönüştüğü, davacıların işbu bonoya ilişkin olarak yapılan toplam 196.000,00TL ödemeyi davalıdan talep edebileceği” gerekçesiyle; Davanın KABULÜ ile davacının davalıya ödemiş olduğu 196.000,00 TL’ nin ödeme tarihlerine göre 30.000,00 TL’ si yönünden 20/02/2019 tarihinden, 16.000,00 TL’ si yönünden 05/03/2019 tarihinden, 50.000,00 TL’ si yönünden 19/03/2019 tarihinden, 50.000,00 TL’ si yönünden 02/04/2019 tarihinden, 50.000,00 TL’ si yönünden 20/04/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde, kötüniyetli davalı Banka aleyhine ödeme konusu miktarın %40’ı oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmelerine rağmen, mahkemece bu yönde hiçbir hüküm kurulmadığını, İİK 72/5 maddesi gereğince müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davalı Bankanın, müvekkillerinin kendilerine hiçbir borcu olmadığının farkında ve bilincinde olmalarına rağmen, müvekkillerinin işyerinde haciz işlemleri tesis ettiğini, tarihleri farklı protokoller tanzim ettiğini, müvekkillerinden bono aldığını, işyerinde büyük bir haciz baskısı oluşturup, müvekkilinin fenalaşmasına sebebiyet verecek derecede baskılarını arttırdığını, tüm bunlar neticesinde de yüklü miktarda tahsilat yaptığını, üstelik borçlunun, borcunu kabul ettiğini ve müvekkilleri ile kendisinin hiçbir ilgili alakası olmadığını beyan etmesine rağmen, davalı Bankanın işlemlerine devam ederek, saldırgan bir tutum izlediğini, davalının kötüniyetli tutum içerisinde bulunduğunun açık olduğunu, emsal Yargıtay kararlarına göre de tazminata hükmedilmesi gerektiğinin açık olduğunu beyanla, davalı bankanın %40 oranında kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya borcuna istinaden yaptıkları ödemenin istirdadını talep etmişse de, takipte borçlu bulunmadıkları için kendilerine karşı haciz baskısı yapılmasının söz konusu olmadığını, usul açısından da davacıların aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatının bulunmadığını, aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, emsal yargı kararlarının da bu yönde olduğunu.-6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun “ıı. Borçlanılmamış Edimin İfası” Başlıklı 78. Maddesinde; “borçlanmadığı Edimi Kendi İsteğiyle Yerine Getiren Kimse, Bunu Ancak, Kendisini Borçlu Sanarak Yerine Getirdiğini İspat Ederse Geri İsteyebilir.” hükmü düzenlendiğinden, davacının yapmış olduğu ödemeyi geri isteyemeyeceğini.-Davanın konusu olmasa da, borçlu ve davalılar arasındaki muvazaanın açıklanması yönünden, haciz adresinin Borçlu Şirketin Kayden değiştirilmiş adresi olduğunu, haciz mahallinde borçlu şirket yetkilisi adına birçok evrak bulunduğunu, davacıların yetkilisi olduğu şirket ile borçlu arasında organik bağ bulunduğunu, borçlu ile davacılar arasında ızrar kastıyla muvazaalı işlemler yapıldığını, borçlu şirketin ticaret sicil kaydından çok sık adres değişikliği yapıldığının görüleceğini. -Müvekkilinin kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … bank AŞ tarafından, borçlular … Bilişim San ve Dış Tic Ltd Şti ve … aleyhine Beşiktaş … Noterliğinin 12/12/2018 tarihli … yevmiye numaralı kat ihtarnamesine dayanarak, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/01/2019 tarihli 2019/149 D.İş Esas-2019/149 D.İş Karar sayılı kararı ile borçlu şirket yönünden 126.018,37 TL, borçlu … yönünden 117.998,38 TL borç yönünden ihtiyati haciz kararı alındığı, 28/01/2019 tarihinde davacıların şirket ortağı olduğu … Teknoloji Şirketinin adresine hacze gidildiği, hazır bulunan …nin adreste … Teknoloji Şirketinin faaliyet gösterdiğini, …’nun şirketin eski ortağı olup, ortaklıktan ayrıldığını, malların kendilerine ait olduğunu beyanla, istihkak iddiasında bulunduğu, alacaklı vekilinin organik bağ iddiasıyla haciz işlemi uygulattığı, malların yeddiemin sıfatıyla … bırakıldığı anlaşılmıştır. İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesince istihkak iddiası üzerine, 15/02/2019 tarihli kararıyla takibin devamına, istihkak iddia eden 3. Kişinin 7 gün içerisinde istihkak davası açmasına karar verdiği, 20/02/2019 tarihinde … Teknoloji adresine haciz ve muhafaza talebiyle tekrar gidildiği, haczedilen malların yeddiemin olarak adreste bırakıldığı anlaşılmıştır. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında, alacaklı … bank AŞ tarafından borçlu … Bişilim San ve Dış Tic Ltd Şti aleyhine 1.600TL gayrinakit risk alacağı, … nolu kredi için 4.865,62TL asıl alacak ve ferileriyle toplam 5.532,12TL ve 19.142,80TL asıl alacak ve ferileriyle birlikte 21.376,70TL üzerinden takip yapıldığı, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında, alacaklı … bank AŞ tarafından borçlular … Bişilim San ve Dış Tic Ltd Şti ve … aleyhine, 117.998,38 TL asıl alacak ve ferileriyle birlikte 128.646,65 TL’nin tahsili talebiyle ilamsız takip başlattığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 21/09/2019 tarihli ek protokolün her iki icra dosya kapsamında 05/03/2019 vade tarihli 166.000 TL bedelli davacıların borçlu, davalı bankanın alacaklı olduğu bono alındığının düzenlendiği anlaşılmıştır. Alacaklı vekili ile borçlu vekili Av…. arasında düzenlenen 21/02/2019 tarihli ek protokolde, her iki icra dosyası ile ilgili 22/02/2018 tarihinde başvurulması halinde istihkak kabul beyanı protokolü yapılacaktır denildiği görülmüştür. Protokol kapsamında düzenlenen bononun 21/02/2019 tanzim, 05/03/2019 vade tarihli 166.000 TL bedelli alacaklısı davalı banka, borçlularının …, …, …, … ve … olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan makbuz başlıklı belgeden; icra dosya numaralarının bulunduğu makbuz ile 30.000 TL ödendiği anlaşılmıştır. Dosyada bulunan ödeme dekontlarından protokol kapsamında yapılan ödemelerin ihtirazi kayıtla yapıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi SMMM … ve Nitelikli Hesaplama Uzmanı Dr …’den oluşan heyetten alınan 14/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların kurucu ortakları incelendiğinde bu şahısların birbiriyle ilişkili olup olmadığı hususunda dosyada bir bilgi ve belgeye rastlanamadığını, takip borçlusu şirket ile davacı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adreslerinin aynı olmadığını, ticaret sicil kayıtları incelendiğinde Aralık 2015 tarihinde ticaret sicil gazetesinden görüldüğü üzere, asıl borçlu …’nun mevcut 200.000TL hissesini …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığını, …’nun 19 Ocak 2016 tarihli ticaret sicil gazetesinden anlaşıldığı üzere … Bilişim Ltd Şti’yi kurduğunu, her iki şirketin faaliyet konularının benzer olduğunun tespit edildiğini belirtmişlerdir. İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinde 2019/294 esas numarası ile açılan istihkak dava dosyasının incelenmesi için mahkemesinden inceleme izni talep edilmiş, mahkeme kararı dosya içerisine konulmuştur.
G E R E K Ç E : Üçüncü şahıslar tarafından açılan menfi tespit ve istirdat istemli davada, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne, davacının davalıya ödediği 196.000,00 TL’ nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı vekili ve davalı vekili ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili; dava dilekçelerinde talep etmelerine rağmen, mahkemenin %40 kötüniyet tazminatı talebi hakkında karar vermediğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava dilekçesinin incelenmesinde, davacı vekilinin müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti ile 20/12/2019 tarihli senedin icra baskısı ile alındığından iptalini, müvekkillerinin icra tehdidi altında ödemek zorunda olduğu tutarların yasal faiziyle tahsilini ve %40’dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiği, mahkemece davacı tarafın menfi tespit talebi ile, kötüniyet tazminatı talebi hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, davacıların icra takibinde borçlu olmadıkları, haciz baskısı uygulandığından söz edilemeyeceği, usul açısından aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatlarının bulunmadığı, TBK 78. Madde gereğince borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimsenin bunu ancak kendisini borçlu sanarak ödemede bulunduğunu ispatlayarak geri isteyebileceğini, davacıların bu hükme dayanarak da talepte bulunamayacağını, davacılar ile takip borçlusu arasında muvazaa bulunduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davacıların icra takiplerinde borçlu sıfatının bulunmadığı, üçüncü kişi oldukları, davalı alacaklı tarafça dava dışı borçlular … Bişilim San ve Dış Tic Ltd Şti ve … aleyhine ihtiyati haciz kararı alınarak, … Teknoloji şirketine hacze gelindiği, haciz işlemi yapılarak yeddiemin olarak bırakıldığı, İcra Mahkemesince tedbir kararı verilmemesi ve istihkak davası açmak üzere 3. Şahsa süre verilmesi üzerine, haciz yapılan … Teknoloji İth. İhr….Ltd. Şti. Tarafından istihkak davası açıldığı, davacıların adresine muhafaza talebiyle gelinmesi üzerine 30.000 TL ödeme yapılarak 21/09/2019 tarihli protokol ve aynı tanzim tarihli bono düzenlendiği, protokol ve senet tarihinin 20/09/2019 tarihinde haciz sırasında yapıldığı, davalı alacaklı vekili tarafından kabul edilmekle birlikte, hatalı olarak tarihin 21/09/2019 yazıldığının ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Dava İİK’nun 72.maddesine dayalı olarak açılmış istirdat davası niteliğinde olmayıp, üçüncü şahıs tarafından genel hükümlere dayalı olarak açılan menfi tespit ve istirdat davası olup, davalı vekilinin davacıların takip borçlusu olmadıklarından bu davayı açamayacaklarına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/02/2022 tarihli 2022/3-80 Esas-2022/107 Karar sayılı kararı) İlk derece mahkemesince, takip borçlusu … Bilişim San. Şirketi ile davacılar arasında organik bağ bulunmadığı, dava konusu bononun haciz baskısı altında düzenlendiği ve haciz baskısı altında ödeme yapıldığı kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmişse de, davalı tarafça davacılar ile dava dışı borçlu arasında muvazaa bulunduğu ileri sürülmekle, istihkak davasında verilecek kararın bu davanın sonucunu etkileyeceği anlaşılmaktadır. Davacılar tarafından İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/294 Esas sayılı dosyasında açılan istihkak davasında, mahkemenin 25/11/2021 Tarihli, 2021/876 karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne karar verildiği, dosyanın istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nde bulunduğu anlaşılmakla, istihkak davasının neticesi bu davanın sonucunu etkileyeceğinden, mahkemece bu dosyanın neticesinin beklenmemesi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin husumete yönelik istinaf sebebi yerinde görülmediğinden, davalı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, davacı vekilinin menfi tespit ve kötüniyet tazminat talepleri hakkında mahkemece olumlu olumsuz karar verilmediği anlaşılmakla, resen gözetilen sebeplerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemece istihkak davasının sonucu beklenerek yargılamaya devam edilmesi ve davacı tarafın tüm taleplerinin değerlendirilerek karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin resen gözetilen sebeplerle KABULÜNE, davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2021 tarihli 2019/186 E. – 2021/124 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 355. madde, 353/1-a-6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-İstinaf talepleri kabul olunmakla, taraflarca peşin yatırılan istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 52,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 26,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 65,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 32,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.