Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1167 E. 2023/414 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1167 Esas
KARAR NO: 2023/414
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2021
NUMARASI: 2015/282 E. – 2021/185 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/03/2014
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın borçlu, davacı şirketin kefil olarak yazıldığı 11/11/2010 tanzim 24/12/2013 vade tarihli ¨ 10.000.000,00 TL bedelli senette davacı şirket adına imzası bulunan davalı …’ın 15/11/2010 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı halde davacı şirkette gerçekte yetkili olmadığı tarihte düzenleyip sahte kaşe vurarak imzaladığı ve tanzim tarihini eski bir tarih olarak yazdığı senedi karısı olan diğer davalı …’na verdiğini, davalı …’nun da sahte senedin tahsili için icra takibi başlattığını, karı koca olan davalıların muvazaalı bir şekilde anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma protokolünde takibe konu senetten hiç bahsedilmediğini, müvekkili şirket aleyhine 11/11/2010 tanzim , 24/12/2013 vade tarihli sahte olarak keşide edilen senede dayanak olan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yapılan haksız icra takibi sebebiyle, davalarının kabulü ile müvekkili şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının dayanağı olan 11/11/2010 tanzim , 24/12/2013 vade tarihli 10.000.000,00 bedelli nakden kayıtlı sahte senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini , müvekkili şirket aleyhine haksız ve kötü niyetli icra takibi yapılması nedeniyle , davalılar aleyhine dava değerinin %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini , yargılama harç ve giderlerinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesini özetle; davacı tarafından ikame edilen tasarrufun iptali davası haksız ve kötüniyetli olduklarını, dava görevli mahkemede açılmadığını kesin yetki kuralı gereğince davanın usulden reddi ve ihtiyati haciz/tedbir taleplerinin de reddi gerektiğini, davacı tarafın açmış olduğu davada sahtecilik sebebi ile menfi tespit talebinde bulunduğunu ve diğer davalı … tarafından Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icraya konulan 24.12.2013 vade tarihli ve ¨ 10.000.000,00 bedelli bonodan dolayı borçlu olmadıkları hususunun tespitini istediğini, öncelikle işbu davanın konusu 24.12.2013 vade tarihli ve ¨ 10.000.000,00 bedelli bono sahte olmadığını gerçek olduğunu, bu hususta savcılık nezdinde inceleme yapılmakta olduğunu, haksız ve kötüniyetli olarak açılan davanın öncelikle usulden reddine, taleplerinin reddi ve esasa girilmesi durumunda davanın esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.02.2021 tarih ve 2015/282 Esas – 2021/185 Karar sayılı kararıyla; “… TBK’nın 74.maddesi uyarınca hukuk davasına konu olay sebebiyle açılan ceza davasında, ceza mahkemesince saptanan maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı, somut olaya konu bono nedeniyle Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/330 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda, icra takibine konu bononun davalı …’nin müdürlük görevinin sona erdiği tarihten sonra düzenlendiği ve dosyada sanık olarak yargılanan dosyamız davalıları … ve …’in muvazaalı bir şekilde eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek suçu işledikleri sabit görülerek sanıkların cezalandırılmasına karar verilmiştir. Davalı … hakkında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşmiş olduğundan anılan ceza mahkemesi kararının mahkememiz açısından bağlayıcı olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır.Ancak davalı … yönünden yapılan yargılama sonucu verilen mahumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup az yukarıda da belirtildiği gibi ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığından TBK’nın 74. maddesi uyarınca hukuk hâkimini bağlamayacak ise de, sanık … yönünden verilen mahkumiyet hükmünün mahkememizi bağlaması ve yapılan yargılamada ortaya konulan maddi olgunun (bononun şirket yetkilisi olunmayan dönemde düzenlenmesi ve sanıkların eylem birliği içinde bulunduklarının kabulü) mahkememizi bağlayıcı nitelikte bulunması nedeniyle davalı … yönünden de ceza yargılamasında tespit edilen maddi olguların mahkememizi bağlayacağının kabulü gerekeceğinden davalı … açısından da maddi olgunun gerçekleştiği sonucuna varılmış, özellikle Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını onayan Yargıtay ilamındaki takibe konu bononun gerçek bir alacağa dayalı olmadığı, gerçek dışı düzenlenmiş olduğunun tespit edilmiş olduğu gözönüne alındığında davanın kabulü ile davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti ile davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan davalılar aleyhine İİK’nın 72/3ncü maddesi uyarınca bono bedelinin %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; “TTK 776 vd maddesi uyarınca bononun tüm geçerlilik şartlarının mevcut olduğunu, davalı …’ın şirket yetkilisi iken dava konusu bonoyu keşide ettiğini, Mahkemenin öncelikle alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin ve bu senette yer alan bedel kaydının hukuksal anlamını irdelemesi gerekirken, mahkemeinin eksik inceleme ile karar verdiğini, Senette nakden kaydı yazılmış olup artık bu kayıtların aksinin savunulması durumunda ispat yükünün yer değiştireceğini, … senetteki borcun varlığını kabul ettiğini,Mahkemenin ceza mahkemesi kararını hükmüne delil teşkil etmiş olup, kendisinin dava konusu hususu aydınlatmadığını, Borçlar Kanunu’nun 74’üncü maddesinde açıkça ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet hükümlerinin bağlayıcı olup olmadığı konusunda bir düzenleme bulunmadığını, hukuk hakiminin kural olarak ceza mahkemesinin kararları ile bağlı olmadığını, ayrıca ceza yargılaması sürecinde alınan raporun özel hukukta öngörülen prensip usul ve yöntemlere göre düzenlenmediğini, Bonodaki imzalar şirket yetkilisi … tarafından atıldığını, davacının sahte kaşe vurularak senedin imzalandığı yönündeki iddialarının doğru olmadığını, İİK’nın 72.maddesi gereğince kötüniyet tazminatı için takibin haksız olması tek başına yeterli olmadığını, takibin ayrıca kötü niyetli olmasının da gerektiğini, müvekkilimiz kötü niyetli olmadığından tazminata hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu, Taraflar arasında görülmekte olan diğer dava dosyalarının celbedilerek davaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekirken tek taraflı olarak sadece ceza mahkemesi kararları ile yetinilmiş olmasının hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesi tarafından, “… TBK’nın 74.maddesi uyarınca hukuk davasına konu olay sebebiyle açılan ceza davasındda saptanan maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı, somut olaya konu bono nedeniyle Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/330 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda, icra takibine konu bononun davalı …’nin müdürlük görevinin sona erdiği tarihten sonra düzenlendiği ve dosyada sanık olarak yargılanan dosyamız davalıları … ve …’in muvazaalı bir şekilde eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek suçu işledikleri sabit görülerek sanıkların cezalandırılmasına karar verildiği, Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını onayan Yargıtay ilamındaki takibe konu bononun gerçek bir alacağa dayalı olmadığı, gerçek dışı düzenlenmiş olduğunun tespit edilmiş olduğu gözönüne alındığında davanın kabulü ile davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti ile İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca bono bedelinin %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar verilmiştir. Hüküm davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … vekili tarafından istinaf dilekçesi verilmiş ise de; İlk derece mahkemesi tarafından verilen kesin süreye rağmen istinaf harcı ödenmediğinden Mahkeme’nin 21.04.2021 tarihli kararı ile “Davalı …’ın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına.” karar verilmiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmadığı görülmüştür. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır Davacı şirket vekili, davaya konu 11/11/2010 tanzim – 24/12/2013 vade tarihli 10.000.000,00 TL bedelli bonoda davalı …’ın borçlu, davacı şirketin ise kefil olarak gösterildiğini, ancak bonoyu düzenleyen davalı …’ın 15/11/2010 tarihinde ortaklıktan ayrıldığını ve bonoyu geriye yönelik olarak düzenlediğini, alacaklı görünen davalı …’nun ise davalının eşi olduğunu ve muvazaalı olarak boşandıklarını, davalıya borçlu bulunmadıklarını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacı şirket adına bonoya imza attığı belirtilen davalı …’ın davacı şirketin 15/11/2010 tarihine kadar ortağı ve yetkilisi olduğu, bu tarihte davalının yetkisinin sona erdiği sabittir. Davacının “Bononun bu tarihten sonra geriye dönük olarak düzenlendiği” yönündeki iddialarının araştırılması gerekmektedir. Davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma ve sonrasında açılan Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/330 Esas sayılı ceza davası sonucunda; icra takibine konu bononun davalı …’ın müdürlük görevinin sona erdiği tarihten sonra düzenlendiği ve davalılar … ve …’nun muvazaalı bir şekilde eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek suçu işledikleri sabit görülerek sanıkların cezalandırılmasına karar verildiği ve hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır. Türk Borçlar Kanunu’ndaki karşılığı olan 74.maddesinde, “(1)Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. (2) Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar TBK.74 maddesi metninde, ceza mahkemesince verilen kararların hukuk hakimini bağlayacağına ilişkin açık bir hüküm yoksa da, bu maddenin genel yorumundan ve özellikle son cümlesinin karşı anlamından, ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararındaki, eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olay konusundaki kabulünün hukuk hakimini de bağlayacağı hem bilimsel, hem de kökleşmiş içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Buna göre, davacının “Bononun davalı … tarafından ortaklıktan ayrıldığı ve yetkisinin sona erdiği 15/11/2010 tarihinden sonra fakat geriye yönelik olarak düzenlediği” yönündeki iddiası ceza mahkemesi tarafından sabit görüldüğünden, ispatlanmış bu vakanın işbu davada hukuk mahkemesi tarafından da sabit görülerek davanın kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı … vekilinin istinaf isteminin reddine; Ancak, davalı …’ın davaya konu bononun keşidecisi olması karşısında bononun kefili durumundaki davacı şirket yönünden davalı …’ın alacak talep hakkı bulunmamasına karşısında, davacının davalı …’a karşı menfi tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığından, mahkemece bu davalıya karşı açılan davanın anılan şekilde dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi usule aykırı olduğundan, kamu düzenine ilişkin bu durum nedeniyle re’sen değerlendirme yapılarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2021 tarih, 2015/282 E. – 2021/185 K. sayılı kararının re’sen KALDIRILMASINA, 3-Davalı …’a yönelik açılan davada hukuki yarar bulunmadığından, bu davalıya yönelik açılan davanın REDDİNE, 4- Davalı …’na yönelik açılan davanın kabulü ile; davacının, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu edilen 11/11/2010 düzenleme, 24/12/2013 vade tarihli ¨10.000.000,00 TL bonodan dolayı davalı …’na borçlu olmadığının tespitine, 5-Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığından İİK’nın 72/5.maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 2.000.000,00 TL kötüniyet tazminatının davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yatırılan teminatın 6100 sayılı HMK’nın 392/2’nci maddesi uyarınca asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması hâlinde talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, 7-Alınması gereken 683.100,00 karar ve ilam harcından peşin alınan 170.775,00 harcın mahsubu ile bakiye 512.325,00 harcın davalı …’ndan alınarak hazineye irad kaydına,8-Davacı tarafından ödenen 25,20 başvuru harcı ile 170.775,00 peşin harcın davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,9-Davacı tarafından yapılan 42 adet tebligat + posta ücreti 446,80 TL yargılama giderinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 188.625,00 vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 489,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 12-Davalı … lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, 13-İstinaf yargılaması yönünden davalı …’ndan alınması gereken 683.100,00 TL harçtan, peşin alınan 170.775,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 512.325,00 TL harcın davalı …’ndan alınarak hazineye irat kaydına, 14-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 15-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 16-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/03/2023