Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1174 E. 2023/398 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1174 Esas
KARAR NO: 2023/398
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2016/933 2020/767
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili 1999 yılında İngiltere’ye gittiğini ve 2008 yılında İngiliz vatandaşı olduğunu, müvekkili 1999 yılından itibaren … London/England adresinde ikamet etmeye başladığını, takip dosyasında ise … Cad. … Sok. No:… Yakuplu/İstanbul adresine T.K. 21. maddesine göre tebligat yapıldığını, bu adresin yukarıda yazılı ve mernis sisteminde kayıtlı adres ile alakası bulunmadığını, takip konusu çek müvekkilinin kimlik bilgileri kullanılarak alındığını, takibe konu 25/02/2012 keşide tarihli ve 19.500,00 TL … nolu çekin bağlı olduğu hesap müvekkilinin kimlik bilgileri kullanılarak oluşturulmuş sahte belgelere ve kimliğe dayalı bir hesap olduğunu, çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasından dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin 25.12.2012 tarihinde … tarafından keşide edildiğini, davacının ise ilk ciranta olarak çeki ciroladığını ve sonrasında müvekkili şirkete teslim ettiğini, yasal son hamil olan müvekkili şirket bankaya ibraz ettiğinde ise çekin karşılıksız çıktığını, söz konusu icra takibinde ödeme emri davacı borçluya usulüne uygun bir şekilde T.K. madde 21 uyarınca mernis adresine (… Mah. … Sk. No:… Bahçelievler/İstanbul) 06.03.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emrinin gönderildiği tebligata ait barkod numarası icra dosyasından da tespit edileceği üzere … olduğunu, davacı taraf haksız, hukuka ve kanuna aykırı bir şekilde tarafımızın icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ettiğini, ancak bilindiği üzere icra inkâr tazminatı İİK m.67 gereği itirazın iptali davasında talep edilebildiğini, haksız ve mesnetsiz olarak açılmış işbu davanın reddine, haksız ve kötü niyetli bir şekilde icra takibini engellemeye çalışan davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 29/12/2020 tarihli, 2016/933E-2020/767K. Sayılı kararı ile: “…dava konusu 25/02/2012 tanzim tarihli, … çek nolu ve 19.500,00 TL bedelli çeklerdeki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı, her ne kadar davalı birbirine bağlı ciro silsilesi ile çeki iktisap etmiş ise de sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceği ve davacının dava konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çekteki sahtecilik iddiasının sadece davacı tarafından ileri sürülebileceğinden dava konusu çekin iptali talebinin reddine, davalının takipte kötü niyetli olduğu hususunda kanaat oluşturacak bir delil olmadığından davacının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının davasını ispatlayamadığı halde kabul edilmesinin hatalı olduğunu, ispat külfetinin davacıda olduğunu, esasen çekin … tarafından keşide edildiğini, davacının ilk ciranta olarak çeki ciroladığını ve sonrasında müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin de bankaya ibraz ettiğinde çekin karşılıksız çıktığını, davacının iddiasının aksine çekin davacı tarafından keşide edilmediğini, davacının iddialarını ispatlayabilmek için bildirilen delillerin dosyaya gelmediğini, mahkemenin ara karardan döndüğünü ve eski zamanı yahut bila tarihli fotokopi belgeler üzerinden imza incelemesi yaptığını, davaya konu takip dosyasının bulunamadığını, ayrıca Bakırköy 4. Tükitici Mahkemesinin 2017/124E. İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/243 E. Sayılı dosyalarında davacıya ait imza asıllarının celbinin istenildiğini, fakat bu ara karardan rücu edildiğini, davacının kimlik bilgileri kullanılarak sahte imza atıldığı ve bankada hesap açıldığını iddia ettiğini, alınan ATK raporundaki mukayese belgelerin muhtelif bankalardaki form ve sözleşmeleri de içerdiğini, buna göre bu belgelerin de sahte olarak düzenlenmiş olabileceği, ayrıca TTK’nın 814. Maddesi gereğince çekten dolayı tüm taleplerin 3 yıllık zamanaşamı süresine tabi olduğunu, davanın bu süre içinde açılmadığını, raporun hükme esas alınamayacağını, asıl belgeler üzerinde inceleme yapılmadığını, çekin 2012 tarihli olup mukayese belgelerin 2006,2007,2008 ve 2014 tarihli olduğunu, tarih itibariyle mukayese belgelerin denetime elverişsiz olduğunu, davacının takibin başlatılmasından 4 yıl geçtikten sonra bu davayı açtığını, borcundan kurtulmak amacı ile bu davanın açıldığını, HMK’nın 371/a uyarınca kanunun uygulanmasında hata yapıldığını, davacının borçlu olmadığının tespit edilemediğini, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLER: Dava konusu çekin 25/02/2012 tarihli 19.500,00 TL bedelli, keşidecisinin dava dışı …, lehtarının davacı …- …, sonraki cirantanın davalı olduğu, çekin 27/02/2012 tarihinde ibraz edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan16/06/2020 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda özetle; inceleme konusu çekteki imza ile karşılaştırma belgelerindeki imzaların kıyaslanması neticesinde dava konusu çeke atılmış davacıya atfedilen imzanın, …’nin eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf takip ve dava konusu çekteki imzanın sahteliğini ileri sürmüş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda imzanın davacının eli ürün olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Söz konusu raporda bir kısım mukayese belgelerin fotokopi olduğu görülmekte ise de bir kısım mukayese belgelerin aslının incelemeye esas alındığı ve incelemeye esas alınan bu belgelerin de mukayese açısından yeterli olduğu kanaatine varılmış, ayrıca menfi tespit davası açılması ile ilgili olarak mevzuatımızda herhangi bir hak düşürücü süre ve zaman aşımı süresi öngörülmediği, çekteki lehtar ciranta imzasının davacının eli ürünü olmadığından bu çeke dayalı olarak davacının sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.414,95 TL harçtan, peşin alınan 353,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.061,21 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 62 TL posta ve tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023