Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1178 E. 2023/443 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1178 Esas
KARAR NO: 2023/443 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2020
NUMARASI: 2020/143 E. – 2020/579 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında yapılan faktoring sözleşmesi kapsamında davacının hamili olduğu, keşidecisi … A.Ş’nin … bank Antalya/Lara şubesi muhataplı 166.000,00EURO bedelli çeki davalıya temlik ettiğini, sözleşme uyarınca davacının edimlerini yerine getirdiğini, davalının davacıya ayrıca kur taahhütnamesi imzalattığını ve buna göre tahsil tarihinde kurun 4,91TL altına inmesi halinde aradaki farkın müvekkili tarafından karşılanacağının yazıldığını, sözleşmeye göre davalının 12.000 euro X 4,91 TL = 58.920,00TL komisyon alarak geri kalan 756.140,00TL’yi 30/03/2018 tarihinde davacının hesabına gönderdiğini, faktoring sözleşmesinin TL cinsinden kararlaştırılmasına rağmen tahsil tarihindeki kur yüksekliği nedeniyle davalının fazla tahsilat yaptığı ve sebepsiz zenginleştiğini, kur yüksekliği nedeniyle 1.223.420,00TL tahsil edildiğini, davacıya ödenen 756.140,00TL tahsil edilmesi gerektiğini, aradaki fark olan 378.840,00TL’nin davacıya iadesi gerekirken edilmediğini ve davalının bu miktarda fazladan zenginleştiğini beyanla bu miktarın 21/09/2018 tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 29.03.2018 tarihli faktoring işlemi yapılarak davacıya döviz endeksli kredi (“…”) kullandırıldığını ve temlik edilen alacağın ödeme vasıtası olarak 21.09.2018 tarihli ve 166.000,00-Euro bedelli çekin davalı tarafından iktisap edildiğini, davacının işlem tarihi ile ibraz tarihi arasındaki kur farkı sebebiyle, tahsil eden davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğinden bahisle huzurdaki davayı açtığını, davanın TBK’nın 82. Maddesine göre zamanaşımına uğradığını, faktoring sözleşmesinin düzenlenmesi üzerinden 2 yıl geçtiğini, hakkın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle, esasa girilmeksizin reddi gerektiğini, Faktoring işlem tarihinde, davacıya kur farkı BSMV’si için tutulacak olan 3.500-Euro karşılığı TL ayrılıp kalan tutar olan, 154.000,00-Euro karşılığı 756.140,00-TL ödeme yapıldığını, davacı ile yapılan faktoring işlem tarihindeki Euro kuru 4.91-TL iken, çekin tahsil olduğu tarihteki kur 7.37TL olduğunu, davacı ile davalı şirket arasındaki işlem türü DEK olup, herhangi bir kur farkı ödemesi oluşmadığını, taraflar arasında imza edilmiş olan kur anlaşmasına göre, taraflar arasındaki işlem, “Gayri Kabili Rücu – Dövize Endeksli Yurtiçi Faktoring” olarak tanımlandığını; fatura tahsil kurunun da kapanış günü cari kuru olduğu kararlaştırılıp, kapanış kurunun çekin tahsil tarihindeki kur olacağı belirtildiğini, aynı anlaşma metninde, işlem tarihi ile çekin vade tarihi arasında kur farkı oluşması halinde, %5’inin BSMV olarak ödeneceği kararlaştırıldığını, bu doğrultuda, ilgili çekin 24.09.2018 tarihinde tahsilinden sonra kur artışına bağlı olarak oluşan BSMV ödeme sırasında ayrılan tutar içinden kesilerek, kalanın da 5.665,00-TL olarak, 25.09.2018 tarihinde müşteriye ödendiğini, böylece davacının davalı şirketten herhangi bir alacağı kalmadığını, Faktoring işlemi ile devredilen çek EURO bedelli olup, ibraz tarihinde de olması gerektiği gibi EURO olarak tahsil edildiğini, bu durumda herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, davacının basiretli bir tacir olup, yaptığı anlaşmanın şartları ile bağlı olduğunu, davacının hamili olduğu çeki faktoring işlemi ile devrederek bedelini vadesinden aylar önce tahsil ettiğini, davacının davasının, Medeni Kanun’un 2. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini, çekin tahsili sebebiyle davacının malvarlığında herhangi bir eksilmenin meydana gelmediğini, davacının, kendi tercihlerinin sonuçlarına da katlanması gerektiğini, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2020 tarihli 2020/143 E- 2020/579 K sayılı kararıyla; “Her ne kadar kur farkı nedeniyle davalının tahsil ettiği miktarın TL karşılığı artmış ise de, bu artış nedeni ve yapılan tahsilatın davacının mal varlığından çıkmadığı, keşideci aleyhine bir durum olduğu, davacının çekte lehtar olup ciro veya temlik suretiyle devrettiği çek nedeniyle artık bir talep hakkının kalmadığı, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinde de kurun yükselmesi halinde farkın davacıya ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığı, tam tersine para veren davalının üstlendiği risk nedeniyle davalı lehine tek taraflı kur farkı ödeneceğine dair davacı tarafından taahhüt verildiği, davalının mal varlığında bir azalma olmadığına göre sebepsiz zenginleşme nedeniyle talep hakkı kazanmayacağı” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin vakıa tespitlerinde hata yaptığını, maddi hukuk kurallarına aykırılık sebebiyle hukuki sorunun yanlış çözüldüğünü, mahkeme gerekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin 166.000 EURO’luk çek bedelinin tamamını temlik veya ciro etmediğini, davalı ile aralarındaki Faktoring Sözleşmesinde, sözleşme bedelinin TL cinsinden kararlaştırıldığını, müvekkilinin davalı faktoring şirketine 166.000 EURO bedelli çek ve çeklere bağlı alacaklardan 29/03/2018 tarihi itibarıyla sadece 815.060 TL temlik ettiğini, sözleşmeye istinaden komisyon, faiz ve ücret olarak toplam 12.000 EuroX4,91 =58.920,00 TL alınarak müvekkiline 154.000 Eurox4.91=756.140,00 TL banka hesabına gönderildiğini, müvekkili tarafından davalıya ciro edilmiş çek bulunmadığını, sözleşme uyarınca temlik edilmiş 166.000 Euro’luk çekin temlik edildiğini, çek bedelinin tamamının temlik edilmediğini, sözleşme uyarınca sadece 815.060 TL’yi temlik ettiğini, 13/03/2018 tarihli kur taahhütnamesinin bunun açık göstergesi olduğunu, taahhütnamede EURO kurunun 4,91 kabul edilmesinin, sözleşmede sadece 815.060 TL’nın temlik edildiğini gösterdiğini, bu rakam düşüldükten sonra kalan 378.840,00 TL’nın müvekkiline iadesi gerektiğini. -Davalının mal varlığında müvekkili aleyhine hukuka aykırı bir zenginleşme bulunduğunu, davalının 21/09/2018 tarihinde çeki bankaya ibraz ederek, TCMB’nın Euro kuru olan 7,37 TL üzerinden hesaplanan toplam 1.223.420,00 TL tutarı tahsil ettiğini, fazladan 378.840,00 TL tahsil ettiğinden bu bedeli müvekkiline ödemeyerek, müvekkili aleyhine zenginleştiğini, mahkemenin maddi sorun hakkında yanlış sonuca vararak, vakıa tespitlerinde hata yapıldığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; çek bedelinin tamamının temlik edilmediği iddiasının gerçeğe aykırı olduğu gibi, ilk derece yargılamasında ileri sürülmediğinden HMK 357. Madde gereğince dikkate alınamayacağını, müvekkilinin faktoring sözleşmesi kapsamında gerçekleştirilen faktoring işlemlerine istinaden 166.000,00-EUR bedelli çeki davacı taraftan temlik aldığını, istinaf başvuru dilekçesinde çekin devir tarihindeki Türk Lirası karşılığı ile çekin tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığı arasından kur farkından dolayı oluşan farka dayanak ile çekin tamamının temlik edilmediğinin ve temlik tutarının 815.060-TL olduğunun iddia edilmesinin abesle iştigal olduğunu, devir tarihinde müvekkilinin, çekin Türk Lirası değeri üzerinden karşılığı olan bedel göz önüne alınarak yapılan faktoring işlemine konu bedelin (faktoring işleminden doğan komisyon ücreti düşüldükten sonra) davacı tarafa ödendiğini, faktoring sözleşmesine konu bedelin Türk Lirası üzerinden ödeneceği hususunun yalnızca faktoring işlemi gereği davacıya ödenecek bedeli kapsadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; yapılan işlemler çerçevesinde çek bedelinin kısmi temlik edildiğine dair hiçbir kayıt bulunmadığını. – Tahsil tarihinde çekin Türk Lirası olarak karşılığının artmasının keşideci aleyhine bir durum olduğu ve lehtar olan davacının çeki devrettiği tarihten itibaren çek nedeniyle herhangi bir hakkının kalmadığına yönelik mahkeme gerekçesinin isabetli olup bahse konu kararda herhangi bir hukuka aykırı yön bulunmadığını, davacı tarafın, müvekkili lehine doğabilecek kur farkını taraflar arasında imzalanmış kur farkı anlaşması ile açıkça kabul ettiğini, kur taahhütnamesinde kur farkının 4.19 TL üzerine çıkması halinde fazlaya ilişkin bedelin çeki temlik eden kişiye iade edileceğine dair kayıt bulunmamakla birlikte böyle bir uygulamanın ticari teamüllere de uygun olmadığını, Faktoring işlemi ile müvekkili şirketin, işlem tarihindeki kur ile çekin tahsil tarihindeki kur farkından doğacak riskler ile çekin tahsil edilememe riskini üstlendiği gibi, kur farkının müvekkili lehine değişmesi riskini de çeki, faktoring işlemi ile müvekkile devreden ve vadesinden aylar önce bedelini tahsil eden müşterinin taşıdığını, bu hususun Döviz Endeksli Kredilerin doğası gereği olduğunu. -Sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmadığını beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;Taraflar arasında 29/03/2018 tarihli 2.000.000 TL bedelli faktoring sözleşmesi ile aynı tarihli kur taahhütnamesinde, ödeme tutarı (Peşin İskonto) :756.140,00 TL (154.000,00 x 4.9100 TL) işlem tipinin “Gayrı Kabili Rücu; Dövize Endeksli Yurt İçi Faktoring” olduğu, Kapanış kuru her çekin tahsil olduğu günkü cari kurdur, 29/03/2018-21/09/2018 tarihleri arasında kur farkı oluşması durumunda örnek hesabın aşağıdaki şekilde olduğu; 29/03/2018 : 166.000,00x 4.9100 815.060,00 TL, 21/09/2018 : 166.000,00 x 7.0000 1.162.000,00 TL olarak açıklandığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesi kapsamında, davalıya … bankası Lara-Antalya Şubesi’ne ait, keşide yeri Antalya, keşidecisi dava dışı … Taşımacılık Ticaret A.Ş, lehtarı …Ltd. Şti. Olan 166.000 Euro bedelli çek ve çeklere bağlı alacakların temlik edildiğini, davalı Faktoring Şirketinin, komisyon ve ücret olarak 58.920,00 TL alarak müvekkiline 154.000 Euro x4,91 TL=756.140,00 TL banka hesabına gönderdiğini, davalı şirketin çeki faktoring sözleşmesine aykırı olarak yabancı para cinsinden tahsil ederek müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiğini, iade etmesi gereken tutarı iade etmediğini ileri sürerek, fazladan tahsil edildiği ileri sürülen 378.840,00 TL’nın 21/09/2018 tarihinden itibaren avans faiziyle iadesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davalı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşme uyarınca temlik edilmiş 166.000 Euro’luk çekin tamamının temlik edilmediğini, sözleşme uyarınca sadece 815.060 TL’yi temlik ettiğini, 13/03/2018 tarihli kur taahhütnamesinin bunun açık göstergesi olduğunu, davalının müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiğini ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki 29/03/2018 tarihli Faktoring Sözleşmesi ve aynı tarihli Kur Taahhütnamesinden, taraflar arasında “Gayrı Kabili Rücu; Dövize Endeksli Yurt İçi Faktoring” sözleşmesi imzalandığı, davalının dava dilekçesinde 166.000 Euro bedelli çek ve çeke bağlı alacağın temlik edildiğini beyan ettiği, yargılama sırasında çek bedelinin tamamen temlik edilmediğine yönelik iddiasını ileri sürmediği gibi, çek bedelinin bir kısmının temlik edildiğine yönelik dosya kapsamında delil bulunmadığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın, davalı tarafça, davacıya kullandırılan kredi karşılığında davalıya temlik edilen Euro bedelli çekin, temlik tarihindeki kur ile, tahsil tarihindeki davalı lehine gerçekleşen kur farkından kaynaklandığı, davacı tarafça kur farkından dolayı davalı Faktoring Şirketinin zenginleştiğinin ileri sürüldüğü anlaşılmışsa da; taraflar arasındaki kur farkı taahhütnamesinde, kapanış kurunun, çekin tahsil tarihindeki kur olacağının düzenlendiği, kurun çekin tahsil tarihindeki kurunun yükselmesi halinde, davacıya kur farkı ödeneceği konusunda anlaşma yahut teamül bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, tacir sıfatı bulunan davacının çekin tahsil tarihinde kur farkı doğabileceğini öngörmesi gerektiği, dövize endeksli çeki temlik ettikten sonra, kur farkı isteyemeyeceği, sebepsiz zenginleşme koşullarının da bulunmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu işbu kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 10/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.